134 Kayıt Bulundu.
Bize Şeyban b. Ebu Şeybe, ona Süleyman b. Muğîra, ona Humeyd b. Hilal, ona da Ebu Râfi', Ebu Hureyre'nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Cüreyc bir manastırda ibadet ediyordu. Derken annesi geldi. Humeyd demiş ki: Rasulullah'ın (sav) (Cüreyc'in) annesi onu çağırdığı vakit, elini nasıl kaşının üstüne koyduğunu, sonra başını ona kaldırarak çağırdığını göstermesini Ebu Hureyre'nin nasıl gösterdiğini bize Ebu Râfi' tarif etti. Annesi şöyle demiş: Ey Cüreyc! Ben senin annenim, benimle konuş. Annesi (annesinin sözleri) o namazda bulunduğu ana denk gelmişti. Cüreyc, Allah'ım! Biri annem, biri namazım demiş ve namazını tercih etmiş. Bunun üzerine annesi dönmüş. Sonra ikinci defa tekrar gelerek; ya Cüreyc! Ben senin annenim. Benimle konuş demiş. Cüreyc; Allah'ım! Biri annem, biri namazım demiş ve (yine) namazını tercih etmiş. Annesi de Allah'ım! Şüphesiz bu Cüreyc benim oğlumdur. Kendisiyle konuştum fakat o benimle konuşmayı kabul etmedi. Allah'ım! Ona fahişeleri göstermedikçe canını alma demiş. Humeyd; annesi onun fahişe fitnesine düşmesi için dua etseydi, bu fitneye düşerdi demiştir. Bir koyun çobanı onun (Cüreyc'in) manastırına sığınırmış. Derken köyden bir kadın çıkmış ve çoban bu kadınla zina etmiş. Kadın hamile kalmış ve bir oğlan doğurmuş. Kendisine bu ne demişler. Şu manastırın sahibindendir demiş. Bunun üzerine köylüler baltalarıyla, bel kürekleriyle gelmişler ve Cüreyc'e seslenmişler. Fakat onu namaz kılarken bulmuşlar. Bu sebeple onlarla konuşmamış. (Köylüler) Manastırını yıkmağa başlamışlar. Bunu görünce yanlarına inmiş. Kendisine; şu kadına sor demişler. O da gülümsemiş. Sonra bebeğin başını sıvazlayarak; senin baban kim demiş. Bebek; benim babam koyun çobanıdır demiş. Köylüler çocuktan bunu işitince (Cüreyc'e); senin manastırından yıktığımız yeri altın ve gümüşle bina edelim demişler. O; hayır! Fakat siz onu eskisi gibi toprakla yapın demiş. Sonra manastıra çıkmış."
Bize Said b. Mansur, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Muhammed b. Şihab ez-Zührî, ona da Urve b. Zübeyr, ona da Aişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etti: Sa'd b. Ebu Vakkas ile Abd b. Zem'a, Zema'nın cariyesinin oğlu (Abdurrahman'ın nesebinin tesbiti) hakkında (aralarında çıkan) anlaşmazlığı halletmesi için Rasulullah'a (sav) başvurdular. Sa'd (ra) dedi ki: Kardeşim Utbe, Mekke'ye vardığım zaman Zem'a'nın cariyesinin oğluna bakmamı ve onu (yanıma) almamı bana vasiyet etti. Çünkü o (çocuk) kardeşimin oğludur. Abdullah b. Zem'a da (o) benim kardeşimdir, babamın cariyesinin oğludur ve babamın yatağında doğmuştur, diye iddiada bulundu. Rasulullah da (sav) çocuğun Utbe'ye açıkça benzediğini gördü. Bunun üzerine; "çocuk doğduğu yatağa aittir. Zina edene de mahrumiyet vardır. Ey Sevde, sen bundan sonra bu çocuğa gözükme" buyurdu. [Müsedded hadisine şunu da ilâve etti: "Ey Abd, bu senin kardeşindir," buyurdu.]