95 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Harun b. Said el-Mısrî, ona Abdullah b. Vehb, ona Üsame b. Zeyd, ona Nafi', ona da (Abdullah) İbn Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah, Uhud'da şehit olan yakınları için ağlayan Abdüleşhel kadınlarının yanından geçmişti. (Üzüntü içinde) "Fakat Hamza'nın ağlayanları yok!" dedi. Bunun üzerine, Ensar kadınları toplanarak Hamza için ağladılar. Bir müddet sonra Rasulullah uyandı ve "Yazık şu kadınlara! Hâlâ (evlerine) dönmemişler! Söyleyin onlara dönsünler! Bugünden sonra da ölen hiç kimse üzerine ağlamasınlar!" buyurdu.
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Hişam b. Ammar, ona Süfyan, ona İbrahim el-Hecerî, ona da İbn Ebu Evfâ (ra), Rasulullah'ın (sav) ölenin iyiliklerini söyleyerek ağlamayı (mersiye) yasakladığını rivayet etmiştir.
Açıklama: Klasik mersiyede üç ana bölüm vardır. Bunlar ölen kişinin yitirilmesinden duyulan acı ve üzüntünün dile getirildiği ağlama bölümü (nedb, nevh), erdemlerinin anlatıldığı övgü bölümü (te’bîn) ve duyulan acılara katlanmanın tavsiye edildiği bölümdür (sabır, azâ’). bkz. M. Faruk Toprak, "Mersiye", DİA, 2000, 29/215-217.
Bize Muhammed b. Abdüla'la, ona Halid, ona Şube, ona Katade, ona Mutarrif, ona Hakim b. Kays, ona da Kays b. Asım (ra) şöyle demiştir: Ben öldüğümde arkamdan feryat ederek ağlamayın. Çünkü Rasulullah'ın (sav) (vefat ettiğinde) arkasından feryat edilerek ağlanmadı. [(Rivayet) ihtisar edilerek aktarılmıştır.]
Açıklama: Niyâha: Ölünün ardından fiziksel özelliklerini, iyiliklerini sayarak yüksek sesle ağlamak, feryat etmek, çığlık koparmak anlamındadır.
Bize İshak, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Sabit, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), kadınlardan biat aldığı zaman ölünün arkasından feryat ederek ağlamayacakları sözünü de almıştı. Bunun üzerine kadınlar 'Ey Allah'ın Rasulü! Cahiliye döneminde bazı kadınlar bizim ağlamamıza ortak olmuşlardı. Şimdi biz de onlara katılarak ağlayabilir miyiz?' diye sordular. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "İslâm'da (ölünün ardından) toplu halde bir araya gelip ağlamak, bu konuda yardımlaşmak yoktur." buyurdu.
Açıklama: إِسْعَادَ:Vefat eden biri için komşuların ölen kimsenin yanında toplanıp birlikte ağlaşması.
Bize Muhammed b. Yahya, ona İshak b. Muhammed el-Fevrî, ona Abdullah b. Ömer, ona İbrahim b. Muhammed b. Abdullah b. Cahş, ona babası (Muhammed b. Abdullah), ona Hamne bt. Cahş şöyle rivayet etmiştir: Kendisine (Hamne bt. Cahş) 'Kardeşin öldürüldü' denildi. 'Allah ona rahmet etsin, innâ lillah ve innâ ileyhi râciûn (Allah'tan geldik, Allah'a döneceğiz)' dedi. Arkadan 'Kocan öldürüldü' denildi. Bu defa ise 'Vah benim dertli başım!' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "Kadının kocasına karşı öyle bir sevgisi vardır ki, bu, bir başka şeyi için olmaz." buyurdular.
