228 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muâz, ona İbn Avn, ona da Ziyâd b. Cübeyr şöyle demiştir: "İbn Ömer'e (r.anhüma) bir adam geldi ve şöyle sordu: 'Adamın biri bir gün oruç tutmayı adasa -hadisin râvilerinden biri o günün pazartesi olduğunu düşünüyorum demiştir- ve o gün de bayram gününe denk gelse (ne yapmalıdır?' İbn Ömer şöyle cevap verdi: 'Allah adağın yerine getirilmesini emretmiş, Hz. Peygamber (sav) ise bayram gününde oruç tutmayı yasaklamıştır."
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Zührî, ona da Hz. Peygamber'in eşi Aişe'nin, ana bir erkek kardeşinin oğlu Avf b. Malik b. et-Tufeyl b. Haris şöyle demiştir: "Satış ya da hediye yoluyla, Hz. Aişe'nin verdiği bir şeyden dolayı, Abdullah b. Zübeyir'in 'O, ya bundan vazgeçer ya da ben ona bunu yasaklarım' dediği Hz. Aişe'ye iletildi. Bunun üzerine Aişe 'Abdullah böyle mi söyledi?' diye sordu. Oradakiler 'Evet' dediler. Aişe 'Öyleyse, Abdullah b. Zübeyir ile ebediyen konuşmamak da benim adağım olsun' dedi. Bu küslük uzun sürünce (Abdullah b. Zübeyir barışmak istedi) fakat Aişe 'Allah'a yemin olsun ki, hayır asla aracı kabul etmem ve dağımı bozmam' dedi. Küslük iyice uzayınca, Abdullah b. Zübeyir, Zühre oğullarından Misver b. Mahreme ile Abdurrahman b. Esved b. Abdüyeğus ile konuştu ve onlara 'Allah rızası için sizden, beni muhakkak Aişe'nin huzuruna götürmenizi istirham ediyorum. Zira Aişe'nin, hala daha benimle küs kalmak üzere adağını sürdürmesi, ona helal değildir' dedi. Bunun üzerine Misver ve Abdurrahman örtülerine bürünerek (yanlarına Abdullah'ı da alıp) Aişe'nin yanına varıp içeri girmek üzere 'Allah'ın selamı ve bereketi senin üzerine olsun. Huzuruna gelebilir miyiz?' diyerek izin istediler. Aişe de 'Geliniz' diye izin verdi. Onlar 'Hepimiz mi gelelim?' dediklerinde, Aişe 'Evet, hepiniz geliniz' dedi. Aişe onların yanında Abdullah b. Zübeyir'in olduğunu bilmiyordu. Onlar içeri girerken Abdullah b. Zübeyir de onlarla birlikte girdi. Aişe'ye sarıldı, ondan kendisini affetmesini istemeye ve ağlamaya başladı. Bu arada Misver ve Abdurrahman ısrarla Aişe'den onunla konuşmasını ve onu affetmesini talep ederek 'Rasulullah (sav) senin yapmış olduğun bu ayrılığı yasaklayıp 'Şüphesiz bir Müslümanın, mümin bir kardeşine üç geceden fazla küsmesi helal olmaz' buyurmuştur' dediler. Onlar Aişe'ye (bu hadisi) hatırlatarak baskı ve ısrarlarını arttırdıkça, Aişe de onlara yeminini hatırlatmaya ve ağlayarak 'Ben onunla konuşmayacağıma dair kendimi Allah'a çok ağrı bir yemin ettim' demeye devam etti. Ancak onlar Abdullah b. Zübeyir ile konuşuncaya kadar ısrar ettiler. Nihayet Aişe, İbn Zübeyir ile konuştu ve yeminin kefareti olarak kırk tane köleyi azat etti. Bundan sonra da devamlı bu yeminini anar ve gözyaşları başörtüsünü ıslatıncaya kadar ağlardı."
Bize Ebu Ma'mer İsmail b. İbrahim, ona Abdullah b. Mübarek, ona Yunus, ona Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Hz. Aişe'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Günah olan bir şey adak olarak adanamaz. (Eğer adanmışsa, bozulur ve) bunun kefareti yemin kefareti (gibi verilir)."
Bize Ahmed b. Muhammed el-Mervezî, ona Eyyüb b. Süleyman, ona Ebu Bekir b. Ebu Üveys, ona Süleyman b. Bilal, ona İbn Ebu Atik ve Musa b. Ukbe, onlara İbn Şihab, ona Süleyman b. Erkam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme, ona da Hz. Aişe'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Günah olan bir şey adak olarak adanamaz. (Eğer adanmışsa, bozulur ve) bunun kefareti yemin kefareti (gibi verilir)." [Ahmed b. Muhammed el-Mervezî “Bu hadis, aslında Ali b. Mübarek'in, Yahya b. Ebu Kesir'den, onun Muhammed b. Zübeyir'den, onun babasından (Zübeyir et-Temîmî), onun da İmran b. Husayn vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) naklettiği hadistir” diyerek Süleyman b. Erkam'ın rivayetinde vehim (hata) olduğunu ifade etmek istemiştir. Zira Süleyman b. Erkân hata ederek rivayetinde İmrân b. Husayn'i düşürüp hadisi mürsel olarak Ebu Seleme'nin Hz. Aişe'den (r.anha) rivayeti olarak vermiş, Zührî de bu hatayı ondan alarak devam ettirmiştir.] [Ebu Davud der ki: Bu hadisin bir benzerini Bakiyye, el-Evzâî'den, o Yahya'dan, o da Muhammed b. Zübeyir'den Ali b. Mübarek'in isnadıyla rivayet etmiştir.]
Bize Ahmed b. Hafs b. Abdullah es-Sülemî, ona babası (Hafs b Abdullah), ona İbrahim b. Tahman, ona Matar, ona İkrime, ona da (Abdullah) b. Abbas şöyle demiştir: "Ukbe b. Amir'in kız kardeşi kendisini yürüyerek hacca gitmeye adadı. Ama buna gücü de yetmiyordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), (Ukbe'ye) 'Allah kız kardeşinin yürümesine muhtaç değildir. (Bir bineğe) binsin ve büyükbaş bir hayvan kurban etsin' demiştir."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Yahya, ona Ubeydullah, ona Nafi, ona da (Abdullah) b. Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Ömer 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben cahiliye devrinde Mescid-i Haram'da bir gece itikafa gireceğime dair adakta bulundum' dedi. Hz. Peygamber de (sav) kendisine 'adağını yerine getir' buyurdu."
Bize Ahmed b. Yusuf, ona Ubeydullah, ona Süfyan, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Adak adamak, insanoğluna, kaderinde var olandan başka bir şey getirmez. Kendisine takdir edilen kader ona galip gelir. Ancak adak sayesinde cimri kimseden bir mal çıkarılır. Daha önceden kendisine kolay olmayan (infak etmek), adak sebebiyle kolay hale gelir. Halbuki Allah 'İnfak et ki, Ben de sana infak edeyim' buyurmuştur."
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harub, ona Taif halkından olan Abdullah b. Yezid b. Miksem es-Sekafî, ona Sâre bt. Müslim es-Sekafî, ona da Meymune bt. Kerdem şöyle demiştir: "Babamla birlikte Rasulullah'ın (sav) yaptığı hac kafilesinde yola çıktık. Rasulullah’ı (sav) gördüm ve insanların 'İşte Rasulullah! işte Rasulullah!' dediklerini işittim. Gözümü ona dikmiş bakıyordum. Babam ona yaklaştı. Peygamber (sav), devesi üzerindeydi. Elinde, kıraat hocalarının kullandığı gibi bir değnek vardı. Bedevilerin ve halkın, Peygamber’in gelişi karşısında hayranlıkla 'ṭabṭabiyye! ṭabṭabiyye!' diye haykırdıklarını işittim. (Babam) Rasulullah’a yaklaşarak ayağından tuttu. Rasulullah ona yöneldi, durdu ve onu kulak verdi. Babam 'Ey Allah’ın Rasulü! Ben, eğer bir erkek çocuğum olursa, onun adına Senâya geçitlerinden birinde, Buvâne tepesinde bir miktar koyun kurban etmeyi adamıştım' dedi. [Ravi der ki: Sanırım, Meymûne 'elli koyun' demişti.] Rasulullah (sav) 'Orada (o bölgede) putlardan bir şey var mı?' buyurdu. Babam 'Hayır' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'O hâlde Allah için adadığını yerine getir' buyurdu. Babam koyunları bir araya getirdi ve kesmeye başladı. Ancak bir koyun kaçtı. Onun peşinden koştu ve 'Allah’ım! adadığımı yerine getirmeyi bana nasip et' diyerek o koyunu da yakaladı ve kesti."
Bize Ebu Tahir Ahmed b. Amr b. Serh el-Mısrî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanmışsa) bunun kefareti yemin kefareti (gibidir)."