Bize Ebu Nu'man, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: Bir adam Arafat'ta vakfe yaparken ansızın devesinden düştü. Düşer düşmez deve onun boynunu kırdı. Hz. Peygamber (sav) şöyle söyledi: "Bu adamı su ve sidr ile yıkayınız ve iki ihram bezi ile kefenleyiniz. Ona koku sürmeyiniz, başına bez de sarmayınız. Çünkü bu ihrâmlı hacı kıyamet gününde Lebbeyk, Allâhumme lebbeyk... diyerek diriltilecektir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9615, B001265
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهم - قَالَ بَيْنَمَا رَجُلٌ وَاقِفٌ بِعَرَفَةَ إِذْ وَقَعَ عَنْ رَاحِلَتِهِ فَوَقَصَتْهُ - أَوْ قَالَ فَأَوْقَصَتْهُ - قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ ، وَلاَ تُحَنِّطُوهُ وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّهُ يُبْعَثُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُلَبِّيًا » .
Tercemesi:
Bize Ebu Nu'man, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: Bir adam Arafat'ta vakfe yaparken ansızın devesinden düştü. Düşer düşmez deve onun boynunu kırdı. Hz. Peygamber (sav) şöyle söyledi: "Bu adamı su ve sidr ile yıkayınız ve iki ihram bezi ile kefenleyiniz. Ona koku sürmeyiniz, başına bez de sarmayınız. Çünkü bu ihrâmlı hacı kıyamet gününde Lebbeyk, Allâhumme lebbeyk... diyerek diriltilecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cenâiz 19, 1/436
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Cenaze, cenazenin yıkanması
Cenaze, kefenlemek
Cenaze, koku sürmek
Cenaze, sidir ile yıkanması
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, CENAZE, CENAİZ
KTB, İMAN
Ölüm, vakfe anında
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ بَيْنَمَا رَجُلٌ وَاقِفٌ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ إِذْ وَقَعَ مِنْ رَاحِلَتِهِ فَأَقْصَعَتْهُ - أَوْ قَالَ فَأَقْعَصَتْهُ - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ ، وَلاَ تُحَنِّطُوهُ وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُلَبِّيًا » .
Bize Kuteybe, ona Hammâd, ona Eyyub, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) şöyle dedi:
Bir adam Rasûlullah (sav) ile beraber Arafat'ta vakfe yaparken birden devesinden düştü. Deve onun boynunu kırdı -veya boynunu kırdı anlamına gelen "قصع" fiili yerine, öldürdü manasına gelen "قعص" fiilini kullandı-. Bunun üzerine Rasûlullah (sav), "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye getirir halde diriltecektir" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9616, B001266
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ بَيْنَمَا رَجُلٌ وَاقِفٌ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ إِذْ وَقَعَ مِنْ رَاحِلَتِهِ فَأَقْصَعَتْهُ - أَوْ قَالَ فَأَقْعَصَتْهُ - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ ، وَلاَ تُحَنِّطُوهُ وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُلَبِّيًا » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Hammâd, ona Eyyub, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) şöyle dedi:
Bir adam Rasûlullah (sav) ile beraber Arafat'ta vakfe yaparken birden devesinden düştü. Deve onun boynunu kırdı -veya boynunu kırdı anlamına gelen "قصع" fiili yerine, öldürdü manasına gelen "قعص" fiilini kullandı-. Bunun üzerine Rasûlullah (sav), "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye getirir halde diriltecektir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cenâiz 20, 1/436
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Cenaze, cenazenin yıkanması
Cenaze, kefenlemek
Cenaze, koku sürmek
Cenaze, sidir ile yıkanması
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, CENAZE, CENAİZ
KTB, İMAN
Ölüm, vakfe anında
Bize Süleyman b. Davud el-Hâşimî, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn şihâb, ona Atâ b. Yezîd, ona da Ebu Hüreyre; (T)
Bize Ebu Kamil, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn şihâb, ona Atâ b. Yezîd, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir:
"İnsanlar Peygamber’e (sav) 'Ey Allah’ın Rasulü! Kıyamet gününde Aziz ve Celil Rabbimizi görecek miyiz?' diye sordular. Peygamber (sav) 'Bulutsuz bir gecede dolunayı görmekte zorlanır mısınız?' buyurdu. Sahabe 'Hayır, zorlanmıyoruz' dedi. 'Bulutsuz bir havada güneşi görmekte zorlanır mısınız?' buyurdu. 'Hayır, zorlanmıyoruz' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: İşte siz de kıyamet gününde Rabbinizi aynı şekilde (açık ve net olarak) göreceksiniz. Allah, insanları bir araya toplar ve 'Her kim neye tapıyorduysa şimdi onu takip etsin' buyurur. Böylece aya tapanlar ayı, güneşe tapanlar güneşi, tağutlara tapanlar da tağutları takip eder. Bu şekilde herkes tapındığı şeye gider. Geriye sadece, şefaatçileri ya da münafıklarıyla (Ebu Kamil der ki: burada tereddüt eden İbrahim'dir) birlikte bu ümmet kalır. Aziz ve Celil Allah, onlara tanımadıkları bir surette gelir ve 'Ben Rabbinizim' buyurur. Onlar da 'Senden Allah’a sığınırız. Bu bizim yerimizdir, Aziz ve Celil Rabbimiz bize gelinceye kadar buradan ayrılmayız. O geldiğinde biz onu tanırız' derler. Sonra Allah, bildikleri surette onlara gelir ve 'Ben Rabbinizim' buyurur. Onlar da 'Evet, Sen Rabbimizsin' derler ve O’na tabi olurlar."
"Sonra cehennemin üzerine köprü (sırat) kurulur. (Ravi der ki:) Peygamber (sav) 'Ben, köprüden geçenlerin ilki olacağım' buyurdu. O gün peygamberlerden başkası konuşamaz, onların da duası 'Allah’ım selâmet ver, selâmet ver' olur. Köprünün üzerinde sa‘dân dikeni gibi kancalar bulunur. Siz Sa'd'an'ı gördünüz mü? (Ravi der ki:) Ashab 'Evet ey Allah’ın Rasulü' dediler. Hz Peygamber şöyle buyurdu: İşte O kancalar da ona benzer ama onların büyüklüğünü ancak Allah bilir. Bu kancalar, insanların amellerine göre onları kapar. İçlerinden bazıları ameliyle helak olur bazıları da ameliyle güvenli bir şekilde geçip gider. Ya da onlardan bir kısmı yerde sürüne sürüne götürülür, bazıları da (cehenneme düşmeden) (kurtulup) geçer. Sonra Allah tecelli eder ve kullar arasında hükmünü verdikten sonra, kendisinden başka ilah olmadığına şehadet edenlerden, rahmet dilediği kimseleri ateşten çıkarmak diler ve meleklerine 'Onları çıkarın' diye emreder. Melekler, onları cehennemde secde izlerinden tanır. Ateş Adem oğlunun, secde izi hariç, her yerini yakar. Allah, Âdemoğlunun secde izlerini ateşe haram kılmıştır. Melekler onları, bedenleri yanmış, kömürleşmiş bir halde ateşten çıkarırlar. Üzerlerine hayat suyu dökülür ve tıpkı sel suyuyla taşınan tohumun yeşerdiği gibi yeniden canlanırlar. Sonunda yüzü ateşe çevrilmiş bir adam kalır. Bu adam cennete en son giren kimsedir. Adam 'Ey Rabbim! Ateşin kokusu beni zehirledi, sıcaklığı yaktı. Yüzümü ateşten çevir' diye Allah’a dua eder durur. Sonra Aziz ve Celil Allah 'Eğer bunu sana verirsem, başka bir şey istemeyeceğine dair söz verir misin?' buyurur. Adam 'İzzetine yemin ederim ki başka bir şey istemem' diyerek Allah'a sözler ve garantiler verir. Allah da onun yüzünü ateşten çevirir. Adamın yüzü cennete döndüğünde cenneti görür ve Allah'ın dilediği bir süre sessiz kalır. Sonra yine 'Ey Rabbim! Beni cennetin kapısına yaklaştır' der. Allah 'Sen bana daha önce başka bir şey istemeyeceğine söz vermedin mi? Yazıklar olsun ey Âdemoğlu! Ne çabuk sözünden cayıyorsun' buyurur. Adam dua etmeye devam eder. Allah 'Eğer bunu da sana verirsem, başka bir şey istemeyeceğine dair bana söz verir misin?' buyurur. Adam 'Evet, izzetine yemin ederim, başka bir şey istemem' der. Allah, ondan söz ve yemin alır ve onu cennet kapısına yaklaştırır. Adam cennet kapısına yaklaşınca, cennet ona açılır. İçindekileri görünce, bir süre sessiz kalır. Sonra 'Ey Rabbim! Beni cennete al' der. Allah 'Sen bana başka bir şey istemeyeceğine dair söz vermemiş miydin? Yazıklar olsun ey Adem oğlu Ne çabuk sözünden cayıyorsun' buyurur. Adam: 'Ey Rabbim! Beni kullarının en bedbahtı kılma' diyerek Aziz ve Celil Allah'a yalvarmaya devam eder. Sonunda Allah Teâlâ ona rahmetiyle güler ve cennete girmesine izin verir. Cennete girdiğinde ona 'Aziz ve Celil Rabbinde dile ve iste' denir, o da diler. Allah'ın ' şunu ve şunu da dile' buyruğu bitinceye kadar dilemesi devam eder, en sonunda bütün arzular sona erince Aziz ve Celil Allah 'Bu nimetler ve bir o kadarı da senin olsun' buyurur"
Atâ der ki: Ebu Hüreyre’nin yanında oturan Ebu Saîd el-Hudrî, Ebu Hüreyre'nin "Bu nimetler senindir ve bir o kadarı da senin olacaktır" sözüne kadar, bu rivayetin hiçbir yerinde ona itiraz etmedi. Burada Ebu Saîd itiraz etti ve “Ben, Peygamber’in (sav) "Bu nimetler senindir ve on misli de senin olacaktır" buyurduğunu işittim” dedi. Ebu Hüreyre de “Ben de "Bir o kadarı da senin olacaktır" kısmını ezberledim.” dedi. Ebu Saîd “Şehadet ederim ki ben Hz. Peygamber'den (sav) bu konuda "bu adama on katı vardır" sözünü ezberledim” dedi. Ebu Hureyre der ki: "İşte bu adam, cennete en son girecek kimsedir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
288945, HM007914-2
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْهَاشِمِيُّ أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ شِهَابٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ أَبِي وَأَبُو كَامِلٍ قَالَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ حَدَّثَنَا عَطَاءُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ الْمَعْنَى أَنَّ النَّاسَ قَالُوا لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلْ نَرَى رَبَّنَا عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ هَلْ تُضَارُّونَ فِي الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ قَالُوا لَا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ فَهَلْ تُضَارُّونَ فِي الشَّمْسِ لَيْسَ دُونَهَا سَحَابٌ قَالُوا لَا قَالَ فَإِنَّكُمْ تَرَوْنَهُ كَذَلِكَ يَجْمَعُ اللَّهُ النَّاسَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيُقَالُ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ شَيْئًا فَلْيَتَّبِعْهُ فَيَتْبَعُ مَنْ يَعْبُدُ الشَّمْسَ الشَّمْسَ وَيَتْبَعُ مَنْ يَعْبُدُ الْقَمَرَ الْقَمَرَ وَيَتْبَعُ مَنْ يَعْبُدُ الطَّوَاغِيتَ الطَّوَاغِيتَ وَتَبْقَى هَذِهِ الْأُمَّةُ فِيهَا شَافِعُوهَا أَوْ مُنَافِقُوهَا قَالَ أَبُو كَامِلٍ شَكَّ إِبْرَاهِيمُ فَيَأْتِيهِمْ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِي صُورَةٍ غَيْرِ صُورَتِهِ الَّتِي يَعْرِفُونَ فَيَقُولُ أَنَا رَبُّكُمْ فَيَقُولُونَ نَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْكَ هَذَا مَكَانُنَا حَتَّى يَأْتِيَنَا رَبُّنَا فَإِذَا جَاءَ رَبُّنَا عَرَفْنَاهُ فَيَأْتِيهِمْ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِي صُورَتِهِ الَّتِي يَعْرِفُونَ فَيَقُولُ أَنَا رَبُّكُمْ فَيَقُولُونَ أَنْتَ رَبُّنَا فَيَتَّبِعُونَهُ وَيُضْرَبُ الصِّرَاطُ بَيْنَ ظَهْرَيْ جَهَنَّمَ فَأَكُونُ أَنَا وَأُمَّتِي أَوَّلَ مَنْ يَجُوزُ ه وَلَا يَتَكَلَّمُ يَوْمَئِذٍ إِلَّا الرُّسُلُ وَدَعْوَى الرُّسُلِ يَوْمَئِذٍ اللَّهُمَّ سَلِّمْ سَلِّمْ وَفِي جَهَنَّمَ كَلَالِيبُ مِثْلُ شَوْكِ السَّعْدَانِ هَلْ رَأَيْتُمْ السَّعْدَانَ قَالُوا نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ فَإِنَّهَا مِثْلُ شَوْكِ السَّعْدَانِ غَيْرَ أَنَّهُ لَا يَعْلَمُ قَدْرَ عِظَمِهَا إِلَّا اللَّهُ تَعَالَى تَخْطَفُ النَّاسَ بِأَعْمَالِهِمْ فَمِنْهُمْ الْمُوبَقُ بِعَمَلِهِ أَوْ قَالَ الْمُوثَقُ بِعَمَلِهِ أَوْ الْمُخَرْدَلُ وَمِنْهُمْ الْمُجَازَى قَالَ أَبُو كَامِلٍ فِي حَدِيثِهِ شَكَّ إِبْرَاهِيمُ وَمِنْهُمْ الْمُخَرْدَلُ أَوْ الْمُجَازَى ثُمَّ يَتَجَلَّى حَتَّى إِذَا فَرَغَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مِنْ الْقَضَاءِ بَيْنَ الْعِبَادِ وَأَرَادَ أَنْ يُخْرِجَ بِرَحْمَتِهِ مَنْ أراد مِنْ أَهْلِ النَّارِ أَمَرَ الْمَلَائِكَةَ أَنْ يُخْرِجُوا مِنْ النَّارِ مَنْ كَانَ لَا يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا مِمَّنْ أَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَرْحَمَهُ مِمَّنْ يَقُولُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فَيَعْرِفُونَهُمْ فِي النَّارِ يَعْرِفُونَهُمْ بِأَثَرِ السُّجُودِ تَأْكُلُ النَّارُ ابْنَ آدَمَ إِلَّا أَثَرَ السُّجُودِ وَحَرَّمَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى النَّارِ أَنْ تَأْكُلَ أَثَرَ السُّجُودِ فَيَخْرُجُونَ مِنْ النَّارِ قَدْ امْتُحِشُوا فَيُصَبُّ عَلَيْهِمْ مَاءُ الْحَيَاةِ فَيَنْبُتُونَ كَمَا تَنْبُتُ الْحِبَّةُ وَقَالَ أَبُو كَامِلٍ الْحَبَّةُ أَيْضًا فِي حَمِيلِ السَّيْلِ وَيَبْقَى رَجُلٌ مُقْبِلٌ بِوَجْهِهِ عَلَى النَّارِ وَهُوَ آخِرُ أَهْلِ الْجَنَّةِ دُخُولًا فَيَقُولُ أَيْ رَبِّ اصْرِفْ وَجْهِي عَنْ النَّارِ فَإِنَّهُ قَدْ قَشَبَنِي رِيحُهَا وَأَحْرَقَنِي دُخَانُهَا فَيَدْعُو اللَّهَ مَا شَاءَ أَنْ يَدْعُوَهُ ثُمَّ يَقُولُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ هَلْ عَسَيْتَ إِنْ فُعِلَ ذَلِكَ بِكَ أَنْ تَسْأَلَ غَيْرَهُ فَيَقُولُ لَا وَعِزَّتِكَ لَا أَسْأَلُك غَيْرَهُ وَيُعْطِي رَبَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مِنْ عُهُودٍ وَمَوَاثِيقَ مَا شَاءَ فَيَصْرِفُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ وَجْهَهُ عَنْ النَّارِ فَإِذَا أَقْبَلَ عَلَى الْجَنَّةِ وَرَآهَا سَكَتَ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَسْكُتَ ثُمَّ يَقُولُ أَيْ رَبِّ قَرِّبْنِي إِلَى بَابِ الْجَنَّةِ فَيَقُولُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ أَلَسْتَ قَدْ أَعْطَيْتَ عُهُودَكَ وَمَوَاثِيقَكَ أَنْ لَا تَسْأَلَنِي غَيْرَ مَا أَعْطَيْتُكَ وَيْلَكَ يَا ابْنَ آدَمَ مَا أَغْدَرَكَ فَيَقُولُ أَيْ رَبِّ فَيَدْعُو اللَّهَ حَتَّى يَقُولَ لَهُ فَهَلْ عَسَيْتَ إِنْ أُعْطِيتَ ذَلِكَ أَنْ تَسْأَلَ غَيْرَهُ فَيَقُولُ لَا وَعِزَّتِكَ لَا أَسْأَلُ غَيْرَهُ فَيُعْطِي رَبَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مَا شَاءَ مِنْ عُهُودٍ وَمَوَاثِيقَ فَيُقَدِّمُهُ إِلَى بَابِ الْجَنَّةِ فَإِذَا قَامَ عَلَى بَابِ الْجَنَّةِ انْفَهَقَتْ لَهُ الْجَنَّةُ فَرَأَى مَا فِيهَا مِنْ الْحَبْرَةِ وَالسُّرُورِ فَيَسْكُتُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَسْكُتَ ثُمَّ يَقُولُ أَيْ رَبِّ أَدْخِلْنِي الْجَنَّةَ فَيَقُولُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ أَلَيْسَ قَدْ أَعْطَيْتَ عُهُودَكَ وَمَوَاثِيقَكَ أَنْ لَا تَسْأَلَنِي غَيْرَ مَا أَعْطَيْتُكَ وَيْلَكَ يَا ابْنَ آدَمَ مَا أَغْدَرَكَ فَيَقُولُ أَيْ رَبِّ لَا أَكُونُ أَشْقَى خَلْقِكَ فَلَا يَزَالُ يَدْعُو اللَّهَ حَتَّى يَضْحَكَ اللَّهُ مِنْهُ فَإِذَا ضَحِكَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مِنْهُ قَالَ ادْخُلْ الْجَنَّةَ فَإِذَا دَخَلَهَا قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ تَمَنَّهْ فَيَسْأَلُ رَبَّهُ عَزَّ وَجَلَّ وَيَتَمَنَّى حَتَّى إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لَيُذَكِّرُهُ يَقُولُ مِنْ كَذَا وَكَذَا حَتَّى إِذَا انْقَطَعَتْ بِهِ الْأَمَانِيُّ قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ لَكَ ذَلِكَ وَمِثْلُهُ مَعَهُ
قَالَ عَطَاءُ بْنُ يَزِيدَ وَأَبُو سَعِيدٍ الْخُدْرِيُّ مَعَ أَبِي هُرَيْرَةَ لَا يَرُدُّ عَلَيْهِ مِنْ حَدِيثِهِ شَيْئًا حَتَّى إِذَا حَدَّثَ أَبُو هُرَيْرَةَ أَنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ لِذَلِكَ الرَّجُلِ وَمِثْلُهُ مَعَهُ قَالَ أَبُو سَعِيدٍ وَعَشَرَةُ أَمْثَالِهِ مَعَهُ يَا أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ مَا حَفِظْتُ إِلَّا قَوْلَهُ ذَلِكَ لَكَ وَمِثْلُهُ مَعَهُ قَالَ أَبُو سَعِيدٍ أَشْهَدُ أَنِّي حَفِظْتُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَوْلَهُ فِي ذَلِكَ الرَّجُلِ لَكَ عَشَرَةُ أَمْثَالِهِ قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ وَذَلِكَ الرَّجُلُ آخِرُ أَهْلِ الْجَنَّةِ دُخُولًا
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Davud el-Hâşimî, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn şihâb, ona Atâ b. Yezîd, ona da Ebu Hüreyre; (T)
Bize Ebu Kamil, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn şihâb, ona Atâ b. Yezîd, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir:
"İnsanlar Peygamber’e (sav) 'Ey Allah’ın Rasulü! Kıyamet gününde Aziz ve Celil Rabbimizi görecek miyiz?' diye sordular. Peygamber (sav) 'Bulutsuz bir gecede dolunayı görmekte zorlanır mısınız?' buyurdu. Sahabe 'Hayır, zorlanmıyoruz' dedi. 'Bulutsuz bir havada güneşi görmekte zorlanır mısınız?' buyurdu. 'Hayır, zorlanmıyoruz' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: İşte siz de kıyamet gününde Rabbinizi aynı şekilde (açık ve net olarak) göreceksiniz. Allah, insanları bir araya toplar ve 'Her kim neye tapıyorduysa şimdi onu takip etsin' buyurur. Böylece aya tapanlar ayı, güneşe tapanlar güneşi, tağutlara tapanlar da tağutları takip eder. Bu şekilde herkes tapındığı şeye gider. Geriye sadece, şefaatçileri ya da münafıklarıyla (Ebu Kamil der ki: burada tereddüt eden İbrahim'dir) birlikte bu ümmet kalır. Aziz ve Celil Allah, onlara tanımadıkları bir surette gelir ve 'Ben Rabbinizim' buyurur. Onlar da 'Senden Allah’a sığınırız. Bu bizim yerimizdir, Aziz ve Celil Rabbimiz bize gelinceye kadar buradan ayrılmayız. O geldiğinde biz onu tanırız' derler. Sonra Allah, bildikleri surette onlara gelir ve 'Ben Rabbinizim' buyurur. Onlar da 'Evet, Sen Rabbimizsin' derler ve O’na tabi olurlar."
"Sonra cehennemin üzerine köprü (sırat) kurulur. (Ravi der ki:) Peygamber (sav) 'Ben, köprüden geçenlerin ilki olacağım' buyurdu. O gün peygamberlerden başkası konuşamaz, onların da duası 'Allah’ım selâmet ver, selâmet ver' olur. Köprünün üzerinde sa‘dân dikeni gibi kancalar bulunur. Siz Sa'd'an'ı gördünüz mü? (Ravi der ki:) Ashab 'Evet ey Allah’ın Rasulü' dediler. Hz Peygamber şöyle buyurdu: İşte O kancalar da ona benzer ama onların büyüklüğünü ancak Allah bilir. Bu kancalar, insanların amellerine göre onları kapar. İçlerinden bazıları ameliyle helak olur bazıları da ameliyle güvenli bir şekilde geçip gider. Ya da onlardan bir kısmı yerde sürüne sürüne götürülür, bazıları da (cehenneme düşmeden) (kurtulup) geçer. Sonra Allah tecelli eder ve kullar arasında hükmünü verdikten sonra, kendisinden başka ilah olmadığına şehadet edenlerden, rahmet dilediği kimseleri ateşten çıkarmak diler ve meleklerine 'Onları çıkarın' diye emreder. Melekler, onları cehennemde secde izlerinden tanır. Ateş Adem oğlunun, secde izi hariç, her yerini yakar. Allah, Âdemoğlunun secde izlerini ateşe haram kılmıştır. Melekler onları, bedenleri yanmış, kömürleşmiş bir halde ateşten çıkarırlar. Üzerlerine hayat suyu dökülür ve tıpkı sel suyuyla taşınan tohumun yeşerdiği gibi yeniden canlanırlar. Sonunda yüzü ateşe çevrilmiş bir adam kalır. Bu adam cennete en son giren kimsedir. Adam 'Ey Rabbim! Ateşin kokusu beni zehirledi, sıcaklığı yaktı. Yüzümü ateşten çevir' diye Allah’a dua eder durur. Sonra Aziz ve Celil Allah 'Eğer bunu sana verirsem, başka bir şey istemeyeceğine dair söz verir misin?' buyurur. Adam 'İzzetine yemin ederim ki başka bir şey istemem' diyerek Allah'a sözler ve garantiler verir. Allah da onun yüzünü ateşten çevirir. Adamın yüzü cennete döndüğünde cenneti görür ve Allah'ın dilediği bir süre sessiz kalır. Sonra yine 'Ey Rabbim! Beni cennetin kapısına yaklaştır' der. Allah 'Sen bana daha önce başka bir şey istemeyeceğine söz vermedin mi? Yazıklar olsun ey Âdemoğlu! Ne çabuk sözünden cayıyorsun' buyurur. Adam dua etmeye devam eder. Allah 'Eğer bunu da sana verirsem, başka bir şey istemeyeceğine dair bana söz verir misin?' buyurur. Adam 'Evet, izzetine yemin ederim, başka bir şey istemem' der. Allah, ondan söz ve yemin alır ve onu cennet kapısına yaklaştırır. Adam cennet kapısına yaklaşınca, cennet ona açılır. İçindekileri görünce, bir süre sessiz kalır. Sonra 'Ey Rabbim! Beni cennete al' der. Allah 'Sen bana başka bir şey istemeyeceğine dair söz vermemiş miydin? Yazıklar olsun ey Adem oğlu Ne çabuk sözünden cayıyorsun' buyurur. Adam: 'Ey Rabbim! Beni kullarının en bedbahtı kılma' diyerek Aziz ve Celil Allah'a yalvarmaya devam eder. Sonunda Allah Teâlâ ona rahmetiyle güler ve cennete girmesine izin verir. Cennete girdiğinde ona 'Aziz ve Celil Rabbinde dile ve iste' denir, o da diler. Allah'ın ' şunu ve şunu da dile' buyruğu bitinceye kadar dilemesi devam eder, en sonunda bütün arzular sona erince Aziz ve Celil Allah 'Bu nimetler ve bir o kadarı da senin olsun' buyurur"
Atâ der ki: Ebu Hüreyre’nin yanında oturan Ebu Saîd el-Hudrî, Ebu Hüreyre'nin "Bu nimetler senindir ve bir o kadarı da senin olacaktır" sözüne kadar, bu rivayetin hiçbir yerinde ona itiraz etmedi. Burada Ebu Saîd itiraz etti ve “Ben, Peygamber’in (sav) "Bu nimetler senindir ve on misli de senin olacaktır" buyurduğunu işittim” dedi. Ebu Hüreyre de “Ben de "Bir o kadarı da senin olacaktır" kısmını ezberledim.” dedi. Ebu Saîd “Şehadet ederim ki ben Hz. Peygamber'den (sav) bu konuda "bu adama on katı vardır" sözünü ezberledim” dedi. Ebu Hureyre der ki: "İşte bu adam, cennete en son girecek kimsedir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 7914, 3/170
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yezid el-Cünde'î (Ata b. Yezid el-Leysî)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
5. Ebu Kamil Muzaffer b. Müdrik el-Horasanî (Muzaffer b. Müdrik)
Konular:
Allah İnancı, Kıyamet günü insanlarla konuşur
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Allah İnancı, kullarını değerlendirme ölçüsü
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Cennet, ehlinin Allah Teala ile konuşmaları
Cennet, ilk ve son girecek mü'min
Hz. Peygamber, sembolik, temsili anlatımı
İman, Ahirete, Sırat köprüsü
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
Kelime-i tevhid, söyleyene cehennemin haram olması
Müslüman, Müslümanların diğer ümmetlerden üstünlüğü
Secde, alınlardaki secde izi
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ أَخْبَرَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ أَبِى بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهم - أَنَّ رَجُلاً وَقَصَهُ بَعِيرُهُ ، وَنَحْنُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهْوَ مُحْرِمٌ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ ، وَلاَ تُمِسُّوهُ طِيبًا ، وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُلَبِّدًا » .
Bize Ebu Nu'man'ın, ona da Ebu Avâne'nin Ebu Bişr'den, o da Saîd b. Cübeyr'den naklen haber verdiğine göre İbn Abbas (ra) şöyle anlatmış:
Bir adamı, bindiği devesi sırtından atıp öldürmüştü, adam ihrâmlı idi. O sırada biz de Hz. Peygamber'le (sav) birlikte idik. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki parça (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona hiçbir koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye getirir halde diriltecektir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9618, B001267
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ أَخْبَرَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ أَبِى بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهم - أَنَّ رَجُلاً وَقَصَهُ بَعِيرُهُ ، وَنَحْنُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهْوَ مُحْرِمٌ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ ، وَلاَ تُمِسُّوهُ طِيبًا ، وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُلَبِّدًا » .
Tercemesi:
Bize Ebu Nu'man'ın, ona da Ebu Avâne'nin Ebu Bişr'den, o da Saîd b. Cübeyr'den naklen haber verdiğine göre İbn Abbas (ra) şöyle anlatmış:
Bir adamı, bindiği devesi sırtından atıp öldürmüştü, adam ihrâmlı idi. O sırada biz de Hz. Peygamber'le (sav) birlikte idik. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki parça (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona hiçbir koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye getirir halde diriltecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cenâiz 21, 1/436
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu Bişr Cafer b. Ebu Vahşiyye el-Yeşkuri (Cafer b. İyas)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Cenaze, cenazenin yıkanması
Cenaze, kefenlemek
Cenaze, koku sürmek
Cenaze, sidir ile yıkanması
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, CENAZE, CENAİZ
KTB, İMAN
Ölüm, vakfe anında
Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr ve Eyyûb, onlara Saîd b. Cübeyr, ona da ibn Abbas (ra) şöyle etmiştir:
Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber (sav) ile birlikte vakfe yapıyordu. Adam aniden devesinden düştü. -Râvî Eyyûb, deve onun boynunu kırdı (وقص) dedi, Amr ise deve onu derhal öldürdü (قصع) dedi-. Neticede adam hemen öldü. Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü o kıyamet gününde -Eyyûb telbiye okuyarak, dedi; Amr ise telbiye getirerek dedi- diriltilecektir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9622, B001268
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ عَمْرٍو وَأَيُّوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهم - قَالَ كَانَ رَجُلٌ وَاقِفٌ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ فَوَقَعَ عَنْ رَاحِلَتِهِ - قَالَ أَيُّوبُ فَوَقَصَتْهُ ، وَقَالَ عَمْرٌو فَأَقْصَعَتْهُ - فَمَاتَ فَقَالَ « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ ، وَلاَ تُحَنِّطُوهُ وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّهُ يُبْعَثُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ - قَالَ أَيُّوبُ يُلَبِّى ، وَقَالَ عَمْرٌو - مُلَبِّيًا » .
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr ve Eyyûb, onlara Saîd b. Cübeyr, ona da ibn Abbas (ra) şöyle etmiştir:
Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber (sav) ile birlikte vakfe yapıyordu. Adam aniden devesinden düştü. -Râvî Eyyûb, deve onun boynunu kırdı (وقص) dedi, Amr ise deve onu derhal öldürdü (قصع) dedi-. Neticede adam hemen öldü. Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü o kıyamet gününde -Eyyûb telbiye okuyarak, dedi; Amr ise telbiye getirerek dedi- diriltilecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cenâiz 21, 1/436
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Cenaze, cenazenin yıkanması
Cenaze, kefenlemek
Cenaze, kefenlerken başı açık bırakmak
Cenaze, koku sürmek
Cenaze, sidir ile yıkanması
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, CENAZE, CENAİZ
KTB, İMAN
Ölüm, vakfe anında
Bize Kuteybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Hakem, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: İhramlı bir adamı, dişi devesi sırtından atarak boynunu kırmış ve onu öldürmüştü. Adamın cesedi Rasûluilah'a (sav) getirildi, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu yıkayın, kefenleyin, fakat başını örtmeyin ve ona koku da sürmeyin. Çünkü bu adam, (mahşerde) telbiye okur halde diriltilecektir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13056, B001839
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ وَقَصَتْ بِرَجُلٍ مُحْرِمٍ نَاقَتُهُ ، فَقَتَلَتْهُ ، فَأُتِىَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « اغْسِلُوهُ ، وَكَفِّنُوهُ ، وَلاَ تُغَطُّوا رَأْسَهُ ، وَلاَ تُقَرِّبُوهُ طِيبًا ، فَإِنَّهُ يُبْعَثُ يُهِلُّ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Hakem, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: İhramlı bir adamı, dişi devesi sırtından atarak boynunu kırmış ve onu öldürmüştü. Adamın cesedi Rasûluilah'a (sav) getirildi, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu yıkayın, kefenleyin, fakat başını örtmeyin ve ona koku da sürmeyin. Çünkü bu adam, (mahşerde) telbiye okur halde diriltilecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cezâi's-Sayd 13, 1/552
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu Abdullah Hakem b. Uteybe el-Kindî (Hakem b. Uteybe)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Cenaze, kefenlemek
Cenaze, koku sürmek
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, CENAZE, CENAİZ
KTB, İMAN
Ölüm, vakfe anında
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ بَيْنَا رَجُلٌ وَاقِفٌ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ إِذْ وَقَعَ عَنْ رَاحِلَتِهِ ، فَوَقَصَتْهُ - أَوْ قَالَ فَأَقْعَصَتْهُ - فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ - أَوْ قَالَ ثَوْبَيْهِ - وَلاَ تُحَنِّطُوهُ ، وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُلَبِّى » .
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr b. Dînâr, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir:
Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber'le (sav) birlikte vakfe yaparken ansızın devesinden düştü. Düşer düşmez de devesi onun boynunu kırdı. -Burada "vekasa" fiilini yahut aynı manaya gelen "ek'asa" fiilini kullandı-. Sonra Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidr ile yıkayın ve iki bez ile -yahut giydiği iki ihram ihram bezi ile- kefenleyin. Ona koku sürmeyin ve başını da örtmeyin. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye eder hâlde diriltecektir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13085, B001849
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ بَيْنَا رَجُلٌ وَاقِفٌ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ إِذْ وَقَعَ عَنْ رَاحِلَتِهِ ، فَوَقَصَتْهُ - أَوْ قَالَ فَأَقْعَصَتْهُ - فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ - أَوْ قَالَ ثَوْبَيْهِ - وَلاَ تُحَنِّطُوهُ ، وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُلَبِّى » .
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr b. Dînâr, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir:
Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber'le (sav) birlikte vakfe yaparken ansızın devesinden düştü. Düşer düşmez de devesi onun boynunu kırdı. -Burada "vekasa" fiilini yahut aynı manaya gelen "ek'asa" fiilini kullandı-. Sonra Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidr ile yıkayın ve iki bez ile -yahut giydiği iki ihram ihram bezi ile- kefenleyin. Ona koku sürmeyin ve başını da örtmeyin. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye eder hâlde diriltecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cezâi's-Sayd 20, 1/554
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Cenaze, cenazenin yıkanması
Cenaze, kefenlemek
Cenaze, kefenlerken başı açık bırakmak
Cenaze, koku sürmek
Cenaze, sidir ile yıkanması
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, CENAZE, CENAİZ
KTB, İMAN
Ölüm, vakfe anında
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ بَيْنَا رَجُلٌ وَاقِفٌ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ إِذْ وَقَعَ عَنْ رَاحِلَتِهِ فَوَقَصَتْهُ - أَوْ قَالَ فَأَوْقَصَتْهُ - فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ ، وَلاَ تَمَسُّوهُ طِيبًا ، وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، وَلاَ تُحَنِّطُوهُ ، فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُلَبِّيًا » .
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd, ona Eyyub, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber'le birlikte vakfe yaptığı sırada birden devesinden düştü, devesi onun boynunu kırdı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bu adamı su ve sidr ile yıkayın ve iki kat bezle kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına bez örtmeyin ve buhur ile de kokulandırmayın. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye eder hâlde diriltecektir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13086, B001850
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ بَيْنَا رَجُلٌ وَاقِفٌ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ إِذْ وَقَعَ عَنْ رَاحِلَتِهِ فَوَقَصَتْهُ - أَوْ قَالَ فَأَوْقَصَتْهُ - فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ ، وَلاَ تَمَسُّوهُ طِيبًا ، وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، وَلاَ تُحَنِّطُوهُ ، فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُلَبِّيًا » .
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd, ona Eyyub, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber'le birlikte vakfe yaptığı sırada birden devesinden düştü, devesi onun boynunu kırdı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bu adamı su ve sidr ile yıkayın ve iki kat bezle kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına bez örtmeyin ve buhur ile de kokulandırmayın. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye eder hâlde diriltecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cezâi's-Sayd 20, 1/554
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Cenaze, cenazenin yıkanması
Cenaze, kefenlemek
Cenaze, kefenlerken başı açık bırakmak
Cenaze, koku sürmek
Cenaze, sidir ile yıkanması
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, CENAZE, CENAİZ
KTB, İMAN
Ölüm, vakfe anında
Bize Abde b. Abdullah es-Saffâr, ona Ebu Davud el-Hafarî, ona Süfyan, ona Amr b. Dinâr, ona da Said b. Cübeyr, İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Bir adam (hacda) vefat etmişti. Hz. Peygamber (sav.) 'Onu su ve sidr otu ile yıkayın. Elbiseleriyle kefenleyin,. Yüzünü ve başını da örtmeyin. Çünkü o kıyamet günü (ihramlı vaziyette) telbiye getirerek diriltilecektir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22976, N002715
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الصَّفَّارُ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ - يَعْنِى الْحَفَرِىَّ - عَنْ سُفْيَانَ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ:
"مَاتَ رَجُلٌ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثِيَابِهِ، وَلاَ تُخَمِّرُوا وَجْهَهُ وَرَأْسَهُ، فَإِنَّهُ يُبْعَثُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُلَبِّيًا."
Tercemesi:
Bize Abde b. Abdullah es-Saffâr, ona Ebu Davud el-Hafarî, ona Süfyan, ona Amr b. Dinâr, ona da Said b. Cübeyr, İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Bir adam (hacda) vefat etmişti. Hz. Peygamber (sav.) 'Onu su ve sidr otu ile yıkayın. Elbiseleriyle kefenleyin,. Yüzünü ve başını da örtmeyin. Çünkü o kıyamet günü (ihramlı vaziyette) telbiye getirerek diriltilecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 47, /2263
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Davud Ömer b. Sa'd el-Haferî (Ömer b. Sa'd b. Ubeyd)
6. Ebu Sehl Abde b. Abdullah el-Huzâî (Abde b. Abdullah b. Abde)
Konular:
Cenaze, cenazenin yıkanması
Cenaze, defni
Cenaze, kefenin bütün vücudu örtmemesi
Cenaze, kefenlemek
Cenaze, kefenlerken başı açık bırakmak
Cenaze, sidir ile yıkanması
İman, Esasları, Ahirete, dirilme, öldüğü hal üzere
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, CENAZE, CENAİZ
KTB, İMAN
Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr ve Eyyub, onlara Saîd b. Cübeyr, ona da ibn Abbas (ra) şöyle anlatmı:
Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber (sav) ile birlikte vakfe yapıyordu. Adam aniden devesinden düştü. -Râvî Eyyûb, deve onun boynunu kırdı (وقص) dedi, Amr ise deve onu derhal öldürdü (قصع) dedi-. Neticede adam hemen öldü. Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü o kıyamet gününde -Eyyûb telbiye okuyarak, dedi; Amr ise telbiye getirerek dedi- diriltilecektir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278610, B001268-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ عَمْرٍو وَأَيُّوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهم - قَالَ كَانَ رَجُلٌ وَاقِفٌ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ فَوَقَعَ عَنْ رَاحِلَتِهِ - قَالَ أَيُّوبُ فَوَقَصَتْهُ ، وَقَالَ عَمْرٌو فَأَقْصَعَتْهُ - فَمَاتَ فَقَالَ « اغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَكَفِّنُوهُ فِى ثَوْبَيْنِ ، وَلاَ تُحَنِّطُوهُ وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّهُ يُبْعَثُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ - قَالَ أَيُّوبُ يُلَبِّى ، وَقَالَ عَمْرٌو - مُلَبِّيًا » .
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr ve Eyyub, onlara Saîd b. Cübeyr, ona da ibn Abbas (ra) şöyle anlatmı:
Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber (sav) ile birlikte vakfe yapıyordu. Adam aniden devesinden düştü. -Râvî Eyyûb, deve onun boynunu kırdı (وقص) dedi, Amr ise deve onu derhal öldürdü (قصع) dedi-. Neticede adam hemen öldü. Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü o kıyamet gününde -Eyyûb telbiye okuyarak, dedi; Amr ise telbiye getirerek dedi- diriltilecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cenâiz 21, 1/436
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Cenaze, cenazenin yıkanması
Cenaze, kefenlemek
Cenaze, kefenlerken başı açık bırakmak
Cenaze, koku sürmek
Cenaze, sidir ile yıkanması
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
KTB, CENAZE, CENAİZ
KTB, İMAN
Ölüm, vakfe anında