Giriş

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said, ona Süfyân (es-Sevrî), ona Ebu İshâk, ona Nümeyr b. Ğarîb, ona da Âmir b. Mesud, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "En kolay elde edilen ganimet, kışın tutulan oruçtur." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, mürsel bir hadistir. (Çünkü) Âmir b. Mesud, Hz. Peygamber'e (sav) yetişememiştir. Âmir, Şu'be ve (Süfyân) es-Sevrî'nin kendisinden rivayette bulundukları İbrahim b. Âmir el-Kuraşî'nin babasıdır.]


Açıklama: '' الْغَنِيمَةُ الْبَارِدَةُ'' ifadesinin, ''En kolay (elde edilen) ganimet'' şeklinde anlaşılabileceğine ilişkin bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, III, 427.

    Öneri Formu
14415 T000797 Tirmizi, Savm, 74

Bize Ebu Bekir b. Ebu'n-Nadr (b. Hişam), ona Ebu'n-Nadr el-Bağdadî (Haşim b. Kasım b. Müslim), ona Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar, ona Ebu Hazim (Seleme b. Dinar), ona da Sehl b. Sa'd (b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda bir gün nöbet tutmak, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Cennette birinizin kamçısının (tuttuğu kadar az bir) yer dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Aynı şekilde kulun, Allah yolunda günün ilk saatlerinden öğle vaktine kadarki zaman diliminde ya da öğle vaktinden günün son saatlerine kadarki zaman diliminde yollara düşmesi dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: رِبَاطُ يَوْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا

    Öneri Formu
21007 T001664 Tirmizi, Fedailü'l-Cihad, 26

Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir ve Yah­ya b. Yahya, o ikisine Leys, ona Yahya b. Said, ona İbn Habban, ona Enes b. Malik, ona da teyzesi Ümmü Haram bt. Milhan şunu nakletmiştir: Rasulullah (sav) bir gün benim yakınımda bir yerde uyudu. Sonra gülümseyerek uyandı. Ben, ey Allah'ın Rasulü (sav)! Seni güldüren nedir dedim. "Ümmetimden bazı insanlar, şu yeşil denizin sırtına biner vaziyette (gemiler üzerinde cihat ederken) bana (rüyamda) gösterildiler" buyurdu. [Devamında ravi, Hammad b. Zeyd'in hadisindekine benzer ifadeler zikretmiştir.]


Açıklama: Kaynaklarda "Yeşil deniz" ifadesinin belli bir deniz için kullanılmadığı, denizin genel vasfı olarak zikredildiği belirtilmektedir. (Mübarekfuri, Minnetü'l-mun'im)

    Öneri Formu
3173 M004936 Müslim, İmare, 162

Bize İbn Ebu Ömer (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer), ona Süfyan b. Uyeyne (b. Meymun), ona da Muhammed b. Münkedir şöyle rivayet etmiştir: Selman el-Farisî, (savaştaki) nöbet yerinde beklemekte olan Şürahbil b. Simt'in yanına uğradı. Şürahbil ve arkadaşları nöbet tutmaktan dolayı bitap düşmüştü. Selman el-Farisî 'Ey İbn Simt! Sana Rasulullah'tan (sav) duyduğum bir hadisi rivayet edeyim mi? diye sordu. O da 'Evet' şeklinde cevap verdi. Bunun üzerine Selman el-Farisî Rasulullah'ı (sav) "Allah yolunda bir gün nöbet tutmak, bir ay oruç tutmaktan ve bu ayın gecelerini ihya etmekten daha faziletlidir. -veya daha hayırlıdır.- Allah yolunda nöbet tutarken ölen kimse kabir azabından korunur. Amelinden (elde edeceği mükafat) kıyamet gününe kadar artırılır." buyururken işittiğini söylemiştir. Ebu İsa (et-Tirmizî) bu hadisin hasen olduğunu ifade etmiştir.


Açıklama: Rivayet munkatıdır; Muhammed b. Münkedir ile Selman el-Farisî arasında inkıta' vardır.

    Öneri Formu
21011 T001665 Tirmizi, Fedailü'l-Cihad, 26

Bize Yahya b. Eyyüb, Kuteybe ve İbn Hucr, onlara İsmail -bu zat İbn Cafer'dir- ona Abdullah b. Abdurrahman, Enes b. Malik'in şöyle anlatırken işittiğini nakletmiştir: Rasulullah (sav) Enes'in teyzesi bt. Milhan'a gelerek onun yanında uyudu. Ravi, devamında İshak b. Ebu Talha ve Muhammmed b. Yahya b. Habban'ın hadislerinin aynısını rivayet etmiştir: [(Rasulullah (sav) bir gün benim yakınımda bir yer­de uyudu. Sonra gülümseyerek uyandı. Ben, ey Allah'ın Rasulü (sav)! Seni güldüren nedir dedim. "Ümmetimden bazı insanlar şu yeşil denizin sırtına biner vaziyette (Allah yolunda deniz seferi yaparlarken) bana gösterildiler" buyurdu.)]


