Giriş


    Öneri Formu
2515 M004580 Müslim, Cihad ve Siyer, 52


    Öneri Formu
2519 M004581 Müslim, Cihad ve Siyer, 53


    Öneri Formu
2526 M004582 Müslim, Cihad ve Siyer, 54

Bize Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona Yahya b. Adem, ona İbn İdris, ona el-A'meş, ona da Ebu İshak şöyle rivayet etmiştir: "(Birtakım insanlar) Ali'den sonra bu (bidat) şeyleri ortaya koyduklarında Ali'nin arkadaşlarından biri, 'Allah, onları kahretsin! Nice ilmi ifsad ettiler!' dedi."


    Öneri Formu
282 M000024 Müslim, Mukaddime, 7

Bize Ali b. Haşrem, ona Ebu Bekir b. Ayyaş, ona da Muğîra şöyle rivayet etmiştir: "Ali'den nakledilen hadis(ler) konusunda sadece Abdullah b. Mesud'un arkadaşları doğru konuşur."


    Öneri Formu
283 M000025 Müslim, Mukaddime, 7

Yüce Allah'ın "Aralarındaki işlerini istişare ederek yürütürler" (Şûrâ, 38); "Karara bağlanacak işlerde onlarla istişare et" (Alu İmrân, 158) buyrukları ve "Kesin kararını verince de, yalnız Allah’a güvenip dayan" (Alu İmrân, 158) ayetinin de beyan ettiği üzere istişarenin karar verilmeden önce yapılması gerektiği Babı Allah Rasulü (sav) bir karar verdiği zaman, hiç bir beşerin, Allah ve Rasulü'nün önüne geçme imkanı yoktur. Hz. Peygamber'in (sav) Uhud günü savaş için Medine'de kalmak veya dışına çıkmak konusunda ashabı ile yaptığı istişare sonucunda savaşın Medine dışında yapılaması uygun görüldü. Hz. Peygamber (sav) zırhını giyip yola çıkmaya karar verince, “(istersen) Medine'de kal ” dediler ama Hz. Peygamber (sav) bu teklife kulak asmadı ve "Bir Peygamber'e zırhını giydikten sonra Allah'ın hükmü gerçekleşinceye kadar onu çıkarması yaraşmaz" buyurdu. Yine Hz. Peygamber (sav) İfk hadisesinde, Hz. Âişe'ye atılan iftira konusunda Hz. Ali ve Usame ile istişare etti ve ikisinden birini dinledi. Ancak Kur'an'ın hükmü inince, tartışmalara kulak asmayıp iftiracılara sopa vurdu ve Allah'ın emrettiği hükmü uyguladı. Hz. peygamber'den (sav) sonra da yöneticiler, mubah işlerde, en kolay hüküm ile amel etmek üzere ehl-i ilimden güvenilir kimselerle istişare yaptılar. Kitap ve sünnet bir konuda açık hüküm beyan ettiği zaman da, Hz. Peygamber'in sünnetine uyarak asla o hükmün dışına çıkmadılar. Hz. Ebu Bekir zekat vermeyenlerle savaşmayı uygun gördüğünde, Hz. Ömer ona “Peygamber (sav) "ben insanlarla 'lâ ilâhe İllallah' deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. 'Lâ ilâhe İllallah' dediklerinde canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar, ancak İslam hakkı hariç. Onun da hesabını Allah'a verirler" buyurduğu halde sen o insanlarla nasıl savaşırsın?” dedi. Ebu Bekir “vallahi Allah Rasulü'nün (sav) birleştirdiği şeylerin (namaz ile zekatın) arasını ayıranlarla elbette savaşırım” dedi. Sonra Ömer de ona uydu. Bu konuda Ebu Bekir istişare etmedi. Çünkü onun yanında, Allah Rasulü'nün (sav), namaz ile zekat arasını ayıran, dini ve dinin ahkamını değiştirmek isteyen kimselerle ilgili verdiği hüküm vardı. Hz. Peygamber (sav) "kim dininin değiştirirse onu öldürün" buyurmuştur. Hz. Ömer'in istişare heyeti, ister genç isterse yaşlı olsun Kurrâ kimselerdi. O, Aziz ve Celil Allah'ın kitabına uyma konusunda son derece titizdi. Bize Üveysî, ona İbrahim, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona İbn Müseyyeb, Alkame b. Vakkâs ve Übeydullah, onlara da Âişe (r.anha), iftiracıların kendisi hakkında ileri geri konuştukları zaman şöyle demiştir: Vahiy gecikince Rasulullah (sav), eşi ile ayrılığı konusunda fikirlerini sormak ve istişare etmek üzere Ali b. Ebu Tâlib ile Usame b. Zeyd'i yanına çağırdı. Usame, Rasulullah'ın ailesinin, atılan iftiradan beri olduğunu bildiğini ifade etmiş, ancak Ali “ey Allah'ın Rasulü, Allah Sana darlık vermemiş. Âişe'den dışında bir sürü kadın vardır. Âişe'nin hizmetçisi Berîre'ye de sor. O doğrusunu Sana söyler” demişti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) Berîre'yi çağırıp "ey Berire, Âişe'nin şüpheli her hangi bir durumunu gör­dün mü?" diye sordu. Berîre de “hayır ey Allah'ın Rasulü, görmedim. Benim, onda görebildiğim en büyük kusur şu oldu. Âişe küçük yaşta bir kız çocuğu olarak hamur yoğururken uyuyakalırdı da evin besi koyunu gelip hamuru yerdi” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o günü minbere çıkıp şöyle buyurdu: "Ey Müslümanlar topluluğu, ailem hakkında bana eziyet eden bir adama karşı, bana kim yardım eder ve benim o kimseyi kınamamı haklı görür? Vallahi ben ailem hakkında hayırdan başka bildiğim bir şey yok" dedi ve Âişe'nin atılan iftiradan beri olduğunu söyledi. Bu hadisi Ebu Usâme, Hişâm'dan rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
287452 B007369-5 Buhari, İ'tisâm, 28

Bize Süfyân b. Vekî, ona babası (Vekî b. Cerrâh), ona Şerîk, ona Mansur, ona Rıb’î b. Hıraş, ona da Ali b. Ebu Tâlib, Rahbe’de şöyle demiştir: Hudeybiye günü, aralarında Sühehl b. Amr ve Müşriklerin ileri gelenlerinden birkaç kişinin de olduğu bazı kimseler yanımıza çıkıp geldi ve Rasulullah'a (sav) “Ey Allah’ın Rasulü, oğullarımız, kardeşlerimiz ve kölelerimizden bazı kimseler kaçıp sana gelmişlerdir. Onların din konusunda bilgileri yoktur. Arazi ve topraklarımızda çalışan işçiler olup işten kaçıp gelmişlerdir. Onları bize geri teslim et. Eğer onlar din konusunda bilgili değillerse biz onları bilgilendiririz” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Ey Kureyş topluluğu, ya bu kötü hallerinizden vazgeçersiniz, ya da Allah din uğrunda boyunlarınızı vurmak üzere kalbini iman ile sınadığı ve güçlendirdiği bir kişi gönderir" buyurdu. Ashab “Ey Allah’ın Rasûlü! o kimse kimdir?” diye sordu. Ebu Bekir “Ey Allah’ın Rasulü o kimse kimdir?” diye sordu. Ömer “O kimse kimdir?” diye sordu. Rasulullah (sav) "O kimse ayakkabı tamircisidir" buyurdu. Rasulullah (sav), ayakkabısını tamir için Ali’ye vermişti. Sonra Ali bize döndü ve şöyle dedi: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her kim bilerek benim adıma yalan söylerse Cehennemdeki yerine hazırlansın." Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahih garibtir. Sadece Rib’î’nin, Ali’den yaptığı rivayet ile bilmekteyiz. Tirmizî der ki: Carûd’un Vekî'den işittiğine göre Vekî şöyle demiştir: Rıb’î b. Hıraş, İslam’da hiçbir konuda yalan söylememiştir. Muhammed b. İsmail’in Abdullah b. Ebu Esved'den rivayetine göre Abdurrahman b. Mehdî şöyle demiştir: Mansur b. Mu’temir, Kûfeliler yanında sağlam bir kimsedir.


    Öneri Formu
21898 T003715 Tirmizi, Menâkıb, 19


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Humeydî arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
29920 B003112 Buhari, Farzu'l-Humus, 5


    Öneri Formu
31026 B003970 Buhari, Megâzî, 8


    Öneri Formu
149962 BS13077 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 557