"الإيمان بضع وسبعون شعبة, أفضلها: قول لا إله إلا الله، وأدناها: إماطة الأذى عن الطريق، والحياء شعبة من الإيمان"
"İman yetmiş küsûr şubedir. En üstünü, ‘La ilâhe ilallah’ demek; en aşağısı ise eziyet veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imanın bir şubesidir."
Açıklama: Bu hadis, küçük değişikliklerle de olsa, temel hadis kaynaklarında yer almaktadır. Zira hadisi,
Nesâî, Sünen-i Nesâî'de[N005008], Nesâî, Sünen-i Nesâî'de [N005008-2] rivayet etmiştir. Müslim, Sahîh-i Müslim'de [M000152],[M000152-2], Nesâî, Sünen-i Nesâî'de [N005007], Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned-i Tayalisi'de [TM002524] ve İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban'da [İHS000191] rivayet etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
283395, KHA000026
Hadis:
"الإيمان بضع وسبعون شعبة, أفضلها: قول لا إله إلا الله، وأدناها: إماطة الأذى عن الطريق، والحياء شعبة من الإيمان"
Tercemesi:
"İman yetmiş küsûr şubedir. En üstünü, ‘La ilâhe ilallah’ demek; en aşağısı ise eziyet veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imanın bir şubesidir."
Açıklama:
Bu hadis, küçük değişikliklerle de olsa, temel hadis kaynaklarında yer almaktadır. Zira hadisi,
Nesâî, Sünen-i Nesâî'de[N005008], Nesâî, Sünen-i Nesâî'de [N005008-2] rivayet etmiştir. Müslim, Sahîh-i Müslim'de [M000152],[M000152-2], Nesâî, Sünen-i Nesâî'de [N005007], Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned-i Tayalisi'de [TM002524] ve İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban'da [İHS000191] rivayet etmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, Harfü'l-hemze 26, 1/22
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak insanı cennete götürür
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
İman, şubeleri
Bize Ebu Halid el-Ahmer, ona İbn Aclan, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Allah Rasulü'nden (sav) rivayet etti:
"İman altmış veya yetmiş ya da ikisinden birinin küsürü kadardır. En üst mertebede olan 'lâ ilahe illallah' demektir. En alt mertebede olan ise, insanlara zarar veren şeyi yoldan kaldırmaktır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
131855, MŞ26870
Hadis:
- حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الأَحْمَرُ ، عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ دِينَارٍ ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :
" الإِيمَانُ سِتُّونَ ، أَوْ سَبْعُونَ ، أَوْ بِضْعَةٌ وَاحِدُ الْعَدَدَيْنِ : أَعْلاَهَا شَهَادَةُ أَنْ لاَ إلَهَ إلاَّ اللَّهُ ، وَأَدْنَاهَا إمَاطَةُ الأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ ، وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الإِيمَانِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Halid el-Ahmer, ona İbn Aclan, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Allah Rasulü'nden (sav) rivayet etti:
"İman altmış veya yetmiş ya da ikisinden birinin küsürü kadardır. En üst mertebede olan 'lâ ilahe illallah' demektir. En alt mertebede olan ise, insanlara zarar veren şeyi yoldan kaldırmaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Edeb 26870, 13/427
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak insanı cennete götürür
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
İman, şubeleri
Bize Ubeydullah b. Saîd ve Abdullah b. Humeyd, onlara Ebû Âmir el-Akadî, ona Süleyman b. Bilal, ona Abdullah b. Dînâr, ona Ebû Sâlih, ona da Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İman yetmiş küsür şubedir. Hayâ da imandan bir şubedir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279820, M000152-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلاَلٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
" الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الإِيمَانِ ."
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Saîd ve Abdullah b. Humeyd, onlara Ebû Âmir el-Akadî, ona Süleyman b. Bilal, ona Abdullah b. Dînâr, ona Ebû Sâlih, ona da Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İman yetmiş küsür şubedir. Hayâ da imandan bir şubedir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 152, /45
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
6. Ebu Kudame Ubeydullah b. Saîd el-Yeşkurî (Ubeydullah b. Saîd b. Yahya)
Konular:
Haya, utanma duygusu imandandır
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, şubeleri
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
71088, HM022483
Hadis:
حَدَّثَنَا حَسَنٌ حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ حَدَّثَنَا زَبَّانُ بْنُ فَائِدٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ مُعَاذٍ عَنْ أَبِيهِ
أَنَّهُ سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ أَفْضَلِ الْإِيمَانِ قَالَ أَفْضَلُ الْإِيمَانِ أَنْ تُحِبَّ لِلَّهِ وَتُبْغِضَ فِي اللَّهِ وَتُعْمِلَ لِسَانَكَ فِي ذِكْرِ اللَّهِ قَالَ وَمَاذَا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ وَأَنْ تُحِبَّ لِلنَّاسِ مَا تُحِبُّ لِنَفْسِكَ وَتَكْرَهَ لَهُمْ مَا تَكْرَهُ لِنَفْسِكَ وَأَنْ تَقُولَ خَيْرًا أَوْ تَصْمُتَ
Tercemesi:
Muaz'dan (Radıyallahü anh):
Kendisi Hz.Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem) imanın en faziletli kısmını sordu. O da buyurdu ki:
"İnsanları Allah için sevmen, onlara Allah için kızman ve dilini Allah'ı zikirde kullanmandır."
