حَدَّثَنَا الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا مَعْنٌ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أَيُّمَا رَجُلٍ أُعْمِرَ عُمْرَى لَهُ وَلِعَقِبِهِ فَإِنَّهَا لِلَّذِى يُعْطَاهَا لاَ تَرْجِعُ إِلَى الَّذِى أَعْطَاهَا لأَنَّهُ أَعْطَى عَطَاءً وَقَعَتْ فِيهِ الْمَوَارِيثُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَهَكَذَا رَوَى مَعْمَرٌ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ مِثْلَ رِوَايَةِ مَالِكٍ . وَرَوَى بَعْضُهُمْ عَنِ الزُّهْرِىِّ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ « وَلِعَقِبِهِ » . و روي هذا الحديث من غير وجه عن جابر عن النبي صلى الله عليه و سلم قال « العُمْرَى جائزة لأهلها » و ليس فيها لعقبه . و هذا حديث حسن صحيح. وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ قَالُوا إِذَا قَالَ هِىَ لَكَ حَيَاتَكَ وَلِعَقِبِكَ . فَإِنَّهَا لِمَنْ أُعْمِرَهَا لاَ تَرْجِعُ إِلَى الأَوَّلِ . وَإِذَا لَمْ يَقُلْ لِعَقِبِكَ فَهِىَ رَاجِعَةٌ إِلَى الأَوَّلِ إِذَا مَاتَ الْمُعْمَرُ . وَهُوَ قَوْلُ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىِّ . وَرُوِىَ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْعُمْرَى جَائِزَةٌ لأَهْلِهَا » . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ. قَالُوا إِذَا مَاتَ الْمُعْمَرُ فَهِىَ لِوَرَثَتِهِ. وَإِنْ لَمْ تُجْعَلْ لِعَقِبِهِ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ .
Bize el-Ensarî, ona Ma'n, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona da Cabir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kime kaydı hayat şartıyla kendisine ve kendisinden sonra da çocuklarına bir şey hibe edilirse o şey, verilen kişiye ait olur ve hibede bulunan kişiye geri dönmez. Çünkü o, artık mirasa konu olmuş olan bir bağışta bulunmuştur."
Ebu İsa der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Mamer ve bir çok kişi Zührî'den, Malik tarafından yapılan rivayetin aynısını nakletmişlerdir. Bazıları ise "kendisinden sonra da çocuklarına" kaydına yer vermeden Zührî'den bunu rivayet etmişlerdir. Bu hadis Cabir'den bir çok tarikle "Umrâ, caizdir. Hibe edilen mal, bu yolla bağışlanan kişiye aittir." şeklinde "kendisinden sonra da çocuklarına" kaydı olmaksızın nakledilmiştir. Bu, hasen sahih bir hadistir. Uygulamanın bu hadis göre olduğunu söyleyen bazı ilim ehli şöyle demiştir: Umrâ yoluyla hibede bulunan kişi “bu mal, yaşadığın sürece senin, senden sonra da çocuklarının mülküdür” dediği zaman hibe edilen mal, umrâ yoluyla hibe edilen kişinin mülkiyetine geçmiştir ve sonrasında ilk sahibine geri dönmez. Fakat “senden sonra da çocuklarının” kaydını ifade etmezse umrâ yoluyla hibe edilen kişi öldüğünde söz konusu hibe edilen mal, ilk sahibinin mülkiyetine geri döner. Bu görüş Malik b. Enes ve Şafii'ye ait bir görüştür.
"Umrâ, caizdir. Hibe edilen mal, bu yolla bağışlanan kişiye aittir." hadisi Hz. Peygamber'den (sav) Bir çok tarikle rivayet edilmiştir. Dolayısıyla diğer bazı ilim ehline göre de uygulama, bu hadise göredir. Onlar “umrâ yoluyla hibe eden kişi 'senden sonra da çocuklarının olsun' kaydını şart koşmasa bile umrâ yoluyla hibe edilen kişi vefat ettiğinde, söz konusu hibe edilen mal, ölen bu kişinin varislerine intikal eder” demişlerdir. Bu da Süfyan es-Sevrî, Ahmed ve İshak'ın görüşüdür.
