61 Kayıt Bulundu.
Bize İbrahim b. Hasan, ona Haccac, ona İbn Cüreyc, ona Osman b. Saib, ona babası (Saib el-Cumahî) ve Ümmü Abdülmelik b. Ebu Mahzure, onlara da Ebu Mahzure şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), Huneyn’den yola çıkınca, biz de Mekkeli on kişilik bir grupla onları karşılamak için çıkmıştık. Yolda onların namaz için ezan okuduklarını işitince; ezanlarını taklit ederek onlarla alay etmeye başladık. Rasulullah (sav): "Duyduğum kadarıyla şunların arasında ezan okuyan güzel sesli biri var" diyerek bizleri yanına çağırttı. Bizler de sırayla birer birer ezan okuduk, en son ben okudum. Ezanı okuyunca Rasulullah (sav) beni çağırdı, önüne oturttu, başımı okşadı ve bana üç defa dua etti. Sonra da şöyle buyurdu: "Git Kabe’de ezan oku." Ben: 'Ben nasıl okurum, bilmiyorum ki!' dedim. Bunun üzerine bana ezan okumayı şu anda okuduğunuz şekilde öğretti: "Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim. Haydi namaza. Haydi namaza. Haydi kurtuluşa. Haydi kurtuluşa. Namaz uykudan hayırlıdır. Namaz uykudan hayırlıdır." Bunu da sabah namazına eklememi söyledi. Kameti de ikişer defa şöyle okumayı öğretti: "Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in Allah'ın rasulü olduğuna şahitlik ederim. Haydi namaza. Haydi namaza. Haydi kurtuluşa. Haydi kurtuluşa. Namaz başlamak üzeredir. Namaz başlamak üzeredir. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah yoktur." İbn Cüreyc dedi ki: Osman bize bu hadisin tamamını babasından (Saib el-Cumahî) ve Ümmü Abdülmelik b. Ebu Mahzure'den rivayet etmiştir, onlar da Ebu Mahzure'den bizzat duymuşlardır.
Bize İbrahim b. Hasan, ona Haccac, ona İbn Cüreyc, ona Osman b. Sâib, ona babası Sâib ve Ümmü Abdülmelik b. Ebû Mahzure'nin naklettiğine göre Ebu Mahzure şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) Huneyn'den yola çıkınca biz de on kişilik bir Mekkeli grubuyla peşlerine takıldık. Onların namaz için ezan okuduklarını işitince alay etmek için müezzini taklit etmeye başladık. Hz. Peygamber (sav) 'şu ezan okuyanların içinde güzel sesli birini duydum' dedi. Sonra bizi yanına çağırdı. Yanına gelince tek tek ezan okuduk, okuma sırası en son bendeydi. Ben okuduğum zaman bana 'gel!' dedi ve beni önüne oturttu. Başımı okşayıp üç kere dua etti. Daha sonra, 'şimdi git ve Mescid-i Haram'da ezan oku!' dedi. Ben de 'nasıl okuyayım?' diye sordum. Bana şimdi sizin okuduğunuz gibi, şu ezanı öğretti: "Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber! Eşhedü en lâ ilâhe illallâh, Eşhedü en lâ ilâhe illallâh! Eşhedü enne Muhammeden Rasûlüllâh, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlüllâh! (Eşhedü en lâ ilâhe illallâh, Eşhedü en lâ ilâhe illallâh!) (Eşhedü enne Muhammeden Rasûlüllâh, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlüllâh!) Hayye alessalâh, Hayye alessalâh Hayye alel felâh, Hayye alel felâh Essalâtü hayrun minennevm, essalâtü hayrun minennevm. Bunu sabah ilk okunan ezana eklememi söyledi." Kameti de ikişer defa söyleyerek yapmamı öğretti: "Allahü ekber,Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber! Eşhedü en lâ ilâhe illallâh, Eşhedü en lâ ilâhe illallâh! Eşhedü enne Muhammeden Rasulullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasulullah! Hayye alessalâh, Hayye alessalâh Hayye alel felâh, Hayye alel felâh Kad kameti's-salâh, Kad kameti's-salâh! Allahü ekber Allahü ekber! Lâ ilâhe illallâh!" [İbn Cüreyc dedi ki: Bana bu hadisin tamamını, Osman b. Sâib, babası Sâib'den ve Ümmü Abdülmelik b. Ebû Mahzure'den, onlar da Ebu Mahzure'den nakletmişlerdir.]