'Ey Allah'ın Rasülü! Başka nedir?'
"(Ayrıca) kendin için istediğini insanlar için de istemen ve kendin için istemediğini onlar için de istememendir."
Açıklama:
Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Cebel 22483, 7/385
Senetler:
1. Muaz b. Enes el-Ensârî (Ebu Sehl b. Muaz)
2. Sehl b. Muaz el-Cühenî (Sehl b. Muaz b. Enes)
3. Ebu Cüveyn Zebbân b. Fâid el-Hamrâvî (Zebbân b. Fâid)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Lehîa el-Hadramî (Abdullah b. Lehîa b. Ukbe)
5. Ebu Ali Hasan b. Musa el-Eşyeb (Hasan b. Musa)
Konular:
Buğz, Allah için buğzetmek
İman
İman, Esasları, Allah'a İman
İman, şubeleri
KTB, İMAN
Müslüman, kendisi için istediğini kardeşi için de istemesi
Sevgi, Allah için sevmek
Zikir, mahlukatın Allah'ı zikretmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
41100, HM001778
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِدْرِيسَ يَعْنِي الشَّافِعِيَّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ يَزِيدَ يَعْنِي ابْنَ الْهَادِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ عَبَّاسِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ
أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ ذَاقَ طَعْمَ الْإِيمَانِ مَنْ رَضِيَ بِاللَّهِ رَبًّا وَبِالْإِسْلَامِ دِينًا وَبِمُحَمَّدٍ نَبِيًّا رَسُولًا
Tercemesi:
Bize Muhammed b. İdris eş-Şâfiî, ona Abdülaziz (b. Muhammed), ona Yezid b. Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona Amir b. Sa'd, ona da Abbas b. Abdülmüttalib, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı, rasul ve nebi olarak da Muhammed'in kabul eden kimse imanın tadını hisseder."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abbas b. Abdülmuttalib 1778, 1/553
Senetler:
1. Ebu Fadl Abbas b. Abdulmuttalib el-Haşimî (Abbas b. Abdulmuttalib b. Hişam b. Abdu Menaf)
2. İbn Ebu Vakkas Amir b. Sa'd el-Kuraşî (Amir b. Sa'd b. Malik b. Vüheyb)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim et-Teymî el-Kuraşî (Muhammed b. İbrahim b. Hâris b. Hâlid)
4. Ebu Abdullah Yezid b. Hâd el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Üsame b. Hâd)
5. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
6. Muhammed b. İdris eş-Şafii (Muhammed b. İdris b. Abbas b. Osman)
Konular:
İman, Esasları
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
İman, imanın hazzını yaşamak
İman, şubeleri
KTB, İMAN
Seçki, İslam İnancı
Bize Ali b. Muhammed et-Tanâfisî, ona Vekî’, ona Süfyân, ona Sehl b. Ebî salih, ona Abdullah b. Dînâr, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti:
"İman altmış veya yetmiş küsür babdır. Bunların en aşağısı, insanlara eziyet veren şeyi yoldan kaldırmak, en üst mertebesi de ‘Allah’tan başka ilâh yoktur’ sözünü söylemektir. Haya da imandan bir şubedir."
[Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Halid el-Ahmer, ona da İbn Aclan (T)
Bize Amr b. Râfi', ona Cerîr, ona Süheyl, onlara Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre Allah'ın elçisinden (sav) benzerini rivayet etmiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7778, İM000057
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ الطَّنَافِسِىُّ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم:
" الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسِتُّونَ أَوْ سَبْعُونَ بَابًا أَدْنَاهَا إِمَاطَةُ الأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَأَرْفَعُهَا قَوْلُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الإِيمَانِ . "
[حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الْأَحْمَرُ، عَنِ ابْنِ عَجْلَانَ، ح وَحَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ سُهَيْلٍ، جَمِيعًا عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، نَحْوَهُ]
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed et-Tanâfisî, ona Vekî’, ona Süfyân, ona Sehl b. Ebî salih, ona Abdullah b. Dînâr, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti:
"İman altmış veya yetmiş küsür babdır. Bunların en aşağısı, insanlara eziyet veren şeyi yoldan kaldırmak, en üst mertebesi de ‘Allah’tan başka ilâh yoktur’ sözünü söylemektir. Haya da imandan bir şubedir."
[Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Halid el-Ahmer, ona da İbn Aclan (T)
Bize Amr b. Râfi', ona Cerîr, ona Süheyl, onlara Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre Allah'ın elçisinden (sav) benzerini rivayet etmiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 9, /23
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
4. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
7. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
Eziyet, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak insanı cennete götürür
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, şubeleri
Müslüman, haya sahibidir
Tevhid, Kelime-i tevhidin fazileti
Bize Abdullâh İbn Muhammed el-Ezdî, ona Ebû Kudâme Ubeydullâh İbn Saîd, ona Ebû Âmir el-Akadî, ona Süleymân İbn Bilâl, ona Abdullâh İbn Dînâr, ona Ebû Sâlih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir:
"İman, altmış küsur şubedir; haya da imanın bir şubesidir."
[Ebû Hâtim (İbn Hibbân), Süleymân İbn Bilâl, bu haberi özet olarak rivayet etmiş, haber içinde geçen şubelerin en yüksek ve en düşük derecelerini anlatan ifadeleri dile getirmemiş ve 'altmış' ifadesiyle yetinerek 'yetmiş' ifadesini vermemiştir. Yetmişli haber daha kapsamlı ve gerçekliğinde kuşku bulunmayan sahih bir haberdir. Süleymân b. Bilâl'in haberi de özet ve gerçekliğinde kuşku bulunmayan sahih bir haberdir; ancak kapsamlı değildir. 'Küsur' ifadesine gelince, bu kelime, sayıların belli bir kısmına verilen bir addır. Çünkü hesap, üç şey üzerine kurulur: Sayılar, fasıllar ve terkîb. Birden dokuza kadar olanlara sayılar; onlara, yüzlere ve binlere fasıllar; bunların dışında kalanlara da terkîb denir. Bu haberin manasını bir dönem araştırdım. Çünkü benim inancım o ki, Peygamber (sav) boş bir söz söylememiştir; sünnetinde de anlaşılmaz bir şey yoktur. Dolayısıyla imandan olan ibadetleri saymaya başladım. Gördüm ki bunların sayısı, bu sayının oldukça üzerindedir. Peygamber'in (sav) sünnetine geri döndüm ve O'nun imandan saydığı ibadetleri saymaya başladım ve yetmiş küsurdan az bir sayıya denk düştüğünü gördüm. Bunun üzerine Rabbimizin sözlerine döndüm ve Kur'ân'ı baştan sona kadar âyet âyet irdeleyerek okudum. Allâh Celle ve Alâ'nın imandan saydığı her ibadeti tek tek saydım, bunların sayısının yetmiş küsurdan az olduğunu gördüm. Bunun üzerine, Kur'ân'dakileri Sünnet'tekilere kattım, tekrarları çıkardım ve gördüm ki, Allâh'ın Kitabı'nda imandan saydığı şeylerin ve Hz. Peygamber'in sünnetinde imandan saydığı ibadetlerin hepsi yetmiş dokuz şubedir, bundan ne bir sayı fazladır, ne de bir sayı eksiktir. Böylece anladım ki, Peygamber (sav), imanın, Kitap ve Sünnet'te yetmiş küsur şubeden meydana geldiğini anlatmak istiyor. Bu konuyu tüm ayrıntılarıyla, şube şube, 'Vasfu'l-iman ve şuabihi' adlı kitabımda açıkladım. Merak edenler için orada yeterince bilgi vardır, burada tekrar etmeye gerek görmedim.
İmanın şubeler halinde öğelerden meydana geldiğinin kanıtı, Abdullâh b. Dînâr'ın hadisinde, Hz. Peygamber'in şöyle buyurmuş olmasıdır: 'İman, yetmiş küsur şubedir, en yükseği, Allah'tan başka ilâh olmadığına tanıklık etmektir.' Burada, Peygamber (sav), imanın şubelerinin öğelerinden bir öğeyi dile getirdi. Bu şubede bulunan tüm öğeler, herkese, her durumda farzdır. Peygamber (sas), bu şubenin öğelerinden olan, kendisinin Peygamber olduğuna, meleklere, kitaplara, peygamberlere, Cennete, Cehenneme ve buna eşdeğer olanlara imanı belirtmemiş ve sadece bu öğelerden bir tanesini dile getirmekle yetinmiş ve: En yükseği, Allah'tan başka ilâh olmadığına tanıklık etmektir, demiştir. Bu da gösteriyor ki, bu şubenin diğer öğelerinin hepsi de imandandır. Sonra yine imana atıfla şöyle buyurdu: En düşük derecesi ise, gelip geçenlere zarar verecek yoldaki bir şeyi kaldırmaktır. Böylece imanın şubelerinin öğelerinden bir öğeyi daha dile getirdi ki, bu şubedeki öğelerin tümü, herkese, her zaman nâfiledir. Böylece, bu şubenin diğer öğeleri ve bu haberde dile getirilen en üst ve en alt öğelerin arasında kalan tüm şubelerdeki öğelerin hepsinin imandan olduğu anlaşıldı. Diğer taraftan Peygamber (sav)'in, Hayâ da imandan bir şubedir, sözü kinâye yoluyla bir şeyin sebebinin o şeye isim olarak verilmesidir. Şöyle ki, hayâ, insanda yaratılışından beri var olan temel bir olgudur. Bu, bazı insanlarda çok, bazı insanlarda ise azdır. Bu da imanın artan ya da azalabilen bir şey olduğunun sağlam bir kanıtıdır. Çünkü insanların hepsi hayâ bakımından aynı düzeyde değillerdir. İnsanların tümünün hayâ bakımından aynı düzeyde olması olanaksız olunca, buradan anlaşıldı ki, kimin hayâsı daha çoksa onun imanı daha fazladır, kimin hayâsı daha az ise onun imanı daha eksiktir. Hayâ, başlı başına, kişiyi Rabbinden uzaklaştıracak sakıncalı şeyler ile Rabbi arasında sağlam bir perdedir. Dolayısıyla, yukarıda söylediğimiz gibi, Peygamber (sav), sakıncalı şeyleri terk etmeyi imandan bir şube gibi saymış ve ona hayâ adını vermiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
209040, İHS000167
Hadis:
- أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ الْأَزْدِيُّ حَدَّثَنَا أَبُو قُدَامَةَ عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِيُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلَالٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ:
"الْإِيمَانُ بِضْعٌ وستون شعبة والحياء شعبة من الإيمان."
