201 Kayıt Bulundu.
Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir. Evet) mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur.
Şüphesiz bu (İsa hakkında söylenenler), doğru haberlerdir. Allah'tan başka ilâh yoktur. Muhakkak ki Allah, evet O, mutlak güç ve hikmet sahibidir
"Böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Yoksa daha önce sen kitap nedir, iman nedir, bilmezdin. Biz Kur'ân'ı bir nur yaptık ki, onunla kullarımızdan dilediklerimize yol gösteriyoruz. Sen de, hiç şüphesiz, dosdoğru bir yola rehberlik ediyorsun." (Şûrâ, 42/52)
Bize Hasan b. Musa, ona Hammâd b. Seleme, ona da Sâbit el-Bünânî, Enes b. Malik’in şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) ensârdan bir hastayı ziyaret etmişti. Ona 'Dayıcığım! Lâ ilâhe illallah de' dedi. Adam 'Dayı mı yoksa amca mı?' diye sorunca, Rasulullah (sav) 'Bilakis, dayısın' buyurdu. Adam 'Benim için en hayırlı olan, Lâ ilâhe illallah demek midir?' dediğinde, Hz. Peygamber (sav) 'Evet' cevabını verdi."
Bize Affân, ona Hammâd, ona da Sabit, Enes’in şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) ensardan birinin hasta ziyaretine gitmişti. Ona 'Dayıcığım! Lâ ilâhe illallah de' buyurdu. Hasta 'Dayı mı yoksa amca mı?' dediğinde, Hz. Peygamber (sav) 'Yok, dayı' dedi. Adam 'Böyle söylemem bana daha mı hayırlıdır?' diye sorunca, Hz. Peygamber (sav) 'Evet' cevabını verdi."
Bize Osman b. Ebî Şeybe, ona Ebû Hafs el-Ebbâr, ona el-A’meş, ona Amr b. Murre, ona Ebû Ubeyde, ona da Abdullah b. Mes'ûd (ra.), Hz. Peygamber’in (sav.) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: “Şüphesiz Allah tektir, teki sever. Dolayısıyla ey Kur'ân ehli, vitir namazını kılınız.” Bir bedevî, Abdullah’a; “Rasûlullah (sav.) ne diyor?” diye sordu, Abdullah da; “Bu hüküm ne sanadır, ne de arkadaşlarınadır, (hafızlara mahsustur)” dedi.
Açıklama: Abdullah b. Mes’ûd’a (ra.) göre buradaki vitir namazından maksat, hafızlar için sünnet olan ve gece kılınan gece namazıdır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ فَأَوْتِرُوا يَا أَهْلَ الْقُرْآنِ
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyân, ona Ebu Zübeyr, ona da Câbir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'tan başka ilah olmadığını söyleyinceye dek insanlara (o müşriklere) karşı savaşmakla emrolundum. Onu dediklerinde, cezayı hak edecekleri durumlar hariç, kanlarını ve mallarını benden korurlar. Geride kalan hesapları ise Allah'a kalmıştır. Ardından Hz. Peygamber (sav) (Sen ancak hatırlatıcısın. Onlar üzerinde bir zorba değilsin) (Ğâşiye, 88/21-22) ayetini okudu." [Ebu İsa (et-Tirmizî), bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.]
(Resûlüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım. O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz.
Bize Behz, ona Eban b. Yezid el-Attâr, ona Katade, ona Said b. Müseyyeb ve İkrime, ona da İbn Abbas(ra) şöyle rivayet etmiştir: Aralarında Asar oğullarının kardeşi Eşecc'in de olduğu Abdülkays heyeti Rasulullah'a (sav) geldi. Heyettekiler dediler ki: Ey Allah'ın Nebîsi (sav)!, Biz Rabîa kabilesinin bir koluyuz. Seninle bizim aramızda Mudar kabilesinin kafirleri vardır. Bu sebeple bizler sana yalnızca haram aylarda gelebiliyoruz. Bize öyle bir şey söyle ki, yaptığımız zaman cennete girelim, kavmimizden geride kalanları da ona davet edelim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onlara dört şeyi emretti, onları dört şeyden de nehyetti. Onlara Allah'a ibadet etmeyi ve ona hiç bir şeyi ortak koşmamayı, Ramazan orucunu tutmayı, Kabe'yi haccetmeyi ve ganimetin beşte birini vermeyi emretti. Onlara hantem (şarap küpü), dübbâ (kurumuş kabaktan yapılan şarap testisi), nakîr (hurma kütüğünün içi oyularak yapılan şarap fıçısı), ve müzeffet (içi ziftle kaplanmış şarap kabı) denilen kaplardan içmeyi da yasakladı. Bunun üzerine heyettekiler, 'Ey Allah'ın Rasulü! Ne ile içeceğiz' diye sordular. "Ağzı bağlanan deri su kaplarına tutunun (onlarla için)!" buyurdu.