Açıklama: İsnadı kavîdir. İbn Aclân (Muhammed) sadûk ve kavîdir.
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Yahya b. Said, ona Hişam b. Ebu Abdullah, ona Katade, ona da Hasan, İmran b. Husayn’ın (ra) şöyle anlattığını nakletti: Bir yolculukta Nebi (sav) ile beraberdik. Rasulullah (sav) ile ashabı arasında yürüyüşte bir fark meydana gelmişti. Bunun üzerine Rasulullah (sav), şu iki ayeti yüksek sesle okudu. “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kıyamet sarsıntısı gerçekten büyük bir olaydır. Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutacak, her gebe kadın karnındaki çocuğu düşürecektir. Ve insanları sarhoş olmadıkları halde sarhoş gibi göreceksin; çünkü Allah’ın azabı (kıyametin dehşeti) çok çetindir! (Hac, 22/1, 2). Sahabiler bunu duyunca yürüyüşlerini hızlandırdılar ve Rasulullah’ın (sav) bir söz söylemek üzere olduğunu anladılar. Rasulullah (sav) "O günün nasıl bir gün olacağını biliyor musunuz?" diye sordu. Ashab “Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” dediler. Rasulullah (sav) "O gün öyle bir gündür ki Allah Adem’i çağıracak ve 'Cehennemin payını Cehenneme gönder' buyuracak. Adem de şöyle diyecek: 'Ey Rabbim! Cehennemin payı ne kadardır?' Allah şöyle buyuracak: Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzu Cehennemlik, biri ise Cennetliktir." Bunun üzerine orada bulunanlar o kadar ümitsizliğe düştüler ki yüzlerinde tebessüm izi bile kalmadı. Rasulullah (sav), ashabının bu halini görünce şöyle buyurdu: "Çalışınız ve iyimser olunuz. Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin olsun ki sizler mahlukattan öyle iki grupla birliktesiniz ki onlar, kimlerle beraber olurlarsa onları (n sayılarını) çoğaltırlar: Ye’cüc ve Me’cüc ve Adem ve iblisin soyundan olup ölmüş olanlar." Bunu duyunca halkın sıkıntıları gider gibi oldu. Sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Çalışın ve iyimser olun! Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler tüm insanlar arasında devenin bir yanındaki ben gibisiniz veya (binit) hayvanlarının ön ayaklarındaki bir iz gibisiniz (sayınız tüm insanlara nispetle çok azdır)." Tirmizî: Bu hadis hasen-sahihtir.
Bize Harun b. İshak el-Hemdânî, ona Abde, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Abdullah b. Zem'a şöyle rivayet etmiştir: Nebî'yi (sav), bir gün (Semud kavminin) deve(sinden) ve onu boğazlayan(dan) bahsederken dinledim. Hz. Peygamber (sav), "Hani onların en azgınları ileri atılıverdi" (Şems, 91/12) ayetini okuyup "kavmi içinde kaba, önde gelen ve Ebu Zem'a gibi kuvvetli bir adam atılıverdi" buyurdu. Sonra kadınlardan şöyle bahsetti: "Ne zamana kadar köle döver gibi karılarınızı döveceksiniz, üstelik bazen de akşam olunca onlarla yatıyorsunuz?" buyurdu. Daha sonra (cemaate) yellenmekten dolayı gülmemek gerektiği hususunda vaazda bulunup "Kendiniz de aynısını yaptığınız bir şeye ne diye gülüp duruyorsunuz?" buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.