[قَالَ أَبُو حَاتِمٍ اخْتَصَرَ سُلَيْمَانُ بْنُ بِلَالٍ هَذَا الْخَبَرَ فَلَمْ يَذْكُرْ ذِكْرَ الْأَعْلَى وَالْأَدْنَى مِنَ الشُّعَبِ وَاقْتَصَرَ عَلَى ذِكْرِ السِّتِّينَ دُونَ السَّبْعِينَ وَالْخَبَرُ فِي بِضْعٍ وَسَبْعِينَ خَبَرٌ مُتَقَصًّى صَحِيحٌ لَا ارْتِيَابَ فِي ثُبُوتِهِ وَخَبَرُ سُلَيْمَانَ بْنِ بِلَالٍ خَبَرٌ مُخْتَصَرٌ غَيْرُ مُتَقَصًّى وَأَمَّا الْبِضْعُ فَهُوَ اسْمٌ يَقَعُ عَلَى أَحَدِ أَجْزَاءِ الْأَعْدَادِ لِأَنَّ الْحِسَابَ بِنَاؤُهُ عَلَى ثَلَاثَةِ أَشْيَاءَ عَلَى الْأَعْدَادِ وَالْفُصُولِ وَالتَّرْكِيبِ فَالْأَعْدَادُ مِنَ الْوَاحِدِ إِلَى التِّسْعَةِ وَالْفُصُولُ هِيَ الْعَشَرَاتُ وَالْمِئُونُ وَالْأُلُوفُ وَالتَّرْكِيبُ مَا عَدَا مَا ذَكَرْنَا وَقَدْ تَتَبَّعْتُ مَعْنَى الْخَبَرِ مُدَّةً وَذَلِكَ أَنَّ مَذْهَبَنَا أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمْ يَتَكَلَّمْ قَطُّ إِلَّا بِفَائِدَةٍ وَلَا مِنْ سُنَنِهِ شَيْءٌ لَا يُعْلَمُ مَعْنَاهُ فَجَعَلْتُ أَعُدُّ الطَّاعَاتِ مِنَ الْإِيمَانِ فَإِذَا هِيَ تَزِيدُ عَلَى هَذَا الْعَدَدِ شَيْئًا كَثِيرًا فَرَجَعْتُ إِلَى السُّنَنِ فَعَدَدْتُ كُلَّ طَاعَةٍ عَدَّهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنَ الْإِيمَانِ فَإِذَا هِيَ تَنْقُصُ مِنَ الْبِضْعِ وَالسَّبْعِينَ فَرَجَعْتُ إِلَى مَا بَيْنَ الدَّفَّتَيْنِ مِنْ كَلَامِ رَبِّنَا وَتَلَوْتُهُ آيَةً آيَةً بِالتَّدَبُّرِ وَعَدَدْتُ كُلَّ طَاعَةٍ عَدَّهَا اللَّهُ جَلَّ وَعَلَا مِنَ الْإِيمَانِ فَإِذَا هِيَ تَنْقُصُ عَنِ الْبِضْعِ وَالسَّبْعِينَ فَضَمَمْتُ الْكِتَابَ إِلَى السُّنَنِ وَأَسْقَطْتُ الْمُعَادَ مِنْهَا فَإِذَا كُلُّ شَيْءٍ عَدَّهُ اللَّهُ جَلَّ وَعَلَا مِنَ الْإِيمَانِ فِي كِتَابِهِ وَكُلُّ طَاعَةٍ جَعَلَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنَ الْإِيمَانِ فِي سُنَنِهِ تِسْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً لَا يَزِيدُ عَلَيْهَا وَلَا يَنْقُصُ مِنْهَا شَيْءٌ فَعَلِمْتُ أَنَّ مُرَادَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ فِي الْخَبَرِ أَنَّ الْإِيمَانَ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً فِي الْكِتَابِ وَالسُّنَنِ فَذَكَرْتُ هَذِهِ المسألة بِكَمَالِهَا بِذِكْرِ شُعْبَةَ فِي كِتَابِ 'وَصْفُ الْإِيمَانِ وَشُعَبِهِ' بِمَا أَرْجُو أَنَّ فِيهَا الْغَنِيَّةَ لِلْمُتَأَمِّلِ إِذَا تَأَمَّلَهَا فَأَغْنَى ذَلِكَ عَنْ تِكْرَارهَا فِي هَذَا الْكِتَابِ.
