694 Kayıt Bulundu.
Bize Vekî', ona A'meş, ona da Ebu Süfyân, Câbir'in şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) atından bir hurma ağacı gövdesinin üzerine düştü ve ayağı çıktı. Bunun üzerine onu ziyaret etmek üzere huzuruna girdik. Namaz kılıyordu. Biz de Ona (sav) uyup ayakta namaz kıldık. Namaz bitince şöyle buyurdu "İmam ancak kendisine uyulmak için öne geçirilir. Ayakta namaz kılarsa siz de ayakta namaz kılın! Oturarak namaz kılarsa siz de oturarak namaz kılın. Farslılar'ın büyüklerine yaptığı gibi imam otururken ayakta durmayın!"
Açıklama: Hz. Peygamber'in (as) yaralı olduğu dönemde cemaate oturarak namaz kıldırdığı ve cemaatten de oturmalarını istediği anlamındaki rivayet Hz. Aişe, Enes b. Malik, Cabir b. Abdullah ve Ebu Hüreyre'den gelmiştir. Fakat "Farisiler gibi büyüklerinize kalkmayın" anlamına gelen bölüm sadece Cabir b. Abdullah'tan aktarılmaktadır (İbn Ebi Şeybe, Musannef, II, 115 vd.). Bu hadis namazda imam otururken cemaatin de oturması gerektiğini göstermektedir. Bununla birlikte Ehl-i hadisten bazı alimler, Resulullah'ın (sav) vefatına sebep olan hastalığı sırasında kendisinin Hz. Ebubekir'e oturarak imam olmasını, Hz. Ebubekir'in de Resulullah'a (sav) ayakta uymasını ve cemaati yönlendirmesini delil getirerek önceki hükmün mensuh olduğunu savunmuşlardır. (İbn Huzeyme, Sahîh, II, 776). Buhârî'nin aktardığına göre bu görüşü Humeydî savunmuştur (Buhârî, Sahîh, I, 139). Bazı alimler imam oturarak namaz kıldırsa bile cemaatin ayakta namaz kılması gerektiğini söylemişlerdir. Süfyân es-Sevrî, Mâlik b. Enes, İbnü'l-Mübârek ve Şâfiî bunlar arasındadır (Tirmizî, Sünen, II, 194). isnadı kavîdir.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Hüşeym (b. Beşir), ona Seyyar, Muğîra b. Miksem, Davud (b. Ebu Hind), Mücalid (b. Said) ve İsmail b. Salim, onlara (beş raviye) (Amir) eş-Şa'bî, ona da Numan b. Beşir şöyle demiştir. Babam bana bir bağışta bulunmuştu. -İsmail b. Salim (muhaddis) topluluğunun içindeyken bunun bir köle olduğunu söylemiştir- Annem Amre bt. Revaha, (babama) Hz. Peygamber'e (sav) git ve onu şahit tut, dedi. Babam, Hz. Peygamber'e (sav) gelerek onu şahit tuttu ve durumu şöyle anlattı. Ben oğluma bir bağışta bulundum. Ancak Amre, buna seni şahit tutmamı istedi, dedi. Hz. Peygamber (sav) Beşir'e; "senin bunun dışında çocuğun var mı?" diye sordu. Beşir de evet dedi. Hz. Peygamber (sav); "Numan'a verdiğin gibi hepsine verdin mi?" diye sordu. Beşir de hayır dedi. Muhaddislerin (ravilerin) bazıları burada "işte bu haksızlıktır" dediğini nakletmişlerdir. Bazıları da "bu hoş olmayan bir uygulamadır, benden başkasını şahit tut" dediğini nakletmişlerdir. [Muğira (b. Miksem) rivayetinde, Hz. Peygamber (sav); "çocuklarının iyilikte ve lütufta sana eşit davranmaları seni sevindirmez mi?" dedi. Beşir evet deyince Hz. Peygamber (sav); "buna benden başkasını şahit tut" buyurdu.] [Mücalid (b. Said) rivayetinde, (Hz. Peygamber (sav) şöyle dedi) "onların sana iyilikte bulunmaları nasıl senin hakkınsa, senin de onlara adil muamelede bulunman onların senin üzerindeki hakkıdır."] [Ebu Davud, Zühri'nin rivayetinde "bütün oğullarına (verdin mi?) diye sordu. Bazı raviler, "çocuklarına" diye nakletmiştir.] [İbn Ebu Halid, Şa'bî rivayetinde "senin ondan başka oğulların var mı?" diye sordu.] [Ebu Duha, Numan b. Beşir'den "ondan başka çocuğun var mı?" diye sordu, diyerek nakletmişlerdir.]
Bana Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) Hevâzin mallarından, Allah'ın, kendisine fey olarak verdiği ganimetten (Kureyşli) adamlara yüzer deve vermeğe başladığı zaman Ensar'dan bazı kimseler “Allah, Rasulullah'a mağfiret eylesin, O, Kureyş'e veriyor da bizleri terk ediyor. Hâlbuki kılıçlarımızdan hâlâ Kureyşlilerin kanları damlıyor” dediler. Enes der ki: Ensâr'ın bu sözü Rasulullah'a kulağına geldi, bunun üzerine Rasulullah, Ensâr'a haber gönderip onları deriden bir çadır içinde topladı, Ensâr dışında kimseyi de çağırmadı. Onlar toplanınca, Peygamber ayağa kalktı ve "sizin tarafınızdan bana ulaşan bu söz nedir?" buyurdu. Ensâr'ın iyi anlayışlıları “Ey Allah'ın Rasulü, bizim başkanlarımız hiçbir söz söylememişlerdir. Amma bizden yaşı daha genç olan bazıları 'Allah, Rasûlullah'a mağfiret eylesin, O, Kureyş'e veriyor da bizleri bırakıyor. Hâlbuki bizim kılıçlarımızdan hâlâ Kureyş kanı damlıyor' demişlerdir” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Ben Kureyş'ten, henüz küfür ve şirk döneminden çıkmamış olan bazı kimselere dünyalık vererek onların gönüllerini İslâm Dinine alıştırmak istiyorum. İnsanlar aldıkları mallarla giderlerken, sizler evlerinize Peygamber'le gitmeye razı olmaz mısınız? Allah'a yemin ederim ki, sizin Peygamber'le Medine'ye dönüp gitmeniz, onların ganimet mallarıyla evlerine gitmelerinden şüphesiz daha hayırlıdır" buyurdu. Ensâr da “ey Allah'ın Rasulü, bizler Seninle Medine'ye gitmeye razıyız” dediler. Bunun üzerine Hz Peygamber (sav) de onlara "zaman gelecek çok kere başkaları size tercih edilecektir. Allah'a ve Rasulü'ne kavuşuncaya kadar sabrediniz. Çünkü ben havuz başında (sizi bekliyor) olacağım" buyurdu. Enes der ki: Fakat onlar sabretmediler.