70 Kayıt Bulundu.
Bize Hişam b. Ammâr ve Muhammed b. es-Sabbâh, onlara Abdülaziz b. Ebu Hâzim, ona babası, ona Ubeydullah b. Miksem, ona da Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: "Rasulullah’ı (sav) minber üzerinde iken dinledim, şöyle buyuruyordu: “Cabbâr olan Allah gökleri ve yerleri bir eliyle kavrar.” Bu arada Allah Rasulü avucunu kapattı ve kapatıp açmaya devam ederek şöyle buyurdu: “Sonra da Allah 'ben Cebbar'ım (istediğim hükmümü, istediğim gibi yerine getiririm.) Ben Melik’im (her şeyin mülkü ve egemenliği benimdir.) Nerde diğer cebbarlar, nerde mütekebbirler?' buyurur.” Abdullah b. Ömer der ki: Bu arada Rasulullah (sav) sağına ve soluna doğru meylediyordu. Hatta bir ara baktım Rasulullah'ın hareketinden dolayı Minberin alt tarafı oynuyordu. Öyle ki Minber Rasulullah ile birlikte düşecek mi diye düşündüm."
Ey huzura kavuşmuş insan!
Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön.
Açıklama: Hadis sahihtir. Ravi فُلَيْحٌ hakkında söylenen sözler onu sahihlik derecesinden aşağıya indirmektedir.
Bize Yezid b. Harun, ona Hemmam b. Yahya, ona Kasım b. Abdülvahid el-Mekkî, ona Abdullah b. Muhammed b. Akîl, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: "Bir adamın Rasulullah'tan (sav) duyduğu bir hadis bana ulaştı. Bunun üzerine bir deve satın aldım ve yükümü ona sardım. Bir ay boyunca yolculuk yaptım, sonunda Şam'da onun yanına geldim. Bir de baktım ki Abdullah b. Üneys ordadır. Kapıcısına, “Cabir'in kapıda olduğunu ona söyle” dedim. “Abdullah'ın oğlu mu?” diye sordu, “Evet” dedim. Abdullah çıktı, elbisesini yere serdi, birbirimizin boynuna sarıldık. Ona “Senin kısas hakkında Rasulullah'tan (sav) işittiğin ve naklettiğin bir hadis bana ulaştı fakat senin yada benim ölmemden önce onu senden dinleyememekten endişe ettim” dedim. Bunun üzerine o, şöyle dedi: Allah Rasulünü işittim “İnsanlar yada kullar kıyamet günü çıplak, sünnetsiz ve bühm olarak toplanacaktır” buyurdu. Biz “Bühm nedir?” diye sorduk. Peygamber (sav) “yanlarında hiç bir şey olmadan” dedi ve şöyle devam etti: (Sonra Allah onlara) yakından duyacakları bir ses ile “ben Melik'im (her şeyin malikiyim), ben Deyyan'ım (herkesin ve her amelin karşılığını verenim). Cehennem ehlinden birinin cennet ehlinden alacağını alıp hak sahibine vermedikçe cehennem ehli cehenneme giremez. Cennet ehlinden birinin cehennem ehlinden -bir tokat bile olsa- alacağını alıp hak sahibine vermedikçe cennet ehli de cennete giremez” buyurdu. Biz “çıplak, sünnetsiz ve dünyalık hiç bir şeye sahip olmadan Allah'ın huzunuza nasıl çıkacağız” dedik. Hz. Peygamber (sav) “iyilikler ve kötülüklerle” dedi."
Açıklama: el-Kâsım b. Abdilvehhâb el-Mekkî'nin durumu hakkında Ebû Hâtim'e sorulmuş o da cevaben hadisi yazılır demiştir. Hadisi huccet/delil olur mu diye sorulduğunda ise Süfyân ve Şu'be'nin hadisi delil olur demiştir. Şuayb Arnavut'un belirttiğine göre el-Kâsım b. Abdilvehhâb el-Mekkî hakkında herhangi bir cerh bulamamıştır.
Bize Affân, ona Şu’be, ona Ali b. Müdrik, ona Ebu Zür'a, Haraşe b. el-Hür'den, o da Ebu Zer'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Üç kişi vardır ki Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onlara bakmaz. Üstelik onlara acı veren bir azap vardır." Dedim ki 'Ey Allah’ın resulü! Hüsrana uğrayan ve kaybeden bu insanlar kimlerdir?' Hz. Peygamber sözünü üç defa tekrarladı ve şöyle buyurdu: "Elbisesini (kibirle) yerlerde sürüyen, yalan yere yemin ederek malını satmaya çalışan ve yaptığı iyiliği başa kakan kimsedir."