47 Kayıt Bulundu.
Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları, imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarf ettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarf ettiğinizi isteyin. Onlar da sarf ettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Bize Ahmed b. Hafs b. Abdullah, ona Ebu Hafs b. Abdullah, ona İbrahim b. Tahman, ona el-Haccac b. el-Haccac el-Bahili, ona İsl, ona Ata b. Ebu Rabah ona da Ebu Hureyre (ra) önceki kıssanın bir benzerini rivayet etmiştir. Yalnız bu rivayette hırka ile yüzük kelimelerini zikretmedi, sadece "Kur'ân'dan ezberinde neler var?" diye sordu. O kimse de bakara suresi veya onu takip eden sure var diye cevap verdi. Hz. Peygamber de "öyleyse kalk ona yirmi ayet öğret, o senin karındır," buyurdu.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona Ebû Hazim b. Dinar, ona da Sehl b. Sa'd es-Sâidi rivayet etmiştir: Bir kadın Rasulullah'a (sav) gelerek geldi ve Ey Allah'ın Rasulü, kendimi sana hibe ettim (mehir almadan seninle evlenmeye razıyım) dedi. Kadın uzun süre ayakta (cevap) bekledi. (Hz. Peygamber cevap vermeyince) bir adam ayağa kalkıp; Ey Allah'ın Rasulü! Eğer senin ona ihtiyacın yoksa, onu bana nikâhla! dedi. Rasulullah (sav) da "ona mehir olarak verebileceğin bir şeyin var mı?" diye sordu. Adam, benim şu hırkamdan başka bir şeyim yok dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "eğer hırkanı mehir olarak ona verirsen, sen hırkasız kalırsın. Dolayısıyla sen başka bir şey ara!" buyurdu. (Adam gidip geldi ve) Bir şey bulamadım" dedi. Hz. Peygamber, "bari demir bir yüzük bulmaya çalış!" dedi. Adam tekrar gitti, ama yine bir şey bulamadı. O zaman Hz. Peygamber, "ezberinde Kur'an'dan bir şeyler var mı?" diye sordu. Adam bazı surelerin ismini zikrederek evet şu sureyi, şu sureyi biliyorum dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "bildiğin bu sureleri (öğretmen) karşılığında bu kadını sana nikahlıyorum" buyurdu.
Vaktiyle siz birbirinizle haşir-neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri alırsınız!
Bize Yunus b. Abdul'a'lâ ve Süleyman b. Davud, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Urve b. Zübeyir şöyle rivayet etmiştir: Urve, Âişe'ye "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâh edin..." (Nisâ, 3) ayetinin tefsirini sordu. Âişe (ra) şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, ayetteki "Yetimler" ile velisinin velayet ve vasiliği altında bulunup, mal hissesinde veliye ortak olan yetim kız kast edilmektedir. Bu yetimin malı ve güzelliği velisinin hoşuna gider. Bu sebeple velisi ona, mihrinde adaleti gözetmeden ve başkasının vereceği kadar mehir vermeden onunla evlenmek ister. İşte bu velilerin, kendi himayeleri altındaki yetime kızlarla, haklarında adalet gözetmeden ve onların mehirlerini en yüksek miktara yükseltmeden evlenmeleri yasaklanmış, yerine kendilerine helâl olan başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Urve der ki: Âişe şöyle devam etti: Bu ayet indikten sonra insanlar Rasulullah'tan (sav) fetva istediler. Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi: "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127). Allah'ın bu ayette "Kitap'ta size karşı okunup duruyor" diye zikrettiği, surenin evvelinde geçen ve içinde "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan... nikâh ediniz" buyruğunun yer aldığı ayettir. Âişe der ki: Diğer ayette yer alan, Allah'ın "nikahlamayı istemediğiniz" buyruğu da herhangi birinizin himâyesi altında bulunan yetim kıza malı ve güzelliği az olduğu zaman rağbet göstermemesidir. Bu mal ve güzelliği az olan Öksüz kızlara rağbet etmediklerinden dolayı, malına ve güzelliğine rağbet ettikleri yetim kızları, adalete riayet etmedikleri sürece, nikâhlamaları yetim velilerine yasaklandı.
Bize Yunus b. Abdul'a'lâ ve Süleyman b. Davud, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Urve b. Zübeyir şöyle rivayet etmiştir: Urve, Âişe'ye "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâh edin..." (Nisâ, 3) ayetinin tefsirini sordu. Âişe (ra) şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, ayetteki "Yetimler" ile velisinin velayet ve vasiliği altında bulunup, mal hissesinde veliye ortak olan yetim kız kast edilmektedir. Bu yetimin malı ve güzelliği velisinin hoşuna gider. Bu sebeple velisi ona, mihrinde adaleti gözetmeden ve başkasının vereceği kadar mehir vermeden onunla evlenmek ister. İşte bu velilerin, kendi himayeleri altındaki yetime kızlarla, haklarında adalet gözetmeden ve onların mehirlerini en yüksek miktara yükseltmeden evlenmeleri yasaklanmış, yerine kendilerine helâl olan başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Urve der ki: Âişe şöyle devam etti: Bu ayet indikten sonra insanlar Rasulullah'tan (sav) fetva istediler. Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi: "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127). Allah'ın bu ayette "Kitap'ta size karşı okunup duruyor" diye zikrettiği, surenin evvelinde geçen ve içinde "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan... nikâh ediniz" buyruğunun yer aldığı ayettir. Âişe der ki: Diğer ayette yer alan, Allah'ın "nikahlamayı istemediğiniz" buyruğu da herhangi birinizin himâyesi altında bulunan yetim kıza malı ve güzelliği az olduğu zaman rağbet göstermemesidir. Bu mal ve güzelliği az olan Öksüz kızlara rağbet etmediklerinden dolayı, malına ve güzelliğine rağbet ettikleri yetim kızları, adalete riayet etmedikleri sürece, nikâhlamaları yetim velilerine yasaklandı.