664 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona Abdülaziz b. Rufey, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zer (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir gece dışarı çıkmıştım. Baktım ki Rasulullah (sav), yanında hiç kimse olmadan tek başına yürüyor. Hz. Peygamber'in (sav) bir başkasıyla yürümek istemediğini düşünerek, ben de ay ışığında kendi başıma yürümeye başladım. Bir ara Hz. Peygamber (sav) döndü, beni gördü 'Kim o?' dedi. 'Ebu Zer! Allah beni sana feda etsin' dedim. O zaman 'Ey Ebu Zer, yanıma gel' dedi. Yanına gittim, bir müddet O'nunla birlikte yürüdüm. Sonra 'Çok mal toplayanlar, kıyamet günü (sevabı) az olanlardır. Yalnız Allah'ın kendisine verdiği malı sağına-soluna, önüne-arkasına bol bol infak eden ve bu malı hayır yolunda harcayanlar hariç' buyurdu. Sonra kendisiyle bir müddet daha yürüdüm. Bana 'Şuraya otur' buyurdu. Beni etrafı taşlık olan bir tümseğe oturttu ve 'Burada otur, ben gelinceye kadar bekle' diye tembih etti." "Sonra Hz. Peygamber (sav), kara taşlık arazide yürüdü, Nihayet O'nu göremez oldum. Gelmesi biraz gecikti, hatta bu gecikme epey uzun sürdü. Sonra O'nun gelmekte olduğunu gördüm ve gelirken de 'Hırsızlık yapsa da zina etse de…' diye söylendiğini duydum. Yanıma gelince dayanamadım 'Ey Allah'ın elçisi! Allah beni sana feda eylesin! Şu taşlığın kenarında kiminle konuşuyordun? Sana birinin cevap verdiğini de işitmedim' dedim. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: O, Cibril'di. Taşlık arazinin yanında bana geldi ve 'Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölenin cennete gireceğini ümmetine müjdele' dedi. Ben 'Ey Cibril! Hırsızlık yapsa da zina etse de mi?' diye sordum. 'Evet' dedi. Ben yine 'Ey Allah'ın elçisi! Hırsızlık yapsa da zina etse de mi?' diye sordum. O da tekrar 'Evet' dedi. Ben tekrar 'Hırsızlık yapsa da zina etse de mi?' diye ısrar ettim. O 'Evet, şarap bile içse' diye ekledi."
Bize Muhammed b. Yahya b. Fâris, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Zührî, Zührî ve beraberindekiler Said b. Müseyyeb'in huzurunda bulunuyorken ona Müzeyne'den bir adam, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) ashabıyla mescitte oturuyorken Yahudiler, onun huzuruna geldiler ve ey Ebü'l-Kasım diyerek onlardan birbirleriyle zina eden kadın ve erkek hakkında soru sordular.
Bize Hasan b. Ali, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Ebu Zübeyir, ona Ebu Hureyre'nin amcaoğlu Abdurrahman b. Samit, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: "Eslem kabilesinden bir adam (Maiz b. Malik) Rasulullah'a (sav) gelip, bir kadınla haram ilişkide bulunduğuna dört kez şehadette bulundu. Her seferinde Rasulullah ondan yüz çeviriyordu. Beşinci seferde ona döndü ve “onunla ilişkiye girdin mi?” dedi. Maiz “evet” dedi. Rasulullah (sav) “Sendeki şu (âlet) ondakinde kayboluncaya kadar mı?” dedi, Adam “Evet” dedi. Hz. peygamber (sav) “Milin, sürme kabında ve kova ipinin kuyuda kaybolduğu gibi mi?” diye sordu, adam “Evet” dedi. Rasulullah (sav) “Zinanın ne olduğunu biliyor musun?” buyurdu. Adam “Evet, insanın hanımı ile helâl olarak yaptığını ben onunla haram olarak yaptım” dedi. Hz. Peygamber (sav) “Bu sözle ne demek istiyorsun?” buyurdu. Adam “Beni temizlemeni istiyorum” dedi. Bunun üzerine Rasulullah emretti ve (Maiz) recmedildi. Rasulullah (sav), ashabından birisinin diğerine “şu adama bak! Allah onu gizlemişken nefsi onu bırakmadı da köpek taşlanır gibi taşlandı” dediğini duydu. Hiç ses çıkarmadı, sonra bir müddet yürüdü ve ayağını dikmiş bir eşek leşine rastladı ve “Falan ve falan neredeler?” diye sordu. Onlar “biziz ey Allah'ın Rasulü” dediler. Hz. Peygamber (sav) “İnip şu eşeğin leşinden yiyiniz” buyurdu. Adamlar “Ey Allah'ın Nebisi! Bundan kim yiyebilir ki?” dediler. Rasulullah (sav) “Sizin az önce kardeşinizin ırzına sataşmanız, bunu yemekten daha şiddetlidir. Canım elinde olan (Allah'a) yemin ederim ki o şimdi Cennet nehirlerine dalmaktadır” buyurdu."