75 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Âişe şöyle haber vermiştir: Berîre, hürriyetini satın alma bedeli için yardım istemek üzere Âişe'ye geldi. Kendisi o güne kadar bu bedelden herhangi bir şey ödememişti. Âişe, Berîre'ye “efendilerine git, söyle. Eğer isterlerse, velayetin bana ait olması koşuluyla senin azatlık bedelini bir defada onlara ödeyeyim” dedi. Bu teklifi Berîre sahiplerine bildirdi. Fakat onlar bunu kabul etmediler ve “Âişe, azatlık bedelini, velayetin bizde olmak koşuluyla, karşılıksız vermek isterse versin” dediler. Aişe der ki: Ben bu meseleyi Rasulullah'a arz ettim, Rasulullah (sav) "sen Berîre'yi satın al, sonra hürriyetine kavuştur. Velayet hakkı azat edene aittir" buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) ayağa kalkıp şu konuşmayı yaptı: "Bir takım insanlara ne oluyor ki, onlar Allah'ın Kitabı'nda olmayan birçok şart koşuyorlar. Her kim Allah'ın Kitabı'nda bulunmayan bir şart koyarsa, isterse böyle yüz şart koysun, onun geçerliliği yoktur. Allah'ın koyduğu şart uyulmaya daha layık ve daha sağlamdır."
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsâme, ona Hişâm, ona Babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Berîre geldi ve "ben, hürriyetimi satın almak üzere, sahiplerimle her yıl bir ûkıyye (40 dirhem ödemek) üzere dokuz ûkıyye (360 dirhem) karşılığında anlaşma yaptım, bana yardım eder misin?" dedi. Âişe "eğer sahiplerin sen hürriyetine kavuştuktan sonra velayetini bana verirse, ben bu bedeli (dokuz ûkiyyeyi) onlara bir defada öderim" dedim. Bunun üzerine Berîre bu teklifi sahiplerine götürdü, ancak sahipleri bu teklifi reddetti. Berîre Âişe'ye "teklifini onlara sundum, ancak velayetin kendilerine ait olmaları dışındaki teklifi reddettiler." dedi. (Âişe der ki:) Hz. Peygamber (sav) Berîre'nin dediğini duydu, bana sordu ben de konuyu Hz. Peygamber'e anlattım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Berîre'yi onlardan satın al ve velayet şartından onlar lehine vazgeç. Velayet hiç şüphesiz azat edene aittir" buyurdu. Sonra Rasûlullah (sav) insanlar içinde ayağa kalkıp Allah'a hamd ve sena etti, ardından "Bundan (Allah'a hamd ettikten) sonra, bazı adamlara ne oluyor ki Allah'ın kitabında bulunmayan şartlar öne sürüyorlar. Allah'ın kitabında bulunmayan herhangi bir şart, yüz kere şart kılınmış olsa da muhakkak surette bâtıldır, Allah'ın hükmü uyulmaya en layık, Allah'ın şartı da en sağlam ve en güvenilecek şarttır. Şu adamlara ne oluyor ki, onlardan biri "ey filanca, (bu kölemi satın alıp) azat et, ama velayeti bana ait olsun" diyor. Velayet ancak hürriyete kavuşturan kimseye aittir." buyurdu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, ona da Amra bt. Abdurrahman şöyle rivayet etmiştir: Berîre yardım istemek için Müminlerin annesi Âişe'ye (r.anha) geldi. Âişe ona “eğer sahiplerin isterse, senin azatlık bedelini bir defada onlara verip seni azat edeyim” dedi. Berîre bu teklifi sahiplerine iletti. Onlar da “ancak velayet hakkı bize olursa kabul ederiz” dediler. Mâlik, Yahya'dan, o da Amra'dan rivayetle şöyle demiştir: Âişe bu durumu Rasulullah'a iletti. Bunun üzerine Rasulullah (sav), Âişe'ye "sen Berîre'yi satın al ve onu hürriyete kavuştur. Şüphesiz velâyet hakkı ancak hürriyete kavuşturan kimseye aittir" buyurdu.
