160 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Said b. Ebu Meryem, ona İbrahim b. Süveyd, ona Muttalib’in azatlısı Amr b. Ebu Amr, ona da Vâlibe’nin azatlısı Said b. Cübeyr el-Kûfî şöyle demiştir: İbn Abbas (r.anhumâ) Arefe gününde Nebi (sav) ile Arafat’tan ayrıldı. Nebi (sav) arka taraflarında develerin hızlıca sürülmek maksadı ile onlara vurulduğunu ve bağırıp çağırış seslerini işitince onlara kamçısıyla işaret ederek: "Ey insanlar! sükûnetle hareket edin. Hiç şüphesiz iyilik, süratle elde edilmez" buyurdu. "Evdaû" hızlıca sürdüler; "Hilâlekum" (Tevbe, 9/47) aranıza girmek, sızmak; "Feccarnâ hilâlehumâ" İkisinin arasında (bir ırmak) fışkırttık (Kehf, 18/33) anlamlarına gelmektedir.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Salim b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ömer (r.anhuma) kendi ailesinin zayıf kişilerini (kadın, çocuk ve yaşlı kimseleri) önden gönderirdi. Onlar geceleyin Müzdelife'de, Meş'arilharâm'ın yanında vakfe yapar, bildikleri dua ve zikirlerle Allah'ı zikrederlerdi. Sonra (hac) imamının Minâ'da vakfe yapmasından evvel ve Minâ'ya hareketinden önce, Minâ'ya dönerlerdi. Artık onlardan kimi Minâ'ya sabah namazı vaktinde gelir, kimi de bundan sonra gelirdi. Minâ'ya geldikleri zaman Akabe cemresine taşları atarlardı. İbn Ömer 'Rasulullah (sav) bu zayıf kimseler hakkında buna ruhsat verdi' derdi."
Bize İbn Ebu Ömer ve Abd b. Humeyd, o ikisine Abdurrezzak, ona Mamer, ona da ez-Zührî'den bu isnadla “Rasulullah'ı (sav) Mina'da dişi bir deve üzerinde gördüm ona bir adam geldi” diyerek hadisi İbn Uyeyne'nin hadisi ile aynı manada rivayette etti.
Açıklama: Hadisin Metni için M003161 numaralı rivayete bakınız.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr, o ikisine İbn Uyeyne, ona Zührî, ona İsa b. Talha, ona da Abdullah b. Amr şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'e (sav) bir adam gelerek 'kurbanımı kesmeden tıraş oldum' dedi. Allah Rasulü 'şimdi kes bir sakıncası yoktur' buyurdu. (Bir diğeri) gelerek 'şeytan taşlamadan kurbanımı kestim' dedi. Allah Rasulü '(şimdi) şeytan taşla, zararı yok' buyurdu."
Bize Züheyr b. Harb, ona Şebabe, ona Verka, ona Ebu Zinâd, ona A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah Mekke'nin fethini nasip ettiğinde, inşallah bir sonraki varacağımız yer, Müşriklerin küfür üzere yemin edip anlaştıkları Hayf olacaktır."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Kuhzâz, ona Ali b. Abdullah b. Mübarek, ona Muhammed b. Ebu Hafsa, ona ez-Zührî, ona İsa b. Talha, ona da Abdullah b. Amr b. As şöyle demiştir: "Rasulullah'tan (sav) dinledim, kendisi bayram günü cemrede vakfede iken yanına bir adam geldi ve 'ey Allah'ın Rasulü, Ben, şeytan taşlamadan tıraş oldum' dedi. Rasulullah (sav) '(şimdi) taşla, zararı yok' buyurdu. Bir başkası gelerek 'ben şeytan taşlamadan kurbanı kestim' dedi. Rasulullah (sav) '(şimdi) taşla, zararı yok' buyurdu. Bir başkası daha gelerek 'ben, şeytan taşlamadan, beyt-i şerife giderek ifaza tavafını yaptım' dedi. Rasulullah (sav) '(şimdi) taşla, zararı yok' buyurdu. Hâsılı o gün kendisine ne sorulduysa '(şimdi) yapın, zararı yok' buyurduğunu gördüm."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr, ona Hz. Peygamber'in (sav) eşi Aişe (ra) şöyle söylemiştir: Veda haccı için Nebi (sav) ile birlikte yola çıktık, bir umre yapmak üzere ihrama girdik. Nebi (sav): "Beraberinde kurbanlık bulunan kimseler, umre ile birlikte hac yapmak niyetiyle telbiye getirip ihrama girsin. Sonra her ikisini de tamamlayıp ihramdan çıkma vakti gelinceye kadar da ihramdan çıkmasın" buyurdu. Mekke'ye geldiğimde hayız (regl) olmuştum. Ne Beyt'i tavaf edebildim ne de Safa ile Merve arasında sa'y yaptım. Bundan dolayı Allah Resulüne (sav) durumumu arz ederek rahatsızlığımı bildirdim. Bunun üzerine O şöyle dedi: "Saçlarını çöz, taran, hac niyetiyle ihrama gir ve umreyi bırak." Ben de böyle yaptım. Haccımızı bitirdikten sonra Nebi (sav) beni Ebu Bekir Sıddık'ın oğlu (kardeşim) Abdurrahman ile Tenim'e gönderdi ve umre yaptım. Allah Rasulü de: "İşte bu, senin (niyet ettiğin) o umren yerine geçti" buyurdu. Aişe dedi ki: Umre niyetiyle ihrama girmiş olanlar Beyt'i tavaf edip, Safa ile Merve arasında sa'y yaptıktan sonra ihramdan çıktılar. Daha sonra da Mina'dan döndükten sonra bir tavaf yaptılar. Hac ile umreyi birlikte (kıran haccı) niyet edenler ise sadece bir tavaf yaptılar.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Talha b. Yahya, ona Yunus, ona ez-Zührî, ona da Salim, şöyle rivayet etmiştir: "İbn Ömer (r.anhuma), birinci (yakın) cemreye yedi çakıl taşı atar, her atışının ardından 'Allahu Ekber' diyerek tekbir getirirdi. Sonra İbn Ömer ileriye geçip, vadinin ortasındaki düzlüğe girer ve orada kıbleye yönelip (Cemreyi arkasına alarak) uzunca bir süre ayakta bekler ve ellerini semaya kaldırarak dua eder. Sonra da orta cemreye taş atar. Ardından vadinin kuzey tarafına doğru yürür ve vadinin içindeki düzlüğe girer, burada kıbleye doğru yönelir uzunca bir süre ayakta bekler ellerini kaldırarak dua ederdi. Sonra devam edip Akabe cemresine gelir ve vadinin içinden ona da yedi taş atardı, fakat onun yanında (dua etmek için) durmazdı. Atıştan sonra oradan döner ve 'Peygamber'i (sav) hac uygulamalarını işte böyle yaparken gördüm' derdi."
Bize İsmail b. Abdullah, ona kardeşi (Abdülhamid b. Ebu Üveys), ona Süleyman, ona Yunus, b. Yezid, ona İbn Şihab, ona da Salim b. Abdullah şöyle demiştir: "Abdullah b. Ömer (r.anhüma) birinci cemrede yedi çakıl taşı atar ve her atışından sonra 'Allâhu Ekber' diyerek tekbir getirirdi. Sonra ilerleyip, vadinin ortasındaki düzlüğe girer, orada kıbleye yönelerek uzunca bir süre ayakta bekler, ellerini kaldırıp dua eder, sonra da orta cemreye yine aynı şekilde taş atıp ardından vadinin kuzey tarafına doğru düzlüğe inerek yine kıbleye yönelir ve uzunca bekleyip dua ederdi. En sonunda Akabe cemresine gelip, vadinin içinden ona da taş atar, ancak orada beklemez ve 'Ben, Peygamber'i (sav) işte böyle yaparken gördüm' derdi."
Bize Muhammed, ona Osman b. Ömer, ona Yunus, ona ez-Zührî şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber (sav) Minâ Mescidi'ne yakın olan cemreye taş atacağı zaman oraya gelir çakıl taşı atar ve her atışında da 'Allâhu Ekber' diyerek tekbir getirirdi. Sonra ilerler de kıbleye yönelip ellerini semaya kaldırır uzunca ayakta kalır ve dua ederdi. Sonra ikinci cemreye gelir, ona da yedi çakıl taşı atar ve her bir atışında 'Allâhu Ekber' diyerek tekbir getirirdi. Sonra vadinin sol tarafına doğru iner, orada da kıbleye dönüp ellerini kaldırır uzunca bekler ve dua ederdi. Sonra Akabe yanındaki cemreye gelir, ona da her bir atışında tekbir getirerek yedi tane çakıl taşı atar, sonra onun yanında durmadan oradan ayrılırdı." [Zuhrî der ki: Salim b. Abdullah'tan işittim, bu hadisin benzerini babası Abdullah b. Ömer'den, o da Peygamber'den (sav) rivayet ediyordu. Zaten İbn Ömer de böyle yapardı.]