193 Kayıt Bulundu.
"Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: غَيْرِ ذِي زَرْعٍ
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona el-Muhâribî, ona eş-Şeybânî, ona Vasıl b. el-Ahdeb, Şakîk’in şöyle anlattığını rivayet etti: Bir adam benimle Beytullah’a (Kâ’be) hediye olarak bir miktar gümüş para gönderdi. (Yola koyuldum. Ve sonunda) Beytullah’a girdim. Şeybe (ra) bir sandalye üstünde oturuyordu. Ben parayı ona teslim ettim. Şeybe, “Bu para senin mi?” diye sordu. “Hayır! Eğer para benim olsaydı sana getirmezdim” diye cevap verdim. Şeybe: Bak sen cidden bu sözü söylersen, (sana şunu anlatacağım dedi ve şöyle devam etti:) Ömer b. el-Hattâb (ra), şu oturduğun yere oturdu ve “Ben Kâ’be’nin malını, müslümanların fakirleri arasında taksim etmedikçe (Kâ’be’den) çıkmayacağım” dedi. Ben de “Sen yapmazsın” dedim. Kendisi “Muhakkak yapacağım” dedi ve “Niçin öyle söyledin?” diye sordu. Ben dedim ki: Çünkü Hz. Peygamber (sav) Kâ’be malının yerini şüphesiz gördü (yani bu malın varlığını biliyordu). Ebû Bekir de gördü. Ve onların mala ihtiyaçları seninkinden fazlaydı. Buna rağmen onlar bu malı yerinden oynatmadılar. Bunun üzerine Ömer, olduğu gibi ayağa kalktı ve (malı taksim etmeden Kâ’be’den) çıktı.
Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.