620 Kayıt Bulundu.
Bize AffÂn, ona Katâde, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Amr b. Hârice şöyle rivâyet etmiştir: Peygamber (sav), devesinin üzerinde hutbe veriyordu, ben de devenin boynunun altında idim. Deve geviş getirip yutarken salyası iki omuzumun arasına akmakta idi. Bu sırada Hz. Peygamber'i (sav) işittim, şöyle buyuruyordu: "Aziz ve Celil Allah her hak sahibine hakkını vermiştir. Dolayısıyla miras alacak olana vasiyet yoktur. Çocuk, yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina edene ise recim vardır. Her kim, kendi öz babasından ve efendisinden bağlarını koparmak üzere, babasından başkasına 'babam budur' diye intisap ederse veya köle olan kimse kendi sahibinin dışındaki kimsenin efendisi olduğunu iddia ederse, Allah’ın laneti onun üzerine olur. Allah bu tür kimselerin ne tevbesini kabul eder ne de günahtan kurtulmak için vereceği fidyeyi."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Yezid b. Harun, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katâde, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Amr b. Hârice şöyle rivâyet etmiştir: Peygamber (sav), devesinin üzerinde hutbe veriyordu, ben de devenin boynunun altında idim. Deve geviş getirip yutarken salyası iki omuzumun arasına akmakta idi. Bu sırada Hz. Peygamber'i (sav) işittim, şöyle buyuruyordu: "Aziz ve Celil Allah her insanın mirastan payını bölüştürmüştür. Dolayısıyla miras alacak olana vasiyet yoktur. Çocuk, yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina edene ise recim vardır. Her kim, kendi öz babasından ve efendisinden bağlarını koparmak üzere, babasından başkasına 'babam budur' diye intisap ederse veya köle olan kimse kendi sahibinin dışındaki kimsenin efendisi olduğunu iddia ederse, Allah’ın laneti onun üzerine olur. Allah bu tür kimselerin ne tevbesini kabul eder ne de günahtan kurtulmak için vereceği fidyeyi."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Muhammed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Katade, ona Enes b. Mâlik ona da Ubade b. Samit, Hz. Peygamber'den (sav) naklen benzeri bir hadis rivayet etmiştir.
Bize Heddâb b. Hâlid, ona Hemmâm, ona Katade, ona Enes b. Malik ona da Ubade b. Samit, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim Allah'a kavuşmayı arzu ederse, Allah da ona kavuşmayı arzu eder. Kim Allah'a kavuşmayı arzu etmezse, Allah da ona kavuşmayı arzu etmez."
Bana Süveyd b. Said, ona Hafs b. Meysera, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası (Abdurrahman b. Yakub), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Saçı başı dağınık, kapılardan kovulmuş nice kimseler vardır ki, Allah'a yemin etse Allah onun yeminini boşa çıkarmaz."
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Nu’man b. Beşir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Helâl bellidir, haram da bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır ki, çoğu kimse bunları bilmez. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, ırzını da, dinini de tertemiz tutmuş olur. Kim şüpheli şeylerin etrafında dolanırsa, koruluk etrafında davarlarını otlatan bir çoban gibi, çok sürmez içeriye dalar. Haberiniz olsun, her devlet başkanının kendine mahsus bir koruluğu olur. Dikkat edin! Allah'ın yeryüzündeki koruluğu haram ettiği şeylerdir. Bilin ki, bedenin içinde bir et parçası vardır. O sağlıklı olursa bütün beden sağlıklı olur; bozulursa bütün beden fesada uğrar. İşte o kalptir."
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerîr, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Adem oğlunun işlediği bir amel için, on katından yedi yüz katına kadar sevap yazılır. Allah (ac) 'Oruç bunun dışındadır. Zira o, ancak benim için tutulur ve onun karşılığını da (hakkıyla) ancak ben veririm. Kulum şehvetini ve yemesini benim için terk eder' buyurmuştur. Oruç, oruç tutan kimse için bir kalkandır. Oruçlu kişi için, biri orucunu açtığı, diğeri de Rabbine kavuştuğu zaman olmak üzere iki sevinç anı vardır. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur."
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Atâ b. Yezid, ona da Ebu Said hadisi 'Hz. Peygamber'e, 'Yâ Rasulullah!' diye seslenildi' diyerek; (T) Bize Muhammed b. Yusuf, ona Evzaî, ona Zührî, ona Atâ b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Said el-Hudrî senediyle gelen rivayette ise şöyle nakletmiştir: "Bir bedevi, Nebî'nin (sav) huzuruna gelip 'Yâ Rasulullah! İnsanların hangisi daha hayırlıdır?' diye sorduğunda, Hz. Peygamber (sav) 'Canı ve malı ile cihad eden kişi ile bir vadide rabbine kulluk edip insanları şerrinden uzak tutan kimsedir' buyurdu." [Bu hadisi Zührî'den Zübeydî, Süleyman b. Kesîr ve Numan da naklederek Şuayb ve Evzaî'ye mütâbaatta bulunmuşlardır. Ayrıca bu hadisi Ma'mer, Zührî'den o Atâ ya da Ubeydullah'tan, o Ebu Said el-Hudrî'den o da Hz. Peygamber'den (sav) nakletmiştir. Bu hadisi ayrıca Yunus, İbn Müsâfir ve Yahya b. Said de İbn Şihâb'dan, o Atâ'dan, o da Nebî'nin bir sahabîsi vasıtasıyla Hz. Peygamber'den nakletmiştir.]
Bize İbrahim b. Münzir el-Harâmî, ona Musa b. İbrahim el-Harâmî el-Ensârî, ona da Talha b. Hırâş, Câbir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "(Babam) Abdulah b. Amr b. Harâm, Uhud günü öldürülünce, Rasulullah (sav) 'Ey Câbir! Allah'ın (ac) babana ne söylediğini sana bildireyim mi?' buyurdu. Ben 'Evet' deyince, şöyle buyurdu: 'Allah (cc), biri ile sadece perde arkasından konuşur. Babanla ise doğrudan konuşup 'Ey kulum! Benden dilediğini iste, sana vereyim' buyurdu. Baban 'Yâ Rabbi! Beni diriltmeni ve senin için ikinci kez öldürülmeyi isterim' dedi. Allah (cc) 'Muhakkak ki insanların dünyaya (öldükten sonra) döndürülmeyeceği hükmü benden sadır olmuştur' dedi (babanın isteğini yerine getirmedi). Baban, 'Yâ Rabbi! O zaman arkamdakilere (şu güzel konumumu) bildir' deyince, Allah (ac) (Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın...) ayetini sonuna kadar indirdi."
Bize Kuteybe b. Saîd, ona İbn Lehî’a, ona el-Haris b. Yezid, ona Ali b. Rebâh, ona Abdullah b. Amr b. el-Âs Muaz’ın şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber bize beş şeyi tavsiye etti. Kim bunlardan birini yaparsa Allah’a emanettir. Kim bir hastayı ziyaret ederse veya (namazını kılmak için) bir cenaze ile çıkarsa ya da Allah yolunda savaşa çıkarsa veya destekleme ve saygı göstermek amacı ile devlet başkanının huzuruna girerse (yanında yer alırsa) ya da evinde oturursa insanlar (onun şerrinen) kurtulur ve o da (inanların eziyetlerinden) kurtulur. (İşte bunlar Allah’a emanettir.)