303 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl, ona da Muhammed b. Seleme; (T) Bize Muhammed b. Amr er-Râzî, ona da Seleme b. el-Fadl; (T) Bize el-Hasan b. Ali, ona da Yezid mana ile rivayet etti. Bunların hepsine İbn İshak, ona Davud b. el-Husayn, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), kızı Zeyneb'i Ebu'l-Âs b. er-Rabî'a önceki nikâhı ile geri verdi, yeniden nikâh kıymadı." [Ravi Muhammed b. Amr bu hadisi, Zeyneb'i hicretten altı sene sonra kocasına verdi, diye rivayet etti. el-Hasen b. Ali ise, iki sene sonra, diye rivayet etti.]
Açıklama: Zeyneb, Hz. Peygamber’in en büyük kızıdır. Teyzesi Hâle’nin oğlu Ebu’l-Âs b. er-Rabî ile evlenmişti. Ebu’l-Âs, Bedir’de müslümanlar tarafından esir alınmış, Zeynep'in fidye olarak gönderdiği annesinin hediyesi gerdanlık karşılığında serbest kalmıştı. Rasulullah (sav), Hz. Hatice’nin hatırası olan gerdanlığı kızına geri göndermiş ve Ebu’l-Âs’ı da kızını Medine'ye göndermesi şartıyla serbest bırakmıştı. O da sözünde durmuş, Zeynep'i babasına göndermişti. Bilâhare Mekke fethinden önce Ebu’l-Âs da İslâm’ı kabul ederek Medine'ye gelmiş ve Hz. Peygamber kızını eski nikâhıyla tekrar kendisine vermişti. Burada birinde “altı yıl sonra”, diğerinde “iki yıl sonra” diye iki rivayet zikredilmektedir. Çelişkili görünen bu ifadenin aslı şudur: Zeyneb' in kocasıyla ikinci defa evlenmesi, kendisinin Medine'ye hicretinden altı yıl sonra olmuştur. Bu aynı zamanda; "Size hicret eden kadınların mü’min olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri vermeyin! Çünkü bunlar onlara, onlar da bunlara helâl değildirler" (Mümtehine, 10) mealindeki ayetin nüzulünden iki sene sonraya rastlamaktadır. Dolayısıyla bu iki ifade arasında hakikatte bir çelişki bulunmamaktadır. Bu hadise göre; eşlerden biri İslâm’ı kabul ettiği, diğeri kabul etmediği için ayrılan karı koca, bilâhare diğer eş de İslâm’ı kabul edecek olsa, aradan uzun zaman geçse bile yeniden nikâha gerek kalmadan evlenebilirler. Nitekim Hz. Peygamber, yeni bir nikâha gerek kalmadan kızını kocasına vermişti.
Bize Ahmed b. Salih, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Hz. Peygamber'in azadlısı Ebu Rafi' soyundan biri, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) rivayet etmiştir: Rükâne ve kardeşlerinin babası olan Abdiyezîd, Rükâne ve kardeşlerinin annesi olan karısını boşamış ve Müzeyne kabilesinden bir kadınla evlenmişti. Sonra bu kadın Hz. Peygamber'e geldi ve (kocasının erkekliğinin olmadığını göstermek amacıyla) başından kopardığı bir saç telini göstererek kocam bana ancak şu kıl kadar dokunabiliyor, bundan dolayı bizi ayır! dedi. Hz. Peygamber'in canı sıkıldı ve Rükâne ile kardeşlerini çağırdı. Sonra bu çocukları göstererek yanındakilere ne dersiniz; bu çocuk, şu şu cihetle Abdiyezîd'e benzemiyor mu? Şu diğeri de şu şu açıdan ona benzemiyor mu? diye sordu. Yanındakiler de evet dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Abdiyezîd'e "boşa bu kadını!" dedi, o da boşadı. Sonra, "Rükâne ve kardeşlerinin annesi olan eski karına dön!" buyurdu. O zaman Abdiyezîd ben onu üç talakla boşamıştım ey Allah’ın Rasulü dedi. Hz. Peygamber "biliyorum, dön ona!" buyurdu ve "Ey Peygamber! Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde, onlar için belirlenen iddetlerine dikkat ederek boşayın!" (Talak, 1) mealindeki ayeti okudu. [Ebu Davud dedi ki: Nafi' b. Uceyr ve Abdullah b. Ali b. Yezid b. Rükâne'nin babası vasıtasıyla dedesinden rivayet ettiği hadise göre; Rükâne karısını kesin bir şekilde boşadıktan sonra Hz. Peygamber (sav) o kadını Rükâne'ye geri göndermiş. Bu rivayet, bu konuda daha önce geçen rivayetten daha sahihtir. Çünkü olayı yaşayan adamın çocuğu ve ailesi, başkalarından daha iyi bilirler. Buna göre Rükâne karısını sadece bir defa kesin bir şekilde boşamış, Rasulullah (sav) da bu boşamayı bir talak saymıştır.]
Bize İsmail b. Abdullah, ona Mâlik, ona da Nâfi, şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Ömer (r.anhuma) Rasulullah (sav) zamanında karısını hayızlı iken boşamıştı. Ömer b. Hattâb bunun hükmünü Rasulullah'a (sav) sordu, Hz. Peygamber (sav) de şu cevabı verdi: "ona söyle, karısına geri dönsün, kadın hayızdan temizlenip tekrar hayız görünceye, sonra tekrar temizleninceye kadar onu yanında tutsun. İkinci hayzından temizlendikten sonra dilerse o kadını nikahında tutsun, dilerse ilişkiye girmeden onu boşasın. işte Allah'ın, kadınları boşamak için emrettiği iddet şekli budur."
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Enes b. Sîrîn, şöyle demiştir: İbn Ömer karısını hayızlı iken boşadı, Ömer de bunu Peygamber'e (sav) söyledi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Abdullah karısına dönsün!" buyurdu. Ben İbn Ömer'e “bu bir boşama sayılır mı?” dedim. İbn Ömer “sorman bile gereksiz (elbette sayılır)” dedi. Katâde bu hadisi Yunus b. Cubeyr'den, o İbn Umer'den şöyle rivayet etmiştir: Hz. peygamber (sav) Ömer'e "Abdullah'a söyle de karısına dönsün" buyurdu. Yunus b. Cubeyr der ki: Ben İbn Ömer'e “Bu bir boşama sayılır mı?” diye sordum. İbn ömer “Söyle bakalım, adam acziyet göstermiş ve ahmakça davranmışsa bu boşamanın geçerli olmasına engel midir?” dedi.
Bize Haccâc b. Minhâl, ona Hemmâm b. Yahya, ona Katâde, ona Ebu Ğallâb Yunus b. Cubeyr şöyle demiştir: Ben İbn Ömer'e “Bir adam karısını hayızlı iken boşamış” dedim, bana şöyle dedi: Sen İbn Ömer'i tanıyor musun? Şüphesiz İbn Ömer karısını hayızlı iken boşadı. Sonra Ömer, bu durumu Hz. Peygamber'e (sav) anlattı. Hz. Peygamber (sav) de ona, Abdullah'ın karısına dönmesini emretti ve "Kadın temiz olduğu zaman onu boşamak isterse, işte o zaman boşasın" buyurdu. Ben İbn Ömer'e “Peygamber (sav) bu boşamayı bir talâk olarak saydı mı?” dedim, o da “ya ne zannediyorsun, İbn Ömer acizlik gösterip ahmaklık etmişse, (Hz. Peygamber (sav) bunu talak saymayacak mı?)” dedi.
Bize Hasan b. Sabbâh, ona Rabî b. Nâfi, ona Yahya b. Kesîr, ona Ya'lâ b. Hakîm, ona da Saîd ibn Cubeyr şöyle haber vermiştir: İbn Abbâs “Erkek, karısını kendisine haram kıldığı zaman bu sözün bir hükmü yoktur (yani boşama gerçekleşmez)” demiş ve "And olsun Allah'ın Rasulü'nde sizin için pek güzel bir örnek vardır" (Ahzâb, 21) ayetini okumuştur.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona da Enes b. Sîrîn, şöyle demiştir: İbn Ömer karısını hayızlı iken boşadı, Ömer de bunu Peygamber'e (sav) söyledi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Abdullah karısına dönsün!" buyurdu. Ben İbn Ömer'e “bu bir boşama sayılır mı?” dedim. İbn Ömer “sorman bile gereksiz (elbette sayılır)” dedi. Katâde bu hadisi Yunus b. Cubeyr'den, o İbn Umer'den şöyle rivayet etmiştir: Hz. peygamber (sav) Ömer'e "Abdullah'a söyle de karısına dönsün" buyurdu. Yunus b. Cubeyr der ki: Ben İbn Ömer'e “Bu bir boşama sayılır mı?” diye sordum. İbn ömer “Söyle bakalım, adam acziyet göstermiş ve ahmakça davranmışsa bu boşamanın geçerli olmasına engel midir?” dedi.
Bize Muhriz b. Avn b. Ebu Avn, ona Ali b. Müshir, ona Davud b. Ebu Hind, ona İbn Sirin, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) kadının halası veya teyzesinin üstüne nikâhlanmasını yahut kadının kız kardeşinin kabında olanı (rızkını) boşaltmak için onun boşanmasını istemesini yasakladı. Hiç şüphesiz onun rızkını veren Aziz ve Celil Allah'tır."