525 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize İsmail, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mes’ud, ona da Abudlah b. Abbas naklettiğine göre Sa’b Cessâme’nin (ra) şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) Ebvâ veya Veddân’da bulunduğu sırada kendisine bir yaban eşeği hediye ettim. Fakat Hz. Peygamber bu hediyeyi kabul etmeyip geri çevirdi. Bu sebepten yüzümde meydana gelen üzüntüyü görünce (gönlümü hoş etmek için) bana şöyle dedi: “Dikkat et! Biz senin hediyeni geri çevirmiyoruz ancak bizler ihramlı bulunuyoruz.”
Bana Mâlik, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Ömer ihramlı iken, ihtilâm olma (gusül alma zorunluluğu) dışında, başını yıkamazdı. Mâlik der ki: İlim ehlini şöyle derken dinledim. İhramlı bir kişinin başını, Akabe cemresine taş attıktan sonra ve başını tıraş etmeden önce suya sidir ve hatmi gibi şeyler katarak yıkamasında bir sakınca yoktur. Çünkü Akabe cemresini taşladıktan sonra artık ona bit öldürmesi, saçlarını tıraş etmesi, üzerindeki kiri temizleyip gidermesi ve elbise giymesi helal olur.
Bana Mâlik, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ömer, Cuhfe bölgesinde ihramlı olarak ölen oğlu Vâkid b. Abdullah’ı kefenledi. Oğlunun başını ve yüzünü örttü ve 'İhramlı olmasaydık ona güzel kokular da sürerdik' dedi." [Mâlik 'Kişi ancak hayatta olduğu sürece amel edebilir. Öldüğünde artık amel etme imkânı ortadan kalkar' demiştir.]
Bana Mâlik, ona da Yahya b. Saîd şöyle rivayet etmiştir: Saîd b. Müseyyeb'i “İhramlı iken eşi ile ilişkiye giren kişi hakkındaki görüşünüz nedir?” diye sorarken işittim. Huzurunda bulunanlardan kimse ona bir şey demedi. Bunun üzerine Saîd şöyle dedi: Bir kişi ihramlı olduğu halde hanımı ile beraber oldu. Medine’ye bunu hükmünü sormak üzere birisini gönderdi. Bazıları “Ertesi seneye kadar onlar birbirlerinden ayrı tutulur” dedi. Saîd b. Müseyyeb de “Onlar oldukları gibi devam etsinler ve ifsad ettikleri haclarını tamamlasınlar. Haclarını bitirdikten sonra geri dönerler. Ertesi sene hac vaktine erişirlerse, onlara hac etmek ve kurban kesmek icap eder. İfsad ettikleri hac için nereden ihrama girmişlerse oradan ihrama girerler ve haclarını tamamlayıncaya kadar ayrı kalırlar.” dedi. Mâlik der ki: Her biri, birer büyük baş kurban keserler. Mâlik, hac esansında Arafat’tan ayrılıp cemreye taş atmadan önce eşi ile bir araya gelen adam hakkında “Bir kurban kesmesi ve ertesi senede hac etmesi icab eder” demiştir. Eğer eşine yaklaşması Akabe cemresine taş atmasından sonra olmuşsa ona bir umre yapmak ve kurban kesmek gerekir, ertesi sene hac etmek yükümlülüğü yoktur. Mâlik der ki: Hacda yahut umrede kendisine kurban kesmesini gerektirecek şekilde haccı ve umreyi ifsad etmesine sebep olan hal, iki sünnet yerinin bir araya gelmesidir, meni gelmese dahi. Tenlerinin birbirlerine değmesinden ötürü meni gelecek olursa aynı şey gerekir. Fakat bir erkek, menisi gelinceye kadar bir şeyler hatırlayacak olursa ona bir şey düşeceği görüşünde değilim. Bir erkek, hanımını öpmekle birlikte menisi akmayacak olursa öpmekten ötürü ona sadece bir kurban kesmek düşer. İhramlı olduğu halde hac ya da umre esnasında kendisinin de karşı çıkmaması ile birlikte kocasının kendisi ile defalarca cima ettiği bir kadına yalnızca kurban ve ertesi sene hac mevsimine yetişmesi halinde hac etmek düşer. Eğer umre ihramında iken kocası ona yaklaşmışsa ona sadece ifsad ettiği umreyi kaza etmek ve kurban kesmek gerekir.
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b . Abdullah b. Utbe, ona İbn Abbas, ona da Hz. Peygamber'in sahabilerinden Sa'b b. Cessâme'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Cessâme, Ebvâ veya Veddân denilen yerde Resulullah'a (sav) ihramlı iken bir yaban eşeği hediye eder, fakat Hz. Peygamber (sav) bunu kabul etmeyip geri çevirir. Sa'b (olayın devamını) şöyle anlatır: Resul-i Ekrem (sav), hediyemi geri çevirmesinden dolayı yüzümde beliren memnuniyetsizliği görünce "Senin hediyeni geri çevirmek bizden kaynaklanmamıştır, fakat bizler ihramlıyız" buyurmuştur.