129 Kayıt Bulundu.
Bize el-Hasan b. Ali, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona da ez-Zührî önceki hadîsi aynı isnad ve mana ile rivayet etti. Bu rivayette "adam tariz yoluyla çocuğu reddediyordu cümlesi de vardır."
Açıklama: İlgili rivayet için bk. D002260.
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebû Seleme, ona da Ebu Hureyre (ra) rivayet etmiştir: "Bir bedevî Hz. Peygamber'e (sav) gelerek, karım siyah bir oğlan doğurdu. Ben bu çocuğu kabul etmiyorum dedi." [Sonra Ebu Hureyre, bir önceki hadisi aynı manada zikretti.]
Açıklama: Rivayetin tamamı için bk. D002260.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Leys, ona İbn Şihab, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Sa'd b. Ebu Vakkas ile Abd b. Zem'a bir erkek çocuğun nesebi hakkında münakaşa ettiler. Bunun üzerine Sa'd: "Ey Allah'ın Rasulü! Bu çocuk kardeşim Utbe b. Ebu Vakkas'ın çocuğudur. Bunun nesebinin kendisine ilhak edilmesini bana vasiyet etmiştir. Bakınız nasıl da ona benziyor" dedi. Abd b. Zem'a ise şöyle dedi: "Bu benim kardeşimdir, babamın döşeği üzerinde babamın cariyesinden doğmuştur" dedi. Rasulullah (sav): "Çocuğun kime benzediğine bakınca, onun Utbe'ye çok benzediğini gördü ve "Ey Abd, o, sana aittir. Çocuk (doğduğu) döşek sahibinindir. Zina edene de mahrumiyet vardır. Ey Sevde bt. Zem’a, Artık sen de Abdurrahman'ın yanında örtün" buyurdu. Abdurrahman da artık bir daha Sevde'yi görmedi.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Hz. Peygamber'in (sav) Hanımı Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Utbe kardeşi Sa'd (b. Ebu Vakkâs)'a “Zem'a'nın cariyesinin doğan (Abdurrahman), benim çocuğumdur, Bu çocuğu himayene al” diye vasiyet etti. Mekke'nin fethedildiği sene Mekke'ye varıldığında, Sa'd b. Ebu Vakkâs bu çocuğu aldı ve “bu çocuk kardeşimin oğludur. Nesebimize katılması konusunda kardeşim bana vasiyet etmiştir” dedi. Abd b. Zem'a da ayağa kalkıp “bu, benim kardeşimdir, babamın cariyesinin oğlu olup babamın döşeğinde doğmuştur” dedi. Her iki taraf iddialarını Hz. Peygamber'e taşıdılar. Sa'd b. Ebu Vakkâs “Ey Allah'ın Rasûlü, bu çocuk kardeşimin oğludur. Nesebimize katılması konusunda kardeşim bana vasiyet etmiştir” dedi. Abd b. Zem'a da “bu, benim kardeşimdir, babamın cariyesinin oğlu olup babamın döşeğinde doğmuştur” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Ey Abd b. Zem'a, bu çocuk senin kardeşindir" dedi, ardından "çocuk (doğduğu) döşeğe aittir. Zina eden erkeğe de mahrumiyet düşer" buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (sav) çocuğun Utbe'ye benzediğini görünce eşi Sevde bt. Zem'a'ya "ey Sevde! Bundan sonra sen de Abdurrahman'ın yanında örtün" buyurdu. Abdurrahman, bu vakitten sonra vefat edinceye kadar, Sevde'yi örtüsüz olarak görmedi.
Bize İsmail, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Hz. Peygamber'in (sav) Hanımı Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Utbe b. Ebu Vakkâs kardeşi Sa'd b. Ebu Vakkâs'a “Zem'a'nın cariyesinin doğan (Abdurrahman), benim çocuğumdur, Bu çocuğu himayene al” diye vasiyet etti. Mekke'nin fethedildiği sene Mekke'ye varıldığında, Sa'd b. Ebu Vakkâs bu çocuğu aldı ve “bu çocuk kardeşimin oğludur. Nesebimize katılması konusunda kardeşim bana vasiyet etmiştir” dedi. Abd b. Zem'a da ayağa kalkıp “bu, benim kardeşimdir, babamın cariyesinin oğlu olup babamın döşeğinde doğmuştur” dedi. Her iki taraf iddialarını Hz. Peygamber'e taşıdılar. Sa'd b. Ebu Vakkâs “Ey Allah'ın Rasûlü, bu çocuk kardeşimin oğludur. Nesebimize katılması konusunda kardeşim bana vasiyet etmiştir” dedi. Abd b. Zem'a da “bu, benim kardeşimdir, babamın cariyesinin oğlu olup babamın döşeğinde doğmuştur” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Ey Abd b. Zem'a, bu çocuk senin kardeşindir" dedi, ardından "çocuk (doğduğu) döşeğe aittir. Zina eden erkeğe de mahrumiyet düşer" buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (sav) çocuğun Utbe'ye benzediğini görünce eşi Sevde bt. Zem'a'ya "ey Sevde! Bundan sonra sen de Abdurrahman'ın yanında örtünü üzerine al, örtün" buyurdu. Abdurrahman, bu vakitten sonra vefat edinceye kadar, Sevde'yi örtüsüz olarak görmedi.