Açıklama: Umrâ; bağışlayanın veya lehine bağışta bulunulan kişinin hayatıyla sınırlı olmak kaydıyla yapılan bir hibe türüdür. Burada ilgili rivayetin mutlak ve mukayyet halinin kaynaklık ettiği içtihat farklılıklarına dikkat çekilmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18494, T001350
Hadis:
حَدَّثَنَا الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا مَعْنٌ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أَيُّمَا رَجُلٍ أُعْمِرَ عُمْرَى لَهُ وَلِعَقِبِهِ فَإِنَّهَا لِلَّذِى يُعْطَاهَا لاَ تَرْجِعُ إِلَى الَّذِى أَعْطَاهَا لأَنَّهُ أَعْطَى عَطَاءً وَقَعَتْ فِيهِ الْمَوَارِيثُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَهَكَذَا رَوَى مَعْمَرٌ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ مِثْلَ رِوَايَةِ مَالِكٍ . وَرَوَى بَعْضُهُمْ عَنِ الزُّهْرِىِّ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ « وَلِعَقِبِهِ » . و روي هذا الحديث من غير وجه عن جابر عن النبي صلى الله عليه و سلم قال « العُمْرَى جائزة لأهلها » و ليس فيها لعقبه . و هذا حديث حسن صحيح. وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ قَالُوا إِذَا قَالَ هِىَ لَكَ حَيَاتَكَ وَلِعَقِبِكَ . فَإِنَّهَا لِمَنْ أُعْمِرَهَا لاَ تَرْجِعُ إِلَى الأَوَّلِ . وَإِذَا لَمْ يَقُلْ لِعَقِبِكَ فَهِىَ رَاجِعَةٌ إِلَى الأَوَّلِ إِذَا مَاتَ الْمُعْمَرُ . وَهُوَ قَوْلُ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىِّ . وَرُوِىَ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْعُمْرَى جَائِزَةٌ لأَهْلِهَا » . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ. قَالُوا إِذَا مَاتَ الْمُعْمَرُ فَهِىَ لِوَرَثَتِهِ. وَإِنْ لَمْ تُجْعَلْ لِعَقِبِهِ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ .
Tercemesi:
Bize el-Ensarî, ona Ma'n, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona da Cabir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kime kaydı hayat şartıyla kendisine ve kendisinden sonra da çocuklarına bir şey hibe edilirse o şey, verilen kişiye ait olur ve hibede bulunan kişiye geri dönmez. Çünkü o, artık mirasa konu olmuş olan bir bağışta bulunmuştur."
Ebu İsa der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Mamer ve bir çok kişi Zührî'den, Malik tarafından yapılan rivayetin aynısını nakletmişlerdir. Bazıları ise "kendisinden sonra da çocuklarına" kaydına yer vermeden Zührî'den bunu rivayet etmişlerdir. Bu hadis Cabir'den bir çok tarikle "Umrâ, caizdir. Hibe edilen mal, bu yolla bağışlanan kişiye aittir." şeklinde "kendisinden sonra da çocuklarına" kaydı olmaksızın nakledilmiştir. Bu, hasen sahih bir hadistir. Uygulamanın bu hadis göre olduğunu söyleyen bazı ilim ehli şöyle demiştir: Umrâ yoluyla hibede bulunan kişi “bu mal, yaşadığın sürece senin, senden sonra da çocuklarının mülküdür” dediği zaman hibe edilen mal, umrâ yoluyla hibe edilen kişinin mülkiyetine geçmiştir ve sonrasında ilk sahibine geri dönmez. Fakat “senden sonra da çocuklarının” kaydını ifade etmezse umrâ yoluyla hibe edilen kişi öldüğünde söz konusu hibe edilen mal, ilk sahibinin mülkiyetine geri döner. Bu görüş Malik b. Enes ve Şafii'ye ait bir görüştür.
