286 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Hz. Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasûlullah (sav) yanıma girdi. Ben de ona (Berîre'yi azat ederken sahiplerinin bana velâyetin kendilerinde kalmasını şart koştuklarını) anlattım. Rasûlullah (sav) bana "Sen Berîre'yi onlardan satın al ve hürriyete kavuştur. Şüphesiz velâyet hakkı köleyi hürriyete kavuşturana aittir" buyurdu. Hz. Peygamber (sav) akşam vakti ayağa kalktı ve Allah'a, ona layık sıfatlarla, hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu: "Bir takım insanlara ne oluyor ki Allah'ın Kitabı'nda bulunmayan bir takım şartlar ileri sürüyorlar. Kim Allah'ın Kitabında bulunmayan bir şeyi şart koşarsa o şart boştur, velev ki yüz tane şart koşsun. Allah'ın şartı uyulmaya en layık ve en sağlam şarttır."
Bize Hassân b. Ebu Abbâd, ona Hemmâm, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Âişe (r.anhuma), Berîre'yi satın almak için sahipleriyle pazarlığa girişti. Bu esnada Hz. Peygamber (sav) namaza gitti. Namazdan gelince Âişe "Berîre'yi ancak velâyet hakkının kendilerinin kalması şartıyla satıyorlar" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Velâyet hakkı, ancak satın alıp özgürlüğe kavuşturana aittir" buyurdu. (Hemmâm der ki): Nâfi'ye, "Berîre'nin kocası hür mü yoksa köle miydi?" diye sordum. Nâfi, "Bunu nereden bileyim?" cevabını verdi.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Hişâm b. Urve, ona Babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Berîre bana geldi ve "ben, hürriyetimi satın almak üzere, sahiplerimle her yıl bir ûkıyye (40 dirhem ödemek) üzere dokuz ûkıyye (360 dirhem) karşılığında anlaşma yaptım, bana yardım eder misin?" dedi. Ben de "eğer sahiplerin sen hürriyetine kavuştuktan sonra velayetini bana verirse, ben bu bedeli (dokuz ûkiyyeyi) onlara bir defada öderim" dedim. Bunun üzerine Berîre bu teklifi sahiplerine götürdü, ancak sahipleri bu teklifi reddetti. Sahiplerinin yanından döndüğünde Hz. Peygamber (sav) Âişe'nin yanında oturuyordu. Berîre Âişe'ye "teklifini onlara sundum, ancak velayetin kendilerine ait olmaları dışındaki teklifi reddettiler." dedi. Hz. Peygamber (sav) Berîre'nin dediğini duydu. Aişe de konuyu Hz. Peygamber'e anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Âişe'ye "Berîre'yi onlardan satın al ve velayet şartından onlar lehine vazgeç. Velayet hiç şüphesiz azat edene aittir" buyurdu. Âişe de Berîre'yi bu şekilde satın alıp hürriyetine kavuşturdu. Sonra Rasûlullah (sav) insanlar içinde ayağa kalkıp Allah'a hamd ve sena etti, ardından "Bundan (Allah'a hamd ettikten) sonra, bazı adamlara ne oluyor ki Allah'ın kitabında bulunmayan şartlar öne sürüyorlar. Allah'ın kitabında bulunmayan herhangi bir şart, yüz kere şart kılınmış olsa da muhakkak surette bâtıldır, Allah'ın hükmü uyulmaya en layık, Allah'ın şartı da en sağlam ve en güvenilecek şarttır. Velayet ancak hürriyete kavuşturan kimseye aittir." buyurdu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Müminlerin annesi Âişe bir cariye satın alıp, onu hürriyete kavuşturmak istedi. Cariyenin sahipleri "Biz bu cariyeyi, velayet hakkı bizde olmak kaydıyla satarız" dediler. Âişe onların bu şartını Rasûlullah'a (sav) bildirdi. Rasûlullah (sav) "Bu şart, senin velâyet hakkına engel olmaz. Çünkü velâyet hakkı azat edene aittir." buyurdu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik, ona Nafi', ona da İbn Ömer (ra) rivayet etmiştir: Aişe (r.anha) azat etmek için bir cariye (Berîre'yi) satın almak istedi de onun sahipleri: Biz onu sana, velâsı bize ait olmak şartıyla satarız' dediler. Aişe (r.anha) bunu anlatınca Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bu (şart geçersiz olup) sana mâni değildir. Zira velâ, azat edene aittir."
