حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُوسَى السُّدِّىُّ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ أَبِى عُمَرَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا جُحَيْفَةَ يَقُولُ ذُكِرَتِ الْجُدُودُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ فِى الصَّلاَةِ فَقَالَ رَجُلٌ جَدُّ فُلاَنٍ فِى الْخَيْلِ . وَقَالَ آخَرُ جَدُّ فُلاَنٍ فِى الإِبِلِ . وَقَالَ آخَرُ جَدُّ فُلاَنٍ فِى الْغَنَمِ . وَقَالَ آخَرُ جَدُّ فُلاَنٍ فِى الرَّقِيقِ . فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلاَتَهُ وَرَفَعَ رَأْسَهُ مِنْ آخِرِ الرَّكْعَةِ قَالَ « اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ مِلْءَ السَّمَوَاتِ وَمِلْءَ الأَرْضِ وَمِلْءَ مَا شِئْتَ مِنْ شَىْءٍ بَعْدُ اللَّهُمَّ لاَ مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ وَلاَ مُعْطِىَ لِمَا مَنَعْتَ وَلاَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ » . وَطَوَّلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَوْتَهُ بِالْجَدِّ لِيَعْلَمُوا أَنَّهُ لَيْسَ كَمَا يَقُولُونَ .
Bize İsmail b. Musa es-Süddî, ona Şerik, ona Ebu Ömer, ona da Ebu Cuhayfe şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) namazdayken, yanında zenginlerden bahsedildi. Bir adam “falanın zenginliği atlardadır” dedi. Bir başkası “falanın zenginliği develerdedir” dedi. Diğer birisi “falanın zenginliği koyunlardadır” dedi. Bir başka kişi “falanın zenginliği kölelerdedir” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) namazın son rükuundan başını kaldırdığında “Allahümme rebbenâ leke’l-hamdü mil’e’s-semâvâti ve mil’e’l-ardi ve mil’e mâ şi’te min şey’in ba’du. Allahümme lâ mâniaa limâ a’tayte, velâ mu’tıye li mâ mena’te ve lâ yenfau ze’l-ceddi minke’l-ceddü - Allah’ım! Ey Rabbimiz! Gökler dolusu, yer dolusu ve dilediğin şey dolusu hamd sana mahsustur. Allah’ım! Senin verdiğine engel yoktur. Vermediğini verecek de yoktur. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz” diye dua etti ve onların dediklerinin doğru olmadığını anlamaları için “el-Cedd” kelimesini uzatarak söyledi."
Açıklama: Elbani bu hadisin zayıf olduğunu, dua kısmının ise sahih olduğunu ifade etmiştir
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
11026, İM000879
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُوسَى السُّدِّىُّ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ أَبِى عُمَرَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا جُحَيْفَةَ يَقُولُ ذُكِرَتِ الْجُدُودُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ فِى الصَّلاَةِ فَقَالَ رَجُلٌ جَدُّ فُلاَنٍ فِى الْخَيْلِ . وَقَالَ آخَرُ جَدُّ فُلاَنٍ فِى الإِبِلِ . وَقَالَ آخَرُ جَدُّ فُلاَنٍ فِى الْغَنَمِ . وَقَالَ آخَرُ جَدُّ فُلاَنٍ فِى الرَّقِيقِ . فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلاَتَهُ وَرَفَعَ رَأْسَهُ مِنْ آخِرِ الرَّكْعَةِ قَالَ « اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ مِلْءَ السَّمَوَاتِ وَمِلْءَ الأَرْضِ وَمِلْءَ مَا شِئْتَ مِنْ شَىْءٍ بَعْدُ اللَّهُمَّ لاَ مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ وَلاَ مُعْطِىَ لِمَا مَنَعْتَ وَلاَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ » . وَطَوَّلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَوْتَهُ بِالْجَدِّ لِيَعْلَمُوا أَنَّهُ لَيْسَ كَمَا يَقُولُونَ .
Tercemesi:
Bize İsmail b. Musa es-Süddî, ona Şerik, ona Ebu Ömer, ona da Ebu Cuhayfe şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) namazdayken, yanında zenginlerden bahsedildi. Bir adam “falanın zenginliği atlardadır” dedi. Bir başkası “falanın zenginliği develerdedir” dedi. Diğer birisi “falanın zenginliği koyunlardadır” dedi. Bir başka kişi “falanın zenginliği kölelerdedir” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) namazın son rükuundan başını kaldırdığında “Allahümme rebbenâ leke’l-hamdü mil’e’s-semâvâti ve mil’e’l-ardi ve mil’e mâ şi’te min şey’in ba’du. Allahümme lâ mâniaa limâ a’tayte, velâ mu’tıye li mâ mena’te ve lâ yenfau ze’l-ceddi minke’l-ceddü - Allah’ım! Ey Rabbimiz! Gökler dolusu, yer dolusu ve dilediğin şey dolusu hamd sana mahsustur. Allah’ım! Senin verdiğine engel yoktur. Vermediğini verecek de yoktur. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz” diye dua etti ve onların dediklerinin doğru olmadığını anlamaları için “el-Cedd” kelimesini uzatarak söyledi."
Açıklama:
Elbani bu hadisin zayıf olduğunu, dua kısmının ise sahih olduğunu ifade etmiştir
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, İkâmetu's-salât ve's-sünnetü fîhâ 18, /147
Senetler:
1. Ebu Cuhayfe Vehb b. Vehb es-Süvaî (Vehb b. Abdullah b. Cünade)
2. Neşît el-Menbihî (Ebu Ömer Neşît)
3. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
4. Ebu Muhammed İsmail b. Musa (İsmail b. Musa)
Konular:
Dua, secdede, ruküda ve doğrulunca
Hamd, Allah'a hamdetmek
KTB, DUA
KTB, NAMAZ,
Müslüman, kanaatkâr/haris/tamahkâr olmak
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği
Bize Hâşim b. Kasım, ona Abdülaziz b. Abdullah b. Ebu Seleme, ona amcası el-Mâcişûn, ona el-A‘rec, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) namaza başladığında tekbir aldıktan sonra şöyle derdi: "Veccehtu vechiye lillezî fetare’s-semavati ve’l-arda, hanifen ve mâ ene mine’l-müşrikîn. İnne salâtî ve nusukî mahyaye ve mematî lillahi rabbi’l-âlemîne lâ şerîke leh ve bizâlike umirtu ve ene evvelu’l-muslimîn. Allahumme ente’l-meliku lâ ilâhe illâ ent. Ente rabbî ve ene abduke, zalemtu nefsî ve‘teraftu bizenbî, feğfir lî zunûbî cemia, lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ent. Vehdinî li ahseni’l-ahlâk, lâ yehdî li ahsenihâ illâ ent, vasrif annî seyyiehâ lâ yasrifu seyyiehâ illâ ent, lebbeyke ve sa‘deyk ve’l-hayru külluhû fî yedeyk, ve’ş-şerru leyse ileyk, ene bike ve ileyk, tebarekte ve taâleyt, estağfiruke ve etubu ileyk, (Ben yüzümü bir hanif olarak gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim, Şüphesiz namazım, ibadetlerim, ölümüm ve dirimim âlemlerin Rabbi Allah içindir, onun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emr olundum ve ben müslümanların ilkiyim. Allah’ım, her şeyin mutlak maliki ve egemeni sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur, benim Rabbim sensin, ben de senin kulunum. Nefsime zulmettim, günahımı itiraf ettim, bana bütün günahlarımı bağışla, şüphesiz senden başka günahları bağışlayan yoktur. Beni en güzel ahlâka yönelt. Şüphesiz ahlâkın en güzeline senden başka yönelten olmaz, köktü ahlâkı da benden uzaklaştır, kötü ahlâkı da senden başka kimse uzaklaştıramaz. Buyur Rabbim, emrini dinliyorum, sana itaat için huzurundayım, hayır bütünüyle yalnız senin elindedir, kötülük ise sana nispet edilemez. Ben sen var ettiğin için varım, benim varlığım sanadır. Şanın pek mübarek ve pek yücedir, senden mağfiret diliyorum, sana tövbe ediyorum."
Rükûa gittiğinde "Allahumme leke raka'tu, ve-bike âmentü, ve-leke eslemtü, haşa'a leke sem'î ve basarî ve muhhî ve izâmî, ve asabî (Allah'ım, yalnızca senin için rükûa vardım, yalnız sana inandım, yalnız sana teslim oldum. kulağım, gözüm, omurgam, kemiklerim, sinirlerim sana saygıyla eğildi)" derdi. Rükûdan kalktığında "semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve-leke'l-hamd, mil'e's-semâvâti ve'l-ard, ve-mâ beynehümâ, ve-mil'e mâ şi'te min şey'in ba'd. (Allah hamd edenin hamdini işitti, Ey Rabbimiz, gökler dolusu, yer dolusu, ikisinin arasında olanlar kadar ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır)" derdi
Secdeye vardığında ise: "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü. Secede vechî lillezî halakahu ve savvarahu, fe-ahsene suvarahu, fe-şakka sam'ahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Yüzüm, sadece, onu yaratan, ona şekil veren ve en güzel şekilde şekillendirene, kulağımı ve gözümü yerleştirene secde eder. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.)" derdi.
