400 Kayıt Bulundu.
Bize Humeydî, ona Velid, ona Evzâî, ona Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) Mina'da kurban kesme gününün ertesi gününde şöyle buyurdu: "Bizler yarın Kinâne oğulları yurduna ineceğiz. Orada Kureyş ile Kinâne oğulları küfür üzerine yeminleşip anlaşmışlardı." ez-Zührî dedi ki: Peygamber bununla Muhassab bölgesini kastetmiştir. Bu anlaşma, Kureyş ile Kinâne oğulları arasında, Haşim oğulları ile Abdulmüttalib oğulları -veya Müttalib oğulları- aleyhine, Peygamber'i kendilerine teslim edinceye kadar onlarla kız alıp vermemek, alışveriş yapmamak üzere yapılmıştı. Selâme, Ukayl ve Yahya b. Dahhâk'tan, onlar da Evzâî'den naklettiğine göre kendisi şöyle dedi: Bana, Şihâb şöyle demiştir: Selâme ve Yahya, Hâşim oğulları ve Müttalib oğulları şeklinde rivayet ettiler. Ebu Abdullah (el-Buhârî), Müttalib oğulları tabiri daha doğrudur, dedi.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Selâme b. Ravh arasında inkita vardır.
Bize Humeydî, ona Velid, ona Evzâî, ona Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) Mina'da kurban kesme gününün ertesi gününde şöyle buyurdu: "Bizler yarın Kinâne oğulları yurduna ineceğiz. Orada Kureyş ile Kinâne oğulları küfür üzerine yeminleşip anlaşmışlardı." ez-Zührî dedi ki: Peygamber bununla Muhassab bölgesini kastetmiştir. Bu anlaşma, Kureyş ile Kinâne oğulları arasında, Haşim oğulları ile Abdulmüttalib oğulları -veya Müttalib oğulları- aleyhine, Peygamber'i kendilerine teslim edinceye kadar onlarla kız alıp vermemek, alışveriş yapmamak üzere yapılmıştı. Selâme, Ukayl ve Yahya b. Dahhâk'tan, onlar da Evzâî'den naklettiğine göre kendisi şöyle dedi: Bana, Şihâb şöyle demiştir: Selâme ve Yahya, Hâşim oğulları ve Müttalib oğulları şeklinde rivayet ettiler. Ebu Abdullah (el-Buhârî), Müttalib oğulları tabiri daha doğrudur, dedi.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yahya b. Abdullah arasında inkita vardır.
Bize Süleyman b. Ubeydullah Ebu Eyyüb el-Gaylânî, ona Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr, ona Abdulaziz b. Ebu Seleme b. Macişun, Abdurrahman b. Kasım, ona babası, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav) ile yola çıktık. Aklımızda hactan başka bir şey yoktu. Serif denilen yere gelince ben hayzımı gördüm. Az sonra Rasulullah (sav) yanıma girdi, ben ağlıyordum. 'Niye ağlıyorsun' diye sordu. Ben 'vallahi bu sene yola çıkmamış olmayı dilerdim' dedim. Rasulullah (sav) 'sana ne oldu? Galiba hayzını gördün' dedi. Ben 'evet' cevabını verdim. 'Bu, Allah'ın Adem kızlarına takdir buyurduğu bir şeydir. Sen, hacıların yaptığını yap. Yalnız temizleninceye kadar beyti tavaf etme' buyurdu. Mekke'ye vardığımda Rasulullah (sav) ashabına 'bu haccınızı umre yapın' buyurdu. Bunun üzerine cemaat ihramdan çıktılar. Yalnız beraberinde hedy kurbanı olanlar çıkmadılar. Peygamber (sav) ile Ebu Bekir, Ömer ve zenginlerin yanında hedy kurbanı vardı. (İhramdan çıkanlar) sonra Mina'ya gittiklerinde hacca niyet ettiler. Bayram günü gelince ben temizlendim. Rasulullah (sav) emir buyurdu. Ben de tavâf-ı ifâzamı yaptım. Bize sığır eti getirdiler. 'Bu nedir' diye sordum. Rasulullah (sav) 'kadınları namına sığır kurban etti' dedi. Hasbe gecesi olunca 'ya Rasulullah! İnsanlar hac ve umreyle dönüyor, bense yalnız bir hac ile dönüyorum' dedim. Bunun üzerine (kardeşim) Abdurrahman b. Ebu Bekir'e emir buyurdu, o da beni devesinin terkisine aldı. Çok iyi hatırlarım! Genç yaşta bir kadındım. Uyuklardım da yüzüm semerin ağacına çarpardı. Ten'ime vardığımızda orada insanların yaptığı umreye karşılık ben de umreye niyetlendim."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona İshak b. Süleyman, ona Eflah b. Humeyd, ona Kasım, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav) ile hac aylarında, hac yerlerinde ve hac gecelerinde hacca niyet ederek yola çıktık. Şerif denilen yere indiğimizde Peygamber (sav) ashabının yanına çıkarak 'sizden hanginizin yanında hedy kurbanı yok da haccını umre ile yapmak isterse yapsın. Beraberinde hedy kurbanı olanlar bunu yapmasın' buyurdu. Bunun üzerine beraberinde hedyi olmayanlardan bazıları umreye niyet etti, bazıları da onu terk ettiler. Rasulullah'ın (sav) yanında hedyi vardı. Ashabından vakti hâli yerinde olan bazı kimselerin de hedyleri vardı. Müteakiben Rasulullah (sav) benim yanıma girdi. Ben ağlıyordum. 'Neye ağlıyorsun' diye sordu. Ben de 'ashabına söylediklerini işittim, umreyi de duydum. (Halbuki ben, umreden mahrumum)' dedim. Rasulullah (sav) 'neyin var?' diye sordu, 'Namaz kılamıyorum' dedim. 'O sana zarar etmez. Sen, haccında daim ol! Umulur ki Allah onu sana nasip edecektir. Sen, Âdem'in kızlarından birisin. Allah onlara neyi takdir buyurduysa, sana da onu takdir etmiştir' buyurdu. Bunun üzerine haccıma devamla yola çıktım. Mina'ya indiğimiz vakit temizlendim. Sonra Kâbe'yi tavaf ettik. Rasulullah (sav), el-Muhassab denilen yere indi. Ve Abdurrahman b. Ebu Bekir'i çağırarak 'kız kardeşini haremden çıkar da umreye niyet etsin, sonra Kâbe'yi tavaf eylesin! Ben, sizi burada bekleyeceğim' dedi. Biz de (Tenîm'e) çıktık, (orada umreye) niyetlendim. Sonra Kâbe'yi tavaf ettim, Safa ile Merve arasında sa'y yaptım. Müteakiben Rasulullah'ın (sav) yanına geldik gece yarısı, konakladığı yerde duruyordu. Bana 'bitirdin mi' diye sordu. 'Evet' cevabını verdim. Bunun üzerine ashabına hareket emrini verdi. Yola çıktı, (Mekke'ye varınca) evvelâ Kâbe'ye uğrayarak sabah namazından önce onu tavaf etti. Daha sonra Medine'ye doğru yola çıktı."
Bize Humeydî, ona Velid, ona Evzâî, ona Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) Mina'da kurban kesme gününün ertesi gününde şöyle buyurdu: "Bizler yarın Kinâne oğulları yurduna ineceğiz. Orada Kureyş ile Kinâne oğulları küfür üzerine yeminleşip anlaşmışlardı." ez-Zührî dedi ki: Peygamber bununla Muhassab bölgesini kastetmiştir. Bu anlaşma, Kureyş ile Kinâne oğulları arasında, Haşim oğulları ile Abdulmüttalib oğulları -veya Müttalib oğulları- aleyhine, Peygamber'i kendilerine teslim edinceye kadar onlarla kız alıp vermemek, alışveriş yapmamak üzere yapılmıştı. Selâme, Ukayl ve Yahya b. Dahhâk'tan, onlar da Evzâî'den naklettiğine göre kendisi şöyle dedi: Bana, Şihâb şöyle demiştir: Selâme ve Yahya, Hâşim oğulları ve Müttalib oğulları şeklinde rivayet ettiler. Ebu Abdullah (el-Buhârî), Müttalib oğulları tabiri daha doğrudur, dedi.
Bize Ahmed b. İsâ, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Nevfel el-Kuraşî, ona Urve b. ez-Zübeyr, (hac niyetiyle ihrama giren kimse tavaf ve sa’y ile ihramdan çıkabilir mi, çıkamaz mı meselesini) sorması üzerine şu cevabı vermiştir: "Nebi (sav) hac etti. Âişe’nin (r.anhâ) bana haber verdiğine göre, Mekke’ye geldiği zaman ilk yaptığı iş abdest almak oldu, sonra Kabe’yi tavaf etti, sonra da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra Ebu Bekir (ra) hac etti, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Ömer (r.a) bunun gibi yaptı, sonra Osman hac etti, onun ilk yaptığını gördüğüm iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, sonra o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Muaviye ve Abdullah b. Ömer (de aynı şekilde yaptı). Sonra ben babam Zübeyir b. Avvâm ile birlikte hac yaptım, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra ben Muhacirlerin ve Ensar’ın da böyle yaptıklarını gördüm ve onlar da ihramdan çıkmadılar. En son bu işi yaptığını gördüğüm kişi ise İbn Ömer idi. O da haccı bozup umreye çevirmedi. İşte İbn Ömer onların yanında, ama nedense ona bu konuyu sormuyorlar. Öncekilerin hepsi önce Kabe’yi tavaf ettiler, sonra da haccı umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Ben annemin (Esma’nın ) ve teyzemin (Âişe’nin) Mekke’ye geldiklerinde Kabe’yi tavaf etmeden önce hiçbir iş yapmadıklarını, Kabe’yi tavaf ettikten sonra da ihramdan çıkmadıklarını gördüm."
Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Abdülvehhab, ona Eyyüb, ona Muhammed, ona İbn Ebu Bekre, ona da Ebu Bekre'nin (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki zaman, Allah'ın yerleri ve gökleri yarattığı günkü haliyle devam edip gelmiştir. Bir yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır ki, üçü arka arkaya Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayıdır. Mudar'ın ayı ise Receb'dir, o da Cumâde'l-âhir ile Şaban ayı arasındadır." Sonra Hz. Peygamber: "Bu ay, hangi aydır?" diye sordu. Allah ve Rasûlü daha iyi bilir, dedik. Sonra sustu, o kadar ki, bu aya eski isminden başka bir isim verecek sandık. Sonra; "Zilhicce değil mi?" buyurdu. Evet, dedik. "Bu belde, hangi beldedir." diye sordu. Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedik. Sonra yine sustu, o kadar ki, bu şehre (Mekke'ye) eski isminden başka bir isim verecek sandık. Sonra tekrar sordu: "Burası (haram) belde değil mi?" Evet, dedik. "Bugün, hangi gündür." diye sordu. Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedik. Tekrar sustu, sanki bu güne eski isminden başka bir isim verecek sandık. Dedi ki; "Kurban kesme günü değil mi?" Evet, dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "İşte bu ayınız, bu şehriniz, bu gününüz nasıl haram (kutsal, kimseye dokunulmaz) ise, muhakkak ki canlarınız, mallarınız -ravi Muhammed b. Sirin zannediyorum namuslarınızı kelimesini de ekledi dedi- ve namuslarınız da öylece haramdır (kutsaldır ve dokunulmazdır). Muhakkak sizler, Rabbinize kavuşacaksınız. O zaman Allah size bütün yaptıklarınızdan soracak. Dikkat edin! Benden sonra birbirinizin boynunu vurarak sapıklara dönmeyin. Dikkat edin! Burada bulunanlar, bulunmayanlara sözlerimi tebliğ etsin! Muhtemeldir ki, kendisine tebliğ edilen, bizzat dinleyenlerin bir kısmından daha anlayışlı olur." -Muhammed (b. Sirin) bu hadisi naklettiği zaman 'Hz. Peygamber (sav) doğru söyledi' derdi. Sonra Rasulullah (sav) şöyle dedi: "Tebliğ ettim mi? Tebliğ ettim mi?"
Bize Ahmed b. İsâ, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Nevfel el-Kuraşî, ona Urve b. ez-Zübeyr, (hac niyetiyle ihrama giren kimse tavaf ve sa’y ile ihramdan çıkabilir mi, çıkamaz mı meselesini) sorması üzerine şu cevabı vermiştir: "Nebi (sav) hac etti. Âişe’nin (r.anhâ) bana haber verdiğine göre, Mekke’ye geldiği zaman ilk yaptığı iş abdest almak oldu, sonra Kabe’yi tavaf etti, sonra da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra Ebu Bekir (ra) hac etti, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Ömer (r.a) bunun gibi yaptı, sonra Osman hac etti, onun ilk yaptığını gördüğüm iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, sonra o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Muaviye ve Abdullah b. Ömer (de aynı şekilde yaptı). Sonra ben babam Zübeyir b. Avvâm ile birlikte hac yaptım, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra ben Muhacirlerin ve Ensar’ın da böyle yaptıklarını gördüm ve onlar da ihramdan çıkmadılar. En son bu işi yaptığını gördüğüm kişi ise İbn Ömer idi. O da haccı bozup umreye çevirmedi. İşte İbn Ömer onların yanında, ama nedense ona bu konuyu sormuyorlar. Öncekilerin hepsi önce Kabe’yi tavaf ettiler, sonra da haccı umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Ben annemin (Esma’nın ) ve teyzemin (Âişe’nin) Mekke’ye geldiklerinde Kabe’yi tavaf etmeden önce hiçbir iş yapmadıklarını, Kabe’yi tavaf ettikten sonra da ihramdan çıkmadıklarını gördüm."
Bize Ahmed b. İsâ, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Nevfel el-Kuraşî, ona Urve b. ez-Zübeyr, (hac niyetiyle ihrama giren kimse tavaf ve sa’y ile ihramdan çıkabilir mi, çıkamaz mı meselesini) sorması üzerine şu cevabı vermiştir: "Nebi (sav) hac etti. Âişe’nin (r.anhâ) bana haber verdiğine göre, Mekke’ye geldiği zaman ilk yaptığı iş abdest almak oldu, sonra Kabe’yi tavaf etti, sonra da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra Ebu Bekir (ra) hac etti, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Ömer (r.a) bunun gibi yaptı, sonra Osman hac etti, onun ilk yaptığını gördüğüm iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, sonra o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Muaviye ve Abdullah b. Ömer (de aynı şekilde yaptı). Sonra ben babam Zübeyir b. Avvâm ile birlikte hac yaptım, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra ben Muhacirlerin ve Ensar’ın da böyle yaptıklarını gördüm ve onlar da ihramdan çıkmadılar. En son bu işi yaptığını gördüğüm kişi ise İbn Ömer idi. O da haccı bozup umreye çevirmedi. İşte İbn Ömer onların yanında, ama nedense ona bu konuyu sormuyorlar. Öncekilerin hepsi önce Kabe’yi tavaf ettiler, sonra da haccı umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Ben annemin (Esma’nın ) ve teyzemin (Âişe’nin) Mekke’ye geldiklerinde Kabe’yi tavaf etmeden önce hiçbir iş yapmadıklarını, Kabe’yi tavaf ettikten sonra da ihramdan çıkmadıklarını gördüm."