    Öneri Formu
3174 M004937 Müslim, İmare, 162

Bize Muhammed b. İsmail, ona Musa b. İsmail, ona Ebân b. Yezid, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm, ona Ebu Sellâm, ona da Hâris el-Eş’arî’nin rivayet ettiğine göre, Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah (cc), Zekariya'nın oğlu Yahya’ya (as), hem kendisinin amel etmesi hem de İsrailoğullarına emredip onların da amel etmeleri için beş şey emretti. Yahya (as) bu emri yerine getirmekte az kalsın gecikiyordu ki İsa (as) ona şöyle dedi: 'Allah sana gereğince amel etmen, İsrailoğullarına emretmen ve onların da gereğince amel etmeleri için beş şeyi emretmişti. Ya onlara bu emirleri sen bildir ya da ben bildireyim.' Yahya (as) 'Eğer benden önce onları sen söyleyecek olursan, yerin dibine geçirilmekten yahut azaba uğratılmaktan korkarım' deyip insanları Beyt’ül-Makdis’te topladı. Mescid ağzına kadar dolup taştı, hatta insanlar balkonlara çıktılar. Yahya (as) onlara 'Allah bana gereğince amel edeyim, sizin de gereğince amel etmeniz için size bildirmem için şu beş şeyi emretti: Onların ilki, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet etmenizdir. Şüphesiz Allah’a ortak koşanın misali şuna benzer: Kendi öz malından altın ya da gümüş mukabilinde bir köle satın alıp da, bu benim evim, bu da benim işim, sen işini yap, bana da kazandığından öde der. O köle çalışır, ancak ödemeyi efendisinden başkasına yapar. Hanginiz kölesinin böyle davranmasından razı olur? Allah size bir de namazı emretti. Namaz kıldığınız vakit başka yöne dönüp bakmayın. Çünkü Allah yüzünü, başka tarafa bakmadığı sürece namazda olan kulunun yüzüne çevirir. Size oruç tutmanızı da emrediyorum. Bunun misali de, bir topluluk arasında bulunup, yanında içerisinde misk bulunan küçük bir kese taşıyan adama benzer. Hepsi, onun kokusundan oldukça hoşlanır. Gerçekten oruç tutan kişinin ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Size sadaka vermenizi de emrediyorum. Bunun misali de şu adamın durumuna benzer: Düşmanı onu esir alıp, elini boynuna bağlamış ve boynunu vurmak üzere onu herkesin önüne getirmiş iken, onlara 'Ben az çok elimde ne varsa fidyemi verip kurtulmak istiyorum' deyip, kendisini fidyeyle onların ellerinden kurtarır. Sizlere Allah’ı anmanızı da emrediyorum. Bunun misali de, düşmanının koştura koştura peşinden geldiği (kaçan) adama benzer. Bu kimse nihayet son derece sağlam bir kaleye ulaşır ve onlardan kendisini kurtarır. İşte kul da kendisini şeytandan ancak Allah’ı anmakla koruyabilir.' Nebi (sav) da şöyle buyurdu: 'Ben de sizlere Allah’ın bana emretmiş olduğu şu beş şeyi emrediyorum: Dinleyip itaat etmek, cihad etmek, hicret etmek ve cemaatle birlikte bulunmak. Zira kim cemaatten bir karış kadar ayrılacak olursa, geri dönmesi hali müstesnâ, boynundan İslam’ın ipini çıkarmış olur. Kim de cahiliyye davası güderse, cehennemde diz üstü çökecektir.' Bir adam 'Ey Allah’ın Rasulü! Namaz kılsa, oruç tutsa da mı?' diye sordu. Rasulullah (sav) da 'Namaz kılsa ve oruç tutsa da!' dedi. Devamında da 'O halde ey Allah'ın kulları! Sizi müslümanlar, müminler olarak isimlendiren Allah'ın davasını güdünüz' buyurdu." [Bu, hasen-sahih-garip bir hadistir. Muhammed b. İsmail (Buhârî) dedi ki: Hâris el-Eş’arî, sahabîdir ve bunun dışında başka rivayetleri de vardır.]


    Öneri Formu
16667 T002863 Tirmizi, Emsal, 78

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Affan, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona Enes b. Malik; (T) Bana Ebu Bekir b. Nafi' -lafız ona aittir- ona Behz, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona Enes b. Malik rivayet ettiğine göre Eslem kabilesinden bir genç Hz. Peygamber'e (sav) gelip; ey Allah'ın Rasulü! Ben savaşmak istiyorum ama savaş için hazırlık yapacak gücüm yok dedi. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Falancaya git! O savaşa gitmek için hazırlık yapmıştı ama sonradan hastalandı." Adam ona gitti ve şöyle dedi: Rasulullah sana selam söylüyor ve savaş için hazırladığın şeyleri bana vermeni istiyor. Hasta adam da ey falan hanım! Savaş için bütün hazırlığımı ona ver, hiç bir şey saklama sakın. Alah için ondan hiçbir şey saklama ki bu nedenle Allah sana bereket verecektir.


    Öneri Formu
3086 M004901 Müslim, İmare, 134

Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî ve Kuteybe b. Said, onlara Cafer b. Süleyman, ona Ebu İmrân el-Cevnî, ona Ebu Bekir b. Abdullah b. Kays, ona babası (Abdullah b. Kays) şöyle demiştir: Ben babamı düşman karşısında Rasulullah (sav); "muhakkak cennet kapıları kılıçların gölgeleri altındadır" buyurdu derken işittim. Üstü başı perişan bir adam ayağa kalkarak; ey Ebu Musa! Rasulullah (sav) bunu dediğini sen işittin dedi. Ebu Musa; evet cevabını verdi. Bunun üzerine o adam arkadaşlarına dönerek; selametle kalın dedi ve kılıcının kınını kırarak attı, sonra da kılıcı ile düşmana yürüyerek öldürülünceye kadar vuruştu.


    Öneri Formu
3113 M004916 Müslim, İmare, 146


    Öneri Formu
3002 M004857 Müslim, İmare, 102


    Öneri Formu
196778 NM008667 Hakim, el-Müstedrek, VIII, 3007 (4/473)