334 Kayıt Bulundu.
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Asım, ona da Muâze şöyle rivayet etmiştir: "Aişe'ye 'Hayızlı kadın neden tutamadığı oruçlarını kaza ediyor da kılamadığı namazlarını kaza etmiyor?' diye sorduğumda, Aişe bana 'Sen Harûrî misin?' dedi. 'Haruriyye'den değilim. Sadece soruyorum' dedim. (O zaman) Aişe 'Biz hayızlı olduğumuzda oruçları kaza etmekle emrolunur, namazların kazasını kılmakla emrolunmazdık.'"
Açıklama: Hadiste geçen "emrolunur ve emrolunmazdık" ifadeleri, Hz. Peygamber dönemindeki uygulamayı ve sünneti ifade etmek için kullanılmıştır.
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys (T); Bize Muhammed b. Rumh, ona Leys, ona İbn Şihab, ona Urve ve Amre bt. Abdurrahman, ona da Peygamber'in (sav) eşi Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Ben (itikafta iken) ihtiyaç için eve girerdim. Evde hasta olurdu da ben onun halini (yanına girmeden) ancak geçerken sorardım. Rasulullah (sav) mescitte (itikafta) iken başını bana uzatır, ben de saçını tarardım. Rasulullah (sav) itikafta iken eve ancak bir ihtiyacı olduğunda girerdi." [İbn Rumh, '...onlar itikafta iken' şeklinde rivayet etmiştir.]
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan, ona Mansur b. Abdurrahman, ona Safiyye, ona da Hz. Aişe şöyle demiştir: "Ben hayızlıyken Rasulullah (sav) başını kucağıma koyar ve Kur'an okurdu."
Bize Ebu Nuaym, ona Eflah b. Humeyd, ona Kasım, ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Biz hac ayları içinde ve hac haramları içinde hac niyetiyle ihrama girip telbiye ederek (Medine'den yola) çıktık. Nihayet Şerif bölgesinde konakladık. Peygamber (sav) ashabına 'Her kimin yanında kurbanı yoksa ve haccını umreye çevirmek isterse, o böyle yapsın. Beraberinde kurbanı olan kimseye gelince, o haccını umreye çevirmesin' buyurdu. Peygamber ve ashabından maddi durumu iyi olanlardan bazılarının yanında kurbanı vardı. Bunlar umre yapamadı. Şerif'te ben hayız oldum. Hz. Peygamber (sav) yanıma girdi. Ben (haccı tamamlayamayacağım diye) ağlıyordum. Hz. Peygamber (sav) 'Seni ağlatan nedir?' diye sordu. Ben de 'Senin ashabına söylemiş olduğun sözlerini duydum. Ben ise umreden (tavaf ve say etmekten) geri kaldım' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Durumun nedir?' diye sordu. Ben 'Namaz kılamıyorum' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Bu hal sana zarar vermez. Sen de ademoğlundan bir kadınsın. Onların üzerine yazılmış olan şey, senin üzerine de yazılmıştır. Sen hac niyetinde sabit kal. Umulur ki, Allah seni umre ile de rızıklandıracaktır' buyurdu. Aişe der ki: Artık ben Peygamber'in (sav) emrettiği gibi hac niyetinde kaldım. Nihayet hac fiillerini bitirip de Mina'dan ayrıldıktan sonra Muhassab'da konakladığımız zaman, Hz. Peygamber (sav) Abdurrahman'ı çağırdı ve 'Kız kardeşin Aişe'yi Harem'den çıkar da umre niyetiyle ihrama girip telbiye etsin. Sonra umre tavafınızı bitirdiğinizde ben sizleri işte burada bekliyorum' dedi. Biz umremizi bitirince gecenin ortasında oraya geldik. Hz. Peygamber (sav) 'Umrenizi yapıp bitirdiniz mi?' diye sordu. Ben 'Evet' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), ashabı için de hareket emrini verdi. İnsanlar ve sabah namazından evvel Kabe'yi veda tavafı edip hareket ettiler. Sonra Hz. Peygamber (sav) kendisi de Medine'ye yönelerek yola çıktı."
Bize Ali b. Hucr, ona Ali b. Müshir, ona Ubeyde, ona İbrahim, ona Esved, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Bizler, Hz. Peygamber (sav) döneminde hayız görür, ardından temizlenirdik. Rasulullah (sav) bize, hayızdan dolayı (tutamadığımız) oruçları kazâ etmemizi emreder, (kılamadığımız) namazları kazâ etmeyi ise emretmezdi." [Ebu İsa bu hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Bu, hasen bir hadistir. Aynı şekilde Muâze vasıtasıyla Aişe'den de nakledilmiştir. İlim ehli nezdinde amel, bu hadise göredir. Onlar arasında, hayız gören kadının orucu kazâ edip namazı kazâ etmeyeceğine dair bir ihtilaf bilmiyoruz. (Senetteki) Ubeyde, İbn Muattib ed-Dabbî el-Kûfî olup, künyesi Ebu Abdülkerîm'dir.]