19 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Münzir, ona Muhammed b. Fudayl, ona el-Makburî, ona dedesi (Keysân el-Makburî), ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Birinizin, hadisimin nakledildiği esnada koltuğuna yaslanmış vaziyette '(Sen) Kur'ân'dan haber ver!' dediğini sakın ha duymayayım . Güzel bir söylenmişse onu ben söylemişimdir."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyân, ona Ebu Zübeyr, ona da Câbir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'tan başka ilah olmadığını söyleyinceye dek insanlara (o müşriklere) karşı savaşmakla emrolundum. Onu dediklerinde, cezayı hak edecekleri durumlar hariç, kanlarını ve mallarını benden korurlar. Geride kalan hesapları ise Allah'a kalmıştır. Ardından Hz. Peygamber (sav) (Sen ancak hatırlatıcısın. Onlar üzerinde bir zorba değilsin) (Ğâşiye, 88/21-22) ayetini okudu." [Ebu İsa (et-Tirmizî), bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Zâide b. Kudâme, ona Mansûr b. Mu'temir, ona Sa'd b. Ubeyde, ona Ebu Abdurrahman es-Sülemî, ona da Ali şöyle rivayet etmiştir: "Baki mezarlığında bir cenazede idik. (Derken) Nebî (sav) gelip oturdu. Bizler de onunla beraber oturduk. Beraberinde yeri çizdiği bir değnek vardı. Başını göğe kaldırdı ve 'Dünyaya gelmiş herkesin gireceği yer (cenne ya da cehennem) yazılmıştır (belirlenmiştir)' buyurdu. Topluluk 'Ey Allah'ın Rasulü! O halde biz neden yazgımıza güvenmeyelim ki. Nasıl olsa bahtiyar olan bahtiyarlık için amel eder, bedbaht olan da bedbahtlık için amel eder' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Bilakis, amele devam edin. Bahtiyarlardan olana bahtiyarların ameli kolaylaştırılır. Behbahtlardan olana da bedbahtların ameli kolaylaştırılır' buyurdu. Ardından 'Artık kim cömert davranır, günah işlemekten sakınırsa; bunların güzel karşılığına da inanırsa; biz onu işin kolayına yönlendiririz. Ama kim cimrilik eder, kendisiyle yetinirse; güzel karşılığı da yalan sayarsa; biz onu zora sokarız' [Leyl, 92/5-10] ayetlerini okudu." [Ebu İsader ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir.]
Bize Yunus b. Abdula'lâ, ona İbn Vehb, ona içinde Yunus ve Leys'in de bulunduğu ilim ehlinden bazı adamlar, onlara İbn Şihâb, ona Urve, ona da Âişe şöyle demiştir: Berire bana geldi ve “ey Âişe, ben efendimle her sene bir okiyye vermek üzere dokuz okiyyeye azat olma antlaşması yaptım, bana yardım edebilir misin?” dedi. Kitabet borcundan hiç bir şey ödememişti. Âişe onu beğendi ve “Sahibine dön, eğer velâyet hakkın bana ait olursa tüm borcunu bir seferde ödeyebileceğimi onlara söyle” dedi. Berire gitti durumu onlara arz etti ama onlar razı olmadılar ve “bedelini ödeyecekse karşılıksız ödesin, velâyet hakkı falan istemesin” dediler. Ben, durumu Rasulullah'a (sav) arz edince, Rasulullah (sav) "velayet hakkına kimse engel olamaz, onu bedelini öde ve azat et. Velâyet satın alıp azat edene aittir" buyurdu. Âişe’de öyle yaptı. Sonra Rasulullah (sav) insanlar arasında kalktı ve Allah’a hamdederek şöyle konuştu: "İnsanlara ne oluyor da Allah’ın Kitabı'nda olmayan şartlar öne sürüyorlar. Kim Allah’ın Kitabı'nda olmayan bir şart ileri sürerse o şart geçersizdir. İsterse yüz şart koşulmuş olsun. Allah'ın hükmü uyulmaya en layık ve Allah'ın şartları en sağlam olandır. Velâyet ancak azat edenindir"
Bize Yunus b. Abdula'lâ, ona İbn Vehb, ona içinde Yunus ve Leys'in de bulunduğu ilim ehlinden bazı adamlar, onlara İbn Şihâb, ona Urve, ona da Âişe şöyle demiştir: Berire bana geldi ve “ey Âişe, ben efendimle her sene bir okiyye vermek üzere dokuz okiyyeye azat olma antlaşması yaptım, bana yardım edebilir misin?” dedi. Kitabet borcundan hiç bir şey ödememişti. Âişe onu beğendi ve “Sahibine dön, eğer velâyet hakkın bana ait olursa tüm borcunu bir seferde ödeyebileceğimi onlara söyle” dedi. Berire gitti durumu onlara arz etti ama onlar razı olmadılar ve “bedelini ödeyecekse karşılıksız ödesin, velâyet hakkı falan istemesin” dediler. Ben, durumu Rasulullah'a (sav) arz edince, Rasulullah (sav) "velayet hakkına kimse engel olamaz, onu bedelini öde ve azat et. Velâyet satın alıp azat edene aittir" buyurdu. Âişe’de öyle yaptı. Sonra Rasulullah (sav) insanlar arasında kalktı ve Allah’a hamdederek şöyle konuştu: "İnsanlara ne oluyor da Allah’ın Kitabı'nda olmayan şartlar öne sürüyorlar. Kim Allah’ın Kitabı'nda olmayan bir şart ileri sürerse o şart geçersizdir. İsterse yüz şart koşulmuş olsun. Allah'ın hükmü uyulmaya en layık ve Allah'ın şartları en sağlam olandır. Velâyet ancak azat edenindir"