وَالدَّلِيلُ عَلَى أَنَّ الْإِيمَانَ أَجْزَاءٌ بِشُعَبٍ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ فِي خَبَرِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ: 'الْإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أَعْلَاهَا شَهَادَةُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ' فَذَكَرَ جُزْءًا مِنْ أَجْزَاءِ شُعَبِهِ هِيَ كُلُّهَا فَرْضٌ عَلَى الْمُخَاطَبِينَ فِي جَمِيعِ الْأَحْوَالِ لِأَنَّهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمْ يَقُلْ وَأَنِّي رَسُولُ اللَّهِ وَالْإِيمَانُ بِمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْجَنَّةِ وَالنَّارِ وَمَا يُشْبِهُ هَذَا مِنْ أَجْزَاءِ هَذِهِ الشُّعْبَةِ وَاقْتَصَرَ عَلَى ذِكْرِ جُزْءٍ وَاحِدٍ مِنْهَا حَيْثُ قَالَ: 'أَعْلَاهَا شَهَادَةُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" فَدَلَّ هَذَا عَلَى أَنَّ سَائِرَ الْأَجْزَاءِ مِنْ هَذِهِ الشُّعْبَةِ كُلُّهَا مِنَ الْإِيمَانِ ثُمَّ عَطَفَ فَقَالَ وَأَدْنَاهَا "إِمَاطَةُ الْأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ فَذَكَرَ جُزْءًا مِنْ أَجْزَاءِ شُعَبِهِ' هِيَ نَفْلٌ كُلُّهَا لِلْمُخَاطَبِينَ فِي كُلِّ الْأَوْقَاتِ فَدَلَّ ذَلِكَ عَلَى أَنَّ سَائِرَ الْأَجْزَاءِ الَّتِي هِيَ مِنْ هَذِهِ الشُّعْبَةِ وَكُلَّ جُزْءٍ مِنْ أَجْزَاءِ الشُّعَبِ الَّتِي هِيَ مِنْ بَيْنِ الْجُزْأَيْنِ الْمَذْكُورَيْنِ فِي هَذَا الْخَبَرِ اللذين هما من أَعْلَى الْإِيمَانِ وَأَدْنَاهُ كُلُّهُ مِنَ الْإِيمَانِ وَأَمَّا قَوْلُهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: 'الْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الْإِيمَانِ' فَهُوَ لَفْظَةٌ أُطْلِقَتْ عَلَى شَيْءٍ بِكِنَايَةِ سَبَبِهِ وَذَلِكَ أَنَّ الْحَيَاءَ جِبِلَّةٌ فِي الْإِنْسَانِ فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُكْثِرُ فِيهِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَقِلُّ ذَلِكَ فِيهِ وَهَذَا دَلِيلٌ صَحِيحٌ عَلَى زِيَادَةِ الْإِيمَانِ وَنُقْصَانِهِ لِأَنَّ النَّاسَ لَيْسُوا كُلُّهُمْ عَلَى مَرْتَبَةٍ وَاحِدَةٍ فِي الْحَيَاءِ فَلَمَّا اسْتَحَالَ اسْتِوَاؤُهُمْ عَلَى مَرْتَبَةٍ وَاحِدَةٍ فِيهِ صَحَّ أَنَّ مَنْ وُجِدَ فِيهِ أَكْثَرُ كَانَ إِيمَانُهُ أَزِيدَ وَمَنْ وُجِدَ فِيهِ مِنْهُ أَقَلُّ كَانَ إِيمَانُهُ أَنْقَصَ وَالْحَيَاءُ فِي نَفْسِهِ هُوَ الشَّيْءُ الْحَائِلُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَبَيْنَ مَا يُبَاعِدُهُ مِنْ ربه عن الْمَحْظُورَاتِ فَكَأَنَّهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَعَلَ تَرْكَ الْمَحْظُورَاتِ شُعْبَةً مِنَ الْإِيمَانِ بِإِطْلَاقِ اسْمِ الحياء عليه على ما ذكرناه]
Tercemesi:
Bize Abdullâh İbn Muhammed el-Ezdî, ona Ebû Kudâme Ubeydullâh İbn Saîd, ona Ebû Âmir el-Akadî, ona Süleymân İbn Bilâl, ona Abdullâh İbn Dînâr, ona Ebû Sâlih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir:
"İman, altmış küsur şubedir; haya da imanın bir şubesidir."
[Ebû Hâtim (İbn Hibbân), Süleymân İbn Bilâl, bu haberi özet olarak rivayet etmiş, haber içinde geçen şubelerin en yüksek ve en düşük derecelerini anlatan ifadeleri dile getirmemiş ve 'altmış' ifadesiyle yetinerek 'yetmiş' ifadesini vermemiştir. Yetmişli haber daha kapsamlı ve gerçekliğinde kuşku bulunmayan sahih bir haberdir. Süleymân b. Bilâl'in haberi de özet ve gerçekliğinde kuşku bulunmayan sahih bir haberdir; ancak kapsamlı değildir. 'Küsur' ifadesine gelince, bu kelime, sayıların belli bir kısmına verilen bir addır. Çünkü hesap, üç şey üzerine kurulur: Sayılar, fasıllar ve terkîb. Birden dokuza kadar olanlara sayılar; onlara, yüzlere ve binlere fasıllar; bunların dışında kalanlara da terkîb denir. Bu haberin manasını bir dönem araştırdım. Çünkü benim inancım o ki, Peygamber (sav) boş bir söz söylememiştir; sünnetinde de anlaşılmaz bir şey yoktur. Dolayısıyla imandan olan ibadetleri saymaya başladım. Gördüm ki bunların sayısı, bu sayının oldukça üzerindedir. Peygamber'in (sav) sünnetine geri döndüm ve O'nun imandan saydığı ibadetleri saymaya başladım ve yetmiş küsurdan az bir sayıya denk düştüğünü gördüm. Bunun üzerine Rabbimizin sözlerine döndüm ve Kur'ân'ı baştan sona kadar âyet âyet irdeleyerek okudum. Allâh Celle ve Alâ'nın imandan saydığı her ibadeti tek tek saydım, bunların sayısının yetmiş küsurdan az olduğunu gördüm. Bunun üzerine, Kur'ân'dakileri Sünnet'tekilere kattım, tekrarları çıkardım ve gördüm ki, Allâh'ın Kitabı'nda imandan saydığı şeylerin ve Hz. Peygamber'in sünnetinde imandan saydığı ibadetlerin hepsi yetmiş dokuz şubedir, bundan ne bir sayı fazladır, ne de bir sayı eksiktir. Böylece anladım ki, Peygamber (sav), imanın, Kitap ve Sünnet'te yetmiş küsur şubeden meydana geldiğini anlatmak istiyor. Bu konuyu tüm ayrıntılarıyla, şube şube, 'Vasfu'l-iman ve şuabihi' adlı kitabımda açıkladım. Merak edenler için orada yeterince bilgi vardır, burada tekrar etmeye gerek görmedim.
İmanın şubeler halinde öğelerden meydana geldiğinin kanıtı, Abdullâh b. Dînâr'ın hadisinde, Hz. Peygamber'in şöyle buyurmuş olmasıdır: 'İman, yetmiş küsur şubedir, en yükseği, Allah'tan başka ilâh olmadığına tanıklık etmektir.' Burada, Peygamber (sav), imanın şubelerinin öğelerinden bir öğeyi dile getirdi. Bu şubede bulunan tüm öğeler, herkese, her durumda farzdır. Peygamber (sas), bu şubenin öğelerinden olan, kendisinin Peygamber olduğuna, meleklere, kitaplara, peygamberlere, Cennete, Cehenneme ve buna eşdeğer olanlara imanı belirtmemiş ve sadece bu öğelerden bir tanesini dile getirmekle yetinmiş ve: En yükseği, Allah'tan başka ilâh olmadığına tanıklık etmektir, demiştir. Bu da gösteriyor ki, bu şubenin diğer öğelerinin hepsi de imandandır. Sonra yine imana atıfla şöyle buyurdu: En düşük derecesi ise, gelip geçenlere zarar verecek yoldaki bir şeyi kaldırmaktır. Böylece imanın şubelerinin öğelerinden bir öğeyi daha dile getirdi ki, bu şubedeki öğelerin tümü, herkese, her zaman nâfiledir. Böylece, bu şubenin diğer öğeleri ve bu haberde dile getirilen en üst ve en alt öğelerin arasında kalan tüm şubelerdeki öğelerin hepsinin imandan olduğu anlaşıldı. Diğer taraftan Peygamber (sav)'in, Hayâ da imandan bir şubedir, sözü kinâye yoluyla bir şeyin sebebinin o şeye isim olarak verilmesidir. Şöyle ki, hayâ, insanda yaratılışından beri var olan temel bir olgudur. Bu, bazı insanlarda çok, bazı insanlarda ise azdır. Bu da imanın artan ya da azalabilen bir şey olduğunun sağlam bir kanıtıdır. Çünkü insanların hepsi hayâ bakımından aynı düzeyde değillerdir. İnsanların tümünün hayâ bakımından aynı düzeyde olması olanaksız olunca, buradan anlaşıldı ki, kimin hayâsı daha çoksa onun imanı daha fazladır, kimin hayâsı daha az ise onun imanı daha eksiktir. Hayâ, başlı başına, kişiyi Rabbinden uzaklaştıracak sakıncalı şeyler ile Rabbi arasında sağlam bir perdedir. Dolayısıyla, yukarıda söylediğimiz gibi, Peygamber (sav), sakıncalı şeyleri terk etmeyi imandan bir şube gibi saymış ve ona hayâ adını vermiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, İmân 167, 1/386
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak insanı cennete götürür
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
İman, şubeleri
Bize Fazl b. Dukeyn, ona Süfyan, ona Süheyl, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan (sav) rivayet etmiştir:
"İman, altmış ya da yetmiş küsür babdır. Onların en büyüğü 'la ilahe illallah', en küçüğü ise yoldan geçenlere eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
130832, MŞ025848
Hadis:
- حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ دُكَيْنٍ ، عَنْ سُفْيَانَ ، عَنْ سُهَيْلٍ ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ دِينَارٍ ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :
" الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسِتُّونَ بَابًا ، أَوْ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ بَابًا أَعْظَمُهَا لاَ إلَهَ إلاَّ اللَّهُ ، وَأَدْنَاهَا إمَاطَةُ الأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ ، وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الإِيمَانِ."
Tercemesi:
Bize Fazl b. Dukeyn, ona Süfyan, ona Süheyl, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan (sav) rivayet etmiştir:
"İman, altmış ya da yetmiş küsür babdır. Onların en büyüğü 'la ilahe illallah', en küçüğü ise yoldan geçenlere eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Edeb 25848, 13/41
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak insanı cennete götürür
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
İman, şubeleri
- أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ مُصْعَبٍ بِخَبَرٍ غَرِيبٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ السِّنْجِيُّ سُلَيْمَانُ بْنُ مَعْبَدٍ حدثنا بن أَبِي مَرْيَمَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ عَنِ بْنِ الْهَادِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وسلم قال:
"الْإِيمَانُ سَبْعُونَ أَوِ اثْنَانِ وَسَبْعُونَ بَابًا أَرْفَعُهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَدْنَاهُ إِمَاطَةُ الْأَذَى عن الطريق والحياء شعبة من الإيمان"
[قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: الِاقْتِصَارُ فِي هَذَا الْخَبَرِ على هذا العدد المذكور في خبر بن الْهَادِ مِمَّا نَقُولُ فِي كُتُبِنَا إِنَّ الْعَرَبَ تَذْكُرُ الْعَدَدَ لِلشَّيْءِ وَلَا تُرِيدُ بِذِكْرِهَا ذَلِكَ الْعَدَدَ نَفْيًا عَمَّا وَرَاءَهُ وَلِهَذَا نَظَائِرُ نَوَّعْنَا لِهَذَا أَنْوَاعًا سَنَذْكُرُهَا بِفُصُولِهَا فِيمَا بَعْدُ إِنْ شاء الله"]
Bize el-Huseyn b. Muhammed b. Mus'ab, (oldukça garip bir haberi anlattı), ona Ebu Davud Süleymân b. Ma'bed es-Sencî, ona İbn Ebu Meryem, ona Yahyâ b. Eyyûb, ona İbnü'l-Hâdi', ona Abdullâh b. Dînâr, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan nakletti:
"İman, yetmiş ya da yetmiş iki babdır. En yüksek olanı, 'Lâ ilâhe illallâh' demektir. En düşük olanı ise, geçenlere zarar verecek bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir."
