311 Kayıt Bulundu.
O, hem dirilten hem de öldürendir. O, herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız "Ol!" der, o da oluverir.
İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?
Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
Peki (bunları yapan) Allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?
İşte Allah (başlangıçta bu şekilde yarattığı) insanı tekrar yaratmaya da kadirdir.
(Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O, rahmândır. O gün insanlar O'na karşı konuşmaya yetkili değillerdir.
(Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah bina etti.
Bize Muaz b. Muaz, ona Ebu Ka'b (Abdurabbih b. Ubeyd), ona da Şehr b. Havşeb'in söylediğine göre; o, bir gün Ümmü Seleme'ye (ra) 'Ey Müminlerin annesi! Senin yanında olduğu zaman Rasulullah'ın (sav) en çok yaptığı dua neydi?' diye sordu. Ümmü Seleme (ra) onun çokça yaptığı dua şuydu dedi: "Ey kalpleri halden hale çeviren, benim kalbimi dinin üzere sabit kıl." Ben kendisine: 'Ey Allah'ın Rasulü! 'Ey kalpleri halden hale çeviren, benim kalbimi dinin üzere sabit kıl.' duasını niçin çokça yapıyorsunuz?' diye sordum. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ey Ümmü Seleme! Her insanın kalbi Allah'ın parmaklarından iki parmağı arasındadır. Allah (cc) dilediğini istikamet üzere devam ettirir, dilediğinin de kalbini kaydırır." Sonra Muaz şu ayetini okudu: 'Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma'(Âl-i İmrân, 2/8). Tirmizî dedi ki: Bu konuda Aişe, Nevvâs b. Sem'ân, Enes, Cabir, Abdullah b. Amr ve Nuaym b. Hemmâr'dan da hadis rivayet edilmiştir. Tirmizî bu hadisin hasen olduğunu söylemiştir.
(Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.