452 Kayıt Bulundu.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona Abdülmelik b. Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam, ona Hallad b. es-Saib el-Ensari, ona da babasının rivayet ettiğine göre, Rasulullah (av) şöyle buyurmuştur: "Bana Cibril Aleyhisselam gelip ashabıma ve yanımdakilere ihlâl -yahut telbiyede- (bu iki kelimeden birini söylediğine işaret ediyor) seslerini yükseltmelerini emretmemi söyledi."
Açıklama: İhlâl ve telbiye kelimeleri aynı manayı ifade ederler.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona Nafi', ona da Abdullah b. Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre; Rasulullah'ın (sav) telbiyesi şöyle idi: "Davetine uydum, bütün varlığımla sana yöneldim, huzuruna geldim Allah'ım!.. Senin ortağın yoktur, her emrine âmâdeyim. .. Hamd sanadır!.. Nimet senindir! Mülk de senindir! Bütün bunlarda senin eşin-ortağın yoktur!” [Nafi' dedi ki: Abdullah b. Ömer (ra) telbiyesine şu kelimeleri de eklerdi: "Buyur Allah'ım, emrine âmâdeyim, emret! Senin sınırsız lütfunla tâatına icabet ettim. Bütün hayırlar senin elindedir. Dilekler sana arz edilir. Ameller de sadece sana yapılır."]
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Yahya b. Said, ona Cafer, ona babası, ona da Cabir b. Abdullah (ra) rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) telbiye getirerek sesini yükseltti... -Cabir, telbiyeyi İbn Ömer hadisindeki gibi anlattı-. Dedi ki: Halk, "yüksek dereceler sahibi Allah'ım" gibi kelimeler ilave ediyorlardı. Hz. Peygamber (sav) bunları işittiği halde, ses çıkarmıyordu."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Yahya b. Said, ona Abdullah b. Ebu Seleme, ona Abdullah b. Abdullah b. Ömer, ona da babası rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile Mina'dan Arafat'a hareket etmiştik; kimimiz telbiye getiriyordu, kimimiz de tekbir getiriyordu."
Bize Mekkî b. İbrahim, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Cabir şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) Ali’ye ihramlı kalmaya devam etmesini emir buyurdu. Bize Muhammed b. Ebu Bekir, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Cabir bu hadis şu eklemeyi yapmıştır: Ali b. Ebu Talib (ra) (Yemen’deki görevini yerine getirip) sadaka ve zekat malları ile geldi ve (yolda hac için niyetlenerek ihrama girdi). Nebi (sav): "Ey Ali, ne niyet ile ihrama girdin?" diye sordu. Ali "Nebi’nin yaptığı niyet ne ise onu yaparak ihrama girdim" dedi. Bunun üzerine Allah Rasulü "Öyleyse kurbanlığını yanına al ve olduğun gibi ihramlı kalmaya devam et" buyurdu. (Ravi) der ki: Ali ona Allah Rasulü’ne bir kurbanlık hediye etti.
Bize İbrahim, ona Velid, ona el-Evzâî, ona Atâ, ona da Cabir b. Abdullah (r.anhüma) şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in (sav) telbiye getirmesi, Zü'l-Huleyfe'de devesi doğrulup kalkmaya başladığı andan itibarendir. Bu hadisi, Enes b. Malik ve İbn Abbas rivayet etmiştir.
Açıklama: Telbiye hac veya umre niyetiyle ihrama giren kimsenin aşağıdaki sözleri söylemesini ifade eder: “Lebbeyk, Allāhümme lebbeyk. Lebbeyk, lâ şerîke leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni‘mete leke ve’l-mülk, lâ şerîke lek” (Rabbim! Davetine sözüm ve özümle tekrar tekrar icabet ettim, emrine boyun eğdim. Rabbim! Senin davetine icabet boynumun borcudur. Senin eşin ve ortağın yoktur. Rabbim! Bütün varlığımla sana yöneldim; hamd senin, nimet senin, mülk senindir. Senin eşin ve ortağın yoktur).