"Umrâ, caizdir. Hibe edilen mal, bu yolla bağışlanan kişiye aittir." hadisi Hz. Peygamber'den (sav) Bir çok tarikle rivayet edilmiştir. Dolayısıyla diğer bazı ilim ehline göre de uygulama, bu hadise göredir. Onlar “umrâ yoluyla hibe eden kişi 'senden sonra da çocuklarının olsun' kaydını şart koşmasa bile umrâ yoluyla hibe edilen kişi vefat ettiğinde, söz konusu hibe edilen mal, ölen bu kişinin varislerine intikal eder” demişlerdir. Bu da Süfyan es-Sevrî, Ahmed ve İshak'ın görüşüdür.
Açıklama:
Umrâ; bağışlayanın veya lehine bağışta bulunulan kişinin hayatıyla sınırlı olmak kaydıyla yapılan bir hibe türüdür. Burada ilgili rivayetin mutlak ve mukayyet halinin kaynaklık ettiği içtihat farklılıklarına dikkat çekilmektedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 15, 3/632
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Yahya Ma'n b. İsa el-Kazzâz (Ma'n b. İsa b. Ma'n)
6. Ebu Musa İshak b. Musa el-Ensari (İshak b. Musa b. Abdullah b. Musa b. Abdullah b. Yezid)
Konular:
İnfak, Allah yolunda
İnfak, Bağış
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3822, M002305
Hadis:
وَحَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ - وَهُوَ ابْنُ رُفَيْعٍ - عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ خَرَجْتُ لَيْلَةً مِنَ اللَّيَالِى فَإِذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَمْشِى وَحْدَهُ لَيْسَ مَعَهُ إِنْسَانٌ قَالَ فَظَنَنْتُ أَنَّهُ يَكْرَهُ أَنْ يَمْشِىَ مَعَهُ أَحَدٌ - قَالَ - فَجَعَلْتُ أَمْشِى فِى ظِلِّ الْقَمَرِ فَالْتَفَتَ فَرَآنِى فَقَالَ
"مَنْ هَذَا." فَقُلْتُ أَبُو ذَرٍّ جَعَلَنِى اللَّهُ فِدَاءَكَ. قَالَ
"يَا أَبَا ذَرٍّ تَعَالَهْ." قَالَ فَمَشَيْتُ مَعَهُ سَاعَةً فَقَالَ
"إِنَّ الْمُكْثِرِينَ هُمُ الْمُقِلُّونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِلاَّ مَنْ أَعْطَاهُ اللَّهُ خَيْرًا فَنَفَحَ فِيهِ يَمِينَهُ وَشِمَالَهُ وَبَيْنَ يَدَيْهِ وَوَرَاءَهُ وَعَمِلَ فِيهِ خَيْرًا." قَالَ فَمَشَيْتُ مَعَهُ سَاعَةً فَقَالَ
"اجْلِسْ هَا هُنَا." قَالَ فَأَجْلَسَنِى فِى قَاعٍ حَوْلَهُ حِجَارَةٌ فَقَالَ لِىَ
"اجْلِسْ هَا هُنَا حَتَّى أَرْجِعَ إِلَيْكَ." قَالَ فَانْطَلَقَ فِى الْحَرَّةِ حَتَّى لاَ أَرَاهُ فَلَبِثَ عَنِّى فَأَطَالَ اللَّبْثَ ثُمَّ إِنِّى سَمِعْتُهُ وَهُوَ مُقْبِلٌ وَهُوَ يَقُولُ
"وَإِنْ سَرَقَ وَإِنْ زَنَى." قَالَ فَلَمَّا جَاءَ لَمْ أَصْبِرْ فَقُلْتُ يَا نَبِىَّ اللَّهِ جَعَلَنِى اللَّهُ فِدَاءَكَ مَنْ تُكَلِّمُ فِى جَانِبِ الْحَرَّةِ مَا سَمِعْتُ أَحَدًا يَرْجِعُ إِلَيْكَ شَيْئًا. قَالَ
"ذَاكَ جِبْرِيلُ عَرَضَ لِى فِى جَانِبِ الْحَرَّةِ فَقَالَ بَشِّرْ أُمَّتَكَ أَنَّهُ مَنْ مَاتَ لاَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا دَخَلَ الْجَنَّةَ. فَقُلْتُ يَا جِبْرِيلُ وَإِنْ سَرَقَ وَإِنْ زَنَى قَالَ نَعَمْ. قَالَ قُلْتُ وَإِنْ سَرَقَ وَإِنْ زَنَى قَالَ نَعَمْ. قَالَ قُلْتُ وَإِنْ سَرَقَ وَإِنْ زَنَى قَالَ نَعَمْ وَإِنْ شَرِبَ الْخَمْرَ."
