485 Kayıt Bulundu.
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Cerîr, ona A'meş, ona da Ebu Amr eş-Şeybânî, ona da Ebu Mesud el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam boynuna ip asılmış bir dişi deveyi getirip 'Bu deve, Allah yolunda sadakadır' deyince, Rasulullah (sav) 'Kıyamet gününde bu getirdiğin deve sebebiyle sana hepsi yularlı yedi yüz deve verilecektir' buyurdu."
Bize İshak b. İbrahim, ona İsa b. Yunus; (T) Bana Bişr b. Halid, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be; (T) Bize Muhammed b. Râfi, ona Abdürrezzak, ona Süfyan, onların hepsine A'meş hadisi bu isnadla, Ebu Amr eş-Şeybânî'den, o da Ebu Mesud el-Ensârî'den şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) gelerek 'Benim hiçbir imkanım yoktur, bana savaşta kullanacağım bir binit verir misin?' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Benim yanımda da yok' buyurdu. Bunun üzerine bir adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben onu binecek verecek birine yönlendirebilirim' deyince, Rasülullah (sav) 'Bir hayra kılavuzluk eden kimse, o hayrı işleyenin sevabının aynısını alır' buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsâme, ona Zekeriyya, ona Ebu İshak, ona da Berâ, Nebît oğullarından bir adamın Hz. Peygamber'e (sav) geldiğini şöyle rivayet etmiştir; (T) Bize Ahmed b. Cenâb el-Mıssîsî, ona İsa b. Yunus,, ona Zekeriyya, ona Ebu İshak, ona da Berâ şöyle rivayet etmiştir: "Ensar'ın bir kabilesi olan Nebît oğullarından bir adam Hz. Peygamber'e (sav) gelerek 'Allah'tan başka ilah olmadığına, senin de Allah'ın kulu ve Rasulü olduğuna şehadet ederim' diyerek müslüman oldu. Sonra da ileri atılarak öldürülünceye kadar harp etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Az amel işledi ama çok ecir kazandı' buyurdu."
Bize Muhammed b. Sehl et-Temîmî, ona İbn Ebu Meryem, ona Nâfi b. Yezid, ona Ebu Hâni, ona Ebu Abdurrahman el-Hubullî, ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Gazveya ya da seriyyeye katılıp ganimetle salimen yurduna dönen savaşçılar, ecirlerinin üçte ikisini peşinen Rablerinden kazanmış olurlar. Gazveye veya seriyyeye katılıp da yenilen veya yara alan savaşçılar ise ecirlerinin tamamını elde ederler."
Bize Muhammed b. Hâtim, ona Behz, ona Süleyman b. Muğîre, ona da Sâbit, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "İsmini kendisinden aldığım amcam, Rasulullah'la (sav) birlikte Bedir savaşına katılamamıştı. Bu ona ağır gelmişti ve şöyle demişti: 'Rasulullah'ın (sav) bulunduğunu ilk harpte bulunamadım. Bana bundan sonra Rasulullah'la (sav) birlikte bir harbe katılmayı nasip edecek olursa, ne yapacağımı Allah (cc) o zaman görecektir' dedi ancak başka bir şey söylemekten de çekindi. Sonra Rasulullah'la (sav) birlikte Uhud savaşında bulundu. Karşısına Sa'd b. Muâz çıktı. Enes amcasına 'Ey Ebu Amr! Nereye?' deyince, 'Cennetin kokusuna hayran kaldım. Onu şuradaki Uhud Dağı'nın daha yakınından alıyorum' dedi. Ardından öldürülünceye dek küffarla harp etti. Amcamın cesedinde kimi kılıç, kimi mızrak kimi de ok olmak üzere seksen küsur yara vardı. Kız kardeşi olan halam Rubeyyi bt. Nadr 'Kardeşimi ancak parmak uçlarından tanıyabildim' dedi. Kısa süre sonra şu ayet-i kerime nâzil oldu (Müminlerden Allah'a verdikleri sözde sadık kalan öyle adamlar vardır ki, onlardan bazısı vefat etmiş bazısı da beklemektedir. Ama hiçbiri de verdiği sözü değiştirmemiştir.) Ashâb, bu ayetin amcamla Uhud'da şehid düşen arkadaşları hakkında indiğini düşünürlerdi."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona A'meş, ona Ebu Süfyan, ona da Câbir şöyle rivayet etmiştir: "Bir gazvede Hz. Peygamber'le (sav) birlikteyken şöyle buyurdu: 'Medine'de (gazveye katılamayıp geride kalan) öyle adamlar var ki yürüdüğünüz her bir yolda, geçtiğiniz her bir vadide onlar da sizinle beraber sayılırlar. Zira onları savaşa katılmaktan hastalıkları alıkoymuştur'."
