77 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bişr Bekir b. Halef, ona Ebu Bekir (Abdulkebir b. Abdulmecid el-Basrî) el-Hanefî, ona Abdulhamid b. Cafer (el-Ensârî), ona İbrahim b. Abdullah b. Huneyn (el-Haşimî), ona da Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Çok gülmeyiniz. Çünkü çok gülmek kalbi öldürür."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَإِنَّ كَثْرَةَ الضَّحِكِ تُمِيتُ الْقَلْبَ
Bize Ali b. Muhammed, ona Ebu Muâviye, ona Ebu Recâ, ona Bürd b. Sinân, ona Mekhûl, ona Vâsile b. el-Eska' (ra), ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ey Ebu Hureyre! Şüpheli şeylerden titizlikle sakın ki insanların en çok ibadet edeni olasın. Kanaatkar ol ki insanların en çok şükredeni olasın. Kendin için istediğin şeyi diğer insanlar için de iste ki kamil bir mümin olasın. Komşularına iyi muamele et ki kamil bir Müslüman olasın. Az gül, çünkü çok gülmek kalbi öldürür."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: كُنْ وَرِعًا تَكُنْ أَعْبَدَ النَّاسِ
Bize İshak el-Vâsıtî, ona Halid, ona Beyan, ona da Kays, Cerir b. Abdullah'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "İslam'a girdiğim günden beri Rasulullah (sav) beni huzuruna girmekten asla men etmedi ve beni her gördüğünde muhakkak gülümsedi."
Açıklama: Cerir b. Abdullah el-Becelî (ra) hicri 10. yılda Medine'ye gelip müslüman olmuştur. Bu durumda Hz. Peygamber (sav) ile ancak yarım yıl kadar birlikte olmuştur. Anlattığı olay da bu son yılda yaşanmıştır.
Bize Ebu Tahir (Ahmed b. Amr el-Kuraşî) ve Harmele b. Yahya –hadisin metni Harmele'nin lafızlarıyla aktarılmıştır- onlara (Abdullah) b. Vehb (el-Kuraşî), ona Yunus (Yunus b. Yezid el-Eylî), ona (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), ona da Urve b. Zübeyr'in (el-Esedî) naklettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle anlatmıştır: Rifâa el-Kurazî karısını üç talakla boşamıştı. Kadın ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlenmişti. Bilâhare bu kadın Hz. Peygamber'e (sav) gelerek “Ya Rasulullah! Ben Rifâa ile evliydim, sonra o beni üç talakla boşadı, ben de ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlendim." dedi. Sonra elbisesinin püskülünü tutarak şöyle devam etti: "Ama ne yalan söyleyeyim, Abdurrahman'ınki elbisemin püskülünden farksız!” Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) tebessüm etti ve “Galiba Rifâa'ya dönmek istiyorsun! Ama, Abdurrahman senin balını, sen de onun balını tatmadıkça olmaz!” buyurdu. O sırada Ebu Bekir de odada Rasulullah’ın (sav) yanında oturuyordu. Halid b. Said b. el- Âs ise (içeri girmesine henüz) izin verilmediği için hücre-i saadetin kapısında bekliyordu. Duyduklarına tahammül edemeyen Halid, en sonunda Ebu Bekir'e “Söyle şu kadına Rasulullah’ın (sav) huzurunda böyle açık açık konuşup durmasın!” diye seslenmeye başladı.
Açıklama: 1. Kadının kullandığı püskülle ilgili tabir kocası Abdurrahman'ın iktidarsızlığından kinayedir. 2. Hz. Peygamber'in kullandığı balla ilgili tabir cinsî münasebetten kinayedir. Hadiste adı geçen sahabi Abdurrahman'ın babasının adı Zübeyr ile karıştırılmamalıdır. Doğrusu burada yazıldığı gibi Zebîr'dir.