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona Abdülaziz b. Rufey', ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zer (ra) şöyle rivayet etti: Bir gece dışarı çıkmıştım. Baktım ki Rasulullah (sav), yanında hiç kimse olmadan tek başına yürüyor. Ben, Hz. Peygamber'in kimsenin kendisiyle yürümesini istemediğini düşündüm. Ben de ay ışığında yürümeye başladım. Bir ara Hz. Peygamber döndü ve beni gördü:
"Kim o?" dedi. Ebu Zer! Allah beni sana feda etsin! dedim. O zaman; ya Ebu Zer, yanıma gel" dedi. Yanına gittim, bir müddet O'nunla birlikte yürüdüm. Sonra; "çok mal toplayanlar, kıyamet günü (sevabı) az olanlardır. Yalnız Allah'ın kendisine verdiği malı sağına-soluna, önüne-arkasına bol bol infak eden ve bu malı hayır yolunda harcayanlar müstesna!" buyurdu. Sonra kendisiyle bir müddet daha yürüdüm. Bana;
"şuraya otur!" buyurdu. Beni etrafı taşlık olan bir tümseğe oturttu ve bana; "burada otur, ben gelinceye kadar bekle!" diye tembih etti.
Sonra Hz. Peygamber, kara taşlık arazide yürüdü, sonunda O'nu göremez oldum. Gelmesi biraz gecikti, hatta bu gecikme epey uzun sürdü. Sonra O'nun gelmekte olduğunu gördüm ve gelirken de "hırsızlık yapsa da zina etse de…" diye söylediğini duydum. Yanıma gelince dayanamadım ey Allah'ın elçisi! Allah beni sana feda eylesin; şu taşlığın kenarında kiminle konuşuyordun? Sana birinin cevap verdiğini de işitmedim dedim. Buyurdu ki:
"O, Cibril'di. Taşlık arazinin yanında bana geldi ve Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölenin cennete gireceğini ümmetine müjdele! dedi. Ben ya Cibril! Hırsızlık yapsa da zina etse de mi? diye sordum. Evet dedi. Ben yine; ey Allah'ın elçisi! Hırsızlık yapsa da zina etse de mi? diye sordum. O da tekrar; evet dedi. Ben tekrar; hırsızlık yapsa da zina etse de mi? diye ısrar ettim. O; evet, şarap bile içse! diye ekledi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2305, /386
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Süleyman Zeyd b. Vehb el-Cühenî (Zeyd b. Vehb)
3. Ebu Abdullah Abdulaziz b. Rufey' el-Esedî (Abdulaziz b. Rufey')
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Hırsızlık
İçki, içme cezası
İman
İnfak, Allah yolunda
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
KTB, İMAN
Mal, mal - mülk hırsı
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Zina, cezası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10471, B001467
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَبْدَةُ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ زَيْنَبَ ابْنَةِ أُمِّ سَلَمَةَ { عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ } قَالَتْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلِىَ أَجْرٌ أَنْ أُنْفِقَ عَلَى بَنِى أَبِى سَلَمَةَ إِنَّمَا هُمْ بَنِىَّ . فَقَالَ « أَنْفِقِى عَلَيْهِمْ ، فَلَكِ أَجْرُ مَا أَنْفَقْتِ عَلَيْهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Abde, ona Hişam, babası (Urve b. Zübeyr), ona Zeyneb, ona da Ümmü Seleme (r. anhâ) şöyle demiştir:
Rasulullah'a (sav) dedim ki; 'Ya Rasulallah! Ebu Seleme'nin oğullarına yaptığım nafaka harcamasından dolayı benim için bir sevap var mı? Onlar benim de oğullarım.' Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Onların nafaka harcamasına devam et. Zira sana, onlar için yaptığın harcamanın sevabı vardır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 48, 1/480
Senetler:
1. Ümmü Seleme Zevcü'n Nebi (Hind bt. Huzeyfe b. Muğire)
2. Berra Zeyneb bt. Ümmü Seleme el-Mahzumiyye (Zeyneb bt. Abdullah b. Abdulesed b. Hilal)
3. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
4. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
5. Ebu Muhammed Abde b. Süleyman el-Kufî (Abdurrahman b. Süleyman b. Hacib b. Zürare)
6. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
144604, BS007846
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو زَكَرِيَّا بْنُ أَبِى إِسْحَاقَ الْمُزَكِّى حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ قَالَ : سَمِعْتُ مُوسَى بْنَ طَلْحَةَ يَذْكُرُ عَنْ حَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« خَيْرُ الصَّدَقَةِ مَا كَانَ عَنْ ظَهْرِ غِنًى ، وَالْيَدُ الْعُلْيَا خَيْرٌ مِنَ الْيَدِ السُّفْلَى وَابْدَأْ بِمَنْ تَعُولُ ».
Tercemesi:
Bize Ebu Zekeriya b. Ebu İshak el-Müzekkî, ona Ebu Abdullah Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Abdülvehhab, ona Ebu Nuaym, ona Amr b. Osman, ona Musa b. Talha, ona da Hakim b. Hizam naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Sadakanın hayırlısı ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Sağ (veren) el, sol (alan) elden hayırlıdır. (Sadaka vermeye) geçimini sağladıklarından başla."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Zekât 7846, 8/330
Senetler:
()
Konular:
İnfak, Veren el olmak
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281990, M002311-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ وَأَبُو كُرَيْبٍ - وَاللَّفْظُ لأَبِى كُرَيْبٍ - قَالُوا حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ مُزَاحِمِ بْنِ زُفَرَ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « دِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَدِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ فِى رَقَبَةٍ وَدِينَارٌ تَصَدَّقْتَ بِهِ عَلَى مِسْكِينٍ وَدِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ عَلَى أَهْلِكَ أَعْظَمُهَا أَجْرًا الَّذِى أَنْفَقْتَهُ عَلَى أَهْلِكَ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe (el-Absî) T Züheyr b. Harb T Ebu Küreyb (Muhammed b. Alâ el-Hemdânî) -ki lafızlar Ebu Küreyb'e aittir-, ona Vekî' (b. Cerrah er-Ruâsî), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Müzâhim b. Züfer, ona Mücahid (b. Cebr el-Kuraşî), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah yolunda harcadığın bir dinar, köle azat etmek için harcadığın bir dinar, bir fakire sadaka olarak verdiğin bir dinar, ailenin nafakasına harcadığın bir dinar; bunlar arasında sevabı en büyük olanı ailenin nafakasına harcadığındır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2311, /388
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu Hâris Müzâhim b. Ebu Müzâhim ed-Dabbî (Müzâhim b. Züfer b. Hâris)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, verilecek yerler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281991, M002311-3
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ وَأَبُو كُرَيْبٍ - وَاللَّفْظُ لأَبِى كُرَيْبٍ - قَالُوا حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ مُزَاحِمِ بْنِ زُفَرَ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « دِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَدِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ فِى رَقَبَةٍ وَدِينَارٌ تَصَدَّقْتَ بِهِ عَلَى مِسْكِينٍ وَدِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ عَلَى أَهْلِكَ أَعْظَمُهَا أَجْرًا الَّذِى أَنْفَقْتَهُ عَلَى أَهْلِكَ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe (el-Absî) T Züheyr b. Harb T Ebu Küreyb (Muhammed b. Alâ el-Hemdânî) -ki lafızlar Ebu Küreyb'e aittir-, ona Vekî' (b. Cerrah er-Ruâsî), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Müzâhim b. Züfer, ona Mücahid (b. Cebr el-Kuraşî), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah yolunda harcadığın bir dinar, köle azat etmek için harcadığın bir dinar, bir fakire sadaka olarak verdiğin bir dinar, ailenin nafakasına harcadığın bir dinar; bunlar arasında sevabı en büyük olanı ailenin nafakasına harcadığındır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2311, /388
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu Hâris Müzâhim b. Ebu Müzâhim ed-Dabbî (Müzâhim b. Züfer b. Hâris)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, verilecek yerler