Bize Yahya b. Yahya, ona Ebu Muaviye; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Said el-Eşec, onlara Vekî; (T) Bize İshak b. İbrahim, ona İsa b. Yunus, onlara da A'meş hadisi bu isnadla Ebu Süfyan'dan, o da Câbir'den şöyle rivayet etmiştir: "Bir gazvede Hz. Peygamber'le (sav) birlikteyken şöyle buyurdu: 'Medine'de (gazveye katılamayıp geride kalan) öyle adamlar var ki yürüdüğünüz her bir yolda, geçtiğiniz her bir vadide onlar da sizinle beraber sayılırlar. Zira onları savaşa katılmaktan hastalıkları alıkoymuştur'." [Ancak Vekî'in rivayetinde 'Onlar size sevapta mutlaka ortaktırlar' ifadesi de yer almaktadır.]
Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Ümmü Haram bt. Milhân'ın yanına girer, o da kendisine yiyecek takdim ederdi. Ümmü Haram, Ubade b. Sabit'in nikahı altında idi. Bir gün Rasulullah (sav) yine onun yanına girdi. O da kendisine yemek ikram etti. Sonra da oturup Hz. Peygamber'in başını taramaya başladı. Derken Rasulullah (sav) uyuyakaldı. Bir vakit sonra gülerek uyandı. Ümmü Haram 'Neden güldün ey Allah'ın Rasulü?' deyince, 'Ümmetimden bazı kimselerin Allah yolunda gaza ettikleri bana gösterildi. Tıpkı denizin üzerindeki tahtlara kurulan krallar gibi, yahut tahtlarının üzerindeki krallar gibiydiler' buyurdu (Bu iki cümleden hangisini söylediğinde ravi şüphe etmiştir). Bunun üzerine Ümmü Haram 'Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a dua et, beni onlardan eylesin' dedi. Hz. Peygamber (sav) ona dua etti, sonra tekrar başını koyup uyudu. Bir vakit sonra gülerek uyandı. Ümmü Haram, 'Seni güldüren nedir ya Rasulullah?' diye sorunca, O birinci defada dediği gibi 'Ümmetimden birtakım insanların bana Allah yolunda gazaya çıktıkları arz olundu' buyurdu. Ümmü Haram 'Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a dua et de beni onlardan eylesin' deyince, 'Sen önceki gruptansın' buyurdu. Enes (hadisin sonunda) şunu ilave etmiştir: Ümmü Haram bt. Milhân, Muaviye zamanında gemiyle deniz yolculuğuna çıktığında, denizden karaya çıkarken hayvanından düşerek vefat etti."
Bize Ebu Tahir, ona İbn Vehb, ona Abdurrahman b. Şurayh, ona Abdülkerim b. Hâris, ona Ebu Ubeyde b. Ukbe, ona Şurahbîl b. Simt, ona da Selman Hayr, Rasulullah'tan (sav), hadisi Leys'in Eyyüb b. Musa'dan rivayet ettiği hadisin manasına yakın olarak şöyle rivayet etmiştir: "Bir gün ve bir gece sınırda düşmana karşı bekçilik yapmak, (nafile olarak) bir ay oruç tutmaktan ve namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Kişi ölecek olursa, dünyada iken yaptığı ameli devam ediyormuş gibi sevap alır, rızkı tastamam kendisine verilir. Ayrıca en büyük fitneden de güvende olur."
Bize Muhammed b. Ar'ara, ona Şu'be, ona Süleyman, ona Müslim el-Batîn, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ameller içerisinde zilhicce ayının ilk on gününde yapılanlardan daha üstünü yoktur. Ashab 'Cihad da dahil mi?' diye sorunca, O 'Cihad da dahildir. Ancak canını ve malını tehlikeye sokarak cihada katılıp da onlardan hiçbiriyle geri dönmeyen (cihad meydanında şehid olan) kimsenin cihadı bunun dışındadır' buyurdu."