201 Kayıt Bulundu.
Açıklama: إِذَا فَرَغَ أَحَدُكُمْ مِنْ التَّشَهُّدِ الْآخِرِ lafzı Tahiyyat ve salli/barik'ten okuyup selam verip namazı bitirmeyi de ifade edebilir. Ferağa, ifadesi bir şeyin sonuna gelmek, bitirmek anlamına gelse de burada namazda selam verip bitirme ifadesi zikredilmediği için selamdan öncesine de haml etmek mümkündür. Teşehhüdün sonu denilince "tahiyyat duası" sonrası kast edildiği anlaşılmaktadır. Çünkü teşehhüdden sonrası aynı zamanda dua yeridir. Ancak "Ferağa" ile kast edilen namazı bitirmek ise o zaman söz konusu dua namazdan sonra yapılacak dualar arasındadır.
Bize Müsedded, ona Bişr b. Mufaddal, ona Seleme b. Alkame, ona Muhammed, ona da Ebu Hureyre; Hammad'ın hadisindeki gibi 'Rasulullah bize namaz kıldırdı' kısmından bana İmran b. Husayn'dan rivayet olunduğuna göre, o 'ardından selam verdi' kısmına kadar rivayette bulunmuştur. (Seleme şöyle) demiştir: Muhammed'e, 'teşehhütte bulundu mu?' dedim. O, teşehhüd hususunda bir şey işitmedim. Teşehhütte bulunması bana daha sevimli gelir dedi. Hz. Peygamber'in (sav) o zâtı, 'Zü'l-yedeyn' diye isimlendirdiğini zikretmedi; gazab ifadelerini kullanmadı." [Hammad'ın Eyyüb'den naklettiği hadis, daha ayrıntılıdır.]
Açıklama: İmran b. Husayn ile Muhammed b. Sirin arasında İnkita' vardır.
Bize Temim b. Muntasır, ona İshak b. Yusuf, ona Şerik, ona Ebu İshak, ona Ebu Ahves ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: Bizler, namazda oturduğumuzda ne diyeceğimi bilmiyorduk. Rasulullah (sav) de (bu durumu) biliyordu. (Ravi, önceki hadisin) benzerini (nahve) zikredip ona Şerik, ona Cami b. Şeddad, ona Ebu Vail ona da Abdullah'ın şöyle dediğini nakletti: Hz. Peygamber (sav), bizlere teşehhüdü öğrettiği gibi öğretmediği (bir takım) dualar öğretirdi. (Mesela), "Allah'ım! Kalplerimizi birbirimize ısındır. Aramızı düzelt. Bizleri kurtuluş yollarına sevk et. Bizleri karanlıklardan kurtarıp aydınlığa (ulaştır). Açık ve gizli olmak üzere kötülükleri bizden uzaklaştır. Kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, eşlerimizi, soyumuzu bizim için mübarek kıl. Bizleri bağışla. Şüphesiz sen, tövbeleri çokça bağışlayıp rahmet edensin. Bizleri nimetlerine şükredip onlara hamd edenlerden, onlardan razı olanlardan kıl. Bize nimetlerini tamamla" (duası, bu dualardandır).
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeylî, ona Züheyr, ona Hasan b. Hur, ona da Kasım b. Muhaymira şöyle rivayet etmiştir: Alkame (b. Kays) elimden tutup Abdullah b. Mesud'un da onun elinden tuttuğunu ve Hz. Peygamber'in (sav) de kendisinin elinden tut(arak) ona namazda teşehhüd duasını öğrettiğini rivayet etti. (Sonra), A'meş'in rivayetindeki duaya benzer (misl) (bir dua) zikredip Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bu (Tahiyyat duasını) okuduğunda -ravi şüpheye düşüp benzer anlama gelen kadayte (قَضَيْتَ) kelimesini zikretmiştir- namazını kılmış olursun. (Bundan sonra selam verip) kalkmayı dilersen kalk, oturmayı istersen de otur."
Bize Hasan b. Ali el-Hallâl, ona Ebu Velîd et-Tayâlisî, ona Abdülaziz b. Ebu Seleme ve Yusuf b. Mâcişûn, onlara Abdülaziz'in amcası ve Yusuf'un babası (Yakub b. Dinâr), ona A'rec, ona Übeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali b. Ebu Tâlib şöyle rivâyet etmiştir: Rasulullah (sav) namaza kalktığı vakit şöyle derdi: "Veccehtü vechiye lillezi fatara's-semâvâti ve'l-arda hanîfen vemâ ene mine'l-müşrikîn. inne salâti ve Nusukî ve mahyâye ve memâtî lillahi rabbi'l-âlemîn. Lâ şerîke lehu ve bi-zâlike ümirtu ve ene mine'l-müslimîn. Allhumme ente'l-melikü lâ ilâhe illâ entesübhâneke. Ente Rabbî ve ene abdüke. Zalemtü nefsî va'teraftu zenbî, fağfirlî, zunûbî cemîan. İnnehu lâ yağfiru'z-zunûbe illâ ente. Vehdinî li-ehseni'l-ahlâki, lâ yehdînî liehsenihâ illâ ente. Vasrif annî seyyiehâ, lâ yasrifu annî seyyiehâ illâ ente. Lebbeyke ve sa'deyke, ve ene bike ve-ileyke velâ mencâ minke velâ melcee illâ ileyke. Estağfiruke ve etûbu ileyke. (Gökleri ve yeri yaratan Allah’a samimi olarak yöneldim ve ben müşriklerden değilim. Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Bana böyle yaşamam emredildi. Ben Müslümanlardanım. Gerçek mülk sahibi sadece sensin Allah’ım. Senden başka ilah yoktur, ancak Sen varsın. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim. Benim Rabbim Sensin, ben de Senin kulunum. Ben kendime zulmettim. Günahımı itiraf ediyorum. Günahlarımın tümünü bağışla, zira Senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. Beni en güzel ahlaka yönelt, Senden başka güzel ahlaka yöneltecek yoktur. Kötülükleri benden uzaklaştır, Senden başka kötülükleri uzaklaştıracak yoktur. Her türlü emrine hazır vaziyetteyim, senden başkasına kul olmam, ben Senin sayende varım, Sana yönelmişim, Senden kurtuluş ve kaçış ancak Sana yönelmekle mümkündür. Senden bağışlanmamı ister ve Sana yönelirim.)" Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: "Allahumme rake'tu ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî haia sem'î ve basarî ve muhhî ve azmî lillâhi Rabbi'l-âlemîn. (Allah’ım sadece senin önünde eğilir, Sana iman eder, irademi sana teslim ederim. Sen benim Rabbimsin. Kulağım, gözüm, iliklerim ve kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.)" Rükû’dan doğrulunca ise şöyle derdi: "Allahumme Rabbenâ ve leke'l-hamd. Mil'e's-semâi ve'l-ard ve mil'e mâ beynehumâ ve mil'e mâ şi'te min şeyin ba'd. (Allah’ım, Ey Rabbimiz, gök dolusu, yer dolusu, ikisinin arasında olanlar kadar ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır." Secdeye vardığında ise: "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî. Secede vechî lillezî halakahu ve semahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Benim Rabbim Sensin. Ben sadece, beni yaratan, beni şekillendiren, bana göz ve kulak veren için secde ederim. her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir." Namazını bitirip selam vereceği zaman da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü. Ente ilâhî, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi gizli ve açık olarak yaptığım tüm günahlarımı bağışla. Senden başka ilah yoktur.)" Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir.