Giriş

Bize Hüseyin b. Hureys, ona (Ebu Abdullah) Fadl b. Musa, ona Hüseyin b. Vâkid (el-Mervezî), ona da Amr'ın (b. Dinar el-Cümahî) rivayet ettiğine göre (Ebu Abdullah) Cabir (b. Abdullah el-Ensârî) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav), Abdullah b. Übey'le ilgili olarak emir buyurdu ve onu, kabrinden çıkarttı. Onun başını, iki dizinin üzerine koydu ve üzerine tükürüğünden üfürüp ona, kendi gömleğini giydirdi." [Cabir, devamla dedi ki: "Allah en iyisini bilir ama onun cenaze namazını da kıldı."]


    Öneri Formu
19113 N002022 Nesai, Cenâiz, 92

Bize Yahya b. Bukeyr, ona Leys, ona Ukayl rivayet etti, başkası ise: Bana Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona İbn Abbas’ın rivayet ettiğine göre Ömer b. el-Hattab (r.a) dedi ki: Abdullah b. Ubeyy b. Selûl ölünce cenaze namazını kıldırmak üzere Rasulullah (sav) davet edildi. Rasulullah (sav) (namaz için) durunca, ben onun önüne atıldım ve dedim ki :'Ey Allah’ın Rasulü, İbn Ubeyy’in namazını mı kıldıracaksın? Hâlbuki o, filan günde şunları, şunları söylemişti.' (Ömer devamla) dedi ki: Ona söylediklerini saydım. Rasulullah (sav) gülümsedi ve: "Benden biraz uzak dur, kenara çekil" buyurdu. Ben ona çok ısrar edince: "Ben seçim yapmakta serbest bırakılınca, ben de tercihimi yaptım. Eğer yetmiş defadan fazla ona mağfiret dilediğim takdirde günahlarının bağışlanacağını bilsem, ben de ona yetmiş defadan fazla mağfiret dilerdim" buyurdu. (Ömer devamla) dedi ki: Rasulullah (sav) onun cenaze namazını kıl(dır)dı, sonra da ayrılıp gitti. Aradan fazla zaman geçmeden Berâe (Tevbe) sûresinden o iki âyet: 'Onlardan ölen hiçbir kimsenin namazını asla kılma…fâsık olarak öldüler' (Tevbe 9/84) nâzil oldu. (Ömer) dedi ki: Daha sonra Rasulullah’a (sav) karşı bu şekildeki cüretkârlığıma şaştım. Allah ve Rasulü elbette en iyi bilendir.


    Öneri Formu
32031 B004671 Buhari, Tefsir, (Tevbe) 12


Açıklama: Elbani vasiyyet ziyadesiyle münker olduğunu ifade etmiştir

    Öneri Formu
271540 İM001524-2 İbn Mâce, Cenâiz, 31


    Öneri Formu
29269 N001901 Nesai, Cenâiz, 40

Bize Abd b. Humeyd, ona Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Muhammed b. İshak, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Abdullah b. Abbas'ın (r. anhümâ) rivayet ettiğine göre Ömer b. Hattab (ra) şöyle demiştir: Abdullah b. Übey öldüğünde Rasûlullah (s.a.v.), onun cenaze namazına çağrıldı. O (sav) da kalkıp gitti. Namaz kılmak için cenazenin karşısına geçince yerimden kalkarak göğsü hizasına dikildim ve 'Ya Rasulallah! Yaşarken falan falan günlerde şöyle şöyle diyen Allah'ın düşmanı Abdullah b. Übey’in cenaze namazını mı kılacaksın?' Bu sözlerim karşısında Rasulullah (sav) tebessüm etti. Bu konuda sözü uzatınca dedi ki: "Benden biraz geri dur, ey Ömer! Şüphesiz ki ben, serbest bırakıldım ve bir tercihte bulundum. Zira bana 'Onlar (münafıklar) için ister af dile, ister dileme. Onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek.' (Tevbe 2/80) buyruldu. Eğer yetmiş kezden fazla af dilediğimde bağışlanacağını bilsem kesinlikle dilerdim." Ardından onun cenaze namazını kıldı ve onunla birlikte yürüdü, defin işi bitinceye kadar kabrinin başında durdu. Allah ve Rasulü (sav), doğrusunu bilirken Rasûlullah'a (sav) karşı olan bu cesaretim sebebiyle şaşarım halime! Vallahi, az bir zaman geçmişti ki şu iki ayet nazil oldu: 'Onlardan ölen hiç biri üzerine asla namaz kılma; kabri başında da durma. Çünkü onlar, Allah ve Resûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler. Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor.' (Tevbe 9/84-85) Bundan sonra Rasulullah (sav), vefat edinceye kadar hiçbir münafığın cenaze namazını kılmadı, kabrinin başında da durmadı. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: Bu, hasen sahih garib bir hadistir.


    Öneri Formu
18582 T003097 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 9

Bize Muhammed b. Abdullah b. Mübarek, ona Huceyn b. Müsenna, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da Abdullah b. Abbas’ın (r. anhümâ) rivayet ettiğine göre Ömer b. Hattab (ra) şöyle demiştir: Abdullah b. Übey öldüğünde Rasûlullah (s.a.v.), onun cenaze namazına çağrıldı. Rasulullah (sav) cenaze namazını kılmak için kalkınca karşısına atıldım ve ‘Ya Rasulallah! Übey b. Selül’ün cenaze namazını kılacaksın. Oysa o, şu şu günlerde, şöyle şöyle söylemişti.’ diyerek yaptıklarını saymaya başladım. Bu sözlerim karşısında Rasulullah (sav) tebessüm etti ve "Benden biraz geri dur, ey Ömer!" dedi. Kendisine karşı sözü uzatınca da "Şüphesiz ki ben, serbest bırakıldım ve bir tercihte bulundum. Eğer yetmiş kezden fazla af dilediğimde bağışlanacağını bilsem kesinlikle dilerdim." dedi. Ardından onun cenaze namazını kıldı. Derken az bir zaman geçmişti ki Berâe (Tevbe) Suresi’nden iki ayet indi. 'Onlardan ölen hiç biri üzerine asla namaz kılma; kabri başında da durma. Çünkü onlar, Allah ve Resûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler. Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor.' (Tevbe 9/84-85) Allah ve Rasulü (sav), doğrusunu bilirken o gün Rasûlullah'a (s.a.v.) karşı olan bu cesaretime daha sonra şaşırmışımdır!


    Öneri Formu
18968 N001968 Nesai, Cenâiz, 69


    Öneri Formu
18681 B005796 Buhari, Libâs, 8