228 Kayıt Bulundu.
Bana Malik'den, Abdullah b. Ebu Habibe'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Henüz gençken bir adama, "Beytullah'a (Kabe'ye) kadar yürüyeceğim dersem fakat (Beytullah'a kadar) yürüyeceğime dair adakta bulunmasam ne olur?" diye sordum. O sırada adamın birisi de bana elindeki küçük salatalığı göstererek: "Beytullah'a kadar yürüyeceğim dersen bunu sana vereceğim." dedi. Ben de "Tamam!" dedim. Ben henüz o zaman gençtim. Meseleyi biraz geçtikten sonra anlayabildim. Bana "Yürümen gerekli." denilmişti. Ben de hemen Said b. Müseyyeb'e giderek durumu ona anlattım. O da bana "Yürümen gerekli." dedi, ben de yürüdüm. Malik dedi ki: Bu durum bize göre de böyledir.
Bize Yahya, ona Malik, ona da Urve b. Uzeyne el-Leysî şöyle demiştir: Ninem ile evden dışarı çıktık. Ninem Beytullah'a (Kabe'ye) kadar yürümek için adakta bulunmuştu. Yoldayken ninem yürümekte zorlandı. Hemen azatlı kölesini bu durumu sorması için Abdullah b. Ömer'e gönderdi. Ben de onunla birlikte gittim. Abdullah b. Ömer'e durumu sordu. Abdullah da: "Ona söyle, bir bineğe binsin. Daha sonra yürüyemediği yerden tekrar yürür" dedi. Yahya dedi ki: Malik'i şöyle derken duydum: Biz de bu görüşteyiz. Ayrıca bir de kurban keser.
Bana Malik, Yahya b. Said'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kendimi yürümeye adamıştım. Aniden bir ağrı hissettim. Hemen bir bineğe bindim, Mekke'ye kadar geldim. Atâ b. Ebu Rabah'a ve diğerlerine danıştım, dediler ki: "(Kabe'ye) bir kurban göndermen gereklidir." Medine'ye geldiğimde, bu durumu bir de buradaki alimlere sordum. Ağrıdan dolayı yürüyemediğim yerden itibaren tekrar yürümemi söylediler. Ben de (oradan itibaren tekrar) yürüdüm. Yahya dedi ki: Malik’den şöyle duydum: "Beytullah'a kadar yürümeyi kendime adadım" diyen bir kimse için de durum bize (Medineli'lere) göre (yukarıda) geçtiği gibidir. Şayet o yürüyemezse bir bineğe biner. Sonra da döner, yürümekten aciz kaldığı kaldığı yerden itibaren yürür. Şayet o yürüyemezse bir bineğe biner. Kurbanlık olarak da Kabe'ye bir deve veya sığır, bunları da bulamazsa bir koyun gönderir. Malik’e; bir kimseye "Seni Beytullah'a götüreceğim (taşıyacağım)!" diyen bir adamın durumu soruldu. O da şöyle cevap verdi: Bunu söyleyen adam eğer onu omuzunda taşımayı ve bununla da kendine eziyet çektirmeyi ve nefsini yormaya (terbiye etmeye) niyet etmişse, o adamı Kabe'ye götürmesi gerekmez. Kendisi yürüyerek gitsin ve bir de kurban kessin. Eğer, bunu (seni Beytullah'a götüreceğim) derken aklından hiçbir şey geçirmemişse, o zaman bir bineğe binip haccını yapsın, hacca giderken de söz verdiği adamla beraber gitsin. Böylece o adama, "Seni Beytullah'a götüreceğim (taşıyacağım) " sözünü yerine getirmiş olur. Şayet adam kendisiyle hacca gelmek istemezse bu durumda ona bir şey (kefaret) gerekmez, o borcunu ödemiştir. Yahya dedi ki: Malik'e "Kardeşiyle, babasıyla şöyle/şöyle konuşmayacağına dair vaatte bulunan, konuşursa da kendisini Beytullah'a kadar yürümeye adayan kimsenin yapamayacağı belli olan bu adağı hakkında soruldu. Bu şahıs bu adağını her sene yenilese, ömür boyu yerine getiremeyeceği adaklar adamış olur. Bu durumdaki bir adamın adaklarından birini yerine getirmesi veya belirli bir adağını yerine getirmesi yeterli midir?" diye de eklendi. Malik şöyle cevap verdi: Adamış olduğunu yerine getirmesinin gerekliliğinden başka bir şey bilmiyorum. Bu şahıs zaman içinde yürüyebildiği kadar yürür, geri kalanı için de gücünün yettiği kadar hayır işleyerek Allah'ın rızasını kazanmaya çalışır. Kabe'ye yürüyerek gitme babı. Yahya, Malik’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Benim ilim adamlarından duyduğum en güzel söz, Beytullah'a kadar yürümeye yemin eden kadın veya erkek, yeminlerini bozarlarsa ne olur sorusuna verilen şu cevaptır: Eğer yemin eden, Beytullah'a kadar yürüyüşünü umre yaparken yerine getirmişse bu takdirde Safa ile Merve arasında sa'yini (yürüyüşünü) yapar ve oradan ayrılır. Şayet yürüyerek hacca gitmeyi adamışsa bu durumda Mekke'ye kadar yürür, hac ibadeti tamamen sona erdikten sonra oradan ayrılır. Ziyaret tavafını yapıncaya kadar yürümeye devam eder. Beytullah'a kadar yürümek sadece hac ve umre esnasında mümkündür."
