156 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bana (Yahya), ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebu Bekr ve Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre Velid b. Abdülmelik, Sâlim b. Abdullah ile Harice b. Zeyd b. Sabit’e Akabe cemresine taş atıp başını tıraş ettikten sonra ve ifâda tavafını yapmadan önce hoş koku sürmenin caiz olup olmadığını sormuştur. Salim, bunun ona yasak olduğunu söylediği halde Harice b. Zeyd b. Sabit ona ruhsat verdi. Mâlik dedi ki: Bir kişinin ihrama girmeden önce ve Akabe cemresine taş attıktan sonra ve Minâ’dan ayrılmadan (İfâza tavafından) önce hoş koku sürmesinde bir sakınca yoktur. Yahya dedi ki: Mâlik’e zaferan katılmış yemeğin yenilmesi hükmü sorulmuş. O, Bu kabilden olup ateşte pişen şeyleri ihramlının yemesinde bir sakınca yoktur. Bu türden olup, ateşte pişmeyen şeyleri ise ihramlı kimse yiyemez
Açıklama: Haccın rüknü olan olan ziyaret tavafına ifâza tavafı denilmektedir.
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Mansur, ona Ebu Hâzim, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim hacceder, (hac esnasında) kötü söz söylemez ve günah işlemezse, geçmiş günahları bağışlanır." [Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadistir. Ebu Hâzim Kûfeli, Eşcâî'dir. Adı Selman olup Azze el-Eşcaiyye'nin azatlısıdır.]
Bize Ebu Velid et-Tayâlisî, ona Şu'be, ona Mansûr, ona Ebu Hâzim, ona da Ebu Hüreyre Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim Allah için hacceder de (Allah’ın rızasına uymayan) kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, annesinden doğduğu günkü gibi (günahlarından arınmış olarak hacdan) döner."
Muhammed der ki: Bana Ebu Ubeyde, ona da komşuları olan Ümmü Kays bt. Mihsan şöyle demiştir: "Kardeşim Ukkaşe b. Miḥsan, Esed oğulları kabilesinden bir grup erkekle birlikte, Kurban Bayramı günü ikindi vaktinde gömleklerini giymiş olarak (yani ihramdan çıkmış hâlde) yanımdan çıktı. Akşam ise, gömleklerini çıkarmış, kollarına almış taşıyarak bana geri döndüler. Ben 'Ey Ukkaşe! Ne oldu da gömleklerinizi giyerek gittiniz, sonra onları elinizde taşıyarak geri döndünüz' dedim. Ukkaşe şöyle cevap verdi: Ümmü Kays'ın bize haber verdiğine göre, bu gün (Kurban Bayramı günü), eğer Cemre'ye taş atmışsak, kadınlarla ilişki haricindeki ihram yasakları bizden kalkmış oluyordu. Kadınlarla ilişki yasağı da ancak Kâbe’yi tavaf ettikten sonra kalkıyordu. Fakat eğer akşam olana kadar biz hala daha tavaf yapmamışsak, o zaman yeniden, taş atmadan önceki ihram hâlimize dönmüş oluruz. İşte bu yüzden, henüz tavaf etmediğimiz için, tekrar ihramlı duruma girmiş olduk ve gömleklerimizi (ihram dışı elbiseleri) çıkardık, gördüğün gibi kollarımıza aldık."
Bana Muhammed b. Ebu Bekr, ona Fudayl b. Süleyman, ona Musa b. Ukbe, ona Kureyb, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: Kişi, Kâbe'yi hac için ihrama girinceye kadar ihramsız tavaf edebilir. Arafat’a gitmek üzere bineğine binecek olursa, deve, inek ya da koyun türünden hediyelik kurban kesme imkânı olan, -bunları kesebilecek imkâna sahip olan herkes- bunlardan dilediğini kurban edebilir. Eğer kurban kesme imkânı olmazsa, o takdirde hac günlerinde Arefe gününden önce olmak üzere üç gün oruç tutmakla yükümlüdür. Şâyet o üç günün sonuncuları Arefe’de Vakfe günü olsa dahi onun için bir vebal yoktur. Bundan sonra ikindi namazından karanlık bastırıncaya kadar Arafat’ta vakfe yapmak üzere yola koyulur. Sonra (hacılar) Arafat’tan ayrıldıklarında onlar da Arafat’tan ayrılarak orada Allah için ibadet olunan Cem’e (Müzdelfe’ye) varıncaya kadar gitsinler. Arkasından Allah’ı çokça ansınlar, ya da siz sabaha varıncaya kadar çokça tekbir ve tehlil getiriniz. Ondan sonra, insanlar da oradan ayrılıp gittikleri yoldan siz de (Mina’ya gitmek üzere Müzdelife’den) ayrılınız. Yüce Allah "Sonra siz de insanların döndüğü yerden dönün. Allah’tan mağfiret dileyin, muhakkak Allah çokça mağfiret edendir, merhamet edendir" [Bakara, 2/199] buyurmaktadır. Sonunda da Cemre’ye taş atarsınız.