Giriş

Bize Ebu Nu'man, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: Bir adam Arafat'ta vakfe yaparken ansızın devesinden düştü. Düşer düş­mez deve onun boynunu kırdı. Hz. Peygamber (sav) şöyle söyledi: "Bu adamı su ve sidr ile yıkayınız ve iki ihram bezi ile kefenleyiniz. Ona koku sürme­yiniz, başına bez de sarmayınız. Çünkü bu ihrâmlı hacı kıyamet gü­nünde Lebbeyk, Allâhumme lebbeyk... diyerek diriltilecektir."


    Öneri Formu
9615 B001265 Buhari, Cenaiz, 19

Bize Kuteybe, ona Hammâd, ona Eyyub, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) şöyle dedi: Bir adam Rasûlullah (sav) ile beraber Arafat'ta vakfe yaparken birden devesinden düştü. Deve onun boynunu kırdı -veya boynunu kırdı anlamına gelen "قصع" fiili yerine, öldürdü manasına gelen "قعص" fiilini kullandı-. Bunun üzerine Rasûlullah (sav), "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye getirir halde diriltecektir" buyurdu.


    Öneri Formu
9616 B001266 Buhari, Cenaiz, 20

Bize Süleyman b. Davud el-Hâşimî, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn şihâb, ona Atâ b. Yezîd, ona da Ebu Hüreyre; (T) Bize Ebu Kamil, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn şihâb, ona Atâ b. Yezîd, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: "İnsanlar Peygamber’e (sav) 'Ey Allah’ın Rasulü! Kıyamet gününde Aziz ve Celil Rabbimizi görecek miyiz?' diye sordular. Peygamber (sav) 'Bulutsuz bir gecede dolunayı görmekte zorlanır mısınız?' buyurdu. Sahabe 'Hayır, zorlanmıyoruz' dedi. 'Bulutsuz bir havada güneşi görmekte zorlanır mısınız?' buyurdu. 'Hayır, zorlanmıyoruz' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: İşte siz de kıyamet gününde Rabbinizi aynı şekilde (açık ve net olarak) göreceksiniz. Allah, insanları bir araya toplar ve 'Her kim neye tapıyorduysa şimdi onu takip etsin' buyurur. Böylece aya tapanlar ayı, güneşe tapanlar güneşi, tağutlara tapanlar da tağutları takip eder. Bu şekilde herkes tapındığı şeye gider. Geriye sadece, şefaatçileri ya da münafıklarıyla (Ebu Kamil der ki: burada tereddüt eden İbrahim'dir) birlikte bu ümmet kalır. Aziz ve Celil Allah, onlara tanımadıkları bir surette gelir ve 'Ben Rabbinizim' buyurur. Onlar da 'Senden Allah’a sığınırız. Bu bizim yerimizdir, Aziz ve Celil Rabbimiz bize gelinceye kadar buradan ayrılmayız. O geldiğinde biz onu tanırız' derler. Sonra Allah, bildikleri surette onlara gelir ve 'Ben Rabbinizim' buyurur. Onlar da 'Evet, Sen Rabbimizsin' derler ve O’na tabi olurlar." "Sonra cehennemin üzerine köprü (sırat) kurulur. (Ravi der ki:) Peygamber (sav) 'Ben, köprüden geçenlerin ilki olacağım' buyurdu. O gün peygamberlerden başkası konuşamaz, onların da duası 'Allah’ım selâmet ver, selâmet ver' olur. Köprünün üzerinde sa‘dân dikeni gibi kancalar bulunur. Siz Sa'd'an'ı gördünüz mü? (Ravi der ki:) Ashab 'Evet ey Allah’ın Rasulü' dediler. Hz Peygamber şöyle buyurdu: İşte O kancalar da ona benzer ama onların büyüklüğünü ancak Allah bilir. Bu kancalar, insanların amellerine göre onları kapar. İçlerinden bazıları ameliyle helak olur bazıları da ameliyle güvenli bir şekilde geçip gider. Ya da onlardan bir kısmı yerde sürüne sürüne götürülür, bazıları da (cehenneme düşmeden) (kurtulup) geçer. Sonra Allah tecelli eder ve kullar arasında hükmünü verdikten sonra, kendisinden başka ilah olmadığına şehadet edenlerden, rahmet dilediği kimseleri ateşten çıkarmak diler ve meleklerine 'Onları çıkarın' diye emreder. Melekler, onları cehennemde secde izlerinden tanır. Ateş Adem oğlunun, secde izi hariç, her yerini yakar. Allah, Âdemoğlunun secde izlerini ateşe haram kılmıştır. Melekler onları, bedenleri yanmış, kömürleşmiş bir halde ateşten çıkarırlar. Üzerlerine hayat suyu dökülür ve tıpkı sel suyuyla taşınan tohumun yeşerdiği gibi yeniden canlanırlar. Sonunda yüzü ateşe çevrilmiş bir adam kalır. Bu adam cennete en son giren kimsedir. Adam 'Ey Rabbim! Ateşin kokusu beni zehirledi, sıcaklığı yaktı. Yüzümü ateşten çevir' diye Allah’a dua eder durur. Sonra Aziz ve Celil Allah 'Eğer bunu sana verirsem, başka bir şey istemeyeceğine dair söz verir misin?' buyurur. Adam 'İzzetine yemin ederim ki başka bir şey istemem' diyerek Allah'a sözler ve garantiler verir. Allah da onun yüzünü ateşten çevirir. Adamın yüzü cennete döndüğünde cenneti görür ve Allah'ın dilediği bir süre sessiz kalır. Sonra yine 'Ey Rabbim! Beni cennetin kapısına yaklaştır' der. Allah 'Sen bana daha önce başka bir şey istemeyeceğine söz vermedin mi? Yazıklar olsun ey Âdemoğlu! Ne çabuk sözünden cayıyorsun' buyurur. Adam dua etmeye devam eder. Allah 'Eğer bunu da sana verirsem, başka bir şey istemeyeceğine dair bana söz verir misin?' buyurur. Adam 'Evet, izzetine yemin ederim, başka bir şey istemem' der. Allah, ondan söz ve yemin alır ve onu cennet kapısına yaklaştırır. Adam cennet kapısına yaklaşınca, cennet ona açılır. İçindekileri görünce, bir süre sessiz kalır. Sonra 'Ey Rabbim! Beni cennete al' der. Allah 'Sen bana başka bir şey istemeyeceğine dair söz vermemiş miydin? Yazıklar olsun ey Adem oğlu Ne çabuk sözünden cayıyorsun' buyurur. Adam: 'Ey Rabbim! Beni kullarının en bedbahtı kılma' diyerek Aziz ve Celil Allah'a yalvarmaya devam eder. Sonunda Allah Teâlâ ona rahmetiyle güler ve cennete girmesine izin verir. Cennete girdiğinde ona 'Aziz ve Celil Rabbinde dile ve iste' denir, o da diler. Allah'ın ' şunu ve şunu da dile' buyruğu bitinceye kadar dilemesi devam eder, en sonunda bütün arzular sona erince Aziz ve Celil Allah 'Bu nimetler ve bir o kadarı da senin olsun' buyurur" Atâ der ki: Ebu Hüreyre’nin yanında oturan Ebu Saîd el-Hudrî, Ebu Hüreyre'nin "Bu nimetler senindir ve bir o kadarı da senin olacaktır" sözüne kadar, bu rivayetin hiçbir yerinde ona itiraz etmedi. Burada Ebu Saîd itiraz etti ve “Ben, Peygamber’in (sav) "Bu nimetler senindir ve on misli de senin olacaktır" buyurduğunu işittim” dedi. Ebu Hüreyre de “Ben de "Bir o kadarı da senin olacaktır" kısmını ezberledim.” dedi. Ebu Saîd “Şehadet ederim ki ben Hz. Peygamber'den (sav) bu konuda "bu adama on katı vardır" sözünü ezberledim” dedi. Ebu Hureyre der ki: "İşte bu adam, cennete en son girecek kimsedir."


    Öneri Formu
288945 HM007914-2 İbn Hanbel, II, 293

Bize Ebu Nu'man'ın, ona da Ebu Avâne'nin Ebu Bişr'den, o da Saîd b. Cübeyr'den naklen haber verdiğine göre İbn Abbas (ra) şöyle anlatmış: Bir adamı, bindiği devesi sırtından atıp öldürmüştü, adam ihrâmlı idi. O sırada biz de Hz. Peygamber'le (sav) birlikte idik. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki parça (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona hiçbir koku sürmeyin, ba­şına da bez sarmayın. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye getirir halde diriltecektir."


    Öneri Formu
9618 B001267 Buhari, Cenaiz, 21

Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr ve Eyyûb, onlara Saîd b. Cübeyr, ona da ibn Abbas (ra) şöyle etmiştir: Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber (sav) ile bir­likte vakfe yapıyordu. Adam aniden devesinden düştü. -Râvî Eyyûb, deve onun boynunu kırdı (وقص) dedi, Amr ise deve onu derhal öldürdü (قصع) dedi-. Neticede adam hemen öldü. Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü o kıyamet gününde -Eyyûb telbiye okuyarak, dedi; Amr ise telbiye getirerek dedi- diriltilecektir."


    Öneri Formu
9622 B001268 Buhari, Cenaiz, 21

Bize Kuteybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Hakem, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: İhramlı bir adamı, dişi devesi sırtından atarak boynunu kırmış ve onu öldürmüştü. Adamın cesedi Rasûluilah'a (sav) getirildi, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu yıkayın, kefenleyin, fakat başını örtmeyin ve ona koku da sürmeyin. Çünkü bu adam, (mahşerde) telbiye okur halde diriltilecektir."


    Öneri Formu
13056 B001839 Buhari, Cezau's-Sayd, 13

Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr b. Dînâr, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: Bir adam Arafat'ta Hz. Pey­gamber'le (sav) birlikte vakfe yaparken ansızın devesinden düştü. Dü­şer düşmez de devesi onun boynunu kırdı. -Burada "vekasa" fiilini yahut aynı manaya gelen "ek'asa" fiilini kullandı-. Sonra Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidr ile yıkayın ve iki bez ile -yahut giydiği iki ihram ihram bezi ile- kefenleyin. Ona koku sürmeyin ve başını da örtmeyin. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye eder hâlde diriltecektir."


    Öneri Formu
13085 B001849 Buhari, Cezau's-Sayd, 20

Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd, ona Eyyub, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: Bir adam Ara­fat'ta Hz. Peygamber'le birlikte vakfe yaptığı sırada birden devesin­den düştü, devesi onun boynunu kırdı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bu adamı su ve sidr ile yıkayın ve iki kat bezle kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına bez örtmeyin ve buhur ile de koku­landırmayın. Çünkü Allah onu kıyamet gününde telbiye eder hâlde diriltecektir."


    Öneri Formu
13086 B001850 Buhari, Cezau's-Sayd, 20

Bize Abde b. Abdullah es-Saffâr, ona Ebu Davud el-Hafarî, ona Süfyan, ona Amr b. Dinâr, ona da Said b. Cübeyr, İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir adam (hacda) vefat etmişti. Hz. Peygamber (sav.) 'Onu su ve sidr otu ile yıkayın. Elbiseleriyle kefenleyin,. Yüzünü ve başını da örtmeyin. Çünkü o kıyamet günü (ihramlı vaziyette) telbiye getirerek diriltilecektir."


    Öneri Formu
22976 N002715 Nesai, Menâsikü'l-Hac, 47

Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr ve Eyyub, onlara Saîd b. Cübeyr, ona da ibn Abbas (ra) şöyle anlatmı: Bir adam Arafat'ta Hz. Peygamber (sav) ile bir­likte vakfe yapıyordu. Adam aniden devesinden düştü. -Râvî Eyyûb, deve onun boynunu kırdı (وقص) dedi, Amr ise deve onu derhal öldürdü (قصع) dedi-. Neticede adam hemen öldü. Bunun üzerine Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Onu su ve sidir ile yıkayın ve iki (ihram) bezi ile kefenleyin. Ona koku sürmeyin, başına da bez sarmayın. Çünkü o kıyamet gününde -Eyyûb telbiye okuyarak, dedi; Amr ise telbiye getirerek dedi- diriltilecektir."


    Öneri Formu
278610 B001268-2 Buhari, Cenaiz, 21