Namazını bitirip selam vereceği zaman da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü ve ente a'lemu bihî minnî, ente'l-mukaddimu ve ente'lmuahhiru, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım önceden işlediğim, sonradan işleyeceğim, gizlice ve aşikar olarak işlediğim, çokça yaptığım ve senin benden daha iyi bildiğin tüm günahlarımı bağışla. Evvel de sensin Ahir de. Senden başka ilah yoktur.)"
[Abdullah der ki: Bana ulaştığına göre, Nadr b. Şümeyl'den yaptığı rivayette İshak b. Râhûye “bu hadiste "وَالشَّرُّ لَيْسَ إِلَيْكَ قَالَ لَا يُتَقَرَّبُ بِالشَّرِّ إِلَيْكَ" ifadesi de vardır” demiştir.]
Açıklama: İsnadı Müslim'in şartına göre sahihtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
42449, HM000803
Hadis:
حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ يَعْنِي ابْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ عَمِّهِ الْمَاجِشُونِ بْنِ أَبِي سَلَمَةَ عَنِ الْأَعْرَجِ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي رَافِعٍ عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ إِذَا اسْتَفْتَحَ الصَّلَاةَ يُكَبِّرُ ثُمَّ يَقُولُ وَجَّهْتُ وَجْهِي لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا مِنْ الْمُشْرِكِينَ إِنَّ صَلَاتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ لَا شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَا أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ اللَّهُمَّ أَنْتَ الْمَلِكُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ أَنْتَ رَبِّي وَأَنَا عَبْدُكَ ظَلَمْتُ نَفْسِي وَاعْتَرَفْتُ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي ذُنُوبِي جَمِيعًا لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ اللَّهُمَّ اهْدِنِي لِأَحْسَنِ الْأَخْلَاقِ لَا يَهْدِي لِأَحْسَنِهَا إِلَّا أَنْتَ اصْرِفْ عَنِّي سَيِّئَهَا لَا يَصْرِفُ عَنِّي سَيِّئَهَا إِلَّا أَنْتَ لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ وَالْخَيْرُ كُلُّهُ فِي يَدَيْكَ وَالشَّرُّ لَيْسَ إِلَيْكَ أَنَا بِكَ وَإِلَيْكَ تَبَارَكْتَ وَتَعَالَيْتَ أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ وَإِذَا رَكَعَ قَالَ اللَّهُمَّ لَكَ رَكَعْتُ وَبِكَ آمَنْتُ وَلَكَ أَسْلَمْتُ خَشَعَ لَكَ سَمْعِي وَبَصَرِي وَمُخِّي وَعِظَامِي وَعَصَبِي وَإِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ مِلْءَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَمِلْءَ مَا شِئْتَ مِنْ شَيْءٍ بَعْدُ وَإِذَا سَجَدَ قَالَ اللَّهُمَّ لَكَ سَجَدْتُ وَبِكَ آمَنْتُ وَلَكَ أَسْلَمْتُ سَجَدَ وَجْهِي لِلَّذِي خَلَقَهُ وَصَوَّرَهُ فَأَحْسَنَ صُوَرَهُ فَشَقَّ سَمْعَهُ وَبَصَرَهُ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ وَإِذَا فَرَغَ مِنْ الصَّلَاةِ وَسَلَّمَ قَالَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ وَمَا أَخَّرْتُ وَمَا أَسْرَرْتُ وَمَا أَعْلَنْتُ وَمَا أَسْرَفْتُ وَمَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّي أَنْتَ الْمُقَدِّمُ وَأَنْتَ الْمُؤَخِّرُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ
قَالَ عَبْد اللَّهِ قَالَ بَلَغَنَا عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ رَاهَوَيْهِ عَنِ النَّضْرِ بْنِ شُمَيْلٍ أَنَّهُ قَالَ فِي هَذَا الْحَدِيثِ وَالشَّرُّ لَيْسَ إِلَيْكَ قَالَ لَا يُتَقَرَّبُ بِالشَّرِّ إِلَيْكَ
Tercemesi:
Bize Hâşim b. Kasım, ona Abdülaziz b. Abdullah b. Ebu Seleme, ona amcası el-Mâcişûn, ona el-A‘rec, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) namaza başladığında tekbir aldıktan sonra şöyle derdi: "Veccehtu vechiye lillezî fetare’s-semavati ve’l-arda, hanifen ve mâ ene mine’l-müşrikîn. İnne salâtî ve nusukî mahyaye ve mematî lillahi rabbi’l-âlemîne lâ şerîke leh ve bizâlike umirtu ve ene evvelu’l-muslimîn. Allahumme ente’l-meliku lâ ilâhe illâ ent. Ente rabbî ve ene abduke, zalemtu nefsî ve‘teraftu bizenbî, feğfir lî zunûbî cemia, lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ent. Vehdinî li ahseni’l-ahlâk, lâ yehdî li ahsenihâ illâ ent, vasrif annî seyyiehâ lâ yasrifu seyyiehâ illâ ent, lebbeyke ve sa‘deyk ve’l-hayru külluhû fî yedeyk, ve’ş-şerru leyse ileyk, ene bike ve ileyk, tebarekte ve taâleyt, estağfiruke ve etubu ileyk, (Ben yüzümü bir hanif olarak gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim, Şüphesiz namazım, ibadetlerim, ölümüm ve dirimim âlemlerin Rabbi Allah içindir, onun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emr olundum ve ben müslümanların ilkiyim. Allah’ım, her şeyin mutlak maliki ve egemeni sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur, benim Rabbim sensin, ben de senin kulunum. Nefsime zulmettim, günahımı itiraf ettim, bana bütün günahlarımı bağışla, şüphesiz senden başka günahları bağışlayan yoktur. Beni en güzel ahlâka yönelt. Şüphesiz ahlâkın en güzeline senden başka yönelten olmaz, köktü ahlâkı da benden uzaklaştır, kötü ahlâkı da senden başka kimse uzaklaştıramaz. Buyur Rabbim, emrini dinliyorum, sana itaat için huzurundayım, hayır bütünüyle yalnız senin elindedir, kötülük ise sana nispet edilemez. Ben sen var ettiğin için varım, benim varlığım sanadır. Şanın pek mübarek ve pek yücedir, senden mağfiret diliyorum, sana tövbe ediyorum."
Rükûa gittiğinde "Allahumme leke raka'tu, ve-bike âmentü, ve-leke eslemtü, haşa'a leke sem'î ve basarî ve muhhî ve izâmî, ve asabî (Allah'ım, yalnızca senin için rükûa vardım, yalnız sana inandım, yalnız sana teslim oldum. kulağım, gözüm, omurgam, kemiklerim, sinirlerim sana saygıyla eğildi)" derdi. Rükûdan kalktığında "semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve-leke'l-hamd, mil'e's-semâvâti ve'l-ard, ve-mâ beynehümâ, ve-mil'e mâ şi'te min şey'in ba'd. (Allah hamd edenin hamdini işitti, Ey Rabbimiz, gökler dolusu, yer dolusu, ikisinin arasında olanlar kadar ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır)" derdi
Secdeye vardığında ise: "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü. Secede vechî lillezî halakahu ve savvarahu, fe-ahsene suvarahu, fe-şakka sam'ahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Yüzüm, sadece, onu yaratan, ona şekil veren ve en güzel şekilde şekillendirene, kulağımı ve gözümü yerleştirene secde eder. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.)" derdi.
Namazını bitirip selam vereceği zaman da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü ve ente a'lemu bihî minnî, ente'l-mukaddimu ve ente'lmuahhiru, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım önceden işlediğim, sonradan işleyeceğim, gizlice ve aşikar olarak işlediğim, çokça yaptığım ve senin benden daha iyi bildiğin tüm günahlarımı bağışla. Evvel de sensin Ahir de. Senden başka ilah yoktur.)"
[Abdullah der ki: Bana ulaştığına göre, Nadr b. Şümeyl'den yaptığı rivayette İshak b. Râhûye “bu hadiste "وَالشَّرُّ لَيْسَ إِلَيْكَ قَالَ لَا يُتَقَرَّبُ بِالشَّرِّ إِلَيْكَ" ifadesi de vardır” demiştir.]
