261 Kayıt Bulundu.
Bize Amr b. Avn, ona Ebu Avâne, ona Katâde; (T) Bize Ahmed b. Hanbel, ona Yahya b. Said, ona Hişam, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona da Hıttân b. Abdullah er-Rakkâşî şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Musa el-Eş'arî, bize namaz kıldırmıştı. Namazının son rekatına oturduğunda cemaatten bir adam 'Namaz, ancak iyilik ve zekât ile makbul olur' dedi. Ebu Musa namazını tamamladığında, cemaate döndü ve 'Şöyle şöyle diyen hanginizdi?' dedi. Cemaat sessizliğe büründü. Ebu Musa tekrar 'Şöyle şöyle diyen hanginizdi?' diye sordu. Cemaat yine cevap vermeyince, 'Ey Hıttân! Galiba sen söyledin' dedi. Hıttân 'Ben söylemedim' dedim. Zira beni paylamasından çekindim.' Cemaatten bir adam kalkıp 'O sözleri ben söyledim ve bununla da sadece hayrı kastettim' dedi. Ebu Musa bunun üzerine 'Namazınızda neler söyleyeceğinizi bilmiyor musunuz. Rasulullah (sav) hutbe verip bize bunu öğretmiş, bize namazın sünnetini (adabını) açıklamış ve namazı (nasıl kılacağımızı) bize şu sözleriyle anlatmıştır: Namaza kalktığınızda önce saflarınızı düzgün ve sık tutun. Sonra içinizden biri imam olsun. O tekbir aldığında siz de tekbir getirin. O 'Ğayri'l-mağdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn' dediğinde sizler âmin deyin ki Allah duanıza icabet etsin. İmam tekbir alıp rükûa vardığında siz de tekbir getirip rükûa gidin. Çünkü imam, sizden önce rükûa gidip sizden önce rükûdan kalkar. Rasulüllah (sav) bu anlattıklarım böyledir buyurdu ve şöyle devam etti: İmam 'Semiallâhu limen hamideh' dediğinde sizler 'Allâhümme Rabbenâ leke'l-hamd' deyin. Şüphesiz Allah Teâlâ, Nebi'sinin (sav) dili ile 'Semiallâhu limen hamideh' demiştir. İmam tekbir alıp secdeye vardığında, siz de tekbir getirip secde edin. Çünkü imam, sizden önce secdeye varıp sizden önce secdeden kalkar. Rasulüllah (sav) bu anlattıklarım da böyledir buyurdu ve şöyle devam etti: İmam oturduğunda sizden birinin ilk sözü şu olsun: 'En güzel selamlar, dualar Allah'a olsun. Selam sana ey Nebi! Allah'ın rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Selam bizlere ve Allah'ın salih kullarına olsun. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktu ve şahitlik ederim ki Muhammed (sav), onun kulu ve Rasulüdür' buyurdu." [Ahmed (b. Hanbel), hadisinde 've berakâtühü' ifadesini zikretmemiş; 've eşhedü' ifadesi yerine de 2ve enne Muhammeden' ifadesini zikretmiştir.]
Açıklama: 'فَتِلْكَ بِتِلْكَ' ifadesinin 'Bu, sizin imama tâbi olmanızdan dolayıdır.' şeklinde tercümesine dair bk. Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd, III, 181.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Halid Ahmer, ona İbn Aclân, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İmam, kendisine uyulması için imam olur. Dolayısıyla o tekbir aldığı zaman siz de tekbir alın. (Namazda) Kur’ân okuduğunda dinleyin. 'Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil' ayetini okuduğu zaman siz de âmin deyin. O rükûa varınca siz de rükû edin. O 'Semiallahu limen hamideh' dediğinde siz de 'Allahumme Rabbenâ ve leke’l-hamd' deyin. Secdeye varınca siz de secde edin. O oturarak namaz kılarsa siz de namazınızı hep birlikte oturarak kılın."
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona İbn Ebu Leyla, ona Seleme b. Küheyl, ona Huceyye b. Adiy, ona Ali (b. Ebu Tâlib) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah’ı (sav) (Veleddâllîn: Sapıtanların yoluna değil) ayetini okuduğunda, âmin dediğini işitirdim."
Açıklama: Sahih bima ba'deh
Bize Nasr b. Ali, ona Safvân b. İsa, ona Bişr b. Râfi, ona Ebu Hureyre'nin amcaoğlu olan Ebu Abdullah, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Ğayri'l-mağdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn' ayetini okuduğunda, birinci safta arkasında duran cemaatin işiteceği şekilde âmin derdi."
Bize Ka'nebî, ona Mâlik, ona Ebu Bekir'in azadlısı Sümey, ona Ebu Salih es-Semmân, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İmam 'Ğayri'l-mağdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn' deyip (Fâtihâ'yı tamamladığında) siz de âmin deyin. Zira âmin sözü meleklerin âmin sözüne denk gelen kimsenin geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Ka'nebî, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İmam âmin dediğinde siz de âmin deyin. Çünkü âmin demesi meleklerin âmin demesine denk gelen kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." [İbn Şihâb 'Rasulullah (sav) da âmin derdi' demiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Safvân b. İsa, ona Bişr b. Râfi, ona da Ebu Hureyre’nin amcasının oğlu Ebu Abdullah, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "İnsanlar âmin demeyi terk ettiler. Halbuki Rasulullah (sav) (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) ayetini okuduğunda, birinci saftakilerin işiteceği şekilde 'âmin' der, cemaatin de âmin demesi ile mescit adeta sarsılırdı."
Bize Muhammed b. es-Sabbâh, ve Ammâr b. Halid el-Vâsitî, onlara Ebu Bekir b. Ayyâş, ona Ebu İshak, ona Abdülcebbâr b. Vâil, ona da babası rivayet etmiştir: "Nebi (sav) ile birlikte namaz kıldım. 'Veleddâllîn: Sapıtanların yoluna değil' ayetini okuduğunda âmin derdi. Biz de bunu işitirdik."
Bize Abbas b. Velid el-Hallâl ed-Dımeşkî, ona Mervan b. Muhammed ve Ebu Müshir, onlara Halid b. Yezid b. Salih b. Subeyh el-Mürrî, ona Talha b. Amr, ona Atâ, ona da İbn Abbas, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yahudiler, sizin âmin demenizi kıskandıkları kadar hiçbir şeyinizi kıskanmazlar. Bu sebeple, âmin lafzını çokça söyleyin."
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bize Ebu Bekir Muhammed b. Ebân, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Alâ b. Salih el-Esedî, ona Seleme b. Küheyl, ona Hucr b. Anbes, ona da Vâil b. Hucr, Hz. Peygamber (sav)'den Süfyân'ın Seleme b. Küheyl'den rivayet ettiği hadise benzere şekilde rivayette bulunmuştur.