[Ebû Hâtim (İbn Hibbân) şöyle dedi: Yukarıdaki İbnü'l-Hâdi' hadisinde olduğu gibi, bir şeyi belli bir sayıyla sınırlamak, kitaplarımızda her zaman söylediğimiz gibi, Arapların âdetindendir. Onların, bir şeyi belli bir sayıyla tanımlaması, bu sayıdan ötesini reddettikleri anlamına gelmez. Bunun değişik örnekleri vardır; bunları çeşitleriyle birlikte ilerde göstereceğiz inşâllah.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
209059, İHS000181
Hadis:
- أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ مُصْعَبٍ بِخَبَرٍ غَرِيبٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ السِّنْجِيُّ سُلَيْمَانُ بْنُ مَعْبَدٍ حدثنا بن أَبِي مَرْيَمَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ عَنِ بْنِ الْهَادِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وسلم قال:
"الْإِيمَانُ سَبْعُونَ أَوِ اثْنَانِ وَسَبْعُونَ بَابًا أَرْفَعُهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَدْنَاهُ إِمَاطَةُ الْأَذَى عن الطريق والحياء شعبة من الإيمان"
[قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: الِاقْتِصَارُ فِي هَذَا الْخَبَرِ على هذا العدد المذكور في خبر بن الْهَادِ مِمَّا نَقُولُ فِي كُتُبِنَا إِنَّ الْعَرَبَ تَذْكُرُ الْعَدَدَ لِلشَّيْءِ وَلَا تُرِيدُ بِذِكْرِهَا ذَلِكَ الْعَدَدَ نَفْيًا عَمَّا وَرَاءَهُ وَلِهَذَا نَظَائِرُ نَوَّعْنَا لِهَذَا أَنْوَاعًا سَنَذْكُرُهَا بِفُصُولِهَا فِيمَا بَعْدُ إِنْ شاء الله"]
Tercemesi:
Bize el-Huseyn b. Muhammed b. Mus'ab, (oldukça garip bir haberi anlattı), ona Ebu Davud Süleymân b. Ma'bed es-Sencî, ona İbn Ebu Meryem, ona Yahyâ b. Eyyûb, ona İbnü'l-Hâdi', ona Abdullâh b. Dînâr, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan nakletti:
"İman, yetmiş ya da yetmiş iki babdır. En yüksek olanı, 'Lâ ilâhe illallâh' demektir. En düşük olanı ise, geçenlere zarar verecek bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir."
[Ebû Hâtim (İbn Hibbân) şöyle dedi: Yukarıdaki İbnü'l-Hâdi' hadisinde olduğu gibi, bir şeyi belli bir sayıyla sınırlamak, kitaplarımızda her zaman söylediğimiz gibi, Arapların âdetindendir. Onların, bir şeyi belli bir sayıyla tanımlaması, bu sayıdan ötesini reddettikleri anlamına gelmez. Bunun değişik örnekleri vardır; bunları çeşitleriyle birlikte ilerde göstereceğiz inşâllah.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, İmân 181, 1/407
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak insanı cennete götürür
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
İman, şubeleri
Sayılar, hadislerdeki sayı vurguları
Bize Ali b. Muhammed et-Tanâfisî, ona Vekî’, ona Süfyân, ona Sehl b. Ebî Salih, ona Abdullah b. Dînâr, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre (ra.) Rasûlullah’ın (sav.) şöyle buyurduğunu rivâyet etti:
"İman altmış veya yetmiş küsür şubedir. Bu derecelerin en aşağısı, yoldan insanlara eziyet veren şeyi kaldırıp atmak, en yüksek mertebesi ‘Lâ ilâhe illallah’ sözünü tasdik ve ikrar etmektir. Hayâ da imandan bir şubedir."
[Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, ona Ebû Halid el-Ahmer, ona da İbn Aclân rivâyet etti. (T) Yine bize Amr b. Râfi’, ona Cerîr, ona Süheyl, bunların hepsine de Abdullah b. Dînâr, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre, Hz. Peygamber’den (sav) bu hadîsin benzerini rivâyet etti.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279838, İM000057-3
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ الطَّنَافِسِىُّ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم:
" الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسِتُّونَ أَوْ سَبْعُونَ بَابًا أَدْنَاهَا إِمَاطَةُ الأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَأَرْفَعُهَا قَوْلُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الإِيمَانِ ."
[حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الْأَحْمَرُ، عَنِ ابْنِ عَجْلَانَ، ح وَحَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ سُهَيْلٍ، جَمِيعًا عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، نَحْوَهُ]
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed et-Tanâfisî, ona Vekî’, ona Süfyân, ona Sehl b. Ebî Salih, ona Abdullah b. Dînâr, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre (ra.) Rasûlullah’ın (sav.) şöyle buyurduğunu rivâyet etti:
"İman altmış veya yetmiş küsür şubedir. Bu derecelerin en aşağısı, yoldan insanlara eziyet veren şeyi kaldırıp atmak, en yüksek mertebesi ‘Lâ ilâhe illallah’ sözünü tasdik ve ikrar etmektir. Hayâ da imandan bir şubedir."
[Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, ona Ebû Halid el-Ahmer, ona da İbn Aclân rivâyet etti. (T) Yine bize Amr b. Râfi’, ona Cerîr, ona Süheyl, bunların hepsine de Abdullah b. Dînâr, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre, Hz. Peygamber’den (sav) bu hadîsin benzerini rivâyet etti.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 9, /23
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
4. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
5. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
6. Ebu Hacer Amr b. Rafi el-Becelî (Amr b. Râfi' b. Furat b. Râfi')
Konular:
Eziyet, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak insanı cennete götürür
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
İman, şubeleri
Müslüman, haya sahibidir
Tevhid, Kelime-i tevhidin fazileti