Bana Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Âişe (r.anha); (T) Yine bize Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Utbe b. Ebu Vakkâs, kardeşi Sa'd b. Ebu Vakkâs'a, “o çocuk benim oğlumdur” diyerek Zem'a'nın cariyesinin oğlunu alması için vasiyet etmişti. Rasulullah (sav) fetih zamanında Mekke'ye gelince Sa'd b. Ebu Vakkâs, Zem'a'nın cariyesinin oğlunu tutup Hz. Peygamber'e getirdi. Onunla birlikte Abd b. Zem'a da geldi. Sa'd b. Ebu Vakkâs “bu benim kardeşimin oğludur. Kardeşim bana onun kendi oğlu olduğunu ve nesebinin kendisine katılmasını bana vasiyet etti” dedi. Abd b. Zem'a da “Ey Allah'ın Rasulü, bu benim kardeşimdir. Zem'a'nın cariyesinin oğlu olup babam Zem'a'nın döşeğinde doğmuştur” dedi. Rasûlullah (sav), Zem'a'nın cariyesinin oğluna baktı ve Utbe b. Ebu Vakkâs'a çok benzeyen bir insan olduğunu gördü. Buna rağmen "ey Abd b. Zem 'a, bu çocuk sana âit, senin kardeşindir. Çünkü o, Zem'a'nın döşeği üzerinde doğmuştur" buyurdu. Çocuğun simasının Utbe b. Ebu Vakkâs'a benzemesinden dolayı Sevde'ye de "Ey Sevde, Sen de bu çocuğun yanında örtün" buyurdu. İbn Şihâb der ki: Âişe, Hz. Peygamber'in "çocuk doğduğu yatağa aittir. zina eden erkeğe ise (babalık) mahrumiyeti düşer" buyurduğunu rivayet etmiştir. Yine İbn Şihâb der ki: Ebu Hureyre "çocuk doğduğu yatağa aittir. zina eden erkeğe ise (babalık) mahrumiyeti düşer" sözünü yüksek sesle ifade ederdi.
Abdurrezzâk der ki: Bize İbn Cüreyc, ona Yezîd b. Abdullah b. Usame b. Hâd, ona Muhammed b. İbrahim b. Hâris et-Teymî, ona Süleymân b. Yesâr, ona da Abdullah b. Ebu Ümeyye şöyle rivayet etmiştir: Bir kadının kocası vefat etmişti. Bunun üzerine bir adam onunla evlenmek istedi (ve bu niyetini kendisine ima etti). Kadın, önceki kocasına ait bekleme süresi (iddet) dolunca – dört ay on gün – hamile olduğu hâlde doğum yaptı. Adam 'Bu da nedir şimdi?' dedi. Kadın da 'Bu çocuk sendendir' dedi. Adam 'Hayır, vallahi bu çocuk benden değildir' dedi. Bu durum Ömer b. el-Hattâb’a ulaştı. Kadını çağırttı ve ona sordu. Kadın 'Vallahi bu onun çocuğudur' dedi. Hz. Ömer, kadın hakkında soruşturma yaptı, ama onun hakkında hayırdan başak bir şey söylenmedi. Bunun üzerine Ömer bu işe hayret etti. Daha sonra câhiliye dönemini yaşamış bazı kadınlara haber gönderip bir araya getirdi ve kadının durumunu onlara anlattı. İçlerinden biri kadına 'Adet görür müydün?' dedi. Kadın 'Evet' dedi. Bunun üzerine kadın şöyle dedi: Bu kadının durumunu anladım. O, ilk kocasından hamile kalmıştı ama karnındaki cenin düşükte kalmış, kanlı akıntı olarak dışa atılmış gibi olmuştu. Fakat aslında cenin rahimde kalmıştı. İkinci kocasıyla cinsel ilişkiye girdiğinde, onun suyu (menisi) rahimdeki cenine ulaştı, o da canlandı, hareket etti ve bu sebeple artık kadın kan görmedi (adet kesildi). Bu çocuk işte o çocuktur. Doğum da dokuz ayı tamamlayınca gerçekleşti. Diğer kadınlar 'Doğru söyledi. Bu iş böyledir' dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer, o adam ile kadın arasında ayırma kararı verdi ve 'Sizi ayırmam, size bir kin ya da düşmanlıktan dolayı değildir. Sizi araştırdım, hakkınızda hep hayır işittim. Ancak ben kadınların ihtiyatlı olmalarını, (iddet sürelerini tam ve sabırlı şekilde beklemelerini) ve nikah için acele davranmamalarını sağlamak istedim' dedi."