Açıklama:
İsnadı Müslim'in şartına göre sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ali b. Ebu Talib 803, 1/305
Senetler:
()
Konular:
Dua, selamdan sonra okunacak dua
Namaz, kıraat
Namaz, kıraata ne ile başlanacağı
Namaz, namaza başlandığında okunacak dua, sübhaneke
Namaz, Namazda rukû'
Namaz, okunan sureler-ayetler
Namaz, rüku ve secdeden kalkış biçimi
Namaz, Ruku' ve secdede söylenecek ve okunacak şeyler
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği
Namaz, tekbir
Bize Mervan b. Muhammed, ona Said b. Abdülaziz, ona Atiyye b. Kays, ona Kaza‘a, ona da Ebu Said el-Hudrî’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) başını rükûdan kaldırdığı zaman şöyle derdi: "Rabbena leke’l hamdu mile’s-semavâtî ve mile’l-arz ve mile ma şi’te min şeyin ba‘du. Ehle’s-senâi ve’l-mecd ehakku mâ kale’l-abd ve küllunâ leke abd. Allahumme lâ mânia limâ a‘tayt ve lâ mu‘tiye limâ mena’t ve lâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-cedd - Rabbimiz gökler dolusu, yer dolusu ve bundan başka dilediğin her şeyi dolduracak kadar hamd yalnız senindir, ey her türlü övgüyü gerçekten hak eden şan ve şerefin gerçek sahibi, kulun –ki hepimiz sana kuluz- söylediği en doğru söz de şudur: Allah’ım, verdiğine kimse engel olamaz, vermediğini kimse veremez. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
40040, DM001352
Hadis:
أَخْبَرَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنِ عَطِيَّةَ بْنِ قَيْسٍ عَنْ قَزَعَةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- إِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنَ الرُّكُوعِ قَالَ :« رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ مِلْءَ السَّمَوَاتِ وَمِلْءَ الأَرْضِ وَمِلْءَ مَا شِئْتَ مِنْ شَىْءٍ بَعْدُ ، أَهْلَ الثَّنَاءِ وَالْمَجْدِ أَحَقُّ مَا قَالَ الْعَبْدُ وَكُلُّنَا لَكَ عَبْدٌ ، اللَّهُمَّ لاَ مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ وَلاَ مُعْطِىَ لِمَا مَنَعْتَ ، وَلاَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ ».
Tercemesi:
Bize Mervan b. Muhammed, ona Said b. Abdülaziz, ona Atiyye b. Kays, ona Kaza‘a, ona da Ebu Said el-Hudrî’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) başını rükûdan kaldırdığı zaman şöyle derdi: "Rabbena leke’l hamdu mile’s-semavâtî ve mile’l-arz ve mile ma şi’te min şeyin ba‘du. Ehle’s-senâi ve’l-mecd ehakku mâ kale’l-abd ve küllunâ leke abd. Allahumme lâ mânia limâ a‘tayt ve lâ mu‘tiye limâ mena’t ve lâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-cedd - Rabbimiz gökler dolusu, yer dolusu ve bundan başka dilediğin her şeyi dolduracak kadar hamd yalnız senindir, ey her türlü övgüyü gerçekten hak eden şan ve şerefin gerçek sahibi, kulun –ki hepimiz sana kuluz- söylediği en doğru söz de şudur: Allah’ım, verdiğine kimse engel olamaz, vermediğini kimse veremez. Hiçbir zenginin zenginliği, Senin katında ona bir fayda sağlayamaz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Salât 71, 2/829
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Ğâdiye Kaze'a b. Yahya el-Basrî (Kaz'ea b. Yahya b. Esved)
3. Atiyye b. Kays el-Kilabi (Atiyye b. Kays)
4. Said b. Abdülaziz et-Tennuhi (Said b. Abdülaziz b. Ebu Yahya)
5. Mervan b. Muhammed et-Tatarî (Mervan b. Muhammed b. Hassan)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, kılınış şekli/nasıl kılınacağı
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23843, N000878
Hadis:
أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ يُونُسَ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى سَالِمٌ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذَا قَامَ إِلَى الصَّلاَةِ رَفَعَ يَدَيْهِ حَتَّى تَكُونَا حَذْوَ مَنْكِبَيْهِ ثُمَّ يُكَبِّرُ - قَالَ - وَكَانَ يَفْعَلُ ذَلِكَ حِينَ يُكَبِّرُ لِلرُّكُوعِ وَيَفْعَلُ ذَلِكَ حِينَ يَرْفَعُ رَأْسَهُ مِنَ الرُّكُوعِ وَيَقُولُ « سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ » . وَلاَ يَفْعَلُ ذَلِكَ فِى السُّجُودِ .
