469 Kayıt Bulundu.
Bize Zeyd b. Hubab, ona Ali b. Mes'ade el-Bâhilî, ona Katâde (b. Diame), ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuuştur: "Kulun kalbi istikamet üzere (dosdoğru) oluncaya kadar imanı dosdoğru olmaz. Dili dosdoğru oluncaya kadar da kalbi dosdoğru olmaz. Komşusunun, kötülüğünden emin olmadığı kimse de cennete giremez."
Bize Yezid, ona Muhammed ve İbn Nümeyr, o ikisine Muhammed, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Bir kediyi bağlayıp ona yiyecek ve içecek vermeyen ve onu yeryüzünün haşeratını yemesi için salıvermeyen bir kadın bu yaptıkları yüzünden cehennemlik olmuştur."
Açıklama: Hadis sahihtir.
Bize Affân, ona büdelâdan sayılan Ebu Halef Musa b. Halef, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm, ona da dedesi Memtûr, ona da Harîs el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Aziz ve Celil Allah, Yahya b. Zekeriya'ya (as) beş kelimeyi (emri) uygulamasını ve İsrail oğullarına da bunları uygulamalarını emretmesini vahyetti. Ancak Yahya bunu iletmekte ağır kaldı. Bunun üzerine İsa (as) ona 'sana beş kelimeyi uygulaman ve İsrail oğullarına da uygulamalarını emretmen vahyedildi. Ya sen bu emri iletirsin ya da ben iletirim' dedi. Yahya da ona 'Ey kardeşim! Eğer bu konuda benim önüme geçersen, ben ya azaba uğrarım ya da yerin dibine geçirilirim' dedi. Sonra Yahya, Beytülmakdis'te İsrail oğullarını topladı. Mescid insanlarla dolup taştı. Yahya yüksek bir yere oturdu, Allah'a hamd etti ve şöyle dedi:" "Şüphesiz Aziz ve Celil Allah bana beş kelimeyi uygulamamı ve size de uygulamanızı emretti: (1) Allah, kendisine kulluk etmenizi ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızı emretti. Bunun misali şöyledir: Bir adam kendi malıyla bir köle satın alıp ona çalışmasını söyler, fakat köle başkasına çalışır. Hanginiz böyle bir köleden memnun olur? Şüphesiz Allah sizi yarattı ve rızıklandırdı. O halde O'na ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. (2) Allah size namazı emretti. Şüphesiz kul namazda olduğu sürece, Allah, yüzünü ona çevirir. Öyleyse namaz kılarken yüzünüzü O’ndan çevirmeyin. (3) Allah size orucu emretti. Bunun misali, bir grup insan içinde misk dolu bir torba taşıyan adam gibidir. Herkes miskin kokusunu alır. Allah katında, oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha güzeldir. (4) Allah size sadaka vermeyi emretti. Bunun misali, düşmanları tarafından esir alınıp elleri boynuna bağlanan bir adam gibidir. Onu öldürmek isterler. Adam onlara fidye vererek kendini kurtarır. Sadaka da böyledir, insanı azaptan kurtarır. (5) Allah size, kendisini çokça zikretmeyi emretti. Bunun misali, düşmanlarından kaçan ve sağlam bir kaleye sığınan bir adam gibidir. Şüphesiz kul, Allah’ı zikrettiğinde şeytandan korunmuş olur." "Sonra Rasulullah (sav) 'ben de size beş şeyi emrediyorum: Cemaatten ayrılmayın, itaat edin, hicret edin, Allah yolunda cihad edin. Kim cemaatten bir karış ayrılırsa, İslam bağını boynundan çıkarıp atmış olur. Kim cahiliye davasıyla çağrıda bulunursa, cehennemin ortasında yerini almış olur' buyurdu. Sahabeler 'Ey Allah’ın Rasulü! Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendini Müslüman saysa bile mi?' diye sordular. Rasulullah (sav) 'evet, oruç tutsa da, namaz kılsa da ve kendini Müslüman saysa da (eğer cahiliye davasıyla çağırırsa, yine de cehennemdedir). O hâlde Müslümanları, Müslümanlar, müminler ve Allah’ın kulları gibi Allah’ın onlara verdiği isimle çağırın' buyurdu."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Mervân b. Şücâ Ebu Amr el-Cezerî, ona Kudüs ahalisinden Mervan b. Ebu Able el-Ukaylî, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman şöyle demiştir: Abdullah b. Ömer ile Abdullah b. Amr b. Âs, Merve Tepesi’nde buluşmuşlardı. Sohbet ettiler. Sonra Abdullah b. Amr oradan ayrıldı, Abdullah b. Ömer de gözleri yaşlı orada kaldı. Bir adam “Ey Ebu Abdurrahman! Neden ağlıyorsun?” diye sordu. Abdullah b. Ömer “Bu (Abdullah b. Amr), Hz. Peygamber’i (sav) şöyle derken duyduğunu söyledi: "Kalbinde hardal tanesi kadar kibir olan kimseyi, Allah, (alçaltılmış olarak) yüzüstü cehenneme atar."
Açıklama: Buhari'ye göre sahihtir.
Bize ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın bağladığı (hapsettiği) bir kedi sebebiyle cehenneme girdi. Çünkü ne kendisi kediye (bir şey) yedirdi, ne de yerin haşeratından yesin diye salıverdi ve nihayet kedi (açlıktan) öldü." [Zührî der ki: Bunun böyle olmasının sebebi, kişi, sadece ameline güvenip dayanmasın ya da amelinin kötülüğünden dolayı ümidini kesmesin diyedir.]
Bize Nasr b. Ali, ona Abdüla'lâ, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Nafi', ona da İbn Ömer (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın, bağlayıp hapsettiği ve yemek vermediği, diğer yandan, yerin haşerelerinden yiyerek karnını doyurmasına fırsat vermediği bir kedi sebebiyle ateşe girmiştir." [Râvi Abdüla'lâ der ki: Bize Ubeydullah, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.]
Bize Hakem b. Mübarek, ona Malik, ona Nafi, ona da İbn Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bir kadın bir kediden dolayı (Cehennem) ateşine girdi. Ona 'Sen bu (kediyi) ne yedirip içirdin, ne de bıraktın ki, topraktaki haşerattan yesin' denildi"
Bize Ebu Muaviye, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Bir kadına bağladığı, yiyecek vermediği ve yeryüzünün haşeratından yemesi için salıvermediği bir kedi sebebiyle azap edildi."
Bize Yezid, ona Hişam, ona Muhammed, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Bir kadın bir kediyi, yeryüzündeki haşerattan yemesi için salıvermediği ve ona ölünceye kadar yemek ve su vermediği için cehennemlik oldu."
Bize Nasr b. Ali, ona Abdüla'lâ, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Nafi', ona da İbn Ömer (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın, bağlayıp hapsettiği ve yemek vermediği, diğer yandan, yerin haşerelerinden yiyerek karnını doyurmasına fırsat vermediği bir kedi sebebiyle ateşe girmiştir." [Râvi Abdüla'lâ der ki: Bize Ubeydullah, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.]