66 Kayıt Bulundu.
Bize Hallâd b. Yahya, ona Süfyân, ona Mansur ve A'meş, onlara Ebu Vâil, ona da İbn Mesud (ra.) şöyle söylemiştir: Bir adam gelip Hz. Peygamber'e (sav.); 'Ey Allah'ın rasulü, bizler cahiliye döneminde yaptıklarımızdan sorumlu tutulacak mıyız?' diye sordu. Rasulullah (sav) şöyle cevap verdi: "Müslüman olduktan sonra güzel yaşayan, cahiliye döneminde yaptıklarından sorumlu tutulmaz. Fakat Müslüman olduktan sonra kötü işler yapan (irtidat edip kafir olarak ölen) hem önceki hem de sonraki yaptıklarından sorumlu tutulur."
Açıklama: Bu konuda ana ilke, İslâm’ın geçmiş günahları sileceğidir. Bir kâfir Müslüman olursa, küfür halinde iken işlediği günahları bağışlanır. “Küfredenlere söyle: Eğer vazgeçerlerse, geçmiş günahları affedilecektir” (el-Enfâl, 8/38) meâlindeki âyet bunu ifâde etmektedir. Buna mukabil Müslüman iken dinini değiştirirse; “Kim imandan sonra küfre girerse, bütün ameli boşa gider” (el-Mâide, 5/5) meâlindeki âyet mucibince, daha önce yapmış olduğu hiçbir ameli değer ifâde etmez. Dolayısıyla hem İslâm’dan önceki günahlarından ve hem de İslâm’dan sonraki günahlarından muâheze edilir. Bu insan irtidattan sonra tekrar İslâm’a girecek olursa, yine yeni Müslüman olmuş sayılır ve irtidat halinde iken işlediklerinden muâheze edilmemesi umulur.
BBize Hallâd b. Yahya, ona Süfyân, ona Mansur ve A'meş, onlara Ebu Vâil, ona da İbn Mesud (ra.) şöyle söylemiştir: Bir adam gelip Hz. Peygamber'e (sav.); 'Ey Allah'ın rasulü, bizler cahiliye döneminde yaptıklarımızdan sorumlu tutulacak mıyız?' diye sordu. Rasulullah (sav) şöyle cevap verdi: "Müslüman olduktan sonra güzel yaşayan, cahiliye döneminde yaptıklarından sorumlu tutulmaz. Fakat Müslüman olduktan sonra kötü işler yapan (irtidat edip kafir olarak ölen) hem önceki hem de sonraki yaptıklarından sorumlu tutulur."
Bize Züheyr b. Harb, Muhammed b. Hatim ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu (Muhammed b. Abdullah), ona amcası (İbn Şihab ez-Zührî), ona Salim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin tamamı bağışlanır, ancak (günahlarını) açıktan işleyenler bunun dışındadır. Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir yolu da şudur: Bir kimse geceleyin bir günah işler, sonra sabahlar, Rabbi onun (günahını) örttüğü halde o kalkıp 'ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' der. Hâlbuki Rabbi geceleyin onu (günahını) örtmüştür. Rabbi onun günahını örtmüş olarak geceler, ama o sabahleyin kalkar ve Allah'ın örttüğünü aşikar kılar." [Züheyr "(وإنَّ من الإجْهَار) Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir şekli de şudur" ifadesi yerine "(ومن الهِجَارِ) pervasızlıktan biri de şudur" ifadesini zikretmiştir.]
Bize İshak b.İbrahim, ona Muaz b. Hişâm, ona babası, ona Katâde, ona Ebu Mütevekkil en-Nâcî, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamette müminler cehennemden (yani cehennem üzerine kurulmuş sırattan) kurtuldukları zaman cennetle cehennem arasındaki köprüde hapsedilirler. Burada dünyada aralarında bulunan ufak tefek haksızlıklardan dolayı birbirine haklarını vererek hesaplaşırlar. (Bu küçük günahlardan da) paklanıp arındıkları zaman bunların cennete girmelerine izin verilir. Muhammed'in can veren Allah'a yemin ederim ki, o müminlerden herhangi biri cennetteki meskenini dünyada yaşadığı meskeninden daha iyi bilir ve bulur." Yunus b. Muhammed şöyle dedi: Bize Şeybân, ona Katâde, ona da Ebu Mütevekkil rivayet etti.
Bize Züheyr b. Harb, Muhammed b. Hatim ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu (Muhammed b. Abdullah), ona amcası (İbn Şihab ez-Zührî), ona Salim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin tamamı bağışlanır, ancak (günahlarını) açıktan işleyenler bunun dışındadır. Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir yolu da şudur: Bir kimse geceleyin bir günah işler, sonra sabahlar, Rabbi onun (günahını) örttüğü halde o kalkıp 'ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' der. Hâlbuki Rabbi geceleyin onu (günahını) örtmüştür. Rabbi onun günahını örtmüş olarak geceler, ama o sabahleyin kalkar ve Allah'ın örttüğünü aşikar kılar." [Züheyr "(وإنَّ من الإجْهَار) Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir şekli de şudur" ifadesi yerine "(ومن الهِجَارِ) pervasızlıktan biri de şudur" ifadesini zikretmiştir.]
Bize Züheyr b. Harb, Muhammed b. Hatim ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu (Muhammed b. Abdullah), ona amcası (İbn Şihab ez-Zührî), ona Salim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin tamamı bağışlanır, ancak (günahlarını) açıktan işleyenler bunun dışındadır. Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir yolu da şudur: Bir kimse geceleyin bir günah işler, sonra sabahlar, Rabbi onun (günahını) örttüğü halde o kalkıp 'ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' der. Hâlbuki Rabbi geceleyin onu (günahını) örtmüştür. Rabbi onun günahını örtmüş olarak geceler, ama o sabahleyin kalkar ve Allah'ın örttüğünü aşikar kılar." [Züheyr "(وإنَّ من الإجْهَار) Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir şekli de şudur" ifadesi yerine "(ومن الهِجَارِ) pervasızlıktan biri de şudur" ifadesini zikretmiştir.]