Giriş

Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Şu beş sınıf dışında zengin olanlara sadaka helâl değildir. Bunlar: Allah yolunda savaşanlar, zekât toplamakla görevli olanlar, borçlular, parası ile sadaka malını satın alanlar ve fakir komşusu bulunan zenginlerdir ki, fakire verilen sadakayı bu fakir, komşusu zengine hediye ettiğinde, bu ona helâldir."


Açıklama: Verilen sadaka malını zenginin para ile satın alması câizdir. Bu durumda zengin, sadaka malına, satın alma yoluyla malik olmaktadır. Ancak zenginin verdiği malı satın alması, toplumda hoş karşılanmayacağından, mekruh görülmüştür. Fakir komşunun, kendisine gelen ve sadaka malı olan yiyecek veya giyeceklerden zaman zaman zengin komşusuna hediye etmesi ve bu hediyeyi zenginin kabul etmesi de câizdir. Çünkü o artık sadaka değil, hediyedir.

    Öneri Formu
10897 D001635 Ebu Davud, Zekat, 25

Bize el-Hasan b. Ali, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar ona Ebu Saîd el-Hudrî Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurdu dediği ve önceki hadisi zikrettiği rivayet edilmiştir. [Ebû Davud dedi ki: Hadisi İbn Uyeyne de Zeyd’den Mâlik'in rivayeti gibi rivayet etmiştir. Sevrî de onu Zeyd’den rivayet etmiş, Zeyd şöyle demiştir: Güvenilir bir kişi bana Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti.]


    Öneri Formu
10898 D001636 Ebu Davud, Zekat, 25

Bize Muhammed b. Avf et-Tâî, ona el-Firyabî, ona Süfyan, ona İmran el-Bârikî, ona Atiyye, ona Ebu Saîd el-Hudrî Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Zenginin sadaka alması helâl değildir. Ancak (zengin de olsalar) Allah yolundakiler ve yolda kalmış olanlar ile fakir bir komşunun kendisine verilen sadakayı sana hediye etmesi veya sana davet vermesi hâli müstesna." [Ebû Davud dedi ki: Firâs ile İbn Ebu Leyla Atiyye'den o da Ebu Said'den o da Peygamber'den (sav) benzerini rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
10899 D001637 Ebu Davud, Zekat, 25


    Öneri Formu
10892 D001630 Ebu Davud, Zekât, 24


    Öneri Formu
10895 D001633 Ebu Davud, Zekat, 24


    Öneri Formu
106939 MŞ010633 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Zekat, 96


    Öneri Formu
107104 MŞ010750 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Zekat, 116

Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim-, ona Eyyûb, ona İkrime b. Hâlid, ona da Mâlik b. Evs b. Hadesân şöyle demiştir: Abbas ve Ali, biri diğerinden davacı olarak Ömer’in yanına geldi. Abbas “benimle bunun arasında hüküm ver” dedi. Diğer insanlar da “aralarında ayırt edici hüküm ver” dediler. Ömer “hayır, aralarında ayırt edici hüküm vermem. Çünkü her ikisi de Rasulullah’ın (sav) "bize mirasçı olunmaz, biz geriye ne bırakırsak, o bir sadakadır" buyurduğunu biliyorlar” dedi. (Ravi) der ki: Zührî rivayetinde (Hz. Ömer) şöyle demiştir: O toprakların tasarrufu Rasulullah'a (sav), aitti. Rasulullah oradan hane halkının temel ihtiyaçlarını giderdikten sonra arta kalanının (ganimet) malları gibi taksim etti. Ondan sonra oranın tasarrufu Ebu Bekir'e, ondan sonra da bana geçti. Ben de o topraklarda onun yaptığının aynısını yaptım. Sonra bu ikisi gelip benden, Rasulullah’ın (sav), Ebu Bekir’in ve benim tasarrufumda olan şeyin tasarruf hakkını kendilerine vermemi istediler. Ben de onu kendilerine verdim ve bu şekilde tasarrufta bulunacaklarına dair onlardan söz aldım. Sonra ikisi yanıma gelerek, bu (Abbas) “bana kardeşimin oğlundan düşen payımı ver” diyor, bu diğeri (Ali) ise “eşimden bana düşen payımı ver” diyor. Orayı onlar Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve benim yaptığım gibi tasarrufta bulunmak üzere isterlerse, oranın tasarruf hakkını kendilerine veririm. Eğer bunu kabul etmezlerse bu husustaki külfetten kurtulmuş olurlar. Sonra da "Bilin ki ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri, Allah’a, Rasûlüne, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir." (Enfâl, 8/41) İşte bu arazi de burada adı geçenlere ait bir haktır. "Sadakalar (zekât) ancak fakirlere, yoksullara, onu toplamakla görevlendirilenlere, kalpleri alıştırılmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yolunda harcamaya… mahsustur." (Tevbe, 60) Bu (zekât) da burada adı geçenlere verilir. "Allah’ın onlardan Rasulüne verdiği fey’e gelince, siz onun için ne at oynattınız, ne de deveye bindiniz." (Haşr, 6) Zührî der ki: Bu fey, Rasulullah’a (sav) tahsis edilmiş haktır. (Buralar) ise Araplara ait kasabalar, Fedek, şurası ve şurasıdır. "Allah’ın fethedilen ülkeler ahalisinden Rasülüne verdiği fey, Allah’a, Rasule, yoksullara ve yolda kalanlara verilir." (Haşr, 7). Ayrıca "(O fey’) yurtlarından ve mallarından çıkartılıp uzaklaştırılmış olan ve Allah’ın lütuf ve rızasını isteyen Allah’a ve Rasûlüne yardım eden… fakir muhacirler içindir." (Haşr, 8) "…onlardan sonra gelenler…" (Haşr, 10) İşte bu ayet de bütün insanları kapsamış olmaktadır. Müslümanlar içinde, bu malda bir hakkı –yahut bir payı- olmayan hiçbir kimse yoktur. Ancak sizin sahibi olduğunuz köleleriniz bunun dışındadır. Şayet Allah’ın izniyle ömrüm vefa ederse, her Müslümana hakkı –ya da “payı” dedi- mutlaka verilecektir.


    Öneri Formu
28136 N004153 Nesai, Fey', 38


    Öneri Formu
10896 D001634 Ebu Davud, Zekât, 24


    Öneri Formu
10900 D001638 Ebu Davud, Zekât, 26