حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ بْنِ الرُّومِىِّ حَدَّثَنَا شُرَْيكٌ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ عَنْ سُوَيْدِ بْنِ غَفَلَةَ عَنِ الصُّنَابِحِىِّ عَنْ عَلِىٍّ رضى الله عنه قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَنَا دَارُ الْحِكْمَةِ وَعَلِىٌّ بَابُهَا » . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مُنْكَرٌ . وَرَوَى بَعْضُهُمْ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ شُرَيْكٍ وَلَمْ يَذْكُرُوا فِيهِ عَنِ الصُّنَابِحِىِّ وَلاَ نَعْرِفُ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ شُرَْيكٌ ولم يذكروا فيه عن الصُّنَابِحِىِّ وَلاَ نَعْرِفُ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ وَاحِدٍ مِنَ الثِّقَاتِ عَنْ شُرَيكٍ . وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23223, T003723
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ بْنِ الرُّومِىِّ حَدَّثَنَا شُرَْيكٌ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ عَنْ سُوَيْدِ بْنِ غَفَلَةَ عَنِ الصُّنَابِحِىِّ عَنْ عَلِىٍّ رضى الله عنه قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَنَا دَارُ الْحِكْمَةِ وَعَلِىٌّ بَابُهَا » . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مُنْكَرٌ . وَرَوَى بَعْضُهُمْ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ شُرَيْكٍ وَلَمْ يَذْكُرُوا فِيهِ عَنِ الصُّنَابِحِىِّ وَلاَ نَعْرِفُ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ شُرَْيكٌ ولم يذكروا فيه عن الصُّنَابِحِىِّ وَلاَ نَعْرِفُ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ وَاحِدٍ مِنَ الثِّقَاتِ عَنْ شُرَيكٍ . وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ .
Tercemesi:
Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ben hikmet eviyim. Ali de bu evin kapısıdır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)Tirmizî: Bu hadis garib münkerdir.Bazıları bu hadisi Şüreyk’den rivâyet ederek Sunabihî’yi senedde zikretmemektedir. Bazıları bu hadisi Şerik’den başka güvenilir bir kişiden rivâyet edildiğini bilmiyoruz. Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 20, 5/637
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Sahabe, Fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23230, T003726
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْمُنْذِرِ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ عَنِ الأَجْلَحِ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ دَعَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلِيًّا يَوْمَ الطَّائِفِ فَانْتَجَاهُ فَقَالَ النَّاسُ لَقَدْ طَالَ نَجْوَاهُ مَعَ ابْنِ عَمِّهِ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَا انْتَجَيْتُهُ وَلَكِنَّ اللَّهَ انْتَجَاهُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ الأَجْلَحِ . وَقَدْ رَوَاهُ غَيْرُ ابْنِ فُضَيْلٍ أَيْضًا عَنِ الأَجْلَحِ . وَمَعْنَى قَوْلِهِ « وَلَكِنَّ اللَّهَ انْتَجَاهُ » . يَقُولُ اللَّهُ أَمَرَنِى أَنْ أَنْتَجِىَ مَعَهُ .
Tercemesi:
Cabir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Taif vakasında Rasûlullah (s.a.v.), Ali’yi çağırdı. Onunla baş başa konuştu. Bubun üzerine Müslümanlar Rasûlullah (s.a.v.)’in amcasının oğluyla baş başa konuşması uzadı dediler. Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurdu: “Gizli konuşmayı ben istemedim. Allah emir buyurdu.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece Eclah’ın rivâyetiyle bilmekteyiz.İbn Fudayl’dan başkası da aynı şekilde bu hadisi Eclah’tan rivâyet etmişlerdir. Hadiste geçen “Velakinnallahe intecahü” sözünün manası: Allah benim onunla gizlice konuşmamı emretti, demektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 20, 5/639
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Sahabe, Fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23226, T003724
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ بُكَيْرِ بْنِ مِسْمَارٍ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَمَّرَ مُعَاوِيَةُ بْنُ أَبِى سُفْيَانَ سَعْدًا فَقَالَ مَا يَمْنَعُكَ أَنْ تَسُبَّ أَبَا تُرَابٍ؟ قَالَ أَمَّا مَا ذَكَرْتُ ثَلاَثًا قَالَهُنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَنْ أَسُبَّهُ لأَنْ تَكُونَ لِى وَاحِدَةٌ مِنْهُنَّ أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ حُمْرِ النَّعَمِ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ لِعَلِىٍّ وَخَلَفَهُ فِى بَعْضِ مَغَازِيهِ فَقَالَ لَهُ عَلِىٌّ يَا رَسُولَ اللَّهِ تُخَلِّفُنِى مَعَ النِّسَاءِ وَالصِّبْيَانِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَمَا تَرْضَى أَنْ تَكُونَ مِنِّى بِمَنْزِلَةِ هَارُونَ مِنْ مُوسَى إِلاَّ أَنَّهُ لاَ نُبُوَّةَ بَعْدِى » . وَسَمِعْتُهُ يَقُولُ يَوْمَ خَيْبَرَ « لأُعْطِيَنَّ الرَّايَةَ رَجُلاً يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيُحِبُّهُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ » . قَالَ فَتَطَاوَلْنَا لَهَا فَقَالَ « ادْعُ لِى عَلِيًّا » . فَأَتَاهُ وَبِهِ رَمَدٌ فَبَصَقَ فِى عَيْنِهِ فَدَفَعَ الرَّايَةَ إِلَيْهِ فَفَتَحَ اللَّهُ عَلَيْهِ . وَأُنْزِلَتْ هَذِهِ الآيَةُ ( قُلْ تَعَالَوْا نَدْعُ أَبْنَاءَنَا وَأَبْنَاءَكُمْ ) الآيَةَ دَعَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلِيًّا وَفَاطِمَةَ وَحَسَنًا وَحُسَيْنًا فَقَالَ « اللَّهُمَّ هَؤُلاَءِ أَهْلِى » . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ .
Tercemesi:
Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.), babasından rivâyet ederek dedi ki: “Muaviye b. ebî Sûfyân Sa’d’a emretmiş ve Ebû Tûrab (Ali)’yi kötülemekten seni engelleyen şey nedir?” diye sormuştu. Sa’d şöyle karşılık verdi: “Rasûlullah (s.a.v.)’in şu üç sözünü hatırladığım sürece ona dil uzatamam o özelliklerden birinin bende olması kızıl develerden daha hayırlıdır. Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim, Ali’ye şöyle diyordu: Tebûk savaşında Ali’yi Medîne’de kendi yerine bırakmıştı da Ali: “Ey Allah’ın Rasûlü! Beni çoçuk ve kadınlarla birlikte mi bırakıyorsun?” Rasûlullah (s.a.v.), ona şöyle demişti: “Bana karşı sen, Musa’ya karşı Harun’un yerinde olmaktan dolayı memnun olmaz mısın? Şu farkla ki benden sonra Peygamber yoktur. Hayber Vak’asında da ben şu sancağı Allah ve Peygamberini seven Allah ve Peygamber (s.a.v)’in de kendisini sevdiği bir kimseye vereceğim” buyurduğunu hepimiz sancak için istekli durumdayken bana Ali’yi çağırınız dediğini ve Ali’nin gözünden rahatsız olarak geldiğini ve Rasûlullah (s.a.v.)’in onun gözüne üfürdüğünü ve böylece iyileştiğini ve sancağı da ona verdiğini ve Hayber’in fethinin onun eliyle olduğunu… Birde Âl-i Imrân 61. ayeti nazil olduğunda Rasûlullah (s.a.v.)’in, Ali Fatıma, Hasan ve Hüseyin’i yanına çağırarak Allah’ım bunlar benim ehli beytimdir, dediğini… Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 20, 5/638
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i beyt
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Sahabe, Fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23237, T003728
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَابِسٍ عَنْ مُسْلِمٍ الْمُلاَئِىِّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ بُعِثَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ الاِثْنَيْنِ وَصَلَّى عَلِىٌّ يَوْمَ الثُّلاَثَاءِ . قَالَ أَبُو عِيسَى : وَفِى الْبَابِ عَنْ عَلِىٍّ . وَهَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ مُسْلِمٍ الأَعْوَرِ . وَمُسْلِمٌ الأَعْوَرُ لَيْسَ عِنْدَهُمْ بِذَلِكَ الْقَوِىِّ . وَقَدْ رُوِىَ هَذَا عَنْ مُسْلِمٍ عَنْ حَبَّةَ عَنْ عَلِىٍّ نَحْوَ هَذَا .
Tercemesi:
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v), Pazartesi günü Peygamber olarak gönderildi. Salı günü Ali ile beraber namaz kıldı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu konuda Ali’den de hadis rivâyet edilmiştir.Bu hadis garib olup sadece Müslim b. Aver’in rivâyeti olarak bilmekteyiz. Müslim b. A’ver ise hadisçiler yanında pek sağlam sayılmaz. Bu hadis ayrıca Müslim’den Hıbbe’den ve Ali’den benzeri şekilde rivâyet edilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 20, 5/640
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Sahabe, Fazileti
حَدَّثَنَا خَلَّادُ بْنُ أَسْلَمَ البَغْدَادِيُّ حَدَّثَنَا النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ: أَخْبَرَنَا عَوْفٌ الأعرابي، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ هِنْدٍ الحُبَلِيِّ، قَالَ: قَالَ عَلِيٌّ: «كُنْتُ إِذَا سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَعْطَانِي، وَإِذَا سَكَتُّ ابْتَدَأَنِي»: قال أبو عيسى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الوَجْهِ . وفي الباب عن جابر وزيد بن أسلم وأبي هريرة وأم سلمة .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23243, T003729
Hadis:
حَدَّثَنَا خَلَّادُ بْنُ أَسْلَمَ البَغْدَادِيُّ حَدَّثَنَا النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ: أَخْبَرَنَا عَوْفٌ الأعرابي، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ هِنْدٍ الحُبَلِيِّ، قَالَ: قَالَ عَلِيٌّ: «كُنْتُ إِذَا سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَعْطَانِي، وَإِذَا سَكَتُّ ابْتَدَأَنِي»: قال أبو عيسى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الوَجْهِ . وفي الباب عن جابر وزيد بن أسلم وأبي هريرة وأم سلمة .
Tercemesi:
Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’den bir şey istediğim de mutlaka verirdi. Sustuğumda ise bana sorarak söze başlardı.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 20, 5/640
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Sahabe, Fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23253, T003732
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ الرَّازِىُّ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْمُخْتَارِ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى يَحْيى عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَمَرَ بِسَدِّ الأَبْوَابِ إِلاَّ بَابَ عَلِىٍّ . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ عَنْ شُعْبَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ .
Tercemesi:
İbn Abbâs (r.a.)’tan rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v), Ali’nin kapısından başka mescide açılan kapıların kapatılmasını emretti.” Tirmizî: Bu hadis garib olup bu senedle Şu’be’den bu şekliyle bilmekteyiz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 20, 5/641
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Sahabe, Fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23259, T003734
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْمُخْتَارِ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى بَلْجٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ أَوَّلُ مَنْ صَلَّى عَلِىٌّ . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ لاَ نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى بَلْجٍ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ مُحَمَّدِ بْنِ حُمَيْدٍ . وَأَبُو بَلْجٍ اسْمُهُ يَحْيَى بْنُ أَبِى سُلَيْمٍ . وَقَدِ اخْتَلَفَ أَهْلُ الْعِلْمِ فِى هَذَا فَقَالَ بَعْضُهُمْ أَوَّلُ مَنْ أَسْلَمَ أَبُو بَكْرٍ الصِّدِّيقُ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ أَوَّلُ مَنْ أَسْلَمَ عَلِىٌّ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ أَوَّلُ مَنْ أَسْلَمَ مِنَ الرِّجَالِ أَبُو بَكْرٍ وَأَسْلَمَ عَلِىٌّ وَهُوَ غُلاَمٌ ابْنُ ثَمَانِ سِنِينَ وَأَوَّلُ مَنْ أَسْلَمَ مِنَ النِّسَاءِ خَدِيجَةُ .
Tercemesi:
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İlk namaz kılan Ali’dir.”Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garibtir. Bu hadisin Şu’be’nin, Ebû Belc’den rivâyeti olduğunu sadece Muhammed b. Humeyd’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Belc’in adı, Yahya b. Süleym’dir.Bu konuda ilim adamları değişik görüşler ileri sürmüşler. Bazıları şöyle demişlerdir. İlk Müslüman olan Ebû Bekir’dir. Bazıları ise, Ali’dir. Diğer bazılarına göre ise erkeklerden Ebû Bekir, çocuklardan da Ali’dir ki: Sekiz yaşında Müslüman olmuştur. İlk İslam’a giren Hatice’dir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 20, 5/642
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Sahabe, Fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23262, T003735
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ أَبِى حَمْزَةَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ قَالَ : سَمِعْتُ زَيْدَ بْنَ أَرْقَمَ يَقُولُ أَوَّلُ مَنْ أَسْلَمَ عَلِىٌّ . قَالَ عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لإِبْرَاهِيمَ النَّخَعِىِّ فقَالَ أَوَّلُ مَنْ أَسْلَمَ أَبُو بَكْرٍ الصِّدِّيقُ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَأَبُو حَمْزَةَ اسْمُهُ طَلْحَةُ بْنُ زَيْدٍ .
Tercemesi:
Zeyd b. Erkâm (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “İlk Müslüman olan kişi Ali’dir.” Amr b. Mürre diyor ki: Bunu İbrahim Nehai’ye aktardım; O da: “İlk Müslüman olan Ebû Bekir es Sıddîk’tır” dedi. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Hamza’nın ismi Talha b. Zeyd’tir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 20, 5/642
Senetler:
1. Ebu Amr Zeyd b. Erkam el-Ensarî (Zeyd b. Erkam b. Zeyd b. Kays b. Numan)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Sahabe, Fazileti