Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Küfrün başı doğu tarafındadır. böbürlenme ve kibir, deve ve sığır besleyip çadırda yaşayanlarda, Sükûnet ve ağırbaşlılık ise koyun besleyenlerdedir."
Açıklama: Hadisin isnadı için bk. HM009398.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
49443, HM009401
Hadis:
وَقَالَ عَلَيْهِ الصَّلَاة وَالسَّلَامُ رَأْسُ الْكُفْرِ نَحْوَ الْمَشْرِقِ وَالْفَخْرُ وَالْخُيَلَاءُ فِي أَهْلِ الْخَيْلِ وَالْإِبِلِ وَالْفَدَّادِينَ أَهْلِ الْوَبَرِ وَالسَّكِينَةُ فِي أَهْلِ الْغَنَمِ
Tercemesi:
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Küfrün başı doğu tarafındadır. böbürlenme ve kibir, deve ve sığır besleyip çadırda yaşayanlarda, Sükûnet ve ağırbaşlılık ise koyun besleyenlerdedir."
Açıklama:
Hadisin isnadı için bk. HM009398.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 9401, 3/498
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Muğîra b. Abdurrahman el-Hizamî (Muğîra b. Abdurrahman b. Abdullah b. Halid b. Hizam)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Fitne, merkezi doğu
Hayvanlar, At Beslemek, etinden, sütünden vs. faydalanmak
Hayvanlar, koyun, keçi beslemek
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
Kibir, Kibir ve gurur
Tevazu, müslüman mütevazidir
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ شَبِيبٍ وَحَيْوَةُ بْنُ شُرَيْحٍ الْحِمْصِىُّ قَالَ حَيْوَةُ حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ عَنْ ثَوْرِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ صَالِحِ بْنِ يَحْيَى بْنِ الْمِقْدَامِ بْنِ مَعْدِيكَرِبَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَنْ خَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ "أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَهَى عَنْ أَكْلِ لُحُومِ الْخَيْلِ وَالْبِغَالِ وَالْحَمِيرِ" -زَادَ حَيْوَةُ- "وَكُلِّ ذِى نَابٍ مِنَ السِّبَاعِ." قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَهُوَ قَوْلُ مَالِكٍ. قَالَ أَبُو دَاوُدَ لاَ بَأْسَ بِلُحُومِ الْخَيْلِ وَلَيْسَ الْعَمَلُ عَلَيْهِ. قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَهَذَا مَنْسُوخٌ قَدْ أَكَلَ لُحُومَ الْخَيْلِ جَمَاعَةٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْهُمُ ابْنُ الزُّبَيْرِ وَفَضَالَةُ بْنُ عُبَيْدٍ وَأَنَسُ بْنُ مَالِكٍ وَأَسْمَاءُ ابْنَةُ أَبِى بَكْرٍ وَسُوَيْدُ بْنُ غَفَلَةَ وَعَلْقَمَةُ وَكَانَتْ قُرَيْشٌ فِى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم تَذْبَحُهَا.
Bize Said b. Şebib ve Hayve b. Şurayh Hımsı, ona Bakiyye, ona Sevr b. Yezid, ona Salih b. Yahya b. Mikdam b. Ma'dikerib, ona babası, ona dedesi, ona da Halid b. Velid şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) atların, katırların ve eşeklerin etlerim yemeyi yasaklamıştır" Hayve ise rivayetine "Köpek dişi olan yırtıcı tüm hayvanların (etinin yenmesini yasakladı)" ifadesini eklemiştir.