Tercemesi:
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. el-Mübarek, ona Yunus, ona ez-Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer'den (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: 'Rasulullah'ı (sav) namaza başladığında ellerini omuz hizasına kadar kaldırdığını gördüm ve tekbir almıştı.' İbn Ömer diyor ki: 'Aynı şekilde ellerini rükûa giderken ve rükûdan kalkarken de omuz hizasına kadar kaldırıyor ve 'Semiallahü limen hamideh,' diyordu. Secdelerde ise elini kaldırmıyordu.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 2, /2143
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Süveyd b. Nasr el-Mervezi (Süveyd b. Nasr b. Süveyd)
Konular:
Namaz, elleri bir kere kaldırmak
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
40036, DM001348
Hadis:
أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ أنبأنا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- مِثْلَهُ إِلاَّ أَنَّهُ قَالَ :« رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ ».
Tercemesi:
Bize Osman b. Ömer, ona Malik b. Enes, ona ez-Zührî, ona Salim, ona da İbn Ömer, Nebi (sav) hakkında aynısını rivayet etmiş olmakla birlikte, o: “Rabbenâ ve leke’l hamd” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Salât 71, 2/827
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Osman b. Ömer el-Abdî (Osman b. Ömer b. Faris b. Lakît)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, kılınış şekli/nasıl kılınacağı
Namaz, rüku ve secdeden kalkış biçimi
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
42149, HM003083
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ حَدَّثَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ عُمَرَ الصَّنْعَانِيُّ أَخْبَرَنِي وَهْبُ بْنُ مَانُوسَ الْعَدَنِيُّ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ يُحَدِّثُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ إِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنْ الرُّكُوعِ قَالَ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ ثُمَّ يَقُولُ اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ مِلْءَ السَّمَاوَاتِ وَمِلْءَ الْأَرْضِ وَمِلْءَ مَا شِئْتَ مِنْ شَيْءٍ بَعْدُ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Abbas b. Abdulmuttalib 3083, 1/840
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Vehb b. Mânûs el-Basrî (Vehb b. Mânûs)
4. İbrahim b. Ömer el-Yemani (İbrahim b. Ömer b. Keysan)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
Namaz, Namazda rukû'
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
42157, HM003084
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عُمَرَ بْنِ كَيْسَانَ حَدَّثَنِي أَبِي عَنْ وَهْبِ بْنِ مَانُوسَ غَيْرَ هَذَا الْحَدِيثِ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Abbas b. Abdulmuttalib 3084, 1/840
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Vehb b. Mânûs el-Basrî (Vehb b. Mânûs)
4. İbrahim b. Ömer el-Yemani (İbrahim b. Ömer b. Keysan)
5. Abdullah b. İbrahim es-San'ani (Abdullah b. İbrahim b. Ömer b. Keysan)
Konular:
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
46107, HM003498
Hadis:
حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ عُبَادَةَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ قَالَ أَخْبَرَنَا قَيْسُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ
أَنَّ نَبِيَّ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ إِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنْ الرُّكُوعِ قَالَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ مِلْءَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمِلْءَ مَا شِئْتَ مِنْ شَيْءٍ بَعْدُ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Abbas b. Abdulmuttalib 3498, 1/920
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Kays b. Sa'd el-Habeşi (Kays b. Sa'd)
4. Ebu Abdullah Hişam b. Hassan el-Ezdi (Hişam b. Hassan)
5. Ebu Muhammed Ravh b. Ubade el-Kaysî (Ravh b. Ubade b. Alâ b. Hasan b. Amr b. Mersed)
Konular:
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği
عبد الرزاق عن إبراهيم بن عمر قال : أخبرني وهب ابن مانوس قال : سمعت سعيد بن جبير يحدث عن ابن عباس : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان إذا رفع رأسه من الركوع قال : سمع الله لمن حمده ثم يقول : اللهم ! ربنا (و) لك الحمد ملا السموات وملا الارض وملا ما شئت من شئ بعد.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
90005, MA002908
Hadis:
عبد الرزاق عن إبراهيم بن عمر قال : أخبرني وهب ابن مانوس قال : سمعت سعيد بن جبير يحدث عن ابن عباس : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان إذا رفع رأسه من الركوع قال : سمع الله لمن حمده ثم يقول : اللهم ! ربنا (و) لك الحمد ملا السموات وملا الارض وملا ما شئت من شئ بعد.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Salât 2908, 2/165
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
Konular:
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği