469 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Abdullah el-Hâfız, ona Ahmed b. Muhammed b. Ubdûs, ona Osman b. Saîd, ona Ebu’l-Yemân, ona Şuayb b. Ebû Hamza, ona Zührî, ona Saîd b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre rivayet etmiştir: Biz Rasulullah’la birlikte Hayber’e katılmıştık. Müslüman olduğunu iddia eden bir kişi hakkında Hz. Peygamber (sav) ‘Bu adam Cehennem ehlindendir’ dedi. Savaş başladığında adam kahramanca savaştı. Bir çok yerinden yaralandı ve hareket edemez hale geldi. Allah Rasulü’nün ashabından biri gelip “Ya Rasulallah! Cehennem ehlinden olduğunu söylediğin kişiyi gördün mü? Vallahi Allah yolunda kahramanca savaştı ve bir çok yerinden de yaralandı" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber “ Dikkat edin! O Cehennem ehlindendir” buyurdu. İnsanların bir kısmı onun bu durumu karşısında neredeyse şüpheye düştüler. Adam yaranın verdiği ıstırapla karşılaşınca elini ok çantasına attı ve oradan bir ok çıkardı ve onunla intihar etti. Bunun üzerine bir çok Müslüman Rasulullah’a gelip şöyle dediler: “Ey Allah’ın Rasulü! Falan kişi imtihana tabi tutuldu, ancak kendi canına kıydı.” Hz. Peygamber (s.a.v.) de: "Bilal! Kalk ve insanlara şunu duyur: Mümin olandan başkası Cennete giremez; Allah fâcir bir kişiyle de dinini destekler” buyurdular. Bu hadisi Buharî Sahih’inde Ebu’l-Yemân’dan, Müslim ise, Ma’mer, Zuhrî tarikiyle rivayet etmiştir. Şafiî şöyle demiştir: “Hz. Peygamber onun münafık olduğu ve inandığını iddia ederek kanını akıtacağı bilgisi kendisine Allah tarafından verilmiş olmasına rağmen onu engellemedi."
Açıklama: Bazı rivayetlerde olayın geçtiği yer olarak Huneyn (İHS004519) zikredilse de Hayber olması yüksek bir ihtimaldir. Hz. Peygamber adamın cehennemlik olduğunu belirtirken, cennete sadece inananların gideceği vurgusunu yapması önemlidir. Zira adamın cehennemlik olarak nitelenmesinde etkili olan, adamın intihar etmesi değil, münafıklardan olduğu bilgisidir. Nitekim İmam Şafiî de aynı hususa dikkat çekmiştir.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebî Adiy, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. İbrahim, ona İsa b. Talha, ona da Ebû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "İnsan bir söz söyler ve onda bir beis görmez, ama o söz yüzünden cehennemde yetmiş yıl dibe doğru düşer." Tirmizî şöyle demiştir: Bu hadis, bu şekliyle hasen-garîbdir.
Bize Mahmûd b. Gaylân Ebu Nuaym rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Süfyan, Ma’bed b. Hâlid’den rivayet etti ve şöyle dedi: Hârise b. Vehb el-Huzâ’î’yi şöyle derken işittim: Hz. Peygamber’i (sav) şöyle derken duydum: "Size cennetlikleri haber vereyim mi? Zayıf ve mütevazı, insanlar tarafından da zayıf görülen kişilerdir. Allah adına yemin etseler, Allah onları yeminlerinde sadık çıkarır. Size cehennemlikleri haber vereyim mi? Katı ve sert, mal biriktiren ve cimrilik yapan, kibirli kimselerdir." Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: Bu hasen sahih bir hadistir.
Açıklama: biayneyhi sözü hariç mütabileriyle sahihtir. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ جَمِيلٌ يُحِبُّ الْجَمَالَ
Bize Muhammed b. Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Bekir İsmail b. Muhammed ed-Darîr Rey şehrinde, ona Muhammed b. el-Ferec, ona Ubeydullah b. Musa, ona el-A'meş (T), Bize Ahmed b. Cafer, ona Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, ona babası Ahmed b. Hanbel, ona Vekî, ona el-A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona Abdurrahman b. Abdirabbilka'be, rivayet ettiğine göre Abdullah b. Amr şöyle demiştir: Onunla birlikte Kabe'nin gölgesinde oturuyordum. İnsanlara hadisler naklediyor ve şöyle diyordu: Rasullullah (sav) ile birlikte bir seferdeydik. Bir yerde konakladık. Bazılarımız çadır kuruyor, bazılarımız hayvanları ile uğraşıyor, bazılarımız ok talimi yapıyordu. Bu arada Rasulullah'ın davetçisi insanları namaza çağırdı. Ben de hemen oraya vardım. Rasulullah (sav) insanlara hutbe veriyor ve şöyle diyordu: "Ey İnsanlar! Benden önceki her peygambere ümmetini hayır bildiğine yöneltmesi ve kötü bildiğinden de uyarması bir haktır. Bu ümmetin afiyet ve esenliği ilk kısmındadır. Sonunu ise büyük bir bela ve birbirini takip eden fitneler takip edecektir. Mümin "işte bunda helak olurum" diyecek o bela dağılacak bir başkası gelecektir. Bu böyle devam edip gidecektir. Her kim cehennemden kurtulmak ve cennete girmek isterse Allah'a ve âhiret gününe iman ettiği halde can versin. İnsanlara kendisine vermeleri istediği şeyi versin. Bir imama biat eden, ona elini ve kalbinin meyvesini veren kişi yapabilirse ona itaat etsin." Bir defasında da şöyle buyurdu: "Yapabildiği sürece ona itaat etsin." Şöyle söylediğini de zannetmekteyim: "Eğer biri gelir de imama karşı çıkarsa onun boynunu vursun". Abdullah b. Amr'dan bunları duyduğum zaman başımı ayaklarımın arasına aldım ve şöyle dedim: "Amcanın oğlu Muaviye şimdi bize birbirimizi öldürmemizi, mallarımızı aramızda batıl ile yememizi emrediyor. Halbuki Allah (ac) "Kendinizi öldürmeyin", "Mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin" buyuruyor. Elini alına koydu, başını eğdi ve ardından başını kaldırıp şöyle dedi: "Allah'a itaat ettiği konuda ona itaat et, Allah'a isyan konusunda ona isyan et." Ona şöyle dedim: "Bunu sen Allah Resulünden (sav) duydun mu?" "Evet, bu iki kulağım duydu ve kalbim onu iyice kavradı" diye cevap verdi. Vekî'in hadisinin lafzını Müslim Sahîh'inde, Ebû Bekr b. Ebû Şeybe ve başkaları da Vekî'den rivayet etmişlerdir.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muhammed, ona Şu'be, ona Ali b. Müdrik, ona Ebu Zür'a b. Amr b. Cerir, ona Hareşe b. Hür, ona da Ebu Zer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) "Allah kıyamet gününde şu üç grup insanla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve onları temize çıkarmaz, onlara acıklı bir azap vardır" buyurdu. Rasulullah (sav) bu cümleyi tekrar söyledi, Ebu Zer "Bu kimseler zarar ettiler ve husrana uğradılar; zarar ettiler ve husrana uğradılar." deyince Rasulullah (sav) "Onlar elbiselerinin eteklerini uzatan, yalan yere yemin ederek malını satmaya çalışan ve verdiği şeyi başa kakan kimselerdir." buyurdu.
Bize Bişr b. Hâlid rivayet etti ona Gunder ona Şu’be ona Süleyman –el-A’meş-, ona Süleyman b. Müshir, o ona Hareşe b. el-Hur, ona da Ebu Zer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah celle celaluhu,kıyamet gününde şu üç sınıf insanla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır: Verdiğini başa kakanlar, elbisesinin eteğini yerlerde sürüyenler ve yalan yere yemin ederek malını satmaya çalışan kimseler”.
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû'n-Nadr el-Fakîh, ona Osman b. Saîd, ona Abdullah b. Amr Ebû Ma'mer el-Basrî, ona Abdulvâris b. Saîd, ona Hüseyin el-Muallim, ona Abdullah b. Bureyde, ona Yahya b. Ya'mer, ona Ebû'l-Esved ed-Dîlî, ona da Ebû Zer (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Kim babasından başka birini, babası olmadığını bildiği halde babası olduğunu iddia ederse, küfretmiş (nankörlük etmiş) olur. Kendisine ait olmayan bir şeyi iddia eden de bizden değildir, o cehennemdeki yerine hazırlansın. Her kim, bir adamın öyle olmadığı halde kâfir veya Allah'ın düşmanı olduğunu iddia ederse, şayet adam öyle değilse yolunu kaybetmiş -yahut sapıtmış- olur." Bunu Buhârî Sahîh'inde Ebû Ma'mer'den tahric etti. Müslim de başka bir vecihle Abdülvâris'ten tahric etti.
Açıklama: Hadis sahihtir. Şerîk her ne kadar hafızası kötü de olsa mütâbi'dir.