Bana Yahya, ona Malik, ona Humeyd b. Kays ve Sevr b. Zeyd ed-Deylî, onlar da Hz. Peygamber'den (sav) nakletmişlerdir. Ancak onların birinden (Zeyd'den) gelen rivayet diğerine göre daha uzundur. Hz. Peygamber (sav) güneşin altında ayakta duran bir adam gördü ve "Bunun durumu nedir?" diye sordu. Oradakiler, bu adam kendisini konuşmamaya, güneş varken gölgelenmemeye, oturmamaya ve oruç tutmaya adadı, dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Ona söyleyin; konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın (açsın)" buyurdu. Malik dedi ki: Hz. Peygamber'in o zata kefaret emrettiğini duymadım. Fakat Allah'a itaat olanı tamamlamasını, isyan olanı da terketmesini emrettiğini duydum.
Bize Cafer b. Avn, ona Yahya b. Said (el-Ensârî), ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ebu Said (Yahya b. Said) er-Ruaynî, ona Abdullah b. Malik, ona da Ukbe b. Amir el-Cühenî şöyle demiştir: Kız kardeşim kendisini Allah rızası için yaya olarak ve başı açık bir halde hacca gitmeye adamıştı. Ben de bunu Hz. Peygamber'e (sav) söyledim. O (sav) şöyle buyurdu: "Kız kardeşine söyle de başını örtsün, bir bineğe binsin ve üç gün oruç tutsun."
Bize Said b. Mansur, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona amr b. Ebu Amr, ona (Abdurrahman b. Hürmüz) el-A'rec, ona da Ebu Hureyre (ed-Devsî) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) iki oğlunun arasında onlara dayanarak ilerleyen bir ihtiyara rastladı ve: "Bu ihtiyara ne oldu" diye sordu. Oğulları da: " (Kabe'ye) Yürümeye adak adadı" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bir bineğe bin. Zira Allah senden ve adadığından zengindir."
Bize Ebu Nuaym (Fadl b. Dükeyn), ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyüb (b. Keysan es-Sahtiyânî), ona Ebu Kilabe (Abdullah b. Zeyd), ona Ebu Mühelleb (Muaviye b. Amr), ona da İmran b. Husayn şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a isyan konusunda yapılan adak ile insanın sahip olmadığını şeyler hususunda yapılan adak yerine getirilmez."
Bize Halid b. Mahled, ona Malik (b. Enes), ona Talha b. Abdülmelik el-Eylî, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe (bt. Ebu Bekir) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim Allah'a itaat hususunda bir adakta bulunursa, adadığını yerine getirsin. Kim de Allah'a isyan hususunda bir adakta bulunursa, adadığını yerine getirmesin."
Bize Haccac b. Minhal, ona Hammad (b. Seleme), Habib (b. Muallim) el-Muallim, ona Atâ b. Ebu Rabah, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Bir adam (Mekke'nin fethi sırasında): Ey Allah'ın Rasulü! (sav), Ben, Allah sana Mekke'nin fethini nasip ederse Beytü'l-Makdis'de (Allah için) iki rekat namaz kılmak için adakta bulundum, dedi. Hz. Peygamber de (sav) "Burada kıl" buyurdu. Adam sözünü üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Öyleyse sen bilirsin (burada kılmak istemiyorsan Beytü'l-Makdis'de kıl)" uyurdu.