Bize Hennad b. Seriy, ona Ebu Ahvas, ona Ata b. Saib, ona İkrime, ona da İbn Abbas'dan (ra) şöyle rivayet etmiştir: Ölmek üzere olan küçük bir kız çocuğu Rasulullah'a (sav) getirildi. Rasulullah (sav) da onu kucağına aldı ve elini onun üzerine koydu. Çocuk Resulullah'ın (sav) önündeyken ruhunu teslim etti. Bunun üzerine Ümmü Eymen ağlamaya başladı. Rasulullah (sav) ona dedi ki "Ey Ümmü Eymen! Rasulullah (sav) yanında iken niçin (sesli bir şekilde) ağlıyorsun?" Ümmü Eymen de, 'Rasulullah (sav) ağlarken ben niçin ağlamayayım'dedi. Rasulullah (sav), "Ben (yüksek sesle) ağlamıyorum fakat o (sessiz ağlayarak gözden yaş akması) rahmet duygusunun eseridir" diyerek şöyle buyurdu: "Mümin daima hayır üzeredir, vücudundan ruhu çıkarılırken bile Allah'a hamd eder."
Bize Amr b. Yezid, ona Behz b. Esed, ona Şube, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir (ra) şöyle rivayet etmiştir: Cabir'in babası (Abdullah), Uhud savaşında şehit olmuştu. Cabir dedi ki, babamın yüzündeki örtüyü açmak ve ağlamak istedim. İnsanlar bana engel oldular. Rasulullah (sav) ise beni engellemedi. Halam da ona ağlamaya başladı. Bunu üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Onun için ağlamayın, siz onu kaldırıncaya (öldüğü yerden kaldırıp defnedinceye) kadar melekler onu kanatlarıyla gölgelemeye devam ederler."
Bize Ahmed b. Osman b. Hakim, ona Cafer b. Avn, ona Ebu Umeys, ona Ebu Sahra, ona da Abdurrahman b. Yezid ve Ebu Bürde (r.anhüma) şöyle rivayet etmişlerdir: Ebu Musa'nın hastalığı ağırlaşınca karısı feryat etmeye başladı, (Ebu Musa) ayılıp kendisine gelince şöyle dedi: 'Rasulullah'ın (sav) kendilerinden uzak olduğu kimselerden ben de uzak olduğumu sana bildirmemiş miydim?' (Abdurrahman b. Yezid ve Ebu Bürde) dediler ki: 'Ebu Musa karısına, Rasulullah'ın (sav), "(Musibete uğradığında) saçını başını yolandan, üstünü başını yırtandan ve bağırıp çağırandan uzağım" dediğini anlatırdı.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muhammed, ona Şube, ona Mansur, ona İbrahim, ona da Yezid b. Evs, Ebu Musa'dan (ra) şöyle rivayet etmektedir: Ebu Musa bayıldı, (bunun üzerine) kendisinden çocuğu olan bir cariyesi ağlamaya başladı. (Ebu Musa) Kendisine gelince bu hanıma dedi ki: 'Rasulullah'ın (sav) (bu hususta) ne dediğini duymadın mı?' Biz de ona (bu hanıma) bu konuyu (Rasulullah'ın ne buyurduğunu) sorduk. O da Allah Resûlü'nün (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "(Ölünün ardından) yüksek sesle bağırıp çağıran, saçını başını yolan ve elbiselerini (yaka paça) yırtan bizden değildir."
Bize Muhammed b. Mansur, ona Süfyan, ona İbn Münkedir, ona da Cabir (ra) şöyle rivayet etmiştir: Uhud savaşında şehit olan babam Müsle yapılmış (kulağı, burnu kesilerek) halde getirilerek Rasulullah'ın (sav) önüne konulmuştu. Üzeri de bir örtüyle örtülmüştü. Örtüyü üzerinden açmak istedim. İnsanlar bana engel oldu. Rasulullah (sav) onun (Cabir'in babasının) kaldırılmasını emretti, kaldırıldığında Rasulullah (sav) ağlayan bir kadın sesi duydu. "Kim bu" diye sordu. Oradakiler, bu Amr'ın kızı veya Amr'ın kız kardeşi dediler. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ağlama! -ya da Niçin ağlıyorsun?- Kaldırılıncaya (öldüğü yerden kaldırılıp defnedilinceye) kadar melekler onu kanatlarıyla gölgelemeye devam ettiler."
Açıklama: Resulullah (sav) meleklerin kanatlarıyla gölgelediği bir sahâbî için ağlamak değil, sevinmek gerektiğine dikkat çekmiştir.