42 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be (b. Haccâc) ve (Abdurrahman) el-Mesudî, ona Alkame b. Mersed, ona Ebu Rabî', ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ümmetimde bazı insanların bırakamadığı cahiliye adetlerinden kalma dört özellik vardır: Ölünün arkasından yüksek sesle bağırarak ağlamak. İnsanların soylarına dil uzatmak. Bütün hastalıkların bulaşıcı olduğunu düşünmek ki bir deve uyuz olduğunda yüz deveyi de uyuz yaptıysa, o zaman ilk deveyi kim uyuz yapmıştır? (Sonuncusu da) falan yıldız sebebiyle yağmur yağdı gibi sözler söyleyerek, yıldızlardan hava tahmininde bulunmaktır." [Ebu İsa (Tirmizî), bu hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.]
Bize Ebu Tahir, ona İbn Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Ata b. Ebu Rabah'ın rivayet ettiğine göre, Nebi'nin (sav) zevcesi Hz. Aişe şöyle demiştir: Şiddetli bir rüzgâr estiği zaman Nebi (sav) "Allah'ım, ben senden onun hayrını, onun içindekilerin hayrını, kendisiyle gönderilenlerin hayrını dilerim. Onun şerrinden, içindekilerin şerrinden ve kendisi ile gönderilenin şerrinden de sana sığınırım" diye dua ederdi. Aişe der ki: Semada bulut görüldüğü zaman, Hz. Peygamber'in (sav) benzi atar, bir içeri girer, bir dışarı çıkar, bir ileri, bir geri gider gelirdi. Yağmur yağınca rahatlar, o hali açılır giderdi. Ben bunu onun yüzünden anlardım. Aişe der ki: Ona (bunun sebebini) sorduğumda "Ey Aişe, bu bulut belki de Âd kavminin dediği gibi (bir azap bulutudur)" buyurdu. "Derken onlar azabın simsiyah bir bulut şeklinde belirip vadilerine doğru yöneldiğini görünce: 'Bu, bize yağmur yağdıracak bir bulut!' dediler." (Ahkaf 46/24).