550 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Veki', ona Süfyan; (T) Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir, onlara da Süheyl (hadisi) bu isnadla rivayet etmiştir. [Veki'nin hadisinde; yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır.] [İbn Cafer'in Şube'den yaptığı rivayette; ehl-i kitap olduğunu söylemiştir.] [Cerir'in hadisinde de onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmaktadır. Fakat müşriklerin (olan grupların) hiçbirinin ismi verilmemiştir.]
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Ebu Ammar Hüseyin b. Hureys Ebu Ammar, ona Fadl b. Musa, ona Talha b. Yahya, ona da Ebu Bürde Ebu Musa el-Eşarî'den şunu rivayet etti: Ebu Musa, Ömer b. Hattab'a gelerek; es-Selâmüaleyküm! Ben Abdullah b. Kays'ım dedi. Fakat Ömer ona izin vermedi. Yine es-Selâmü aleyküm! Ben Ebû Musa'yım. es-Selâmü aleyküm! Ben Eş'ari'yim dedi. Sonra çekti gitti. Ömer, onu bana geri getirin, onu bana geri getirin dedi. Bunun üzerine Ebu Musa geri geldi. Ömer, ey Ebu Musa! Seni geri çeviren ne oldu? Biz meşguldük dedi. Ebu Musa, ben Hz. Peygamber'in; "izin üç defa istenir. İzin verilirse (gir), izin verilmezse de geri dön" dediğini duydum dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer, ya bana bununla alakalı şahit getirirsin ya da ben yapacağımı bilirim dedi. Ebu Musa oradan ayrıldı. Ömer, eğer şahit bulursa, onu akşam vakti minberin yanında bulursunuz. Şahit bulamazsa, onu orada bulamazsınız dedi. Akşam olunca onu minberin yanında buldular. Ömer, ey Ebu Musa! Ne yaptın, şahit buldun mu dedi. Ebu Musa; evet, Übey b. Ka'b'ı buldum dedi. Hz. Ömer,o adil birisidir. Ey Ebu Tufeyl! Bu ne diyor dedi. Übey, ben Hz. Peygamber'in bunu söylediğini duydum. Ey Hattaboğlu! Sakın Hz. Peygamber'in ashabına zorluk çıkarma dedi. Ömer, sübhanallah! Ben sadece duyduğum bir şeyin aslının olup olmadığını öğrenmek istedim dedi.
Açıklama: Hz. Ömer, hadîs naklinde hadîsçiler için tesebbüt yolunu açmıştır. O titizlik göstererek Hz. Peygamber hayatayken işitmediği bir hadisi rivayet edenlerden şahit getirmeyi talep etmiştir. Böylece hadisin dindeki önemini ortaya koymuştur.
Bize Züheyr b. Harb ve Osman b. Ebu Şeybe, onlara Cerir, ona el-A'meş, ona Abdullah b. Abdullah, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Hadisler) işiteceksiniz. Sizlerden de (hadisler) işitilecek. Sizlerden (hadisler) işitenlerden de (hadisler) işitilecektir."
Açıklama: Hz. Peygamber (sav) burada sahabe, tabiîn ve tebe-i tabiînin ilmin intikalindeki yerine işaret etmektedir.
Bize Ahmed, ona Zaide, ona Hişam, ona da Hasan ve İbn Sirin rivayet etti: "Arzularına uyanlarla ne beraber oturunuz, ne onlarla mücadeleye girişiniz, ne de onlara kulak veriniz."
Açıklama: Kulak vermek ifadesi, bilgi almayı dolayısıyla onlardan hadis rivayet etmeyi de içermektedir.
Bize Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Eban, ona Ali b. Haşim, ona da Talha b. Yahya (M005633 numaralı) hadisin senediyle rivayet etti. Ancak bu senedle gelen rivayette şunlar yer almaktadır: "Ömer, ey Ebu Münzir! Sen bunu Hz. Peygamber'den mi duydun diye sordu. O da evet. Ey Hattaboğlu, Hz. Peygamber'in ashabına zorluk çıkarma dedi." [Fakat ravi Talha b. Yahya, Ömer'in sübhanallah demesini ve sonrasını zikretmedi.]
Bize Züheyr b. Harb ve Osman b. Ebu Şeybe, onlara Cerir, ona el-A'meş, ona Abdullah b. Abdullah, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Benim sözlerimi dinliyorsunuz. Sizlerden de (bu hadisler) dinlenecek. Sizlerden (bu hadisleri) işitenlerden de (bu hadisler) dinlenecek."
Yalan olduğunu düşündüğü bir hadisi benden nakleden, yalancılardan biridir. Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Vekî', ona Şu'be, ona Hakem, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Semüra b. Cündeb; (T) Aynı şekilde bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Vekî', ona Şu'be ve Süfyân, onlara Habîb, ona Meymûn b. Ebu Şebîb, ona da Muğîre b. Şu'be, Hz. Peygamber'in (sav) bunu buyurduğunu nakletmişlerdir.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ve Züheyr b. Harb, onlara Abdullah b. Yezid, ona Said b. Ebu Eyyûb, ona Ebu Hânî, ona Ebu Osman Müslim b. Yesâr, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ümmetimin son zamanlarında ne sizin ne de atalarınızın işitmediği şeyleri rivayet eden bir takım insanlar olacaktır. Onlardan sakının!"
Bana Muhammed b. Abbâd ve Said b. Amr el-Eş'asî, onlara İbn Uyeyne, ona Said, ona Süfyân, ona Hişâm b. Huceyr, ona da Tâvûs şöyle rivayet etmiştir: Bu (adam) -râvilerden biri Büşeyr b. Kâ'b'ı kastettiğini ifade etmiştir- İbn Abbâs'ın yanına gelip ona hadis rivayet etmeye başladı. İbn Abbas, ona, "Şu ve şu hadisi tekrar et!" dedi. O da kendisine tekrar etti. (İbn Abbâs), "Şu ve şu hadisi tekrar et!" dedi. O kendisine (yine) tekrar etti. (Büşeyr), ona, "Hadisimin hepsini tanıyıp bunu mu ilginç bulduğunu (أَنْكَرْتَ) yoksa hadisimin hepsini ilginç bulup da (sadece) bunu mu tanıdığını bilemiyorum!" dedi. İbn Abbâs da ona "Kendisi (adına) yalan söylenmediği zamanlarda Rasulullah'tan (sav) hadis naklederdik. (Ama) insanlar önüne gelenden hadis alıp nakletmeye başladığında ondan hadis nakletmeyi bıraktık!" dedi.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَنْتَ مِنِّى بِمَنْزِلَةِ هَارُونَ مِنْ مُوسَى إِلاَّ أَنَّهُ لاَ نَبِىَّ بَعْدِى