269 Kayıt Bulundu.
Bize Abdürrezzak, ona Mamer, ona da Ebu Leyla veya Abdurrahman b. Ebzâ şöyle haber vermiştir: "Allah Rasulü'nün ashabından, Bedir savaşına da Rıdvan Biatı'na da katılanlardan bazılarına yetiştim. Onlardan birisi Cuma günü olduğunda Cuma namazına gidecekse cünüplükten gusül alır gibi guslederdi. En iyi elbisesini giyer ve kokusu varsa koku sürerdi."
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve (b. Zübeyr el-Esedî) ona da Mervan (b. Haken) ve Misver b. Mahrama şöyle rivayet etmişlerdir: "Hudeybiye yılında Hz. Peygamber (sav) bin küsür ashabıyla birlikte (Medine'den) çıktı. Zü'l-Hüleyfe'ye varınca kurbanlıklara gerdanlıkları astı, (kurbanlıkları) işaretledi ve oradan ihrama girdi." [(Ali b. Abdullah el-Medînî şöyle dedi): Ben bu hadisi Süfyan'dan kaç kere dinlediğimi unuttum. En sonunda o şöyle demişti: Ben ez-Zührî'den kurbanlıkları işaretleme ve gerdanlık takma kısmını ezberlemedim. Ancak burada kastettiği işaretleme ve gerdanlıkların takıldığı bölüm mü, yoksa hadisin tamamı mı, onu bilmiyorum.]
Bize Ahmed b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona da Misver b. Mahreme ve Mervan şöyle demiştir: "Peygamber (sav) Hudeybiye zamanında Medine'den yüzer kişilik on küsur sahabi müfrezesiyle yola çıktı. Nihayet Zü'l-Huleyfe'ye geldiklerinde Peygamber kurban hayvanına (hedy) gerdanlık taktı, işaretledi ve umre niyetiyle ihrama girdi."
Bize Saîd b. Rabî', ona Ali b. Mübârek, ona Yahya, ona Abdullah b. Ebu Katâde, ona da babası (Haris) şöyle demiştir: "Hudeybiye senesi biz de Peygamber ile gitmiştik. Peygamber'in sahabileri ihrama girdiler, fakat ben ihrama girmemiştim."
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve (b. Zübeyr el-Esedî) ona da Mervan (b. Haken) ve Misver b. Mahrama şöyle rivayet etmişlerdir: "Hudeybiye yılında Hz. Peygamber (sav) bin küsür ashabıyla birlikte (Medine'den) çıktı. Zü'l-Hüleyfe'ye varınca kurbanlıklara gerdanlıkları astı, (kurbanlıkları) işaretledi ve oradan ihrama girdi." [(Ali b. Abdullah el-Medînî şöyle dedi): Ben bu hadisi Süfyan'dan kaç kere dinlediğimi unuttum. En sonunda o şöyle demişti: Ben ez-Zührî'den kurbanlıkları işaretleme ve gerdanlık takma kısmını ezberlemedim. Ancak burada kastettiği işaretleme ve gerdanlıkların takıldığı bölüm mü, yoksa hadisin tamamı mı, onu bilmiyorum.]
Bize Muhammed b. Mansur, ona Yakub, ona babası, ona İbn İshak, ona Eban –yani İbn Salih, ona el-Hakem b. Uteybe, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ka'b b. Ucre'nin şöyle dediğini rivayet etti: "Ben Hudeybiye seferi senesinde Rasulullah (sav) ile iken başımda haşereler oldu (bitlendim), hatta gözlerime zarar geleceğinden korktum. Bunun üzerine şanı yüce Allah “Artık içinizden her kim hasta olur yahut başında bir eziyet bulunursa…” (Bakara, 2/196) ayetini indirdi. Rasulullah da (sav) beni çağırarak “başını tıraş et ve üç gün oruç tut yahut bir ferak kuru üzümü altı yoksula yedir ya da bir koyun kurban kes” buyurdu. Ben de başımı tıraş ettim, sonra da bir koyun kurban ettim."
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Mâlik, ona da Nâfi şöyle demiştir: "Abdullah b. Ömer (r.anhuma) fitne zamanı umre niyetiyle yola çıktı ve “Eğer benim Kâbe ziyaretim engellenirse, ben de Rasulullah (sav) ile yaptığımız gibi yaparım” dedi ve sonra da telbiye getirerek umreye niyetlendi. Çünkü Rasulullah da Hudeybiye senesinde böyle umre niyetiyle ihrama girmişti."
Bize Muhammed b. Abdül'alâ, ona Muhammed b. Sevr, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Misver b. Mahreme; (T) Bize Yakub b. İbrahim, ona Yahya b. Said, ona Abdullah b. Mübarek, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Misver bç Mahreme ve Mervan b. Hakem şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Hudeybiye günü yanında binden fazla kişiyle Mekke’ye doğru hareket etmişti. Zü'l-huleyfe’ye geldiklerinde yanlarında getirdikleri kurbanları işaretleyip boyunlarına gerdanlık taktılar ve umre için ihrama girdiler. [Hadis kısaltılarak verilmiştir.]
Bize Muhammed b. Abdüla‘lâ, ona Hâlid, ona Hişâm, ona da Yahyâ b. Ebû Kesîr, Abdullah b. Ebû Katâde’den onun şöyle dediğini rivayet etti: "Babam Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Rasûlullah (sav) ile birlikte yola çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş ama o girmemişti. (Sonrasını babam şöyle anlattı:) Arkadaşlarımla beraber iken onlar birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Birden bir yaban eşeği gördüm, hemen (atılıp) onu avladım. (Taşımak için) arkadaşlarımdan yardım istedim ama onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden yedik. Sonra yolumuzun kesileceğinden korktuk, ben Rasulullah’ı (sav) aramaya koyuldum. Kâh atımı şahlandırıyor, kâh normal gidiyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaştım. Ona “Sen Peygamber’in (sav) yanından ayrıldığında o nerede idi?” diye sordum, “Sukya’da istirahat ediyordu” diye cevap verdi. Ben ona yetişip “Ey Allah’ın Rasûlu, ashabın sana selam ediyor ve Allah’ın rahmetinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. Bunun üzerine o beklemeye koyuldu. Ben bir de ona “Ben yaban eşeği avladım. Yanımda ondan artan bir miktar (et) var” dedim. O da yanındaki topluluğa ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."
Bana Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve, da ona Mirvan b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüz kişilik on küsür birlikle birlikte (Medine'den) yola çıktı. Zü-l Huleyfe'ye geldiklerinde Rasulullah (sav) kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve (kurbanlık olanları) işaretledi, kendisi de orada umre niyetiyle ihrama girdi. [(Ali b. Abdullah el-Medînî şöyle dedi): Ben bu hadisi Süfyan'dan kaç kere dinlediğimi unuttum. En sonunda o şöyle demişti: Ben ez-Zührî'den kurbanlıkları işaretleme ve gerdanlık takma kısmını ezberlemedim. Ancak burada kastettiği işaretleme ve gerdanlıkların takıldığı bölüm mü, yoksa hadisin tamamı mı, onu bilmiyorum.]