[Ebu Davud der ki: Bu Malik'in görüşüdür. Ebu Davud der ki: Atların etinin yenmesinde bir sakınca yoktur ve amel bu hadis üzerinde değildir. Çünkü bu hadis mensuhtur. Hz. Peygamber'in (sav) sahabelerinden bir cemaat at etlerini yemiştir, İbn Zübeyir, Fedâle b. Ubeyd, Enes b. Malik, Esma bt. Ebu Bekir, Süveyd b. Gafele ve Alkame bunlardandır. Rasulullah (sav) zamanında Kureyşliler atları yemek üzere keserdi.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27077, D003790
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ شَبِيبٍ وَحَيْوَةُ بْنُ شُرَيْحٍ الْحِمْصِىُّ قَالَ حَيْوَةُ حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ عَنْ ثَوْرِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ صَالِحِ بْنِ يَحْيَى بْنِ الْمِقْدَامِ بْنِ مَعْدِيكَرِبَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَنْ خَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ "أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَهَى عَنْ أَكْلِ لُحُومِ الْخَيْلِ وَالْبِغَالِ وَالْحَمِيرِ" -زَادَ حَيْوَةُ- "وَكُلِّ ذِى نَابٍ مِنَ السِّبَاعِ." قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَهُوَ قَوْلُ مَالِكٍ. قَالَ أَبُو دَاوُدَ لاَ بَأْسَ بِلُحُومِ الْخَيْلِ وَلَيْسَ الْعَمَلُ عَلَيْهِ. قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَهَذَا مَنْسُوخٌ قَدْ أَكَلَ لُحُومَ الْخَيْلِ جَمَاعَةٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْهُمُ ابْنُ الزُّبَيْرِ وَفَضَالَةُ بْنُ عُبَيْدٍ وَأَنَسُ بْنُ مَالِكٍ وَأَسْمَاءُ ابْنَةُ أَبِى بَكْرٍ وَسُوَيْدُ بْنُ غَفَلَةَ وَعَلْقَمَةُ وَكَانَتْ قُرَيْشٌ فِى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم تَذْبَحُهَا.
Tercemesi:
Bize Said b. Şebib ve Hayve b. Şurayh Hımsı, ona Bakiyye, ona Sevr b. Yezid, ona Salih b. Yahya b. Mikdam b. Ma'dikerib, ona babası, ona dedesi, ona da Halid b. Velid şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) atların, katırların ve eşeklerin etlerim yemeyi yasaklamıştır" Hayve ise rivayetine "Köpek dişi olan yırtıcı tüm hayvanların (etinin yenmesini yasakladı)" ifadesini eklemiştir.
[Ebu Davud der ki: Bu Malik'in görüşüdür. Ebu Davud der ki: Atların etinin yenmesinde bir sakınca yoktur ve amel bu hadis üzerinde değildir. Çünkü bu hadis mensuhtur. Hz. Peygamber'in (sav) sahabelerinden bir cemaat at etlerini yemiştir, İbn Zübeyir, Fedâle b. Ubeyd, Enes b. Malik, Esma bt. Ebu Bekir, Süveyd b. Gafele ve Alkame bunlardandır. Rasulullah (sav) zamanında Kureyşliler atları yemek üzere keserdi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Et'ime 26, /871
Senetler:
1. Ebu Süleyman Halid b. Velid el-Mahzumî (Halid b. Velid b. Muğîra b. Ömer b. Mahzum)
2. Ebu Yahya Mikdam b. Ma'dikerib el-Kindî (Mikdam b. Ma'dikerib b. Amr b. Zeyd)
3. Yahya b. Mikdam el-Kindi (Yahya b. Mikdam b. Ma'dikerib)
4. Salih b. Yahya el-Kindi (Salih b. Yahya b. Mikdam b. Ma'dikerib)
5. Ebu Halid Sevr b. Yezid er-Rahbî (Sevr b. Yezid b. Ziyad)
6. Ebu Muhammed Bakiyye b. Velîd el-Kilâ'î (Bakiyye b. Velîd b. Sâid b. Ka'b b. Harîz)
7. Ebu Abbas Hayve b. Şurayh el-Hadramî (Hayve b. Şurayh b. Yezid)
Konular:
Hayvanlar, At Beslemek, etinden, sütünden vs. faydalanmak
KTB, EŞRİBE, YEME İÇME