Bize Ebu Ma'mer Abdullah b. Amr b. Ebu'l-Haccac, ona Abdulvâris, ona Hüseyin el-Muallim, ona Amr b. Şuayb, ona da babası, dedesi (Abdullah b. Amr b. As)'ın (ra) şöyle dediğini nakletmiştir: Riâb b. Huzeyfe bir kadınla evlendi de kadın ondan üç erkek çocuk doğurdu. Sonra da çocukların annesi vefat etti. Çocuklar da annelerinin emlak ve hürriyetine kavuşturduğu kölelerinin velâ hakkına vâris oldular. Amr b. As (ra) da bu kadının oğullarının (annelerine yakınlığı sebebiyle mirasta onlardan arta kalana ortak olan) asabesi idi. (Amr) o çocukları Şam'a götürdü (çocuklar orada Amvâs taunundan) öldüler. Bunun üzerine Amr b. As (ra) geri geldi ve (o sırada) kadının hürriyetine kavuşturduğu bir kölesi (geriye) bir miktar mal bırakarak öldü. (Amr b. As da hem çocukların hem de bu kölenin mallarına vâris olarak el koydu.) Bunun üzerine (ölen) kadının hayatta bulunan) erkek kardeşleri Amr'ı Ömer b. Hattab'a (ra) şikayet ettiler. Bunun üzerine Ömer (ra); Rasulullah (sav): "Çocuğun yahut da babanın kazandığı mal onun (hayatta) olan asabesinindir" buyurdu’ diyerek (Amr b. As lehine hükmetti). (Hadisi rivayet eden Abdullah b. Amr b. As) dedi ki: Sonra (Hz. Ömer) Amr b. As'a (hitaben bu meseleyle ilgili olarak), içinde Abdurrahman b. Avf ile Zeyd b. Sabit'in ve diğer bir adamın şahitliğinin bulunduğu bir de mektup yazdı. Nihayet Abdülmelik halifelik makamına getirilince (daha sonra Hz. Ömer'in bu hükmüne uyulmadığından ölen kadının erkek kardeşleri bu hükmün hilafına) Hişam b. İsmail -veya İsmail b. Hişam'a- şikâyette bulundular. (Hişam b. İsmail de) onlar(ın davasını) Abdülmelik'e arz etti. (Biz de Abdülmelik'e, Hz. Ömer'in bu mektubunu getirdik. O da onu okuyunca:) (Hz. Ömer'in verdiği) bu hüküm, benim de uygun gördüğüm hükümdür’ dedi ve Ömer b. Hattab'ın (ra) mektubuna göre lehimize hüküm verdi. İşte biz şu ana kadar bu hüküm üzere amel edegeldik.
Bize İsmail, ona Malik, ona Hişâm b. Urve, ona Babası (Urve b. Zübeyir), ona Âişe şöyle demiştir: Berîre bana gelip “Ben sahiplerim ile bir yılda bir ûkıyye ödemek üzere dokuz ûkıyyeye kendi hürriyetimi satın alma antlaşması yaptım. (Bunun ödeyebilmem için) bana yardım et” dedi. Âişe de “eğer sahiplerin velayetini bana vermeyi arzu ederlerse ben bu bedeli onlara peşin olarak öderim” dedi. Bunun üzerine Berîre gidip Âişe'nin teklifini sahiplerine iletti. Ancak onlar velâyetin Âişe'ye ait olmasını kabul etmediler. Berîre tekrar Âişe'ye geldi. Bu sırada Rasulullah (sav), Âişe'nin yanında oturuyordu. Berîre “sahiplerime teklifini ilettim ama onlar, velâyetin kendilerinde kalması konusunda direttiler” dedi. Peygamber (sav) konuşulanları işitti, Âişe de olan biteni Peygamber'e (sav) haber verdi. Bunun üzerine Peygamber (sav) Âişe'ye "sen, velâyetin sende kalması şartı ile Berîre'yi al. Çünkü velayet hakkı köleyi azat edene aittir" buyurdu. Âişe de böyle yaptı. Sonra Rasulullah (sav) insanlar içinde ayağa kalktı. Allah'a hamdetti ve lâyık olduğu sıfatlarla övdü, ardından "nasıl oluyor da bazı adamlar Allah'ın kitabında koymadığı bir şartı öne sürüyorlar? Allah'ın kitabında bulunmayan her şart hükümsüzdür. İsterse yüz şart koşulmuş olsun. Allah'ın hükmü uyulmaya en layık ve en sağlam olandır. Velâyet ancak azat edenindir" buyurdu.
Açıklama: Şayet o köle vefat ettiğinde kendisine varis olacak bir yakını yoksa, kendisini azat eden kimseyle arasındaki velâdan dolayı onu azat eden o köleye mirasçı olur.