193 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe'nin (r.anha) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Eğer senin kavminin küfürden ayrılışı yeni olmasaydı, ben elbette Kabe'yi yıkar, sonra onu İbrahim Peygamber'in inşa ettiği temeli üzerine yeniden inşa ederdim. Çünkü Kureyş, Kabe'nin binasını kısaltmıştır. Ben, ona (yere yakın) bir kapı yapardım." Ebu Muaviye'nin söylediğine göre Hişam, 'halfen' yani bir kapı şeklinde rivayet etti.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Hâzim arasında inkita vardır.
Bize Ebu Numan ve Kuteybe, onlara Hammad, ona Eyyûb, ona Nafi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) Mekke’ye geldi ve Osman b. Talha’yı çağırtıp Kâbe'nin kapısını açtı. Nebi (sav), Bilal, Usame b. Zeyd ve Osman b. Talha içeri girdi. Sonra kapı kapatıldı. (Allah Rasulü) içinde bir süre kaldıktan sonra dışarı çıktılar. İbn Ömer der ki: Ben de derhal öne geçip Bilal’e (Hz. Peygamber (sav) içeride namaz kıldı mı?) diye sordum. O da “orada namaz kıldı” dedi. Ben “Neresinde” dedim. O da “İki direk arasında” dedi. İbn Ömer der ki: Ona kaç rekât kıldığını sormak hatırıma gelmedi."
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe'nin (r.anha) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Eğer senin kavminin küfürden ayrılışı yeni olmasaydı, ben elbette Kabe'yi yıkar, sonra onu İbrahim Peygamber'in inşa ettiği temeli üzerine yeniden inşa ederdim. Çünkü Kureyş, Kabe'nin binasını kısaltmıştır. Ben, ona (yere yakın) bir kapı yapardım." Ebu Muaviye'nin söylediğine göre Hişam, 'halfen' yani bir kapı şeklinde rivayet etti.
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Halid b. Haris, ona Süfyân, ona Vâsıl el-Ahdeb, ona da Ebu Vail şöyle söylemiştir: Ben, Şeybe'ye geldim (T); Bize Kabîsa, ona Süfyân, ona Vâsıl, ona da Ebu Vail şöyle söylemiştir: Kabe'nin içinde bir sedir üzerinde Şeybe ile birlikte oturmuştum. Şeybe bana dedi ki, şu kürsüye Ömer b. Hattab (ra) da oturmuştu. Konuşma arasında bana, 'Kabe içinde altın, gümüş, ne kadar kıymetli eşya varsa bunların hiçbirini bırakmayıp, hepsini fakirlere taksim edeyim diye düşünmüşümdür' demişti. Ben de, 'Ey Müminlerin Emiri! Senin iki arkadaşın Rasulullah ile Ebu Bekir bu işi yapmadılar' dedim. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: 'Onlar mürüvvet sahibi iki kamil insandı. Ben de onlara uyarım.'
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb; (T) Bana Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah b. Mübarek, ona Muhammed b. Ebu Hafsa, ona Zührî (İbn Şihâb), ona da Urve, Âişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Müslümanlar ramazan orucu farz kılınmadan, aşure (muharrem ayının onuncu) günü oruç tutarlardı. O günde Kâbe'ye örtü örtülürdü. Allah (cc) ramazan orucunu farz kılınca, Allah Rasulü (sav) 'Aşure orucunu tutmak isteyen tutsun, istemeyen de tutmasın' buyurdu."
Bize Ebu Numan ve Kuteybe, onlara Hammad, ona Eyyûb, ona Nafi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav) Mekke’ye geldi ve Osman b. Talha’yı çağırtıp Kâbe'nin kapısını açtı. Nebi (sav), Bilal, Usame b. Zeyd ve Osman b. Talha içeri girdi. Sonra kapı kapatıldı. (Allah Rasulü) içinde bir süre kaldıktan sonra dışarı çıktılar. İbn Ömer der ki: Ben de derhal öne geçip Bilal’e (Hz. Peygamber (sav) içeride namaz kıldı mı?) diye sordum. O da “orada namaz kıldı” dedi. Ben “Neresinde” dedim. O da “İki direk arasında” dedi. İbn Ömer der ki: Ona kaç rekât kıldığını sormak hatırıma gelmedi."
Bize Muhammed b. Seleme ve Haris b. Miskin, ona İbn Kasım, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Salim b. Abdullah, ona Abdullah b. Muhammed b. Ebu Bekir es-Sıddık, ona Abdullah b. Ömer, ona da Âişe şöyle haber vermiştir: "Rasulullah (sav) Aişe'ye “Baksana, kavmin Kâbe'yi yeniden yaptıklarında İbrahim'in (sav) temellerinden içeriye kaydırmışlar” buyurdu. (Âişe der ki:) Bunun üzerine ben “Ey Allah'ın Rasulü, onu tekrar İbrahim'in (as) temelleri üzerine çevirseniz?” dedim. Rasulullah (sav) de cevaben “Şayet kavmin küfürden yeni kurtulmuş olmasaydı bunu yapardım” buyurdu. Abdullah b. Ömer der ki: Eğer Aişe bu sözü Rasulullah'tan (sav) işittiyse, O zaman Rasulullah'ın (sav) Hacer-i Esved'den sonra gelen iki rüknü istilâm etmemesi, bana göre, Kâbe'nin İbrahim'in (as) temelleri üzerine oturmamasından kaynaklanıyordur."
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Halid b. Haris, ona Süfyân, ona Vâsıl el-Ahdeb, ona da Ebu Vail şöyle söylemiştir: Ben, Şeybe'ye geldim (T); Bize Kabîsa, ona Süfyân, ona Vâsıl, ona da Ebu Vail şöyle söylemiştir: Kabe'nin içinde bir sedir üzerinde Şeybe ile birlikte oturmuştum. Şeybe bana dedi ki, şu kürsüye Ömer b. Hattab (ra) da oturmuştu. Konuşma arasında bana, 'Kabe içinde altın, gümüş, ne kadar kıymetli eşya varsa bunların hiçbirini bırakmayıp, hepsini fakirlere taksim edeyim diye düşünmüşümdür' demişti. Ben de, 'Ey Müminlerin Emiri! Senin iki arkadaşın Rasulullah ile Ebu Bekir bu işi yapmadılar' dedim. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: 'Onlar mürüvvet sahibi iki kamil insandı. Ben de onlara uyarım.'
Bize Muhammed b. Seleme ve Haris b. Miskin, ona İbn Kasım, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Salim b. Abdullah, ona Abdullah b. Muhammed b. Ebu Bekir es-Sıddık, ona Abdullah b. Ömer, ona da Âişe şöyle haber vermiştir: "Rasulullah (sav) Aişe'ye “Baksana, kavmin Kâbe'yi yeniden yaptıklarında İbrahim'in (sav) temellerinden içeriye kaydırmışlar” buyurdu. (Âişe der ki:) Bunun üzerine ben “Ey Allah'ın Rasulü, onu tekrar İbrahim'in (as) temelleri üzerine çevirseniz?” dedim. Rasulullah (sav) de cevaben “Şayet kavmin küfürden yeni kurtulmuş olmasaydı bunu yapardım” buyurdu. Abdullah b. Ömer der ki: Eğer Aişe bu sözü Rasulullah'tan (sav) işittiyse, O zaman Rasulullah'ın (sav) Hacer-i Esved'den sonra gelen iki rüknü istilâm etmemesi, bana göre, Kâbe'nin İbrahim'in (as) temelleri üzerine oturmamasından kaynaklanıyordur."