Yiyecekler, Azı dişi olan yırtıcı hayvanların etinin yasaklanması
Yiyecekler, Ehlî eşek eti
Yiyecekler, Eşek (evcil) etinin yasaklanması
Yiyecekler, Eti Yenen Hayvanlar
Yiyecekler, eti yenmeyen hayvanlar
Yiyecekler, haram olanlar
Bize Süveyd b. Said, ona Hafs İbn Meysere es-Sanânî, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih Zekvan, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) 'Altın ve gümüşe sahip olan bir kimse, onların hakkını (zekatını) vermezse, kıyamet günü, bu altın ve gümüş ateşten levhalar haline getirilir, cehennem ateşinde kızdırılır ve o kişinin böğrü, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bunlar soğudukça, süresi elli bin yıl olan, bir gün içerisinde, bu işlem tekrar edilir ve bu durum, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme giden yolunu göreceği vakte kadar devam eder' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya develerin durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Develere sahip olan bir kimse, o develerin hakkını (zekatını) -ki suya geldikleri gün onları sağmak da onlardaki haklardandır- ödemezse, o kimse kıyamet gününde, onların önünde, düz, sert ve taşsız bir araziye yatırılır, sonra develer en semiz ve en eksiksiz halleriyle getirilir; hiçbir yavrusu eksik olmaz. Sonra o develer, o kişiyi ayaklarıyla ezer, ağızlarıyla ısırır. İlk gelenleri üzerinden geçtikten sonra, son gelenleri ona geri döndürülür ve bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya sığırlar ve koyunlar ne olacak?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Sığır ve koyun sahibi olan kimse, onların hakkını (zekatını) ödemezse, mutlaka kıyamet gününde, onların önünde, geniş bir düzlükte yatırılır, sonra sığır ve koyunlar eksiksiz olarak getirilir. İçlerinde çarpık boynuzlu, boynuzsuz ve kırık boynuzlu bulunmaz. Bunlar boynuzlarıyla ona toslar, toynaklarıyla onu çiğnerler. Onların ilkleri, onun üzerinden her geçtikçe bu sefer sonlardakiler de gelip tekrar onun üzerinden geçerler. Bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya atların durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Atlar üç türlüdür; bir adam için vebal, bir adam için bir örtü, bir adam için de bir ecirdir. Atların kendisi için vebal olduğu kişi, riyakârlık, övünmek ve İslam ehline karşı düşmanlık olarak at bağlayıp besleyen kişidir. Bu adam için at bir vebaldir. Kendisi için atların örtü olduğu kimse ise onları Allah yolunda bağlamakla birlikte, onların sırtlarında ve kendilerinde Allah’ın hakkını da unutmayan kimsedir. İşte bu kişi için at bir örtüdür. Atların kendisi için ecir olduğu kimselere gelince; atı Allah yolunda İslam ehli için bir merada yahut bir bahçede bağlayıp besleyen kişidir. O mera yahut bahçeden her ne yerse mutlaka onun yedikleri sayısınca o kimseye hasenat yazılır, pislikleri ve sidikleri sayısınca da ona hasenat yazılır. At, yularını koparıp da bir ya da iki yüksek tepeyi aşsa da mutlaka bıraktığı izleri ve pislikleri sayısınca, ona hasenat yazılır. Sahibi onu alıp, sulama niyeti olmaksızın, bir ırmağın kenarına götürse, at da oradan içse, mutlaka Allah ona içtiği kadar hasenat yazar' buyurdu."
