172 Kayıt Bulundu.
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Asım, ona da Muâze şöyle rivayet etmiştir: "Aişe'ye 'Hayızlı kadın neden tutamadığı oruçlarını kaza ediyor da kılamadığı namazlarını kaza etmiyor?' diye sorduğumda, Aişe bana 'Sen Harûrî misin?' dedi. 'Haruriyye'den değilim. Sadece soruyorum' dedim. (O zaman) Aişe 'Biz hayızlı olduğumuzda oruçları kaza etmekle emrolunur, namazların kazasını kılmakla emrolunmazdık.'"
Açıklama: Hadiste geçen "emrolunur ve emrolunmazdık" ifadeleri, Hz. Peygamber dönemindeki uygulamayı ve sünneti ifade etmek için kullanılmıştır.
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Züheyr, ona Yahya b. Said, ona Ebu Seleme, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Üzerimde ramazan ayından kalma oruç (borcu) olurdu da onu ancak (ertesi yılın) şaban ayında kaza edebilirdim." [(Yahya b. Said şöyle demiştir): (Bunun sebebi) Rasulullah'tan (sav) kaynaklanan meşguliyet veya Rasulullah (sav) ile meşgul olmak idi.]
Açıklama: ''... الشُّغُلُ مِنْ'' ifadesinin râvi Yahya'nın sözü olduğuna dair bk. Vellevî, el-Bahru'l-muhîtü's-seccâc, XXI, 301. ''..أَوْ'', ravilerden kaynaklanan bir şüphedir.
Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir, ona Leys, ona Yahya b. Said, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Muhammed b. Cafer b. Zübeyr, ona Abbad b. Abdullah b. Zübeyr, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Rasulullah'a (sav) gelip 'Yandım!' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Neden?' diye sorunca, 'Ramazan ayının gündüz vakti hanımımla beraber oldum' dedi. Nebî (sav) 'Sadaka ver, sadaka ver' buyurdu. Adam 'Yanımda hiçbir şey yok ki' deyince, Rasulullah (sav) ondan oturmasını istedi. Derken Hz. Peygamber'e (sav) içinde yemek bulunan iki kap geldi. Rasulullah (sav) adama o yiyeceği (verip) sadaka olarak dağıtmasını emretti."
Bize Osman b. Ebî Şeybe ve Muhammed b. Alâ, onlara İbn İdris, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. Amr b. Ata, ona Süleyman b. Yesâr, ona da Seleme b. Sahr şöyle rivayet etmiştir: "Ben kadınlara başkalarının güç yetiremeyeceği kadar düşkün biri idim. Ramazan ayı geldiğinde, karımdan dolayı orucumu bozarım diye korktum ve sabah olduğunda ramazan ayı çıkana kadar karıma zıhâr yaptım. Bir gece karım bana hizmet ederken birden vücudunun bir kısmı açılıverdi, onunla ilişkiye girmekten kendimi alamadım. Sabah olunca kabile efradımın yanına gittim ve onlara durumu anlattım. Onlara 'Birlikte Rasulullah'a (sav) gidelim dedim.' 'Vallahi olmaz!' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber’e kendim gidip durumu anlattım. Hz. Peygamber 'Bu işi sen mi yaptın ey Seleme?' diye sordu. Ben de iki defa 'Evet, ben yaptım ey Allah'ın Rasulü' dedim ve sonra şunu ekledim: 'Allah'ın emrine sabrederim. Dolayısıyla benim hakkımda Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmet.' Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Bir köle âzâd et.' buyurdu. Ben de elimle kendimi gösterip 'Seni hak ile gönderen Allah adına yemin ederim ki, benim bundan başka kölem yok' dedim. Bu sefer 'Öyleyse iki ay peş peşe oruç tut' buyurdu. Cevaben 'Zaten bu iş başıma oruç yüzünden geldi' dedim. 'Öyleyse altmış fakire bir vesak (ölçek) hurma dağıt' buyurdu. Ben de 'Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, biz hiçbir yiyeceğimiz olmadığı halde dün geceyi aç geçirdik' dedim. O zaman Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: 'Zurayk oğullarının zekatlarını toplayan memura git, o topladıklarını sana versin, sen de altmış fakire bir vesak (ölçek) hurma dağıt, kalanını da ailenle birlikte ye!" Bunun üzerine kabileme döndüm ve onlara 'Sizin yanınızda darlık ve kötü bir fikir, Allah Rasulü'nün (sav) yanında ise genişlik ve güzel fikir buldum. Hz. Peygamber sizin zekatlarınızın bana verilmesini emretti' dedim." Ravî İbn İdris şöyle ilave bir bilgi vermiştir: Beyâde (hadisin kahramanı olan Seleme b. Sahr'ın nisbelendiği aile), Zurayk oğulları kabilesinin bir koludur.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Abdülvehhab es-Sekafî, ona Yahya b. Said, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Muhammed b. Cafer b. Zübeyr, ona Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Adamın biri Rasulullah'a (sav) geldi, deyip hadisi zikretmiştir." Ancak hadisin başındaki 'Sadaka ver, sadaka ver' ve 'gündüz vakti' ifadeleri yer almamaktadır.
Bize Ebu Tahir, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Muhammed b. Cafer b. Zübeyr, ona Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Adamın biri ramazan ayında Rasulullah (sav) mescitte iken gelip, 'Yandım ya Rasulallah, yandım!' dedi. Hz. Peygamber (sav) ona 'Nedir, ne oldu?' diye sorunca, adam 'Hanımımla beraber oldum' dedi. Nebî (sav) 'Sadaka vermelisin' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Nebî'si! Yemin olsun ki, hiç bir şeyim yok, vermeye güç yetiremem' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Otur' buyurdu, o da oturdu Tam o esnada yiyecek taşıyan bir merkebi sürüyerek bir adam çıkageldi. Hz. Peygamber (sav) 'Az önce yandım diyen nerede?' buyurdu. Adam ayağa kalkınca, Rasulullah (sav) 'Bunları sadaka olarak dağıt' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Bizden başkasına mı dağıtayım? Yemin olsun ki bizler, hiçbir şeyi olmayan aç kimseleriz' dedi. Nebî (sav) de 'O zaman onu siz yiyin' buyurdu."
Bize İshak b. İbrahim, ona Bişr b. Ömer ez-Zehrânî, ona Süleyman b. Bilal, ona da Yahya b. Said hadisi bu isnadla ancak şu lafızla rivayet etmiştir. "(Bunun sebebi) Rasulullah'ın (sav) konumundan kaynaklanıyordu."
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Seleme, ona Simâk b. Harb, ona Ümmü Hâni'nin kızının oğlu veya Ümmü Hâni'nin oğlunun oğlu Harun, ona da Ümmü Hâni şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav), ben oruçluyken yanıma geldi. Geldiğinde ona içmesi için bir kap sunuldu. O da içti. Sonra kabı bana verdi. Ben de içtim. Bunun üzerine Allah Rasulü şöyle buyurdu: '(Bozduğun bu oruç) ramazan orucunun kazası idiyse, yerine bir gün oruç tut. Nafile idiyse, istersen kaza et, istersen etme.'"
Bize Süleyman b. Davud el-Hâşimî, ona İbrahim b. Sa'd, ona Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelip 'Helak oldum!' dedi. Nebî (sav) 'Nedir seni helak eden?' diye sorunca, adam 'Ramazan ayında hanımımla beraber oldum' diye cevap verdi. Hz. Peygamber (sav) 'Öyleyse bir köle azat etmelisin' dedi. Adam 'Kölem yok ki' deyince, Rasulullah (sav), 'O zaman peş peşe iki ay oruç tutmalısın' dedi. Adam, 'Onu da yapamam' dedi. Nebî (sav), 'O halde altmış yoksulu doyurmalısın' buyurdu. Adam 'Ona da imkan bulamam' dedi. O esnada Hz. Peygamber'e (sav) içerisinde hurma olan bir sepet getirildi. Rasulullah (sav) 'Nerede o soru soran? Al bunları sadaka olarak dağıt' buyurdu. Adam 'Benim ailemden daha yoksulu mu varki yâ Rasulallah! Vallahi Medine'nin şu iki taşlı tepesi arasında bizden daha fakir bir aile yoktur' dedi. Adamın bu söz üzerine Nebî (sav) yan dişleri gözükecek kadar güldü ve 'O zaman siz yiyin' buyurdu."
Bize Osman b. Muhammed, ona Cerîr, ona Yezid b. Ebu Ziyâd, ona Abdullah b. Hâris, ona da Ümmü Hânî şöyle rivayet etmiştir: Mekke'nin fethi günü, Ümmü Hâni (ben) Nebî'nin (sav) sağ tarafından iken, Fatıma gelip Rasulullah'ın soluna oturdu. Hizmetçi kız içerisinde içecek bulunan bir kap getirdi. Onu Hz. Peygamber'e (sav) verdi. Rasulullah (sav) da o kaptakinden içti. Ardından onu bana verdi ve ben de ondan içtim. Sonra, 'Yâ Rasulullah! Ben oruçlu idim, orucumu bozdum' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) bana, 'Kaza orucu mu tutuyordun?' diye sordu. Ben 'Hayır' deyince, 'Nafile ise (orucunu bozmanın) sana bir zararı yoktur' buyurdu. [Ebu Muhammed (Dârimî) şöyle demiştir: Ben bu hadisin gereğince görüş beyan ediyorum.]