Bize Ebu Nuaym, ona Abdulvâhid b. Eymen, ona da babası Eymen şöyle demiştir: Ben Âişe'nin (r.anha) yanına girdim ve “ben Utbe b. Ebu Leheb'in kölesi idim. O öldü ve beni onun oğulları miras olarak aldılar. Onlar da beni İbn Ebu Amr'a sattılar. İbn Ebu Amr da beni hürriyete kavuşturdu. Utbe'nin oğulları velâyet hakkını kendilerine ait olmasını şart koşmuşlar” dedim. Bunun üzerine Âişe şöyle dedi: Berîre hürriyetini satın alma antlaşması yapmış olarak bana geldi ve “beni sahiplerimden satın alarak azat et” dedi. Âişe “evet olur” dedi. Berîre “ancak sahiplerim, velayetimin onlarda olması koşulu ile beni satıyorlar” dedi. Âişe “öyleyse benim bu şekilde ihtiyacım yok” dedi. Hz. Peygamber (sav) bu konuşmayı işitti ya da biri ona konuyu anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber Âişe'e'ye sordu, o da konuyu anlattı. Hz. Peygamber (sav) Âişe'ye "sen Berîre'yi satın al ve onu hürriyetine kavuştur. Onlar istedikleri şartı koysunlar" buyurdu. Bunun üzerine Âişe Berîre'yi satın aldı ve onu azat etti. Sahipleri onun velâyetinin kendilerinde olmasını şart koştular. Hz. Peygamber (sav) de: "velâyet hakkı, azat edene aittir, İsterlerse yüz tane şart koşsunlar" buyurdu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Abdurrahman b. Kasım, ona da Kasım şöyle rivayet etmiştir: Âişe, Berîre'yi satın almak istedi, ancak sahipleri Berîre'nin velâyetinin kendilerine ait olmasını şart koştular. Âişe bu durumu Peygamber'e (sav) iletti. Bunun üzerine Peygamber (sav) "sen Berîre'yi satın al ve onu hürriyetine kavuştur. Hiç şüphesiz velâyet hakkı hürriyete kavuşturana aittir" buyurdu. Berîre'ye bir miktar et hediye edilmişti. Hz. Peygamber'e (sav) “bu et Berîre'ye sadaka verilmiştir” denildi. Peygamber (sav) "o Berîre için sadaka, bizim için hediyedir" buyurdu. Berîre hürriyetine kavuşunca (nikâhının feshi veya devamı konusunda) serbest bırakıldı. Râvî Abdurrahman der ki: Berîre'nin kocası hür yahut köleydi. Şu'be de der ki: Ben Abdurrahman'a Berîre'nin kocasının durumunu sordum. Abdurrahman “hür mü, yoksa köle miydi, bilmiyorum” dedi.
Bize Yunus b. Abdula'lâ, ona İbn Vehb, ona içinde Yunus ve Leys'in de bulunduğu ilim ehlinden bazı adamlar, onlara İbn Şihâb, ona Urve, ona da Âişe şöyle demiştir: Berire bana geldi ve “ey Âişe, ben efendimle her sene bir okiyye vermek üzere dokuz okiyyeye azat olma antlaşması yaptım, bana yardım edebilir misin?” dedi. Kitabet borcundan hiç bir şey ödememişti. Âişe onu beğendi ve “Sahibine dön, eğer velâyet hakkın bana ait olursa tüm borcunu bir seferde ödeyebileceğimi onlara söyle” dedi. Berire gitti durumu onlara arz etti ama onlar razı olmadılar ve “bedelini ödeyecekse karşılıksız ödesin, velâyet hakkı falan istemesin” dediler. Ben, durumu Rasulullah'a (sav) arz edince, Rasulullah (sav) "velayet hakkına kimse engel olamaz, onu bedelini öde ve azat et. Velâyet satın alıp azat edene aittir" buyurdu. Âişe’de öyle yaptı. Sonra Rasulullah (sav) insanlar arasında kalktı ve Allah’a hamdederek şöyle konuştu: "İnsanlara ne oluyor da Allah’ın Kitabı'nda olmayan şartlar öne sürüyorlar. Kim Allah’ın Kitabı'nda olmayan bir şart ileri sürerse o şart geçersizdir. İsterse yüz şart koşulmuş olsun. Allah'ın hükmü uyulmaya en layık ve Allah'ın şartları en sağlam olandır. Velâyet ancak azat edenindir"
Bize Yunus b. Abdula'lâ, ona İbn Vehb, ona içinde Yunus ve Leys'in de bulunduğu ilim ehlinden bazı adamlar, onlara İbn Şihâb, ona Urve, ona da Âişe şöyle demiştir: Berire bana geldi ve “ey Âişe, ben efendimle her sene bir okiyye vermek üzere dokuz okiyyeye azat olma antlaşması yaptım, bana yardım edebilir misin?” dedi. Kitabet borcundan hiç bir şey ödememişti. Âişe onu beğendi ve “Sahibine dön, eğer velâyet hakkın bana ait olursa tüm borcunu bir seferde ödeyebileceğimi onlara söyle” dedi. Berire gitti durumu onlara arz etti ama onlar razı olmadılar ve “bedelini ödeyecekse karşılıksız ödesin, velâyet hakkı falan istemesin” dediler. Ben, durumu Rasulullah'a (sav) arz edince, Rasulullah (sav) "velayet hakkına kimse engel olamaz, onu bedelini öde ve azat et. Velâyet satın alıp azat edene aittir" buyurdu. Âişe’de öyle yaptı. Sonra Rasulullah (sav) insanlar arasında kalktı ve Allah’a hamdederek şöyle konuştu: "İnsanlara ne oluyor da Allah’ın Kitabı'nda olmayan şartlar öne sürüyorlar. Kim Allah’ın Kitabı'nda olmayan bir şart ileri sürerse o şart geçersizdir. İsterse yüz şart koşulmuş olsun. Allah'ın hükmü uyulmaya en layık ve Allah'ın şartları en sağlam olandır. Velâyet ancak azat edenindir"