47 Kayıt Bulundu.
Bize Hasan, ona İbn Lehîa, ona Ukayl b. Hâlid, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona Üsâme b. Zeyd, ona da Zeyd b. Harise'nin rivayet ettiğine göre: Hz. Peygamber (sav), vahyin indiği ilk döneminde Cebrail'in kendisine gelerek abdest almayı ve namaz öğrettiğini ifade etmiştir. Abdestten sonra da bir avuç su alıp elbisesinin avret mahallinin bulunduğu bölgesine serpti.
Açıklama: Şerhlerde verilen bilgiye göre; Hz. Peygamber'in avret bölgesine denk gelen yere biraz su serpmesi orada abdestten kalan ıslaklığın vesveseye yol açmasını engellemek içindir. (Bkz. Abdurrahman el-Bennâ es-Sâatî, Fethu'r-Rabbânî, 2. baskı, Dâru ihyâu't-Türasî'l-arabî, ts. 2,53.)
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Süfyan, ona Abdurrahman b. Fülân b. Ebu Rebî'a -Ebu Davud: O, Abdurrahman b. Haris b. Ayyaş b. Ebu Rebî'a'dır-, ona Hakîm b. Hakîm, ona Nafi' b. Cübeyr b. Mut'im, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cebrâîl aleyhisselam, bana Ka'be'de iki kere imamlık yaptı. Benimle, öğle namazını güneş batıya eğilip gölgesi ayakkabının (nal') üzerindeki kayışı kadar olduğunda; ikindi namazını, her şeyin gölgesi kendisi kadar olduğunda; akşam namazını, oruçlu iftar yaptığında; yatsı namazını, şafak kaybolduğunda; sabah namazını ise oruçluya yeme ve içmenin yasak olduğu vakitte kıldı. Ertesi gün ise, benimle, öğle namazını her şeyin gölgesi kendisi kadar olduğunda; ikindi namazını, her şeyin gölgesi iki katı kadar olduğunda; akşam namazını, oruçlu iftar yaptığında; yatsı namazını, gecenin üçte birine doğru; sabah namazını da ortalık ağarınca kıldı. Sonra bana döndü ve Ya Muhammed, bu vakit, senden önceki peygamberlerin namaz kıldığı vakittir; bu iki vakit arası namazın vaktidir, buyurdu."
Bize Muhammed b. Seleme el-Muradî, ona Vehb, ona Üsame b. Zeyd el-Leysî, ona da İbn Şihab şöyle rivayet etti: Ömer b. Abdülaziz minberde oturuyordu, ikindi namazını biraz geciktirmişti. Urve b. Zübeyr, ona Dikkat edin, Cebrâil (as), Mahammed'e (sav) namaz vakitlerini bildirmiştir dedi. Bunun üzerine Ömer, ona ne dediğini bil de konuş dedi. Urve de ona bana Beşîr b. Ebu Mesud, ona da Ebu Mesud, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cebrail (as) geldi ve bana namaz vakitlerini bildirdi; benimle öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını kıldı. (Bu esnada) Hz. Peygamber, parmakları ile beş vakit namazı sayıyordu. Ben (Ebu Mesud el-Ensarî), Hz. Peygamber'i, öğle namazını güneş batıya meylederken -ki belki de sıcağın şiddetinden dolayı namazı geciktirmişti-; ikindi namazını, güneş tepede, ışıklarını saçıp sarılığın nüfuz etmesinden önce -öyle ki, birisi, ikindi namazını kılıp güneş batmadan Zü'l-huleyfe'ye gelebilirdi-; akşam namazını güneş batarken; yatsı namazını ufuk kararırken - belki de insanların toplanabilmesi için geciktirdi-; sabah namazını ise bir defasında ortalık karanlık iken, bir defasında da ortalık aydınlık iken kıldığını gördüm. Sonraları ise sabah namazını vefatına kadar alaca karanlıkta kılar, günün aydınlanmasına kadar geciktirmedi." [Ebu Davud dedi ki: Bu hadisi Zührî'den Ma'mer, Mâlik, İbn Uyeyne, Şuayb b. Ebu Hamza, Leys b. Sa'd ve başkaları rivayet ettiler. Ancak ne Hz. Peygamber'in namaz kıldığı vakitleri zikrettiler ne de tefsir ettiler.] [Aynı şekilde bu hadisi, Hişam b. Urve ve Habîb b. Ebu Merzûk Urve'den; Mamer ve ashabının rivayetine benzer şekilde rivayet ettiler. Bunlardan sadece Habib, Beşir'i zikretmedi. Bu hadisi Vehb b. Keysân, Cabir b. Abdullah'dan, o da Hz. Peygamber'den akşam namazının vakti hakkında, Sonra Cebrâil -ertesi gün-, güneş battığında akşam namazı için Hz. Peygamber'e geldi ve aynı vakitte (namazı, onunla kıldı.) şeklinde rivayet etti.] [Ebu Davud dedi ki: Aynı şekilde Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den ertesi gün (Cebrail), akşam namazını aynı vakitte benimle beraber kıldı şeklinde rivayet etti.] [Bu hadis aynı şekilde, Hassan b. Atiyye'den, o Amr b. Şuayb'dan, o babasından, o Amr'ın dedesi Abdullah b. Amr b. Âs'dan, o da Hz. Peygamber'den naklen rivayet edilmiştir.]