حدثنا حيوة بن شريح قال حدثنا بقية عن بحير عن خالد بن معدان عن المقدام بن معدى كرب أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : إن الله يوصيكم بامهاتكم ثم يوصيكم بأمهاتكم ثم يوصيكم بآبائكم ثم يوصيكم بالأقرب فالأقرب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163358, EM000060
Hadis:
حدثنا حيوة بن شريح قال حدثنا بقية عن بحير عن خالد بن معدان عن المقدام بن معدى كرب أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : إن الله يوصيكم بامهاتكم ثم يوصيكم بأمهاتكم ثم يوصيكم بآبائكم ثم يوصيكم بالأقرب فالأقرب
Tercemesi:
— (Resûlüllah (Sallaüahü Aleyhi ve Selîem) 'in şöyle buyurduğunu, El-Mıkdam îbni Ma'dî Kerib'in işittiği rivayet edilmiştir:
«— Allah, annelerinize iyilik etmenizi emrediyor, sonra annelerinize iyilik etmenizi emrediyor; sonra babalarınıza iyilik etmenizi emrediyor. Sonra en yakın akrabaya, ondan sonra en yakın sırasına göre iyilik etmeyi size emrediyor..»[120]
3, 4 ve 5. hadîs-i şeriflerde ana ve babaya iyilik etmek hususunda gerekli açıklama yapılmış ve annenin hakkına daha çok itina göstermek icab ettiği belirtilmişti. Burada da anneye, babaya ve yakınlık derecelerine göre en yakını tercih ederek akrabaya iyilik etmenin lüzumu ifade buyuruluyor.
R a v i E I - M ı k d a m :
El-Mıkdam ibni Ma'dî Kerib, ashabdan olup, künyesi Ebu Kerîme 'dır. Ebu Yahya da olduğu söylenir. Kendisi hadîs-i şerifler rivayet ettiği gibi, oğlu Yahya ile torunu Salih ve daha başka zevat ondan rivayet etmişlerdir. Hicretin 87. yılında 91 yaşında olduğu halde vefat etti. Allah ondan razı olsun.[121]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 60, /103
Senetler:
1. Ebu Yahya Mikdam b. Ma'dikerib el-Kindî (Mikdam b. Ma'dikerib b. Amr b. Zeyd)
2. Ebu Abdullah Halid b. Ma'dân el-Kilâ'î (Halid b. Ma'dân b. Ebu Küreyb)
3. Ebu Halid Bahîr b. Sa'd es-Suhûlî (Bahîr b. Sa'd)
4. Ebu Muhammed Bakiyye b. Velîd el-Kilâ'î (Bakiyye b. Velîd b. Sâid b. Ka'b b. Harîz)
5. Ebu Abbas Hayve b. Şurayh el-Hadramî (Hayve b. Şurayh b. Yezid)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Haklar, Anne hakkı
Haklar, Baba hakkı
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن مزاحم بن زفر عن مجاهد عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أربعة دنانير دينارا أعطيته مسكينا ودينارا أعطيته في رقبة ودينارا أنفقته في سبيل الله ودينارا أنفقته على أهلك أفضلها الذي أنفقته على أهلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165030, EM000751
Hadis:
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن مزاحم بن زفر عن مجاهد عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أربعة دنانير دينارا أعطيته مسكينا ودينارا أعطيته في رقبة ودينارا أنفقته في سبيل الله ودينارا أنفقته على أهلك أفضلها الذي أنفقته على أهلك
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona Müzahim b. Züfer, ona Mücahid, ona da Ebu Hureyre, Nebi'den (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"(Harcadığın) dört (türlü) para vardır: Fakire verdiğin para, köle (azad etme) hususunda verdiğin para, Allah yolunda harcadığın para ve ailene harcadığın para. Ailene harcadığın bunların en faziletlisidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 751, /595
Senetler:
()
Konular:
Aile, ailede erkeğin hak ve sorumlulukları
Aile, Erkeğin ailesine iyi davranması, geçimini sağlaması
Geçim, ailenin geçimini sağlamak, başkasına el açmamak
İnfak, Allah yolunda
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak