30 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Süfyan, ona Âsım b. Behdele, ona Zir, ona da Abdullah b. Amr (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kur'an sahibine, oku ve yüksel, dünyada tertil üzere okuduğun gibi burada da tertil üzere oku! Şüphesiz senin makamın okuyacağın son ayetin yanındadır, denilir."
Bize İmran b. Musa, ona Yezid b. Zürey', ona Şube, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah b. Mesud'dan (ra) nakledildiğine göre, Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kur'ân (hafızlarından) birisinin şu şu ayetleri unuttum demesi ne kötüdür. Aksine (kendisi unutmamış) ona unutturulmuştur. Bu sebeple siz Kur'an'ı hatırlamak için müzakere yapın. Çünkü onun, insanların zihninden uzaklaşması, develerin yularlarından boşanıp kaçmalarından daha hızlıdır."
Bize Ebu Ma‘mer, ona Abdulvaris, ona da Abdulaziz, Enes'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), kurrâ adı verilen yetmiş kişiyi bir ihtiyaç (Kur'an'ı ve İslâm'ı öğretmeleri) için göndermişti. Süleym oğullarına bağlı Ri‘l ve Zekvân adlı iki boy, Bi’ru Maûne denilen kuyunun yakınında onlara pusu kurdu. Onlar (Kurralar): 'Vallahi, size karşı bir amacımız yok. Biz sadece Rasulullah’ın (sav) bir işi için buradan geçiyoruz.' dediler. Ancak (bu iki kabile) yine de onları öldürdüler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bir ay boyunca sabah namazlarında onlara beddua etti. İşte bu, kunutun (namazda beddua okumanın) başlangıcıdır. Biz daha önce kunut yapmazdık." Abdulaziz şöyle demiştir: 'Bir adam, Enes’e (ra) kunut duasının rükûdan sonra mı, yoksa kıraatin bitiminde mi okunduğunu sordu. O da: 'Hayır, kıraat bitiminde okunurdu.' cevabını verdi.'