(Resûlüm!) Bu söylenenleri biz sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dan okuyoruz.
Bize Hennâd b. Serî, ona Abdurrahman b. Ebu Zinâd, ona Abdurrahman b. Hبris b. Ayyâş b. Ebu Rabî'a, ona İbn Abbâd b. Huneyf, ona Nâfi' b. Cübeyr b. Mut'im, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cebrâil (as) Kâbe'nin yanında bana iki defa imam oldu. İlk seferinde öğle namazını, güneşin gölgesi (ayakkabı) bağcığı gibi (kısa) olduğunda kıldı. Sonra ikindi namazını, her şeyin gölgesi kendi kadar olduğunda kıldı. Akşam namazını, güneşin battığı ve oruçlunun iftar ettiği vakitte kıldı. Yatsı namazını şafak (akşamın aydınlığı) kaybolduğunda kıldı. Sabah namazını fecrin parladığı ve oruçluya yemenin haram olduğu vakitte kıldı. İkinci seferinde ise, öğle namazını her şeyin gölgesi kendisi kadar olduğunda, yani dün ikindiyi kıldığı vakitte kıldı. İkindi namazını her şeyin gölgesi iki misli olduğunda kıldı. Akşam namazını ilk vaktinde (güneş batar batmaz) kıldı. Yatsı namazını, gecenin üçte biri geçtiğinde kıldı. Sabah namazını ise, yeryüzü aydınlandığı zaman kıldı. Ardından Cebrail bana dönüp: 'Ey Muhammed! Bu, senden önceki peygamberlerin (namaz) vakitleridir. Namaz Vakitleri, (gösterdiğim) bu iki vakit arasındadır." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu konuda Ebu Hureyre, Büreyde, Ebu Musa, Ebu Mesud el-Ensârî, Ebu Said, Câbir, Amr b. Hazm, Berâ ve Enes'ten de hadis rivayet edilmiştir.]
Bize Ahmed b. Muhammed b. Musa, ona Abdullah b. Mübarek, ona Hüseyin b. Ali b. Hüseyin, ona Vehb b. Keysân, ona da Câbir b. Abdullah, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cebrail bana imam oldu..." (Ravi hadisin bundan sonrasını), İbn Abbas'tan nakledilen hadise mana olarak benzer şekilde rivayet etti. Fakat "... Dün ikindiyi kıldığı vakitte kıldı" kısmını zikretmedi. [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih-garîb bir hadistir. İbn Abbas'tan rivayet edilen hadis ise, hasen-sahihtir. Muhammed (b. İsmail el-Buhârî) şöyle demiştir: (Namaz) vakitleri konusunda en sahih rivayet, Câbir'in Nebî'den (sav) naklettiği hadistir. Tirmizî şöyle demiştir: Câbir'in namaz vakitleri konusundaki bu hadisini Atâ b. Ebu Rabâh, Amr b. Dînâr ve Ebu Zübeyr de Câbir b. Abdullah'ın Nebî'den (sav); Vehb b. Keysân'ın, Câbir vasıtasıyla Nebi'den (sav) rivayet ettiği hadise benzer şekilde nakletmiştir.]