"Kendisine 'Peki, ey Allah'ın Rasulü! Ya eşekler?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah eşekler hakkında, bana şu biricik ve oldukça geniş anlamlı ayetten başka bir şey indirmemiştir: 'Kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu görecektir, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapıyorsa onu görecektir'(Zilzal, 99/7-8). buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3803, M002290
Hadis:
وَحَدَّثَنِى سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا حَفْصٌ - يَعْنِى ابْنَ مَيْسَرَةَ الصَّنْعَانِىَّ - عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ أَنَّ أَبَا صَالِحٍ ذَكْوَانَ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "مَا مِنْ صَاحِبِ ذَهَبٍ وَلاَ فِضَّةٍ لاَ يُؤَدِّى مِنْهَا حَقَّهَا إِلاَّ إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ صُفِّحَتْ لَهُ صَفَائِحَ مِنْ نَارٍ فَأُحْمِىَ عَلَيْهَا فِى نَارِ جَهَنَّمَ فَيُكْوَى بِهَا جَنْبُهُ وَجَبِينُهُ وَظَهْرُهُ كُلَّمَا بَرَدَتْ أُعِيدَتْ لَهُ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ الْعِبَادِ فَيُرَى سَبِيلُهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالإِبِلُ قَالَ "وَلاَ صَاحِبُ إِبِلٍ لاَ يُؤَدِّى مِنْهَا حَقَّهَا وَمِنْ حَقِّهَا حَلَبُهَا يَوْمَ وِرْدِهَا إِلاَّ إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ بُطِحَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ أَوْفَرَ مَا كَانَتْ لاَ يَفْقِدُ مِنَهَا فَصِيلاً وَاحِدًا تَطَؤُهُ بِأَخْفَافِهَا وَتَعَضُّهُ بِأَفْوَاهِهَا كُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ أُولاَهَا رُدَّ عَلَيْهِ أُخْرَاهَا فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ الْعِبَادِ فَيُرَى سَبِيلُهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالْبَقَرُ وَالْغَنَمُ قَالَ "وَلاَ صَاحِبُ بَقَرٍ وَلاَ غَنَمٍ لاَ يُؤَدِّى مِنْهَا حَقَّهَا إِلاَّ إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ بُطِحَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ لاَ يَفْقِدُ مِنْهَا شَيْئًا لَيْسَ فِيهَا عَقْصَاءُ وَلاَ جَلْحَاءُ وَلاَ عَضْبَاءُ تَنْطِحُهُ بِقُرُونِهَا وَتَطَؤُهُ بِأَظْلاَفِهَا كُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ أُولاَهَا رُدَّ عَلَيْهِ أُخْرَاهَا فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ الْعِبَادِ فَيُرَى سَبِيلُهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالْخَيْلُ قَالَ "الْخَيْلُ ثَلاَثَةٌ هِىَ لِرَجُلٍ وِزْرٌ وَهِىَ لِرَجُلٍ سِتْرٌ وَهِىَ لِرَجُلٍ أَجْرٌ فَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ وِزْرٌ فَرَجُلٌ رَبَطَهَا رِيَاءً وَفَخْرًا وَنِوَاءً عَلَى أَهْلِ الإِسْلاَمِ فَهِىَ لَهُ وِزْرٌ وَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ سِتْرٌ فَرَجُلٌ رَبَطَهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ لَمْ يَنْسَ حَقَّ اللَّهِ فِى ظُهُورِهَا وَلاَ رِقَابِهَا فَهِىَ لَهُ سِتْرٌ وَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ أَجْرٌ فَرَجُلٌ رَبَطَهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ لأَهْلِ الإِسْلاَمِ فِى مَرْجٍ وَرَوْضَةٍ فَمَا أَكَلَتْ مِنْ ذَلِكَ الْمَرْجِ أَوِ الرَّوْضَةِ مِنْ شَىْءٍ إِلاَّ كُتِبَ لَهُ عَدَدَ مَا أَكَلَتْ حَسَنَاتٌ وَكُتِبَ لَهُ عَدَدَ أَرْوَاثِهَا وَأَبْوَالِهَا حَسَنَاتٌ وَلاَ تَقْطَعُ طِوَلَهَا فَاسْتَنَّتْ شَرَفًا أَوْ شَرَفَيْنِ إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ عَدَدَ آثَارِهَا وَأَرْوَاثِهَا حَسَنَاتٍ وَلاَ مَرَّ بِهَا صَاحِبُهَا عَلَى نَهْرٍ فَشَرِبَتْ مِنْهُ وَلاَ يُرِيدُ أَنْ يَسْقِيَهَا إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ عَدَدَ مَا شَرِبَتْ حَسَنَاتٍ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالْحُمُرُ قَالَ "مَا أُنْزِلَ عَلَىَّ فِى الْحُمُرِ شَىْءٌ إِلاَّ هَذِهِ الآيَةُ الْفَاذَّةُ الْجَامِعَةُ ( فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ* وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ)."
Tercemesi:
Bize Süveyd b. Said, ona Hafs İbn Meysere es-Sanânî, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih Zekvan, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) 'Altın ve gümüşe sahip olan bir kimse, onların hakkını (zekatını) vermezse, kıyamet günü, bu altın ve gümüş ateşten levhalar haline getirilir, cehennem ateşinde kızdırılır ve o kişinin böğrü, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bunlar soğudukça, süresi elli bin yıl olan, bir gün içerisinde, bu işlem tekrar edilir ve bu durum, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme giden yolunu göreceği vakte kadar devam eder' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya develerin durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Develere sahip olan bir kimse, o develerin hakkını (zekatını) -ki suya geldikleri gün onları sağmak da onlardaki haklardandır- ödemezse, o kimse kıyamet gününde, onların önünde, düz, sert ve taşsız bir araziye yatırılır, sonra develer en semiz ve en eksiksiz halleriyle getirilir; hiçbir yavrusu eksik olmaz. Sonra o develer, o kişiyi ayaklarıyla ezer, ağızlarıyla ısırır. İlk gelenleri üzerinden geçtikten sonra, son gelenleri ona geri döndürülür ve bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya sığırlar ve koyunlar ne olacak?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Sığır ve koyun sahibi olan kimse, onların hakkını (zekatını) ödemezse, mutlaka kıyamet gününde, onların önünde, geniş bir düzlükte yatırılır, sonra sığır ve koyunlar eksiksiz olarak getirilir. İçlerinde çarpık boynuzlu, boynuzsuz ve kırık boynuzlu bulunmaz. Bunlar boynuzlarıyla ona toslar, toynaklarıyla onu çiğnerler. Onların ilkleri, onun üzerinden her geçtikçe bu sefer sonlardakiler de gelip tekrar onun üzerinden geçerler. Bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya atların durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Atlar üç türlüdür; bir adam için vebal, bir adam için bir örtü, bir adam için de bir ecirdir. Atların kendisi için vebal olduğu kişi, riyakârlık, övünmek ve İslam ehline karşı düşmanlık olarak at bağlayıp besleyen kişidir. Bu adam için at bir vebaldir. Kendisi için atların örtü olduğu kimse ise onları Allah yolunda bağlamakla birlikte, onların sırtlarında ve kendilerinde Allah’ın hakkını da unutmayan kimsedir. İşte bu kişi için at bir örtüdür. Atların kendisi için ecir olduğu kimselere gelince; atı Allah yolunda İslam ehli için bir merada yahut bir bahçede bağlayıp besleyen kişidir. O mera yahut bahçeden her ne yerse mutlaka onun yedikleri sayısınca o kimseye hasenat yazılır, pislikleri ve sidikleri sayısınca da ona hasenat yazılır. At, yularını koparıp da bir ya da iki yüksek tepeyi aşsa da mutlaka bıraktığı izleri ve pislikleri sayısınca, ona hasenat yazılır. Sahibi onu alıp, sulama niyeti olmaksızın, bir ırmağın kenarına götürse, at da oradan içse, mutlaka Allah ona içtiği kadar hasenat yazar' buyurdu."
"Kendisine 'Peki, ey Allah'ın Rasulü! Ya eşekler?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah eşekler hakkında, bana şu biricik ve oldukça geniş anlamlı ayetten başka bir şey indirmemiştir: 'Kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu görecektir, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapıyorsa onu görecektir'(Zilzal, 99/7-8). buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2290, /382
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Amr Hafs b. Meysere el-Ukaylî (Hafs b. Meysere)
5. Ebu Muhammed Süveyd b. Saîd el-Herevî (Süveyd b. Saîd b. Sehl b. Şehriyâr)
Konular:
Hayvanlar, At Beslemek, etinden, sütünden vs. faydalanmak
Hayvanlar, Eşek ile ilgili her şey
KTB ZAMAN FENOMENİ
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali