72 Kayıt Bulundu.
Bize Saîd b. Rabî‘, ona Ali b. Mübârek, ona Yahyâ, ona da Abdullah b. Ebu Katâde, babasının (Haris b. Rib'i) şöyle dediğini rivayet etti: "Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Rasulullah (sav) ile birlikte yola çıkmıştık. Rasulullah’ın ashabı ihrama girmiş ama ben girmemiştim. O sırada bize Ğayka’da düşman bulunduğuna dair haber geldi. Biz hemen oraya doğru yola çıktık. (Yolda) arkadaşlarım bir yaban eşeği görünce birbirlerine (bakıp) gülmeye başladılar. Etrafa bakınca ben de onu gördüm. Atımı onun üzerine sürdüm ve onu yaraladım. Onu sıkıştırıp (hareket edemez hale getirince) arkadaşlarımdan yardım istedim. Onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden (birlikte) yedik. Sonra ben Rasulullah’a (sav) yetiştim. (Ama yetişmeden önce) düşmanın önümüzü kesileceğinden korkmuş, (bu sebeple de) atımı kâh şahlandırarak, kâh kendi halinde bırakarak sürüyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaşmış ve ona “Sen Peygamber’in (sav) yanından ayrıldığında o nerede idi? ”cdiye sordum, “Ta‘hin’de ayrıldım. Kendileri Sukya’da istirahat ediyordu” diye cevap vermişti. Ben ona yetiştim ve kendisine “Ey Allah’ın Rasulu, ashabın sana selam gönderdiler ve Allah’ın rahmetinin ve bereketlerinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. O da öyle yaptı. Ben bir de “Ey Allah’ın Rasulu, biz bir yaban eşeği avladık. Yanımızda ondan artan et var” dedim. O da yanındaki ashabına, ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."
Açıklama: _Hadiste geçen “Ta‘hin” Mekke ile Medine arasında Sükya’ya üç mil mesafede su kaynağının bulunduğu bir yer adı olup “Ti‘hin” ve “Tu‘hin” şeklinde de söylenir. (Bkz. Hamevî, Mu'cemü'l-büldan, Beyrut _ Dâru Sadır, 1995, II, 35)(Muhammet Beyler)
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona İbn Abbas, ona da şöyle haber vermiştir: "Rasulullah (sav) Ebvâ’da ya da Veddân’da iken Sa‘b b. Cessâme'ye uğradı. Sa'b, Hz. Peygamber'e (sav) yabani bir eşek eti ikram etti, ancak Rasulullah (sav) ikramı geri çevirdi. Sonra onun yüzünden hoşnutsuzluk ifadesi görünce “Biz ikramını reddetmiş değiliz, ama biz ihramlıyız” buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Sahabeden ve sahabe olmayanlar arasından ilim ehli bir topluluk, bu hadisten yola çıkarak, ihramlı kimsenin avlanmış bir hayvanın etini yemenin mekruh olduğu görüşündedir. Şâfiî der ki: Bize göre bu hadisin açıklaması şudur: Hz. Peygamber (sav) yaban eşeğinin kendisi için avlandığını zannetmesinden dolayı tenezzühen (kaçınmak amacıyla) bu ikramı reddetmiştir. Zührî’nin ravilerinden bazısı, bu hadisi Zührî'den rivayet etmiş ve “Ona bir yaban eşeği eti hediye edilmişti” demiştir. Ama bu mahfuz bir rivayet değildir. (Tirmizi) der ki: Bu hususta Ali ve Zeyd b. Erkam tarafından da hadis rivayet edilmiştir.]
Bize Muaz b. Fedâle, ona Hişâm, ona da Yahya, Abdullah b. Ebu Katâde’den onun şöyle dediğini rivayet etti: "Babam Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene (hac) yolculuğuna çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. Peygamber'e (sav) düşmanın kendisiyle savaşacağı bilgisi iletildi. Bunun üzerine Peygamber (sav) yola çıktı. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Ben arkadaşlarımla beraber iken onlar birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Bir de baktım ki yaban eşeği! Ben ona doğru atılıp yaraladım ve onu sıkıştırıp hareket edemez hale getirdim. Arkadaşlarımdan yardım istedim ama onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden yedik. Ve (düşmanın) önümüzü keseceğinden korktuk. Bu sebeple Rasulullah (sav)'ı aramaya koyuldum. Kâh atımı şahlandırıyor, kâh normal gidiyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaştım. “Sen Peygamber’in (sav) yanından ayrıldığında o nerede idi?” diye sordum, “Ben Ta‘hin’de kendisinden ayrıldım. O Sükya’da istirahat ediyordu” diye cevap verdi. (Ben Rasulullah’a yetişip) “Ey Allah’ın Rasulu, ehlin sana selam ediyor ve Allah’ın rahmetinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. Ben bir de ona “Yâ Rasulallah, ben bir yaban eşeği avladım. Yanımda ondan artan bir miktar (et) var” dedim. O da yanındaki kafile ihramlı oldukları halde onlara “Yiyin” buyurdu."
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Ömer b. Ubeydullah’ın azatlısı Ebu’n-Nadr, ona da Ebu Katâde’nin azatlısı Nâfi şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Katâde, Rasulullah (sav) ile birlikte seferdeyken, Mekke yolunun bir yerinde, arkadaşlarından ihramlı bazı kimselerle birlikte geride kaldı. Kendisi ihramlı değildi. Derken bir yaban eşeği gördü ve atına bindi. Daha sonra arkadaşlarından kendisine kamçısını vermelerini istediyse de onlar kabul etmediler. Mızrağını vermelerini istedi onu da vermeyi kabul etmeyince onu kendisi aldı, sonra eşeğin üzerine hızlıca gitti ve onu öldürdü. Rasulullah’ın (sav) ashabından bazıları ondan yerken, bazıları yemekten çekindi. Rasulullah’a (sav) yetiştiklerinde ona bunun hükmünü sordular. Hz. Peygamber de “Şüphesiz ki o, Allah’ın size yiyesiniz diye önünüze getirdiği bir yemektir” buyurdu."
Bize Yezîd b. Hârûn, ona Hişâm ed-Destüvâî, ona da Yahyâ, Abdullah b. Ebû Katâde’den onun şöyle dediğini rivayet etti: "Babam, Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Peygamber (sav) ile birlikte yola çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. Derken o, bir yaban eşeğine rastlayıp onu avlayıp, sonra da etinden yemişti. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Ben Hz. Peygamber'e (sav) “Ey Allah’ın Rasulü, ben bir yaban eşeğine rastladım ve onu avladım” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), oradaki topluluğa, ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."
Bize Muhammed b. Abdüla‘lâ, ona Hâlid, ona Hişâm, ona da Yahyâ b. Ebû Kesîr, Abdullah b. Ebû Katâde’den onun şöyle dediğini rivayet etti: "Babam Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Rasûlullah (sav) ile birlikte yola çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Arkadaşlarımla beraber iken onlar birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Birden bir yaban eşeği gördüm, hemen (atılıp) onu avladım. (Taşımak için) arkadaşlarımdan yardım istedim ama onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden yedik. Sonra yolumuzun kesileceğinden korktuk, ben Rasulullah’ı (sav) aramaya koyuldum. Kâh atımı şahlandırıyor, kâh normal gidiyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaştım. Ona “Sen Peygamber’in (sav) yanından ayrıldığında o nerede idi?” diye sordum, “Sukya’da istirahat ediyordu” diye cevap verdi. Ben ona yetişip “Ey Allah’ın Rasûlu, ashabın sana selam ediyor ve Allah’ın rahmetinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. Bunun üzerine o beklemeye koyuldu. Ben bir de ona “Ben yaban eşeği avladım. Yanımda ondan artan bir miktar (et) var” dedim. O da yanındaki topluluğa ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."
Bize Muhammed b. Ebu Bekir, ona Fudayl b. Süleyman, ona Ebu Hâzim, ona da Abdullah b. Ebu Katâde şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav) ile beraber çıktığı bir seferde, Ebu Katâde arkadaşlarıyla beraber geride kaldı. Arkadaşları ihramlı, kendisi ise ihramlı değildi. Arkadaşları, Ebu Katâde'den önce yabanî eşek gördüler, ancak Ebu Katâde görünceye kadar ellemediler. Ebu Katâde onu görünce, Cerâde isimli atına atladı, kırbacını vermelerini istedi, ama vermediler, o da kendisi alıp, yabani eşeğe yetişti ve kesti. Ardından yedi, arkadaşları da yedi. Sonra (ihramlı iken yediklerine) pişman olup Hz. Peygamber'e (sav) yetiştiklerinde (ona sordular). Hz. Peygamber (sav) de “Beraberinizde ondan bir şey var mı?” buyurdu. (Ebu Katâde) “Onun budu beraberimizdedir” dedi. Nebî (sav) de onu alıp yedi."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Ömer b. Ubeydullah’ın azatlısı Ebu’n-Nadr, ona Ebu Katâde el-Ensarî’nin azatlısı Nâfi, ona Ebu Katâde (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Katâde (ra), Rasulullah (sav) ile birlikte Mekke'ye doğru giderken yolun bir yerinde, kendisi ihramsız olduğu halde, ihramlı olan bazı arkadaşları ile birlikte (kafileden) geri kalmıştı. Derken yabani bir eşek gördü, derhal atına bindi. Arkadaşlarından kendisine kamçısını uzatmalarını istediyse de kabul etmediler, onlardan kendisine mızrağını vermesini istedi, yine kabul etmediler. Bu sefer kendisi onu aldıktan sonra eşeğin üzerine hızlıca koştu ve onu öldürdü. Nebi’nin (sav) ashabından bazıları ondan yedi, bazısı da (ihramlı oldukları için) yemekten kaçındı. Rasulullah’a (sav) yetiştiklerinde bu konuyu ona sordular. Hz. Peygamber (sav) de “Bu Allah’ın size, yiyesiniz diye önünüze getirdiği bir yemektir” buyurdu." [Ebu Nadr'ın hadisinin benzerini Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesâr, ona da Ebu Katâde rivayet etmiş ve rivayetinde Hz. Peygamber'in (sav) “Beraberinizde onun etinden bir şey kaldı mı?” buyurduğunu aktarmıştır.]
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Ömer b. Ubeydullah’ın azatlısı Ebu’n-Nadr, ona Ebu Katâde el-Ensarî’nin azatlısı Nâfi, ona Ebu Katâde (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Katâde (ra), Rasulullah (sav) ile birlikte Mekke'ye doğru giderken yolun bir yerinde, kendisi ihramsız olduğu halde, ihramlı olan bazı arkadaşları ile birlikte (kafileden) geri kalmıştı. Derken yabani bir eşek gördü, derhal atına bindi. Arkadaşlarından kendisine kamçısını uzatmalarını istediyse de kabul etmediler, onlardan kendisine mızrağını vermesini istedi, yine kabul etmediler. Bu sefer kendisi onu aldıktan sonra eşeğin üzerine hızlıca koştu ve onu öldürdü. Nebi’nin (sav) ashabından bazıları ondan yedi, bazısı da (ihramlı oldukları için) yemekten kaçındı. Rasulullah’a (sav) yetiştiklerinde bu konuyu ona sordular. Hz. Peygamber (sav) de “Bu Allah’ın size, yiyesiniz diye önünüze getirdiği bir yemektir” buyurdu." [Ebu Nadr'ın hadisinin benzerini Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesâr, ona da Ebu Katâde rivayet etmiş ve rivayetinde Hz. Peygamber'in (sav) “Beraberinizde onun etinden bir şey kaldı mı?” buyurduğunu aktarmıştır.]