Bize Yahya b. Yahya ona Halid b. Abdullah, ona Beyan, ona Kays b Ebu Hâzim, ona Cerir b. Abdullah; (T) Bana Abdulhamid b. Beyan, ona Halid, ona Beyan, ona Kays b. Ebu Hâzim, ona Cerir Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Müslüman olduğumdan günden beri Rasulullah (sav) ne zaman yanına girmek istersem izin vermiştir. Beni ne zaman görse mutlaka gülmüştür.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: مَنْ كَثُرَ مِزَاحُهُ اسْتُخِفَّ بِهِ
Bize Muhammed b. Beşşar (el-Abdî), ona Yahya b. Said (el-Kattan), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Mansur (b. Mu'temir es-Sülemî) ve Süleyman (b. Mihran) el-A'meş, ona İbrahim (en-Nehaî), ona da Abîde (b. Amr el-A'ver)'in naklettiğine göre Abdullah (b. Mesud) şöyle demiştir: Bir Yahudi Hz. Peygamber'e (sav) gelerek "Ey Muhammed! Allah gökleri bir parmağıyla, yeryüzünü bir parmağıyla, dağları bir parmağıyla, diğer tüm yaratıkları da bir parmağıyla tutuyor ve 'mülkün sahibi benim!' diyor, (öyle mi?)” diye sordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) azı dişleri görününceye kadar güldü ve "Onlar Allah'ı gereği gibi takdir edip tanımadılar" mealindeki ayeti okudu. (ez-Zümer 39/67). Tirmizî dedi ki: Bu hadis, hasen-sahihtir.
Bize bunu Ahmed b. Halid el-Hallal, ona Yahya b. İshak (el-Becelî) es-Seylehanî, ona Leys b. Sa'd (el-Fehmî), ona da Yezid b. Ebu Habib (Yezid b. Kays el-Ezdî), Abdullah b. el-Haris b. Cez'in (ez-Zübeydî) şöyle dediğini nakletti: "Rasulullah'ın (sav) gülmesi sadece tebessüm şeklinde idi." Ebu İsa -Tirmizi- dedi ki: "Hadis sahih-garibtir. Bu hadisi Leys b. Sa'd'dan gelen rivayetler içinde sadece bu tarikten bilmekteyiz."
Bize Yahya b. Kazea, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona da Urve'nin rivayet ettiğine göre Hz. Aişe’nin (r.anhâ) şöyle demiştir: Rasul-i Ekrem (sav) ölüm döşeğindeyken kızı Fatıma'yı yanına çağırdı ve ona gizli bir şey söyledi. Fatıma ağladı. Sonra (bir kez daha) çağırıp ona yine gizli bir şey söyledi. Fatıma bu kez güldü. Aişe dedi ki: Sonra ben Fatıma'ya bu (ağlamasının ve gülmesinin) sebebini sordum.
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve), ona Âişe rivayet etmiştir; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe –hadisin metni onun lafızlarıyla aktarılmıştır– ona Abdullah b. Numeyr, ona Hişam, ona babası (Urve’nin) naklettiğine göre Âişe şöyle demiştir: “Rasulullah (sav) zamanında bir gün güneş tutuldu. Rasulullah (sav) kalkıp namaza durdu. Uzun süre kıyamda kaldı. Sonra rükûa gitti, rükûu da çok uzattı. Sonra rükudan doğruldu ve uzun süre yine kıyamda bekledi, fakat bu ilk kıyamdan daha kısa idi. Sonra yine rükûa vardı. Bu rükûu da oldukça uzatmakla birlikte birinci rükûundan kısa tuttu. Sonra secdeye gitti. Secdeden ayağa kalktı, ilk kıyamdan daha kısa olmakla birlikte kıyamda uzunca durdu. Sonra rükûa gitti. Uzun bir süre rükuda kaldı, ama bu rükû birinci rükûdan kısaydı. Sonra rükûdan doğrulup uzunca süre kıyamda bekledi, ancak bu birinci kıyamından kısaydı. Arkasından rükû yaptı ve ilk rükûdan kısa olmakla birlikte rükûunu uzattı. Sonra secdeye gitti. Sonra Rasulullah (sav) namazdan çıktı. O sırada güneş tutulması bitmişti. Sonra ashaba hitaben bir konuşma yaptı. Hutbesinde Allah’a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu: “Şüphesiz Güneş ve Ay, Allah’ın ayetlerindendir. Her ikisi de herhangi birisi öldü ya da hayat buldu diye tutulmazlar. Bu sebeple siz onları (tutulmuş vaziyette) gördüğünüz vakit tekbir getirin, Allah’a dua edin, namaz kılın, sadaka verin. Ey Muhammed ümmeti, erkek yahut kadın herhangi bir kulunun zina etmesi en çok Allah’ın zoruna gider. Vallahi, bildiklerimi bilseydiniz şüphesiz çok ağlar, pek az gülerdiniz. Şimdi söyleyin tebliğ ettim mi?” Malik’in rivayetinde: “Şüphesiz Güneş ve Ay, Allah’ın ayetlerinden iki ayettir” denilmiştir.