Giriş

Bize Vehb b. Cerîr, ona Hişâm, ona Yahyâ, ona Ebu Kılâbe, ona da Sâbit İbn Dahhâk (ra)'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Mümine lanet etmek, onu öldürmek gibidir! Kim bu dünyada kendini bir şeyle öldürürse, kıyamet gününde onunla kendisine azap edilir."


Açıklama: Bir binaya benzetilen müminlerden, birinin diğerine lanet etmesi yapının bozulması olarak görülmektedir. Bu nedenle lanet etmekle onu yok etmek anlamına gelen öldürmek fiilleri birbirine benzetilmiştir. Kişinin kendisini öldürmesi yani intiharı ise, azap edilmeyi gerektiren bir fiildir. Kendisini öldürme şekli ile azap edilecek olması ise anlamlıdır.

    Öneri Formu
43772 DM002406 Darimi, Diyat, 10

Bize Yahya b. Eyyub, ona Said b. Abdurrahman el-Kâdî, ona Ebu Hâzim'in rivayet ettiğine göre Sehl b. Sa’d (ra) şöyle demişti: “Ey Allah’ın rasulü! Uhud günü falanca adamın gösterdiği (cesaret ve gayretin) örneğini görmemiştik. İnsanlar kaçtı ama o kaçmadı. Müşriklerken düşen veya tek kalan savaşmadık hiç kimseyi bırakmadı, herkesi takip edip onlarla savaştı.” Hz. Peygamber (sav): “Kimdir bu?” diye sordu. Sehl b. Sa‘d şöyle dedi: Onun kim olduğu ve nesebi Hz. Peygamber’e (sav) bildirildi ama onu tanımadı. Sonra nasıl birisi olduğu anlatıldı ama Hz. Peygamber (sav) yine tanımadı. Sonra adam bizzat ortaya çıktı. Sehl şöyle dedi: “İşte bahsettiğimiz adam bu Ey Allah’ın resulü!” dedi. Hz. Peygamber “Bu mu?” diye sordu. Oradakiler “Evet.” dediler. Hz. Peygamber “Bu adam cehennemliktir” buyurdu. Bu söz Müslümanların ağrına gitti. “Eğer o adam da cehennemlik ise hangimiz cennetliğiz?” diye sordular. Orada bulunanlardan birisi şöyle dedi: “Ey insanlar! Bana bakın, nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki o adam şu anda bulunduğu halde ölmeyecektir. Sizin aranızdan onu ben takip edeceğim”. Bundan sonra adam onu takip etmeye başladı. Saldırdığı zaman onunla gidiyor, geri geldiğinde onunla birlikte dönüyor ve onun akıbetinin ne olacağını izliyordu. Sonunda o adam yaralandı ve ona büyük bir acı verdi. Adam bu acıdan kurtulmak için intihar etti. Kılıcının sapını yere, ucunu da göğsüne koydu ve kılıcın üstüne doğru abandı. Kılıç karnından girip göğsünden çıktı. Onu izleyen adam “Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, şahitlik ederim ki sen Allah’ın elçisisin” diyerek koşa koşa geldi ve Hz. Peygamber’in (sav) huzurunda durdu. Hz. Peygamber “Ne oldu?” diye sordu. Adam şöyle dedi: “Ey Allah’ın resulü! Hani sana sorulan bir adam vardı. Onun cehennemlik olduğunu söylemiştin de bu Müslümanların ağrına gitmişti ve “bu adam da cehennemlik ise hangimiz cennetliğiz?” demişlerdi. Ben de onlara “bu adam şu andaki hali ile ölmeyecek, aranızda onu ben takip edeceğim” demiştim. O saldırdığı zaman ben de saldırdım, geri döndüğü zaman ben de döndüm. Sonunun ne olacağına bakıyordum. Sonunda acı veren bir yara aldı ve intihar etti. Kılıcının sapını yere ucunu göğsüne koydu ve kılıcın üzerine abandı, kılıç karnından girip sırtından çıktı. Onu kılıç kemiklerinin arasında debelenirken gördüm. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kişi insanların gördüğü yerde cennet ehlinin yaptığı işleri yapar ama sonunda cehenneme gider. Bazı kişiler de vardır ki insanların gördüğü yerde cehennemlikleri amelini yapar ama cennete gider.”


    Öneri Formu

Bize Abdan b. Ahmed, ona Muhammed b. Beşşar, ona Osman b. Ömer, onlara Ali b. Mübarek, ona Yahya b. Ebû Kesir, ona Ebu Kılâbe, ona da ashabı şecereden olan Sabit İbn Dahhâk (ra) Hz. Peygamber'den (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Kim İslam'dan başka bir millete ait olduğuna dair yemin ederse, o dediği millettendir. Ademoğlu, sahip olmadığı bir şeyi adak olarak adayamaz. Kim dünyada kendisini bir şey ile öldürürse, kıyamet gününde onunla kendisine azap edilir. Mü'mine lanet eden onu öldürmüş gibi günah sahibi olur. Kim bir mü'mini küfürle itham ederse öldürmüş gibi olur."


    Öneri Formu
276696 MK001337-2 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 74


Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.

    Öneri Formu
72717 HM023201 İbn Hanbel, V, 332


    Öneri Formu
135273 TM001293 Tayâlisî, Müsned, II, 38


    Öneri Formu
160657 MK000872 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, I, 296


    Öneri Formu
161117 MK001335 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 74


    Öneri Formu
161119 MK001337 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 74


    Öneri Formu
166927 MK005784 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, VI, 143

İskenderânî, Ebû Hâzim ve Seleme b. Dînâr 3970- Birazdan gelecek olan İbn Ebû Hâzim'in Hz. Peygamber'in gazvelerinden biri hakkındaki rivayetindeki "Hz. Peygamber (sav) ile müşrikler karşılaştı" ifadesinde kastedilen savaşın Hayber olup olmadığı konusunda emin değilim. Bu düşünce Sehl hadisindeki olay ile Ebû Hüreyre'nin naklettiği olayın aynı olmasından kaynaklanmaktadır. Ebû Hüreyre hadisinde bu olayın Hayber'de gerçekleştiği açıkça ifade edilmiştir. Ancak bu konuda ihtilaf vardır. Sehl'in anlattığı olayda kendini öldüren adam kılıcına dayanmış ve kılıç sırtından çıkmıştır. Ebû Hüreyre'nin anlattığında ise ok kutusundan oklar çıkarmış ve kendisini bunlarla kesmiştir. Aynı zamanda Sehl hadisinde Hz. Peygamber (sav) olayı kendisine anlattıkları zaman "Kişi cennet ehlinin amelini yapar da ..." buyurmuştur. Ebû Hüreyre'nin naklettiği hadisede ise Hz. Peygamber (sav) olayı kendisine haber verdikleri zaman "Kalk ey Bilal! İnsanlara şunu duyur: Mümin olmayan cennete giremez" demiştir. Bundan dolayı İbnü't-Tîn birden fazla olmasına meyletmiştir. Ancak iki olayı birleştirmek de mümkündür. Şöyle ki son olarak söylenen sözde farklılık olması aykırı bir şey değildir. Birinci farklılık ise şöyle izah edilebilir. Kendisini oklarıyla kesmiş ama canı çıkmamış, ölümünü hızlandırmak için kılıcına abanmış olabilir. İbnü'l-Cevzî, Müşkil'inde Sehl b. Sa'd'ın anlattığı olayın Uhud'da gerçekleştiğini belirtir. O şahsın adı Kuzman ez-Zufurî'dir. Uhud günü müslümanlardan geri kalmış, kadınlar onu kınadıkları için savaşa çıkıp birinci safa yerleşmişti. İlk ok atan kişi olmuştu. Sonra kılıca geçmiş ve büyük işler becermişti. Müslümanlar zora düşünce kılıcını çekip "Ölmek kaçmaktan iyidir" demeye başlamıştı. Katâde b. Numân onun yanına gelip "Şehadetin hayırlı olsun" deyince ona "Vallahi ben din uğrunda çarpışmadım, kavmimin şerefi için savaştım" demişti. Sonra yaraları iyice acı vermeye başlamış ve canına kıymıştı. Bu Vâkıdî'nin Megâzî'sinde anlatılan hadisedir. Ancak Vâkıdî bu rivayette tek başına kaldığından onunla delil getirilemez, dolayısıyla aksine bir durum olduğunda daha da zayıf hale gelir. Ebû Ya'lâ, Said b. Abdurrahman el-Kâdî, Ebû Hâzim tarikinden bu babtaki hadisi nakletmiştir. Bu hadisin başı şöyledir: Hz. Peygamber'e (s.a.v.) Uhud günü denildi ki: "Falanca büyük yararlılıklar gösterdi, iyi iş becerdi. Asla kaçmadı, geride kalan bütün müşriklerle çarpıştı..." hadis Sahîh'te olduğu şekilde anlatılmıştır. Ancak bu hadiste şahsın adı verilmemektedir. Said onda ihtilafa düşmüştür. Bu rivâyetin Buhârî'ye gizli kalmış olacağına ihtimal vermem. Ancak zannederim ki o bu hadise iltifat etmemiştir. Çünkü Ebû Hâzim'den gelen bazı rivayetlerde "Rasulullah ile birlikte savaşa çıkmıştık" denilmektedir ve bunun zahiri savaşın Uhud dışında bir savaş olmasını gerektirir. Çünkü Sehl, Uhud savaşı sırasında küçük yaşta olduğundan bunu yapabilecek durumda değildi. Doğru olan şudur ki Sehl, hicretten beş yıl önce doğmuştur. Uhud'da on veya on bir yaşında olabilir. Belki Uhud'la ilgili bazı şeyleri hatırlayabilir. Mesela Hz. Fatıma'nın Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yarasını yıkamasını bilebilir. Ancak bundan onun "Hz. Peygamber'le birlikte savaştık" demesi gerekmez. Belki bu söz mecaza hamledilebilir. Ancak bunu Küşmihenî rivayetiyle yakında verilecek olan hadis men etmektedir. "Hz. Peygamber (sav) karargahına meylettiği zaman" ifadesi o gün çarpışmayı bitirip karargaha çekildiğinde demektir. Ashap arasında insanların konuştuğu bir kimse vardı. Onun adı Kuzman ez-Zufurî idi. Ensar'ın bir boyu olan Zufuroğularına mensuptu. Ebu'l-Gaydâk diye künyelendiriliyordu. "Müşrik ordusundan geri kalan, ayrı düşen" ifadeleri o topluluktan ayrılanlar, onlarla birlikte olmayanlar için kullanılır. Bu kelimeler hazfedilmiş bir kelimeye sıfat olarak kullanılmışlardır. Sonlarındaki "ta" mübalağa içindir. Yani o kişi öldürmedik kimse bırakmıyordu. Bu iki kelime ile murat edilenin büyük veya küçük olduğu da söylenmiştir. Bir görüşe göre "şâz" çıkan, "fâz" ise tek kalandır. Bir görüşe göre ikisi aynı şeydir. Bir görüşe göre ikincisi "takip edenler"dir. "Dedi ki" ifadesi "Bir kişi dedi" manasındadır. Cihad hadisinde "Dediler ki" şeklinde gelmiştir. Başka bir tarikten gelen rivayette ise "denildi ki" şeklinde varit olmuştur. Burada Küşmîhenî'de şöyle vaki olmuştur: Eğer bu ezberlenmişse söylenin adı da bilinir. "Ne kadar iş yapmıştır" ifadesinin anlamı "ne kadar yarar göstermiş" şeklindedir. "O cehennemliktir" sözünde İbn Ebû Hâzim rivayetinde "Eğer bu kişi cehennemlik ise hangimiz cennet ehlindeniz?" denilmiştir. Taberânî'deki Eksem b Ebu'l-Cevn el-Huzâî hadisinde "Dedik ki: Ey Allah'ın Rasulü! Falanca...." şeklindedir.


    Öneri Formu
204396 İF7/472 İbn Hacer, Fethu’l-Bâri, VII, 472